NATO’nun ‘barışın tesisi’ için çaba harcadığını savunan NATO Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Tacan İldem, müttefiklerin her zamankinden daha fazla iş birliği içinde olduklarını söyledi.
Türkiye’nin NATO Müttefikliğini Canlı Tutmak çalıştayı
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Ankara’da bir otelde, TBMM NATO PA Türk Delegasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak’ın da katılımıyla “Türkiye’nin NATO Müttefikliğini Canlı Tutmak: Dönüşen İlişkiler ve Farklılaşan Öncelikler” isimli çalıştay düzenlendi.
En başarılı ortaklık
NATO Genel Sekreter Yardımcısı İldem, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, NATO’nun tarihte en uzun süren müttefiklik olmanın yanı sıra en başarılı ortaklıklardan biri olduğunu savundu.
NATO’nun tarihi ve farklı bölgelerde gerçekleştirdiği barışın tesisi hedefli çalışmaları hakkında katılımcıları bilgilendiren İldem, NATO’nun bugünlerde tahmin edilmesi en güç güvenlik durumlarından biriyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Emsali görülmemiş zorluklar
İldem, “Bir ulusun tek başına baş edemeyeceği, emsali görülmemiş zorluklarla karşı karşıyayız. Aynı zamanda küresel güç dengesi değişiyor.” ifadelerini kullandı.
Dünya genelinde teknolojik gelişmelerin çatışmaların doğasını değiştirdiğine işaret eden İldem, “Artık daha iddialı bir Rusya, Orta Doğu ile Kuzey Afrika’daki istikrarsızlık ve devam eden terör tehdidi gibi sorunlarla mücadele etmek zorundayız.” dedi.
‘NATO barışın tesisi için çaba harcıyor’
İldem, NATO’nun barışın tesisi için çaba harcadığını belirterek “Rusya’yı izole etmek istemiyoruz. Yeni bir silahlanma yarışı ya da yeni bir Soğuk Savaş istemiyoruz.” diye konuştu.
“Komşularımız ne kadar istikrarlıysa biz de o kadar güvendeyiz.” diyen İldem, özellikle terörle mücadele kapsamında müttefiklerin güvenlik güçlerine verilen eğitimlerden bahsetti. Büyükelçi İldem, “Hepimiz biliyoruz ki önlem, müdahaleden her zaman daha iyidir.” dedi.
‘Türkiye çok mühim katkılarda bulunuyor’
İldem, Türkiye’nin NATO’ya DEAŞ’la mücadeledeki rolü ve milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmasının yanı sıra Afganistan, Kosova ve Irak’taki NATO misyonları ve operasyonlarına çok mühim katkılarda bulunduğunu kaydetti.
NATO’nun da Türkiye’nin Suriye sınırına konuşlandırdığı savunma sistemleriyle Türkiye’nin güvenliğine katkı sağladığını söyleyen İldem, “NATO, Türkiye’deki askeri tesislere 5 milyar ABD dolarından fazla yatırım yaptı.” ifadesini kullandı.
İldem, NATO’nun Türkiye ile tam dayanışma içinde olduğunu belirterek İttifak bünyesine farklı görüşlerin yer almasının doğal olduğu değerlendirmesinde bulundu.
NATO gücünü nereden alıyor?
NATO’nun gücünü, üye ülkelerin farklılıklarına rağmen her zaman birlikte hareket edip birbirlerini korumaya devam etmelerinden aldığını anlatan İldem, “Birliğimize ilişkin endişelerin aksine, müttefikler birlikte her zamankinden daha fazla şey başarıyor.” dedi.
İldem, mevcut belirsiz dünya düzeninde kapsayıcı bir yaklaşımla iş birliği yapmanın her zamankinden daha gerekli olduğunu söyledi.
Türkiye’nin NATO dışına yönelimi temelsiz iddia
Türkiye’nin NATO dışında uluslararası düzlemde farklı bir yönelimi olduğu iddialarının temelsiz olduğunu kaydeden İldem, “NATO, Türkiye’nin son 67 yıldır önemli rol oynadığı önemli bir organizasyon. Türkiye, karar alma mekanizmalarında diğer üyelerle eşit haklara sahip.” diye konuştu.
İldem, bu kapsamda Türkiye’nin önemli bir NATO üyesi olmaya devam edeceğinin altını çizdi.
NATO ile karşılıklı dayanışma kaçınılmaz!
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran da dünyanın, küresel terör ve büyük güçlerin rekabetinin yanı sıra bölgesel ve uluslararası çatışmalar gibi zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirtti.
NATO terminolojisinde Soğuk Savaş sonrası, çok uluslu çatışmalar, devrik devlet, haydut devlet, düşük yoğunluklu çatışmalar gibi birçok yeni kavramın ortaya çıktığına dikkati çeken Duran, çatışmaların değişen doğasına değindi.
Duran, bu minvalde NATO ve üye ülkelerin kapasite ve yeteneklerini de gelecek yıllarda hızlı bir şekilde değiştireceğine işaret ederek, mevcut çatışmaların genellikle birçok devlet ve aktörün dahil olduğu bölgesel çatışmalar olduğunu kaydetti.
Bunların yanı sıra çatışmalara dahil olan aktörlerin karmaşık tutumlar içinde olduğunu söyleyen Duran, “Kimin kimle ittifak kurduğu belli değil. Dostlar, belli bazı çatışmalarda birbirlerine muhalif olurken, diğer bazı alanlarda ise ortak hedefler için birlikte çalışabiliyorlar.” ifadelerini kullandı.
Öncü güvenlik örgütü
Duran, karşı karşıya kalınan mevcut küresel sorunlarla toplu şekilde mücadelenin önemine değinerek “Bu nedenle öncü güvenlik örgütü olarak NATO, iş birliğini kolaylaştırmak ve ortak anlayışı teşvik etmek ve üye ülkeler ve partner devletlerin çalışmalarını koordine etmeye hazırlıklı olmalı.” diye konuştu.
Öte yandan, NATO üye ülkeleri arasında da bazı ihtilaflar olduğunu kaydeden Duran, “Bu ihtilaflar, İttifak’ın temel dayanaklarının aksine, NATO üyelerini kendi ulusal çıkarları çerçevesince alternatif yollar düşünmeye itiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
‘Türkiye hep katkı sundu, sunmaya devam edecek’
Duran, Türkiye’nin güvenlik bakımından NATO ittifakına önemli katkılarda bulunduğunu belirterek “Türk Silahlı Kuvvetleri, NATO misyonlarına her zaman katkı sunmuş ve sunmaya devam edecektir çünkü Türkiye’yi çevreleyen gerginlikler, NATO ve Türkiye arasındaki karşılıklı dayanışmayı kaçınılmaz kılıyor.” dedi.
Prof. Dr. Duran, bu kapsamda Türkiye ve NATO’nun tehdit ve güvenlik algılarının daha iyi bir şekilde tanımlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Türkiye ve farklı ülkelerden alanında uzman birçok akademisyen ve diplomat, çalıştay kapsamında gün boyu düzenlenecek oturumlarda Türkiye ve NATO perspektifinden güvenlik ve savunma algıları, NATO’nun değişen ve dönüşen rolünün yanı sıra küresel güvenlik gibi konuları masaya yatıracak.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *