Gülen ile Fuller’in yolları nasıl kesişti?

Gülen ile Fuller’in yolları nasıl kesişti?

Graham Fuller hakkında yakalama kararı çıkarılmasına neden olan iddiaların Batı medyası tarafından ‘mantıksız’ ilan edildiğini belirten stratejist William Engdahl, Gülen, Fuller ve CIA bağlantılarını yazdı.

Global Research, Türkiye’de hakkında yakalama kararı çıkarılan eski CIA yetkilisi Graham Fuller ile FETÖ lideri Fethullah Gülen’in bağlarına ilişkin çarpıcı bir yazıya yer verdi.

Yazıda, Fuller hakkındaki iddiaların özellikle ABD’de değersizleştirilmesine karşın, CIA ile Gülen cemaatinin 12 Eylül darbesi, Orta Asya’daki eski Sovyet cumhuriyetlerinin istikrarsızlaştırılması, CIA ajanlarının Avrasya’da Gülen okulları aracılığıyla kimliklerini gizlemesi dahil olmak üzere yaklaşık 40 yıldır birlikte çalıştıklarına dikkat çekildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturmada şüpheli sıfatıyla yer alan CIA’in eski direktör yardımcısı ve Türkiye masası şefi Graham Fuller hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep etmişti.

Global Research’te stratejik risk danışmanı ve politika uzmanı William Engdahl imzasıyla yayımlanan makalede, Fuller’in 15 Temmuz gecesi, ‘bir başka üst düzey, ‘eski’ CIA yetkilisi Henri Barkey’ ile Büyükada’da toplantı yaptığının ve darbe girişimin başarısız olduğunun anlaşılmasının ardından ikilinin Türkiye’den ayrıldığının iddia edildiği anımsatıldı. Henri Barkey hakkında daha önce yakalama kararı çıkarmıştı.

Türkiye’nin Fuller hakkındaki iddialarının özellikle ABD medyası ve Washington merkezli düşünce kuruluşları tarafından ‘mantıksız’ ve ‘İran’a yönelik yaptırımları ihlal etmekle suçlanan altın tüccarı Rıza Sarraf’ın tutuklanmasına misliyle karşılık’ şeklinde değerlendirildiğini belirten Engdahl “Bu suçlamayla ilgili dikkat çekici şey, Fuller’in bir Türk tarikatının lideri olan Fethullah Gülen ile olan ilişkisinin derecesi” ifadelerini kullandı.

NATO GLADIO’SUNDA GÜLEN

Engdahl, Gülen cemaati ile CIA arasındaki bağların Türkiye’deki kanlı 12 Eylül darbesine kadar uzandığını belirtti:

“Fethullah Gülen ile CIA arasındaki bağlar, Gülen’in kontrgerilla denilen, Türk sağ kanat NATO ‘Gladio’ şebekesinde faal hale getirilmek üzere istihdam edildiği 1980’lere kadar uzanıyor. Kontrgerilla üyeleri bir dizi aşırı sağcı terörist saldırıdan sorumluydular ve ABD destekli kanlı 1980 askeri darbesini kolaylaştırdılar. Fuller, Huffington Post’taki yazısında Gülen hakkında ‘Devleti korumak için 1980’de kontrolü askerlerin devralmasını bile destekledi’ dedi. Fuller’in de bildiği gibi, ABD teşvikli 1980 darbesi Kenan Evren yönetiminde, 650 bin insanın tutuklandığı, 230 bin insanın yargılandığı, tüm siyasi partilerin, sendikaların ve vakıfların kapatıldığı, gözaltında 171 kişinin öldürüldüğü, binlerce insanın hala bulunamadığı, yüzbinlerce insanın işkence gördüğü askeri bir diktatörlük yarattı. Ve Gülen bu acımasız CIA darbesini destekledi.”

GÜLEN VE CIA’İN ‘İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİ’

1980 darbesinin yanı sıra Gülen cemaatinin eski Sovyetler Birliği coğrafyasında da CIA için çalıştığını aktaran Engdahl “CIA, 1990’ların Orta Asya’daki Sovyet sonrası kaosunda, Gülen’i ve onun ılımlı İslam imajını en geniş yıkım ağlarından birini inşa etmek için kullandı. Bu ağ Özbekistan, Kırgızistan ve hatta Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Sincan Uygur Özerk Bölgesi dahil olmak üzere Türki olarak adlandırılan eski Sovyet Orta Asya bölgesinin tamamını kapsadı” dedi.

Yazıda eski MİT Dış İstihbarat Bürosu Başkanı ve başbakanlığı döneminde Tansu Çiller’e danışmanlık yapan Osman Nuri Gündeş yazdığı bir kitapta, 1990’lı yıllarda, Avrasya’da büyüyen Gülen okullarının ‘anadili İngilizce olan dil öğretmenleri’ adı altında yüzlerce CIA ajanı için üs sağladığını ortaya çıkardığını aktaran Engdahl şöyle devam etti: “Gündeş’e göre Gülen hareketi, tek başına Kırgızistan ve Özbekistan’da 130 CIA ajanına barınak sağladı ve bu CIA ‘öğretmenleri’ Pentagon’un bir koluna rapor gönderiyorlardı.”

‘CIA OPERASYONUNUN ANA FİGÜRLERİNDEN BİRİ’

Gülen örgütünün, Müslüman nüfus ağırlıklı eski Sovyet cumhuriyetlerinin istikrarsızlaştırılmasında aktif rol aldığına değinen Engdahl, eski bir FBI yetkilisi kaynak tarafından Gülen’in ‘Orta Asya ve Kafkasya’daki CIA operasyonunun ana figürlerinden biri olarak nitelendirildiğini aktardı.

Yazıda, Fuller ile Gülen’in yollarının Sovyetler Birliği’ne karşı nasıl kesiştiği de yer aldı:

“CIA 1982 yılında Fuller’i Yakın Doğu ve Güney Asya’dan Sorumlu Milli Haberalma görevlisi olarak atadı. Bu CIA’in Siklon Operasyonu adı verilen, Afganistan’daki geniş çaplı savaşının ilk yıllarıydı. CIA, Mücahitleri ve Sovyet askerlerini öldürmek üzere Arap dünyasından fanatik cihatçı teröristleri toplaması için Suudi Usame bin Ladin’i kullandığı savaştı.

Fuller, ABD Kongresi kayıtlarına göre daha sonra ‘İslam’ın evrimine rehberlik etme ve düşmanlarımıza karşı onlara yardım etme politikası Afganistan’da Kızıl Ordu’ya karşı mükemmel çalıştı. Aynı doktrinler Rus gücünden kalanları istikrarsızlaştırmak için kullanılabilir’ demişti.”

GÜLEN, ABRAMOWITZ VE SOROS

Gülen’in Green Kart başvurusu için hazırlanan tavsiye mektubunda Fuller’in yanı sıra ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz de imzası olduğunu belirten Engdahl, Abramowitz’in de kariyerinin Afganistan mücahitleri ile kesiştiğine dikkat çekti:

“Abramowitz, mücahitlere Stinger füzeleri verilmesine yardım eden isimlerden biriydi. Daha sonra George Soros tarafından finanse edilen ve ABD’nin yasadışı 1999 Sırbistan bombalamasını meşrulaştırmada kilit rol oynayan Uluslararası Kriz Grubu’nu kuranlar arasında yer aldı. Abramowitz daha sonra CIA bağlantılı Ulusal Demokrasi Vakfı’nın direktörlüğünü üstlendi.”

Graham Fuller ve Henri Barkey’in 15 Temmuz 2016’da başarısız darbe girişimine karıştıkları suçlamalarının, CIA ile Gülen örgütü arasındaki ilişkiye dünyanın ilgisini çektiğini belirten Engdahl ‘bu kurt dolu teneke kutunun’ açılmasının bazı Türklerin de karıştığı kirli CIA operasyonları, afyon ticareti, Kosova uyuşturucu mafyası ve çok daha fazlasını ortaya çıkarabileceğine işaret etti ve Fuller’in ‘Türkiye neden hakkımda yakalama kararı verdi’ başlıklı bir blog yazmasının şaşırtıcı olmadığını ifade etti.

(SputnikNews)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *