Suriye’de muhaliflerin elinde kalan son büyük kent olan İdlib’e yönelik Esad rejimi ve müttefiklerinin olası operasyonu beklenirken, kentteki muhalif gruplar yaptıkları toplantıların ardından ‘direnişe devam’ kararı aldı. Türkiye’nin ise olası bir operasyon durumunda A ve B planları hazır.
Suriye rejimi, Rus ve İranlı müttefiklerinin desteğiyle iki yılda ülkedeki tüm direniş bölgelerinin kontrolünü teker teker geri aldı. Geriye bir tek üç milyon sivilin yaşadığı ülkenin kuzeybatısındaki İdlib kaldı. İdlib’e yönelik taarruz artık kaçınılmaz görünüyor. Ancak orada yaşanacaklar bir bölgenin kontrolünün geri alınmasının çok ötesinde. İdlib sadece kanlı bir savaşın son cephesi değil aynı zamanda Moskova’nın önderliğindeki savaş sonrası dönemin ilk krizinin de sembolü.
Habertürk’ten Çetiner Çetin’in haberi…
Önümüzdeki birkaç gün içinde rejim askerlerinin 4 farklı noktadan kara operasyonuna kalkışması beklenirken, Türkiye’nin yanı başında bir insanlık dramını önlemeye yönelik A ve B planları hazır olduğu bildirildi. A planı olarak rejimin kimyasal silah kullanması halinde 18 kilometre derinlikte sivillerin korunmasını hedefleyen bir tampon bölge oluşturulması planlandı. B planı ise sivillerin kenti terk etmek durumunda kalması halinde Afrin sınırları içinde Cinderes hattında göçmenleri karşılamak olarak belirlendi. B planı için ise tüm fizibilite çalışmaları hazırlanmış.
İDLİB YENİ GAZZE OLUR
Tahran’da yapılan üçlü zirve sonrası önceki akşam İdlib Sarmada kasabasında biraraya gelen siyasi muhalif gruplar, direnme kararını tartışıyor. Siyasi ve askeri gruplar, saldırıya karşı yanıt verme eğiliminde.
Rusya ve İran’ın desteği ile Esad rejiminin karadan saldırıya geçmesi halinde sivilleri korumak için muhalif grupların karşılık vereceği ve bu amaçla askeri ve lojistik hazırlık yaptıkları bildirildi. Olası bir kimyasal saldırı ihtimaline karşı ise siviller eğitimden geçiriliyor.
Muhalif gruplar, İdlib’in son kale olduğunu, bu nedenle son ana kadar direneceklerini belirterek, “İdlib Ortadoğu’nun ikinci Gazze’si olacak” dediler.
İDLİB İÇİN DİPLOMASİ GRUBU
Tahran zirvesinde bölgeye yönelik askeri harekat yapılacağına dair mesaj verilmesi ardından İdlib’deki 7 siyasi muhalif grup dün Sarmada kasabasında bir araya geldi. Toplantıda zirvenin sonuçları kapsamlı bir şekilde değerlendirildi.
Üçlü zirveden istedikleri sonucu alamayan siyasi muhalifler, İdlib’deki silahlı grupların temsilcileri ile görüşme kararı aldı. Görüşmenin yarın akşam saatlerinde Dana bölgesinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Siyasi gruplar, Türkiye, BM ve AB temsilcileri ile görüşmek üzere bir “Diyalog ve Diplomasi Grubu” oluşturdular. Ancak hemen belirteyim Türkiye dışında kendilerinin ciddiye alınacağına dair çok büyük beklentileri yok. Bu grupların önümüzdeki birkaç gün içinde görüşmelere başlaması bekleniyor.
OPERASYONA KARŞI ORTAK KOORDİNASYON MERKEZLERİ
Siyasi grupların yanısıra İdlib’de silahlı gruplar da, Tahran zirvesinden çıkan sonucu kendi aralarında toplanarak zirveye dair değerlendirmelerde bulundu.
Toplantıya bölgenin yüzde 85’in kontrol eden Heyet tahrir Şam’ın da (HTŞ) içinde olduğu 12 gruptan 9’u katıldı. Silahlı gruplar, Tahran’dan istedikleri sonucun çıkmadığın, sadece ılımlı ve radikal gruplar değil tüm muhalefeti reddeden bir tablonun ortaya çıktığını ifade ettiler.
İdlib’de silahları bırakma yerine direnişin devam edilmesine yönelik tavsiye kararı alınırken ortak koordinasyon merkezi kurulması hususunda da bir görüş birliği oluşturulduğu kaydedildi. Öte yandan kentin 3 tarafının rejim ve paramiliter güçler tarafından kuşatılması nedeniyle, 7 farklı noktada koordinasyon merkezi kurmayı hedefleyen silahlı muhalifler, savunma bölgelerini belirlemek üzere önümüzdeki 48 saat içinde yeni toplantılar gerçekleştirecekler.
İdlib’teki silahlı ve siyasi grupların toplantıları bitti. Toplantılardan ‘direnişe devam’ kararı çıktı.
DÖRT AŞAMALI GÜVENLİK KONSEPTİ
Siyasi grupların yanısıra bu akşam sıraları İdlib’deki silahlı grupların temsilcilerinin bir araya gelerek son bir durum değerlendirmesi yapmaları bekleniyor.
Bölgedeki siyasi kaynakların verdiği bilgiye göre, toplantıda dört aşamalı bir güvenlik konsepti üzerinde durulacak. Güvenlik konseptinin çalışmalarında, göç hareketinin yaşanması halinde insani bir koridorun açılmasına yönelik girişim başlatılacağı bildirildi.
İlk aşama Halep hattından başlayıp Hama ve Lazkiye kırsalını kapsayan bölgede kara operasyonunu önlemeye yönelik olacak. 2. aşamada kente açılan 12 kara yolunun güvenliği ve buna bağlı olarak geçişlerin kontrolü artırılacak, 3. aşamada ise İdlib, Al Dana, Sarmada, ve batı İdlib hattında kent içinde rejimin ve İdlib’deki bazı silahlı grupların isyan çıkarmasını önlemek üzere 113 noktaya kontrol noktası oluşturulacak.
4. GÜVENLİK AŞAMASI CİNDERES’E İNSANİ KOORİDOR
Hali hazırda ilk üç güvenlik konsepti planında 37 bin silahlı muhalif yer alacak. Bu 37 bin silahlı muhalif Halep, Hama ve Lazkiye hattında Esad rejim ordusunun saldırısına karşı hazır bekletiliyor.
Ancak rejimin zorlaması halinde 4 bin kişilik muhalif grup olası bir kara operasyonunda sivillerin Afrin’in Cinderes bölgesine sevk edilmesinde görev yapacak. Bu kapsamda bölgeye iki koridor açılması planlanıyor. Birinci koridorun güneyden direk Afrin’e, ikinci koridorun ise İdlib’in kuzey batısından doğrudan açılacağı öğrenildi.
A PLANI KİMYASALA KARŞI TAMPON BÖLGE
Rejimin sivillerin olduğu alanlarda kimyasal silah kullanması halinde TSK’nin 18 km derinde başlayarak sivilleri koruma altına alacak olan bir tampon bölge kurulması gündemde.
3 buçuk milyon sivilin yaşadığı kentte sivillerin doğrudan hedef alınması ve kimyasal silah kullanılması durumunda, TSK’nın gözlem noktalarının 18 kilometreden itibaren kalkan gibi kapanarak koruma bölgesi oluşturacağı, ardından uluslararası diplomasi kuralları gereği hareket edileceği öğrenildi.
PKK’NIN SALDIRISINA KARŞI TSK HAZIR
Zeytin Dalı Operasyonu ile adını duyuran Cinderes’in Afrin bölgesi içinde yer olması, PKK/YPG’nin 12 kilometre mesafedeki Nubul Zehra ve Tel Rıfat bölgesinde faaliyet göstermesi, güvenlik koridoru oluşturulmasını gündeme getirdi.
TSK güçleri, bölgedeki YPG’nin hareketlerini yakından izlerken Cinderes’e geçecek grupların güvenliği için bölgede kapsamlı güvenlik önlemleri alınmaya başlandı. Bölgedeki 4 gözlem noktası güçlendirildi. Cinderes hattına Afrin içinden ekstra destek birimi yollandı. Diğer taraftan 4 gözlem noktası insani koridor için gerekli tedbirleri çalışmaya başladı.
REJİM ORDUSU HAREKETLİ
Esad rejimine bağlı askeri birliklerden oluşan 21 bin kişilik silahlı güç Halep hattında hazır bekliyor. Hama hattında ise 3 bin rejim askeri ve 6 bin İran’a bağlı paramiliter güç bulunuyor.
Lazkiye bölgesinde ise 2 bin rejim askeri, Rus askeri üsleri ve bölgedeki sivilleri en fazla korkutan tamamı bölgedeki Nusayrilerden oluşan Cosin ordusu konuşlandırıldı. Operasyona yönelik rejimin 7 ayrı bölgede Operasyon ve Koordinasyon Merkezleri oluşturduğu belirtiliyor.
Operasyon noktalarından birisi Rus, diğeri İranlı milis güçleri ile oluşturulurken iki operasyon noktası ise Suriye rejimi tarafından oluşturuldu. Rejimin kurduğu merkezlerden 3 tanesi TSK’nin gözlem noktalarına oldukça yakın mesafelerde. Rejimin, özellikle Nubul Zehra ve Lazkiye hattında yer alan üslerimize yakın mesafelerde üsler kurduğu gelen bilgiler arasında.
YABANCI SAVAŞÇILAR DAĞITILDI
Rusya ve Çin başta olmak üzere İran’ın en fazla tepki gösterdiği konu HTŞ içindeki yabancı savaşçılar konusunda ise sahada sıcak gelişmeler var.
Daha önce HTŞ içinde yer alan Kafkas ve Çeçen kökenli gruplar ile Doğu Türkistan’dan gelen yabancı savaşçıların ayrı bir operasyon birimi olarak örgütlenmesi bu yapıları doğrudan hedef konumuna getiriyordu. Dün HTŞ’nin aldığı bir kararla 6 bin civarındaki yabancı savaşçının diğer grupların içine dağıtıldığı öğrenildi.
MAAŞLAR ÖDENDİ, YÜZLER GÜLDÜ
İdlib’deki Geçiş Hükümeti, çalışanların bütün maaşlarını dün itibari ile ödedi. Hastanelerin ilaç stokları tamamlandı. Bölgede bulunan 7 hastane ve 19 merkezdeki sağlık ocağının tamamına ilaç takviyesi yapıldı. Hastanelerde yarın itibarıyla doktorların 24 saat esasına göre çalışacağı bildirildi. Bölgede faaliyet gösteren yerel televizyon ve radyolar aracılığıyla saat başı halka bilgilendirme yapıldığı öğrenildi. Kentte belediyecilik hizmetleri de devam edecek.
OKULLARIN AÇILIŞI ERTELENDİ
Normal koşullarda önümüzdeki hafta okulların açılması planlanıyordu, ancak operasyon beklentisi nedeniyle okulların açılması 15 gün ertelendi. Gece saat 23’ten sonra uçaklara hedef olunmaması için elektrik kesintileri uygulanıyor. Kentte enerji problemi nedeniyle elektrik jeneratörlerle sağlanıyor.
KİMYASAL SİLAH KULLANILIR MI?
Esad rejiminin daha önce Doğu Guta ve Halep başta olmak üzere 18 bölgede kimyasal silah kullanması nedeniyle bölge halkı endişeli. Özellikle Rus yetkililerin önceki gün yaptığı uyarılar bölge halkını oldukça tedirgin etti. Esad yönetiminin İdlib harekatında da kimyasal silah kullanacağını düşünen bölge halkı, kimsasal saldırıya karşı bilgilendiriliyor.
“KARŞILIKSIZ KALMAZ”
Hali hazırda İdlib kentini yöneten ve Enkaz Hükümeti olarak adlandıran İdlib’deki Geçiş Hükümeti Sözcüsü İbrahim Rıdvan, Habertürk’e yaptığı özel değerlendirmede, rejim ve İran paramiliter güçlerinin kara operasyonu başlatması halinde sürecin kendileri için geri dönülmez bir noktaya gittiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Muhalefetin silahları bırakması, hayallerimizin özgürlüğümüzün Esad’a teslim edilmesi hatta rehin bırakılması anlamına gelir. Daha önce Doğu Guta’da, Hama’da, Şam’da ve Halep’te yaşananlar bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşti. Kullanılan kimyasal silahlara dahi sessiz kalındı. Biz silahları teslim ettiğimiz an İdlib’de yaşayan 3,5 milyon sivil insanın kaderini, yaşamını Esad’ın insafına hatta zulmüne teslim etmiş oluruz. Esad’a karşı mücadele ve özgürlük ruhu bütün Suriyelilerin kanına işledi. Bunu geri çevirmek için yurt dışına kaçmak zorunda kalmış 11 milyon Suriyeliyi ikna etmek, hatta bir milyon şehit verdiğimiz bu topraklardaki insanlara bunu anlatmak kolay olmaz.”
İDLİB ORTADOĞU’NUN YENİ GAZZESİ OLUR
İbrahim Rıdvan değerlendirmesinin devamında, “Bizi terörist olarak görenler kendi ülkelerine yabancı savaşçıları bu ülkeye soktular. İdlib’de biz kendi toprağımız için savaşıyoruz. İran ve Rusya ise kendi paramiliter güçlerini sahaya sürdüler. Ülkede Hizbullah, PKK, Şii orduları ve Rusya’nın Kafkaslardan getirdiği binlerce paralı asker… Bundan sonra, bizim teslim olmamız sadece beklentiye dönüşür. Ne BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Steffan De Mistura ne de Rusya lideri Putin’in önerileri halkımızın yaralarına derman olmuyor. İdlib, Suriye direnişinin son kalesidir. İdlib meselesine seyirci kalan dünya devletleri bilmelidir ki İdlib, Ortadoğu’nun ikinci Gazze’si olacak. Biz bir kara operasyonu karşısında sivilleri korumak adına karşılık vereceğiz. Esad ve rejimi bize saldırıya kalkışırsa, Şam’da, Halep’te, Lazkiye’de ve Suriye’nin kentlerinde büyük eylemler saldırılar başlar.” diye konuştu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *