“Piyasa değerlerinin manevi dinamiklerimizi teker teker hükümsüz kıldığı bir ortamda kadınların saç tellerinden şikâyete kalkmak asıl sebebi görmezden gelerek ancak sorumluluktan kaçmaya yarayabilir.”
Dindarlığın en bariz göstergesi kabul edilen başörtüsünün, tartışma konusu edilmesine karşın, toplumdaki asıl sorunun insan ilişkilerindeki yozlaşma ve kokuşmanın göz ardı edilmesi olduğunu vurguluyor Hüseyin Akın.
Bu tür tartışmaların cinsiyetçi bir yaklaşım taşıdığını belirten Akın, Milli Gazete‘deki yazısında, “Emir ve yasaklarda sanki erkekler için pozitif ayrımcılık varmış gibi sorumluluğu kadınların üzerine yıkmakta bir beis görmüyoruz.” notunu düşüyor.
“Başörtülü takıntısı” başlıklı yazısının ilgili bölümünde şöyle diyor Akın:
Değerler aşınması kadınların ve genç kızların başındaki başörtüsü ile mi başlıyor?
Yapılan tartışmalara bakılırsa böyle gözüküyor.
Sorunu ilk görünen şeyde arama alışkanlığı toplum olarak hiçbirimize uzak değil.
Dindarlık oranı da dinden uzaklaşma seviyesi de görsel algılarımızın hükmünden bir türlü kurtulamıyor.
Cami sayısı hangi mahallede daha fazla ise o mahalle ya da muhit dindar ya da muhafazakâr kabul ediliyor.
Gözle görünmeyen, gizli kapaklı yapılan bir sürü nahoş şey olmasına rağmen nedense bu durumlar kayıt dışı kabul ediliyor.
Haksızlık, duyarsızlık, bananecilik, çok yönlü kirlilik ve ahlaki düşüklük muhafazakârlık için tehdit edici unsurlar olarak görülmüyor.
Varsa yoksa kadınların başındaki başörtüsü.
O biraz başlardan kaydığında toplumun değerleri zedelenmeye başlamıştır.
Baştan kayıp düşen başörtüsü ise toplumun manevi kriz ve ahlaki düşüş içerisinde olmasının en kuvvetli delilidir artık.
Günah ve sevap noktasında cinsiyetçi bir bakış açısı hâkim.
Emir ve yasaklarda sanki erkekler için pozitif ayrımcılık varmış gibi sorumluluğu kadınların üzerine yıkmakta bir beis görmüyoruz.
Başını açan bir kadın kendi şahsi serüveni içerisinde bir tercihte bulunmuştur.
Yani başını açmazdan evvel inanç ve gelenekler noktasında kendisini ikna etmiş sayılır.
Artık başkalarının tepkisini çekmemek için kerhen başını örtmeye devam etmesinin ilkesel bir karşılığı yoktur.
Kadınların başlarını açması ya da kapamasıyla toplumun ahlaki düzeyi ne artar ne eksilir.
Asıl sıkıntı gözle görünmeyen, fakat toplumda güvensizlik, huzursuzluk ve lakaytlık oluşturan insan ilişkilerindeki yozlaşma ve kokuşmadır.
Piyasa değerlerinin manevi dinamiklerimizi teker teker hükümsüz kıldığı bir ortamda kadınların saç tellerinden şikâyete kalkmak asıl sebebi görmezden gelerek ancak sorumluluktan kaçmaya yarayabilir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *