Almanya’da 3 milyonu Türkiye kökenli toplam 4 milyon 700 bin Müslüman yaşıyor. İslam, Hırıstiyanlıktan sonra nüfus olarak ikinci büyük din. Ülkede toplam 2 bin 750 cami ve mescit var; bunlardan en az 900’ü çalışmalarını DİTİB’in çatısı altında sürdüyor.
BERLİN – Almanya’da en büyük İslami çatı örgütü olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’yle ilgili tartışmalar sona ermiyor. Kısa adıyla DİTİB olarak bilinen örgüt, geçen günlerde yeni bir yönetim kurulu seçti. DİTİB’e yakın çevreler, örgütün yönetimindeki değişimi Alman tarafıyla ilişkiler açısından da yeni bir başlangıç olarak tanımlarken, Alman siyasetçilerin bir bölümünün birliğe yönelik eleştirilerini sürdürmeleri dikkat çekti. Özellikle Sol Parti ve Yeşiller’den siyasetçiler, DİTİB’in Türkiye’ye ve AK Parti hükümetine bağlı bir ‘devlet cemaati’ olduğunu öne sürerek, Ankara’dan bağımsız hareket edemediğini, bu özelliğiyle de uyum politikalarına ters düştüğünü iddia ediyorlar.
Örgütün Ankara’dan bağımsızlaşmasının yanı sıra, daha şeffaf ve liberal olması da talep ediliyor. Bu tarzdaki talepler sadece muhalefetten değil, hükümet kanadından da seslendiriliyor. Nitekim Başbakan Angela Merkel’in bundan kısa bir süre önce “Almanya’daki camiler dış ülkelerden bağımsız olmalı ve imamlar burada yetiştirilmeli” sözleriyle DİTİB’i kastettiği yorumu yapıldı. Bu hafta sonunda da Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Başbakanı Armin Laschet, DİTİB’deki yönetim değişikliğinin yetmediğini, örgütün Ankara’nın siyasi etkisinden bağımsız hale gelmesi gerektiğini söyledi. Laschet, “Bu yönde atılacak somut adımlar sonrası, Alman kurumlarıyla DİTİB arasındaki işbirliğinin nasıl devam edeceğinin saptanacağını” açıkladı.
DİTİB’e üye camilerde çalışan bazı imamların, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ taraftarları hakkında rapor tutup Diyanet’e yollaması ve bir camide çocuklara asker üniforması giydirilmesi Alman basını ve kamuoyunda tepkilere yol açmış, bunun üzerine bazı eyaletlerde DİTİB’in üstlendiği İslam dersi ve danışmanlık hizmeti gibi Alman tarafıyla yürütülen ortak projeler dondurulmuştu.
Geçen yıl ise, iç istihbarattan sorumlu olan Anayasayı Koruma Teşkilatının (BfV), Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin ülkedeki faaliyetlerini takibe alacağı şeklinde haberler, Ankara’nın ve Almanya’daki Müslüman örgütlerin tepkisine neden oldu. Ardından teşkilatın mevcut durumda DİTİB’i izlemenin uygun olmadığı kararını verdiği açıklandı. 1982’de Berlin’de kurulan DİTİB’in sorgulanmasının bir başka nedeni ise, Almanya’da son aylarda dillendirilen ‘Alman İslamı’ söylemi ve DİTİB’in bu yöndeki girişimleri engellediği iddiaları.
Almanya’ya özgü bir İslam talebi, geçen Kasım ayında yapılan Ulusal islam Konferansı öncesinde İçişleri Bakanı Horst Seehofer ve konferansın kendilerini ‘laik-liberal’ olarak tanımlayan ‘Seküler İslam Girişimi’ grubuna üye katılımcıları tarafından dile getirildi. DİTİB, Alman İslamı kavramını reddediyor ve İslam’ın ülkelerden bağımsız, zaman ve mekan üstü bir din olduğunu savunuyor. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Dış İlişkiler Müdürü Zekeriya Altuğ da, DİTİB’in bazı siyasetçiler tarafından hedef tahtası haline getirildiğini, ancak buna rağmen resmi mercilerin kendileriyle diyaloğu sürdürmeyi tercih ettiklerini belirtiyor.
Amerika’nın Sesi
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *