Türkiye ve ABD arasında krize neden olan Papaz Andrew Brunson Evanjelizm mezhebine mensup. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence de mezhebin ABD yönetimindeki belki de en etkili temsilcisi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da krizle ilgili konuşurken, olayın bu boyutunu ön plana çıkarmış, “Evanjelist, siyonist anlayışın tehditkar dil kullanmasını kabul etmek mümkün değil” demişti.
Peki Evanjelizm nedir? Amerikan siyasetinde ne kadar etkililer? Özellikle dış politikada savundukları ilkeler ne?
Din ve siyaset ilişkisi üzerine yıllarca çalışmış, özellikle Evanjelikleri inceleyen bir akademisyen, Doçent Doktor Molly Worthen tüm bu soruları yanıtladı. Worthen, Papaz Brunson’ın memleketi olan Kuzey Karolina Üniversitesi’nde ders veriyor. New York Times, Foreign Policy gibi önemli yayınlarda Evanjelizm ve Trump yönetimi arasındaki ilişki üzerine sık sık yazıyor.
“EVANJELİKLERİN YÜZDE 81’İ TRUMP’A OY VERDİ”
Çok temel bir soruyla başlamak istiyorum. Evanjelikler kimdir?
Aslında çok çeşitli bir alt kültür. Tarihsel ve dini olarak Protestan bir cemaatten, topluluktan bahsediyoruz. Kökleri 16. yüzyıldaki Reform hareketine dayanıyor. İnançlarının temel ilkeleri şunlar: Birincisi İncil’in otoritesini çok geleneksel yorumluyorlar. Çoğu Evanjelik İncil’in kelime kelime doğru olduğuna, hatasız olduğuna inanır. İkincisi çok güçlü bir kişisel dine dönme deneyimine inanırlar. Evanjelist olma deneyimi onlar için adeta yeniden doğuş gibidir. Üçüncüsü Hazreti İsa’nın kim olduğuna dair görüşleri de tıpkı İncil’de olduğu gibi çok geleneksel. Liberal Hristiyanlara göre İsa daha çok ahlaki bir örnek. Evanjelikler için İsa kurtuluşa giden tek yol. Dördüncüsü, inançlarını yayma yükleri olduğuna inanıyorlar. Bu nedenle dünyanın dört bir yanına, Türkiye gibi ülkelere gidiyorlar. Hazreti İsa’nın geri geleceğine, kimin iyi kimin kötü olduğuna karar vereceğine ve bunun için de fazla bir zaman kalmadığını düşünüyorlar. Tam da bu nedenle inançlarını tüm dünyaya anlatmak istiyorlar. Tüm bunlara bir de sosyolojik bir analiz eklemek istiyorum. ABD’de Evanjelik dediğiniz zaman beyaz Amerikalılar akla gelir. Yani aslında çok ırksal bir ifade.
“KENDİLERİ GİBİ OLMAYANLARIN ÜLKEYİ ELE GEÇİRDİĞİNE İNANIYORLAR”
Çok çeşitli bir alt kültür dediniz. Bir kısmının radikal olduğunu söyleyebilir miyiz?
Her dini grubun yelpazesinde uçlar olur, tabii ki bu Evanjelikler için de geçerli. Hem sağ hem de sol siyasi görüş anlamında da uçları var. Şunu da eklemeliyim Evanjeliklerin yüzde 81’i Trump’a oy verdi. ABD’nin Hristiyan bir ülke olduğunu ve çoğulcu bir ülke olması gerektiğini düşünüyorlar, hatta bununla gurur duyuyorlar. Ama beyaz Protestanların kültürel bir üstünlüğü olduğunu düşünüyorlar. Son 30-40 yılda bu otoritenin zarar gördüğüne, ülkenin daha az beyaz olduğuna, eşcinselliğe daha çok tolerans gösterildiğine, kadınların güç pozisyonuna geldiğine inanıyorlar. Geleneksel Evanjelik değerlerin aşındığını düşündükleri için de daha az güvende hissediyorlar. Kendileri gibi olmayanların ülkeyi ele geçirdiğini düşünüyorlar. Bu nedenle de Trump’a oy veriyorlar.
“70’LERDEN BERİ SİYASETEN ÇOK İYİ ORGANİZE OLDULAR”
Oy güçleri ne kadar?
300 milyonluk nüfusta 25 milyon Evanjelik var. Aslında çok büyük bir gruptan bahsetmiyoruz. Ama siyasi olarak etkileri olması gerekenden daha fazla. Ağırlıklarını koyuyorlar. 70’lerden beri siyaseten çok iyi organize oldular. Diğer muhafazakar gruplarla çok iyi işbirliği yaptılar. Bu gruplarda gerçekten çok iyi para var. Radikal derecede serbest piyasaya inanıyorlar, pek çok şirketleri var, silah meselesinde regülasyona asla inanmıyorlar. Silah lobisine yakınlar. Yani çok güçlü bir siyasi koalisyon var ortada.
Sosyo-ekonomik olarak nasıl bir gruplar?
Çok çeşitli. Bazıları işçi sınıfından ama daha çok orta sınıf bir gruptan bahsediyoruz. Eğitimsiz değiller yani. Kendi liseleri, üniversiteleri var.
“NOSTALJİK VE İDEAL AMERİKA’YI İSTİYORLAR”
Peki siyasi görüşleri, hedefleri ne?
Nostaljik hatta kurgusal bir ideal Amerika var akıllarında. Özellikle beyaz Protestanların çok etkin olduğu 1950’lere karşı bir nostalji duyuyorlar. Kadınlar o dönemde daha geleneksel rollerdeydi, aile imajı çok daha gelenekseldi. Heteroseksüel, annenin evde olduğu babanın çalıştığı aile imajından bahsediyorum. Amerika’nın çıkarları önce gelir gibi bir düşünceleri var. İç siyaset öncelikleri.
“BEYAZLAR ÜSTÜN DİĞERLERİ HADDİNİ BİLSİN DİYORLAR”
Dış politikaya dair fikirleri daha çok modellenmiş gibi, özgün değil. Trump’ın göç ve gümrük vergisi politikaları Evanjeliklere çok uyuyor. “Evet göçmen ülkesiyiz ama yasaları uygulamalıyız, göçmen akınını durdurmalıyız” düşüncesi hakim. 70’lerde de dönemin başkanı Nixon beyaz muhafazakar kitleleri harekete geçirmek için göçmenleri, güçlenen hak hareketlerini hedef göstermişti. Uzun lafın kısası beyazların üstünlüğüne inanıyorlar, diğer grupların da toplumda yerlerini hatta hadlerini bilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Ama tabii tüm Evanjelikler böyledir de demek haksızlık olur.
70’ler vurgusu yapıyorsunuz, o dönemde güçlendikleri için. Nasıl güçlendiler ve Cumhuriyetçi Parti’yle ilişkileri nasıl?
Siyaseten hiçbir zaman sessiz olmadılar. Hep organize bir şekilde siyasi olarak hareket halindeydiler. Ama 70’lerde güçlü Evanjelik liderler bu siyasi gücü kurumsallaştırmayı başardılar. Daha büyük kitlelere ulaşmanın yollarını buldular, seçmene teker teker ulaştılar. Tabii kitleleri hareket geçirmek için gerekli meseleler de vardı. Mesela yükselen kadın hareketi ve kürtaj. Kürtaj 1973’te ülke genelinde serbest bırakılınca beyaz Protestanlar için önemli bir konu haline geldi.
“TRUMP EVANJELİKLER İÇİN EN İYİ BAŞKAN”
Siyasi güçlerinin zirvesi ne zaman? Bush dönemini biliyoruz, şimdi Evenjelik bir başkan yardımcısı var…
Evanjelikler George W. Bush ve Ronald Reagan’la çok gurur duyuyordu. Her ikisi de göreve geldiğinde verdikleri desteğin karşılığını bulacağını düşündüler. “Onlar bizim başkanımız” dediler. Fakat bence büyük hayal kırıklığı yaşadılar. Sanırım Trump Evanjelikler için gelmiş geçmiş en iyi başkan. Çünkü çok basit bir iç ve dış politika anlatımı var. Tabanına çok iyi sesleniyor. Gayet mutlu bir şekilde elçiliği Kudüs’e taşıma kararı aldı mesela. Reagan bunu asla yapmazdı. Trump’ın kullandığı “Amerika’yı yeniden büyük yapalım. Amerika’yı geri alalım” sözlerine bakarsanız, aynı retoriğin Hristiyan sağ hareketinin çok erken dönemlerinde kullanıldığını görürsünüz.
“KARİKATÜRİZE ORTADOĞU TUZAĞINA KOLAY DÜŞÜYORLAR”
Kudüs demişken sorayım, dış politikada neleri savunuyorlar?
ABD’nin Soğuk Savaş ve sonrasındaki statüsüne karşı bir nostaljileri var. Hristiyan ve liberal değerleri savunan bir süper güç olan Amerika’yı istiyorlar. Bu statüyü geri almayı arzu ediyorlar. Karikatürize edilmiş Ortadoğu imajı tuzağına kolay düşüyorlar. Tabii ki İsrail’in büyük destekçileri. Ortadoğu’da bir İsrail devletinin Hazreti İsa’nın ikinci gelişiyle bir bağlantısı olduğunu gördükleri için. Fakat bu meselelerden daha önemli bir şey var: Evanjelikler kendini Hristiyan demokrasinin misyonerleri olarak görüyor.
“TRUMP ÜSTÜNLÜĞÜ EKONOMİK ZORBALIKLA SAĞLAMAK İSTİYOR”
Trump’ın dış politikasında da benzer eğilimler görüyor musunuz?
Evet. Muhafazakar başkanlarda olan “ABD’nin statüsünü geri alacağız” eğilimi Trump’ta da var. Ancak yöntemi değişik çünkü kendini anlaşmalar, pazarlıklar yapan bir işadamı olarak görüyor. “Dünyada hak ihlallerine uğrayanları kurtaracağım” gibi bir iddiası da yok. Söyleminin bir kısmında Hristiyan misyonerlik ipuçları var fakat bu amaca ulaşma yöntemlerinin farklılığıyla dengeleniyor. Üstünlüğü daha çok ekonomik zorbalıkla sağlamak istiyor.
Papaz Brunson Washington için neden önemli?
Brunson ABD’deki Evanjelikler için önemli bir figür ya da dini lider değil. Sanırım önemi sembolik. Tutuklanması Evanjelikler arasında öfkeye neden oldu ve meseleyi Trump’a kadar götürdüler. Şüpheci olmak istemiyorum, yönetim içerisinde gerçekten tutuklanmasına üzülenler vardır. Ama tutuklanması Evenjelikler için Hristiyan olmayan bir ülkeyle kendi aralarındaki değer farklılıklarının bir sembolü. Trump hep dini özgürlükler vurgusu yaptı. Bu meselede de harekete geçmemesi mümkün değildi. Çünkü çok eleştiri alırdı.
Kasım’da ABD’de ara seçimler var. Trump’ın Brunson çıkışı Türkiye’de seçim yatırımı olarak değerlendirildi. Sizce öyle mi?
Bu mesele ABD’de haberlerin en tepesinde değil. Başka pek çok mesele gündemde, göç, vergiler gibi… Tabanını harekete geçirmek için daha güçlü konular var. Tabii ki Hristiyan sağa göndermek istediği mesajlardan biri bu olabilir ama ana bir mesele değil.
(Habertürk)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *