Öcalan’ın mesajının servis ediliş biçimi ve hem Erdoğan hem de Bahçeli’de karşılık bulması HDP’de, “Öcalan’ın siyaseti belirlemede önemli aktör olduğunun göstergesi” olarak yorumlanıyor.
Terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın, önce Anadolu Ajansı (AA) ile servis edilen, İstanbul’da tekrarlanacak seçimde Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “tarafsız çizgide ısrar etmesi” yönündeki mesajı, Salı günü müvekkilleriyle görüşen Asrın Hukuk Bürosu tarafından da doğrulandı. HDP’den ise “İstanbul seçimlerinde stratejik ve taktik adımlarda değişiklik söz konusu değil” açıklaması geldi.
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberi
Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ardından da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Öcalan’ın açıklamalarını, HDP içindeki “sapmaya” bağladı. Bahçeli bir anlamda açıklamaları, Öcalan ve HDP’nin Edirne Cezaevi’nde eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş arasındaki ayrışma olarak yorumladı.
HDP’nin yaklaşık 1 hafta önce yaptığı net “İmamoğlu’na destek” açıklamasına karşın, Öcalan’ın HDP’ye “mevcut ikilemlere kendini angaje etmemesi ve tarafsız çizgisinde ısrar etmesini” önermesinin, Kürt siyasi hareketi içinde kırılma yaratıp yaratmayacağı, her şeyden önce parti tabanının İstanbul seçimindeki tavrını nasıl etkileleyeceği, HDP’lilerin mesajları nasıl “okuduğu” merak konusu.
Avukatların açıklaması geciktirildi mi?
HDP kaynakları, Öcalan’ın avukatlarının 18 Haziran’da İmralı Adası’na gittiğini ve avukatlar dışında başka bir kişiyle görüşme yapılacağının bilinmediğini, Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Ali Kemal Özcan’ın gidişinden ancak Perşembe günü öğleden sonra haberdar olduklarını söylüyorlar.
Parti kaynakları, Öcalan’ın avukatlarının, açıklama planlamasını Cuma gününe göre planladığına dikkat çekerek, “Ancak seçim öncesinde, iktidar kanadı belli ki avukatların açıklama yapmayacağı kanaatine kapıldılar ve o telaşla, bizce nasıl izin verildiği hala net olmayan Özcan’ı göndererek, kendilerinin ‘tarafsızlık çağrısı’ olarak nitelendirdiği Öcalan’ın mektubunu açıklattılar” görüşünü dile getiriyor.
HDP seçmenini nasıl etkiler?
HDP’de, avukatların açıklaması beklenmeden Öcalan’ın mesajının AA aracılığıyla paylaşılması, AKP’nin “seçimi kaybetmesinin telaşı” olarak yorumlanıyor.
Partide genel görüş, Öcalan’ın mesajının, İstanbul seçimlerinde Millet İttifakı’nın Cumhuriyet Halk Partili (CHP) adayı Ekrem İmamoğlu’nu destekleme kararını değiştirmeyeceği yönünde.
Ancak, 31 Mart’ta “CHP’ye oy vermeye eli gitmeyen” seçmenin bir bölümünün -ki bunların HDP’ye oy veren “muhafazakar Kürt seçmen” olabileceği ifade ediliyor- yine sandığa gitmeme tavrını sürdürebileceği ancak bu durumun sonucu çok da etkilemeyeceği ifade ediliyor.
HDP’li bir milletvekili, bu saatten sonra Kürt seçmenin tavrını değiştirmesinin mümkün olmadığını, “Öcalan’ı AKP’den aday bile gösterseler artık HDP seçmeninin tavrı değişmez” sözleriyle özetliyor.
Öcalan’ın mesajının avukatlardan önce açıklanmasıyla, AKP’nin “kaybet kaybet”e oynadığı yorumu yapılan partide, “Bu tavır HDP’de karşılık bulmayacak ancak MHP tabanından da oy kaybedişini sağlayacak. Bu durum AKP’nin nasıl bir çıkmazın içinde olduğunu gösteriyor” değerlendirmesi yapılıyor.
Öcalan’ın mesajlarının AA ve iktidara yakın İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından servis edilmesi HDP’de, “Devletin Öcalan’la görüştüğü sır değil ve bu açıklamaların devletin bilgisi dahilinde olduğu da ortada. Ancak avukatlar bile beklenmeden, ‘Acaba avukatlar mesajı açıklamayacak mı?” kaygısı ile bu açıklama erkene çekildi.
“Aslında bu erken hamle bir erken doğum ve AKP sonucunu 23 Haziran’da görecek” görüşü seslendiriliyor.
‘Angaje olma’nın hedefi CHP
Abdullah Öcalan’ın mektubunda en dikkat çeken bölüm, “Demokratik İttifakın önemi ve tarihsel anlamı mevcut ikilemlere kendine angaje etmemesi ve şimdiye kadar olduğu gibi seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmesidir” ifadeleriydi.
Öcalan’ın kullandığı “angaje” ifadesiyle aslında CHP ile olan yakınlaşmaya dikkat çektiği, oysa iki partinin mücadele alanlarının “demokratikleşme” noktasında kesişse de özü itibariyla farklı mecralarda olduğu şeklinde yorumlanıyor.
HDP’den bir yetkili, “31 Mart sürecinde parti olarak bizim daha dengeli bir tavrımız vardı ancak 23 Haziran’a giderken, HDP çok açık İmamoğlu’na destek açıkladı. Sayın Demirtaş’ın mesajları da bu yöndeydi. Öcalan aslında yerel seçim sürecinde, iki partinin taban ve anlayışının farklı olduğunu ve HDP’nin kendi tabanını kaybetmemesi gerektiği, kendi kimliğini koruması gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor, bir anlamda CHP’ye angaje olunmaması konusunda uyarıyor” görüşünü dile getiriyor.
‘İktidar partisi ile diyaloğa kapıları tamamen kapama mesajı’
HDP’de Öcalan’ın mesajı, daha çok “seçim sonrasındaki HDP duruşuna” yönelik olduğu görüşü egemen.
Zira Öcalan’ın geçmişten bu yana doğrudan siyasal gündeme ilişkin değerlendirme yapmak yerine tarihsel süreçleri dikkate alarak ve geleceğe dönük öngörüler doğrultusunda önerilerde bulunduğu ifade ediliyor.
Öcalan’ın öneri ve görüşlerini “doğrudan dikte ettirme” tavrının olmadığına dikkat çeken HDP kaynakları, bu önerilerin karar vericiler tarafından tartışılmasını sağlamayı ve ileriye dönük adımları da buna göre atma mesajı verdiğini ifade ediyorlar.
HDP kaynakları, Öcalan’ın gelişmeleri tek bir olayla değil dünyadaki olası gelişmeleri de dikkate alarak yaptığını söylüyor. Bu nedenle HDP’ye aslında durduğu çizgiden ayrılmayarak, “müzakereci” konumunu koruması, bir anlamda iktidar partisi ile diyaloğa kapıları tamamen kapatmaması gerektiği mesajı verdiğini belirtiyorlar.
HDP’liler partinin ideolojik çizgisinde bir kırılma olmadığını, İstanbul’da tekrarlanacak seçimine dönük tavrın Öcalan’ın da vurguladığı “demokratik siyaset ve demokrasi ittifakı” çerçevesinde olduğunu savunuyor.
Öcalan-Demirtaş ayrışması yaşanır mı?
Demirtaş’ın yaklaşık bir hafta önce yaptığı açıklamayla İmamoğlu’na açık destek vermesi, Öcalan’ın mesajının açıklandığı gün de Yeni Yaşam gazetesine verdiği röportajda, bu tavrını sürdürmesi iktidar bloğu tarafından iki isim arasındaki görüş ayrılığı olarak değerlendiriliyor.
Siyasi kulislerde de, seçim sonrasında Kandil-İmralı-Edirne üçgenindeki iktidar mücadelesinin, Kürt siyasi hareketinde bir kırılmaya yol açabileceği yorumları yapılıyor.
Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “Seni başkan yaptırmayacağız” diyerek sert muhalefete yönelmesi de Öcalan’ın memnun olmadığı yorumlarına yol açmıştı.
HDP yönetimi, bu yaklaşımların daha çok iktidar kanadından ya da “HDP dışındaki kesimlerce” dile getirildiğini savunuyor.
Öcalan’ın daha kapsayıcı ve örgüt lideri konumunda olduğu, Demirtaş’ın ise bir siyasi partinin lideri olduğuna dikkat çekilerek, “Öcalan’a saygı duyanlar, sevenler, Demirtaş’ı da seviyor, saygı duyuyor. Kürt hareketi içinde herkes şunu çok iyi biliyor ki, bir kırılma ya da yol ayrımı Kürt siyasi hareketinin de sonunu getirir” vurgusu yapılıyor.
Geçmişte de eski eş başkanlar Ahmet Türk ile Emine Ayna üzerinden “güvercin-şahin” nitelendirmeleri yaparak bir ayrıştırmaya gitmek istediğini savunan HDP kaynakları, benzer yaklaşımın şimdi Öcalan ve Demirtaş üzerinden yapılmak istediğini savunuyor.
Ancak 23 Haziran sonrasında, HDP’nin Öcalan’ın mesajlarını, bileşenleri ile masaya yatırması bekleniyor.
‘HDP güçlendi’
Öcalan’ın mesajının servis ediliş biçimi ve hem Erdoğan hem de Bahçeli’de karşılık bulması HDP’de, “Öcalan’ın siyaseti belirlemede önemli aktör olduğunun göstergesi” olarak yorumlanıyor.
İktidar bloğunun bir anlamda Öcalan’ın mesajı üzerinden İstanbul seçimine dönük stratejisini konumlandırmasının aslında HDP’nin elini güçlendirdiği şeklinde yorumlanıyor.
Son gelinen noktanın bir yandan CHP’ye, “HDP’siz seçim kazanamazsın”ı, AKP’ye de “HDP olmazsa kaybedersin”i gösterdiği; bu nedenle de seçim sonrası süreçte de HDP’nin siyasetteki “kilit parti” konumunu güçlendirmesi sonucunu doğuracağı ifade ediliyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *