Merz’in Türkiye’ye önerdiği “stratejik ortaklık” nedir?

Merz’in Türkiye’ye önerdiği “stratejik ortaklık” nedir?

İngiltere’nin ardından Türkiye’ye gelen Almanya Başbakanı, “Büyük güçlerin politikayı etkilediği jeopolitik dönemlerde Almanlar ve Avrupalılar olarak stratejik ortaklıklarımızı geliştirmeliyiz. Bu konuda Türkiye ile iyi ve derin bir ortaklık kurmaktan başka bir yol yoktur” ifadesini kullandı.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Türkiye’ye başbakan olarak düzenlediği ilk ziyarette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. İki lider, görüşme sonrası düzenledikleri basın toplantısında, görüşmede ele aldıkları konular ve iki ülke ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

DW Türkçe’den Başak Özay’ın haberi şöyle:

Başbakan Merz, basın toplantısında Türkiye ile ilişkilerin “devasa” potansiyeline işaret etti ve “Gelin, gelecek aylar ve yıllarda bu potansiyeli daha iyi kullanalım” dedi. Türkiye’yi “çok yakın” bir şekilde Avrupa Birliği’nin yanında gördüklerini belirten Merz, Avrupa’ya giden yolda pürüzleri birlikte kaldırmak istediklerini de vurguladı.

Merz’in konuşmasında özellikle Türkiye ile stratejik ortaklık ve stratejik iş birliğinin geliştirilmesi vurgusu dikkat çekti.

Almanya Başbakanı, “Büyük güçlerin politikayı etkilediği jeopolitik dönemlerde Almanlar ve Avrupalılar olarak stratejik ortaklıklarımızı geliştirmeliyiz. Bu konuda Türkiye ile iyi ve derin bir ortaklık kurmaktan başka bir yol yoktur” diye konuştu. Merz, güvenlik, dış politika ve ekonomi alanlarındaki iş birliğinin derinleştirilmesini buna örnek gösterdi.

Peki Alman basınında Başbakan Merz’in Türkiye-Almanya ilişkilerine “yeni bir harmoni kazandırmak” istediği şeklinde yorumlanan bu açıklamaları tam olarak ne anlama geliyor? Türkiye’nin AB üyeliği için yeni bir perspektif mi ortaya konuyor, yoksa Türkiye’ye “stratejik ortaklık” teklif edilerek AB üyelik süreci farklı bir formata mı dönüştürülüyor?

SWP ve CATS Türkiye Uzmanı Dr. Yaşar Aydın’a göre, Merz’in dile getirdiği stratejik ortaklığın tam olarak ne olduğunu henüz hiç kimse bilmiyor.

Stratejik ortaklığın şu aşamada tanımsız olduğunu ve iki tarafın da farklı şekilde anlayabileceğini belirten Aydın, “Merz, Türkiye ile iş birliğini artırmak istiyor. Özellikle de bunu güvenlik ve savunma sanayii alanında derinleştirmek istiyor. Ayrıca, jeopolitik sınmalara karşı beraber hareket arzusu var. Bu alanlarda iş birliğini derinleştirmek istiyor, bunu da stratejik iş birliği olarak kodluyor” diyor.

Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile sancılı ilişki

Almanya’da muhafazakâr Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) koalisyonundan oluşan hükümet, koalisyon sözleşmesinde  Türkiye ile güvenlik politikası ve göçten, ortak jeopolitik zorluklarla başa çıkması konusunda “ortak hareket edilmek” istendiği belirtmiş ancak sözleşmede AB üyeliği perspektifine yer vermemişti.

CDU ve CSU’dan oluşan koalisyonun büyük ortağı Hristiyan Birlik partileri, Türkiye’nin AB üyeliği ve Türkiye’ye AB perspektifi sunulması konusunda sürecin başından bu yana çekimser hareket ediyor. CDU’nun daha önceki genel başkanı ve Almanya Eski Başbakanı Angela Merkel, 2004 yılında “imtiyazlı ortaklık”  önerisini AB üyeliğine alternatif olarak gündeme getirmiş ve Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasını desteklememekle birlikte, dış politika ve güvenlik politikalarında ortak hareket etmeyi öngören güçlü bir “komşuluğun” çerçevesini çizmişti. Türkiye’de demokrasi ve yargı bağımsızlığı alanındaki gerilemeler nedeniyle üyelik müzakereleri ise 2016’dan bu yana tamamen donmuş durumda.

Ancak Türkiye’nin göç politikası alanında giderek güçlenen rolü ve Ukrayna Savaşı, Gazze Savaşı gibi önemli çatışmalarda arabulucu rolü üstlenmesi son dönemde Avrupa’da Türkiye’ye bakışın değişmesine neden oldu. Almanya Başbakanı Merz’in Ankara’da yaptığı konuşmada da bu politikanın izlerini görmek mümkün. Alman hükümeti özellikle, Almanya’da sığınmacı başvuruları kabul edilmeyen göçmenlerin geri gönderilme sürecini hızlandırmak ve sayıyı artırmak istiyor. Merz hükümeti bu konuda Türkiye’den de destek almayı umuyor.

“AB’ye giden yol Kopenhag kriterlerinden geçer”

Almanya Başbakanı Merz, Türkiye ile göç, ekonomi, dış politika ve güvenlik konularındaki iş birliğinin öneminin altını çizmekle birlikte İmamoğlu sorusuna verdiği yanıtla Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini henüz yerine getirmediğini de vurguladı. Merz, “AB’ye giden yol Kopenhag Kriterlerinden geçmektedir, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve demokrasi konularında  beklentileri karşılamayan kararlar alındı” dedi.

Dr. Yaşar Aydın’a göre, Türkiye’nin jeopolitik önemi artmış olsa da AB’nin Türkiye’ye “Kopenhag kriterlerini uygulamayalım” demesi mümkün değil. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin 2016 yılındaki mülteci krizinden sonra transaksiyonel bir döneme girdiğini belirten Aydın, şimdi bunun stratejik ve güvenlik odaklı uzun vadeli bir ilişkiye dönüştürülmek istendiğini ifade ediyor.

“Merz topu Ankara’ya attı” diyen Aydın, Merz’in açıklamalarını ise “Bu işin önündeki engel biz değiliz artık” dediği şeklinde yorumluyor.

Merz’e yönelik Almanya’daki eleştiriler

Almanya kamuoyunda Merz’in Türkiye’ye yaklaşımına ise eleştiriler var. Merz’in ziyaret öncesi Türkiye’deki muhalefetle görüşmeyecek olması tartışmaları artırırken basın toplantısındaki ifadelerinde de sert eleştirilerden kaçınması tepkilere neden oldu.

Alman-Türk Parlamenterler Grubu Başkanı Serdar Yüksel, Merz’in Türkiye’ye AB ile yakınlaşma sözü verirken, “siyasi tutuklular, basın özgürlüğüne yönelik baskılar ve Ekrem İmamoğlu gibi muhalif figürlerin tutuklanması” konularında “tek bir laf etmemesini” eleştirdi. SPD’li Yüksel, bunun Türkiye’ye “yanlış bir sinyal” gönderdiğini söyledi. Alman basınında da Erdoğan’ın “otoriter eğilimlerinin” açıkça kınanması gerektiğine dair yorumlara yer verildi.

Almanya Başbakanı Merz, eşiyle gittiği Ankara’da Türk hükümetine Avrupa’ya yakınlaşma  konusunda göz kırptı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ankara kriterleri” olarak adlandırdığı demokratik reformları uygulamaya geçirip geçirmeyeceği ise belirsizliğini koruyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *