Dün, The Guardian’da yayımlanan bir yoruma göre Amerikan Kongresi bir “tiyatro” sahneledi ve birkaç saatliğine sorguluyormuş gibi görünüp aslında Zuckerberg’i akladı.
Facebook’un merkezinde olduğu skandal üzerine Amerikan kongresinde ifade vermeye çağrılan Mark Zuckerberg’in tiyatroyu andıran sorgulamasını Yıldıray Oğur yazdı. Amerikan medyasından alıntılarla olayın aslını ortaya koyan Oğur, Facebook’un tam bir TEKEL olduğunun altını çiziyor. Habertürk’teki yazısının bir bölümünü bu konuya ayıran Oğur şunları yazdı:
BİLGİLER ÇALINDI: Mark Zuckerberg’in Amerikan Kongresi’nde ifade verdiği saatlerde Facebook, kullanıcılarına bilgilerinin Cambridge Analytica tarafından ele geçirilip geçirilmediğini kontrol etme imkânı tanıyan bir hizmet sundu. Facebook’taki o tuzak testi ben çözmedim, ama arkadaş listemde yer alan ve kim olduğu açıklanmayan biri çözmüş… Bu yüzden benim de bilgilerim CA’nın eline geçmiş. Kısacası, “Almanya yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık” durumu.
ZUCK AKLANDI: Dün, The Guardian’da yayımlanan bir yoruma göre Amerikan Kongresi bir “tiyatro” sahneledi ve birkaç saatliğine sorguluyormuş gibi görünüp aslında Zuckerberg’i akladı. Kimi senatörler ciddi sorular sormak yerine ona görüşlerini ifade edecek bir zemin hazırladı, neredeyse bir PR ajansının ayarladığı basın söyleşisine dönüştü. Zuck da mahremiyet, regülasyon gibi konulardan “konsept” olarak bahsetti ve biraz sıkıştığında “Ekibim size gerekli bilgileri verir” dedi. Özünde hâlâ “The Social Network” filminde canlandırılan o itici gençti; kontrollü bir tedirginlik içinde olmasına rağmen özgüveni bir an bile sarsılmadı.
BAŞLAMADAN BİTTİ: Normal şartlarda Kongre önünde bu gibi sorgulamalar günler sürer, bazen bir yıla yayılır ve senatörler karşılarındakini sudan çıkmış balığa çevirir. Bill Gates neye uğradığını şaşırmıştı mesela. Senatörler, Facebook’un işleyişini pek de anlamadıkları için Zuckerberg’in iki günlük Washington seyahati normalde “giriş” olabilirdi, daha karpuz kesmeden de dün bitiverdi. Senatörlere sadece beşer dakika verildiği için kimse derine inemedi, fikri takip mümkün olmadı. Amerikan devleti, en değerli Amerikan markalarından birini sorguluyormuş gibi yapıp pek de zorlamadı aslında.
TAM BİR TEKEL: Sorgulamanın en çarpıcı anı Cumhuriyetçi bir senatör,“Ford alıp beğenmezsem gidip Chevrolet alırım, Facebook’un bu anlamda muadili, alternatifi kim?” diye sordu. Zuck sadece başka firmaların kendileriyle benzer hizmetler sunduğunu, ortalama Amerikalının iletişim kurmak için sekiz ayrı sosyal medya hizmetini kullandığını söyledi.
“Tekel misiniz?”
“Doğrusu bana hiç öyle gelmiyor.”
Oysa kendisi de biliyor ki Facebook’un bir alternatifi yok, başka hizmetleri de yutacak kadar büyüdü. İnsanlarla bağlantıyı sürdürmek için Facebook’a elimiz mahkûm.
MAHREMİYETİN ÖLÜMÜ: Senatörlerden biri Zuck’a bir gece önce Washington’da hangi otelde kaldığını sordu, geçtiğimiz günlerde kimlerle mesajlaştığını açıklamasını istedi. Tabii ki bu bilgileri vermeye razı olmadı; zaten amaç yanıt almak değil Facebook’un mahremiyet ihlalini sahibinin kendi vicdanında sınamaktı. Facebook’un kurucuları arasında olduğu yeni dünya düzeninde yol alırken ilk olarak mahremiyetimizden gönüllü olarak vazgeçtik. Instagram’da fotoğraf paylaşırken kimse haritada yerimizi göstermemiz için kafamıza silah dayamıyor, ama bunu isteyerek ve bilerek yapıyoruz mesela. Öte yandan, mahremiyetin öldüğü çağda Facebook etrafına yüksek duvarlar örerek (tıpkı Zuck’ın Hawaii’deki malikânesi gibi) büyük bir sır içinde faaliyetlerini sürdürüyor. En başta algoritması gizemini koruyor. Ne de olsa bütün hayvanlar eşit, ama bazıları daha eşit. Bir tek Zuck kaldığı oteli açıklamama lüksüne sahip.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *