Gazze’de sırada ne var?

Gazze’de sırada ne var?

Filistin Yönetimi Dışişleri Bakan Yardımcısı Ömer Avadallah, Arap Haber Ajansı’nın güncel programında, “Açıkçası” programında devletleşme olasılıklarını, Hamas’ın silahsızlandırılması ve geleceğini, Gazze’de yönetimin yeniden tesis edilmesi mücadelesini ele aldı, İsrail’le işbirliklerinin sadece idari düzeyde olduğunu öne sürdü.

Dünya iki yıldır Gazze’nin yanışını izliyor. On binlerce Filistinli şehid edildi ve enkazın ortasında yalnızca yeniden inşayı değil, belki de Filistin devletleşmesine giden yeni bir yolu da vaat eden ABD öncülüğündeki yeni bir planla barış söylemleri geri döndü. ABD’nin iki yıl boyunca İsrail’e kayıtsız şartsız desteği sürerken birden bire başlayan barış söyleminin zamanlaması ise pek dikkatleri çekmedi.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından hazırlanan, birçok Arap ve Batı hükümeti tarafından desteklenen, İsrail ve Hamas tarafından da en azından kısmen kabul edilen 20 maddelik barış planı, çatışmanın sona erdirilmesi ve can çekişen barış sürecinin yeniden canlandırılması için bir yol haritası sunuyor. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun iki devletli çözümü tamamen reddetmesi ve planın açıklanmasından sonra bile İsrail’in Gazze’de onlarca kişiyi öldürmesi, anlaşmanın gerçek bir başarı şansının olup olmadığını sorguluyor.

Avadallah: Uluslararası toplumun, Suudi Arabistan-Fransa girişimine destek verdiğine inanıyoruz

Avrupa’nın desteklediği Abbas yönetimi, ABD’den ise istediği desteği henüz bulmuş durumda değil. Abbas yönetimi Dışişleri Bakan Yardımcısı Ömer Avadallah, Suudi Arabistan’ın Arab News kanalına konuk edildi.

Netanyahu’nun iki devletli çözümü reddetmesine rağmen, yeni Gazze barış planının şartları uyarınca Filistin devletinin hâlâ mümkün olup olmadığı sorulduğunda Avadallah, “Kesinlikle, kesinlikle. Ve bu hedefe doğru her gün durmaksızın çalışıyoruz.” diye net bir cevap verdi.

Avadallah, New York Deklarasyonu ile somut bir yol haritasının ortaya konulmasında Arap ve uluslararası ortakların, özellikle Suudi Arabistan ve Fransa’nın ortak çabalarının önemli olduğunu söyledi.

“Frankly Speaking” sunucusu Katie Jensen’a verdiği demeçte, “İki devletli çözümün uygulanmasına yönelik net bir taahhüt ve net eylemler ortaya çıktı” dedi. “Çünkü Filistin sorununu çözmenin ve bölgeye barış, güvenlik ve istikrar getirmenin pratik yönleri, istikrarlı ve yaşayabilir bir Filistin devletinin var olduğu anlamına geliyor.”

Netanyahu’nun tavrının herkesçe bilindiğini belirten Avadallah, “160’tan fazla ülke Filistin devletini tanıyor” dedi. İngiltere ve Fransa’nın yakın zamanda Filistin’i tanımasının, Filistin egemenliğinin resmileştirilmesine doğru küresel bir değişimin sinyalini verdiğini söyledi. “Filistin devletini tanımak için uluslararası toplumun, bu ülkelerin harekete geçtiğine, Suudi Arabistan-Fransa’nın Filistin devletinin barışın ön koşulu olarak tanınması yönündeki girişimine destek verdiğine inanıyoruz” dedi. “Bu, bölgenin istikrarı, barışı ve güvenliği yönünde somut, geri dönüşü olmayan bir adımdır.”

Buna karşılık, Netanyahu hükümetini “Netanyahu ve onun faşist hükümeti (Bezalel) Smotrich ve (Itamar) Ben-Gvir tarafından yürütülen kanlı bir girişim” yürütmekle suçladı.

Trump yönetimi, Abbas yönetiminin reformdan geçmesini istiyor

Trump’ın barış planı, Gazze’nin yeniden inşası veya gelecekteki yönetimi için Filistin Yönetimi’nin kapsamlı bir reformdan geçmesini şart koşuyor. Hangi reformların talep edildiği ve bunların meşruiyetine kimin karar verdiği sorusuna Avadallah, reformların zaten başladığını söyledi.

“Her şeyden önce, mevcut Filistin hükümeti reformdan yana,” dedi. “Bu hükümet kurulduğunda reformdan, mali istikrardan ve Gazze’nin bir şekilde yeniden inşasından bahsediyorlardı. Dolayısıyla reform, Filistinlilerin önceliğidir.”

Filistin Yönetimi’nin uluslararası toplum tarafından memnuniyetle karşılanan birçok önlemi uygulamaya koyduğunu belirten yetkili, “Aslında kamuoyuna açıklanmış bir ilerleme raporumuz var,” dedi.

“Her gün birçok uluslararası aktörle etkileşim halindeyiz… çünkü reformu Filistin kurumlarını iyileştirmek, güncellemek, geliştirmek, yenilemek ve sağlamlaştırmak olarak görüyoruz. Bu hükümete… yozlaşmış bir Filistin Yönetimi perspektifinden bakmıyoruz.”

20 yıldır neden seçim yapılmıyor?

Yaklaşık yirmi yıldır seçim yapılmayan bir dönemde liderliğin meşruiyet iddia edip edemeyeceği sorusuna yanıt veren Avadallah, Filistin Yönetimi’nin suçlu olduğu iddiasını reddetti. “Doğu Kudüs’teki seçimleri engelleyen biz değiliz,” dedi. “İsrail bunu, Bay Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in birleşik başkenti olarak tanıdığı kritik bir anda yaptı. Filistinliler olarak, Doğu Kudüs olmadan hiçbir seçimi kabul edemeyiz.”

Gazze’deki savaşın sona ermesinin ardından “bir yıl sonra seçim yapacağız… ve Filistin sisteminin demokratikleşmesi ve yenilenmesi gerçekleşecek” dedi.

Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın istifa etmesi halinde halefiyet planlamasının nasıl olacağı sorulduğunda Avadallah, halkın sandık yoluyla karar vereceğini söyledi. “Seçim, Filistin’deki yeni liderliğin nasıl olacağına karar verecek,” dedi. “Artık liderliğimiz kontrolümüzde ve seçimler yapılana kadar sistemi halkın tercihine göre değiştirmeye devam edeceğiz.”

Fetih-Hamas uzlaşması mümkün mü?

Filistin içi birlik konusunda Avadallah, Fetih’in Hamas’la uzlaşmaya kararlı olduğunu ancak bunun yalnızca açık şartlar altında olacağını söyledi. “Tüm Filistinlilerin FKÖ şemsiyesi altında olduğu, yükümlülüklerini, programlarını, uluslararası toplumla imzaladığı anlaşmaları ve Filistin devletinin statüsünü tüm uluslararası toplum nezdinde kabul ettiği bir Filistin uzlaşma süreci istiyoruz.” “Filistin ulusal projemizi baltalayacak herhangi birinin olmasını önlemek için birliğin şart olduğunu” söyledi.

Filistin’de silahlar kimde olacak?

Trump’ın barış planı kapsamında, İsrail askeri operasyonlarının sona ermesi karşılığında Hamas’ın silah bırakması gerekecek. Ancak İsrail’in tamamen geri çekileceğine dair bir garanti olmadığı için Hamas, tamamen silahsızlanmaya isteksiz görünüyor.

Avadallah, “Dolayısıyla, bana sorarsanız, öncelikle Gazze’deki silahların imhası meselesinden bahsediyorum,” dedi. “O bildiride, silahsızlanmadan bahsetmek istiyorsak, Batı Şeria’daki İsrailli yerleşimcilerin silahsızlanmasından da bahsetmemiz gerektiği açıkça belirtiliyordu.”

Hamas’ın silahsızlandırılması konusunda daha fazla baskı yapılması üzerine, Filistin Yönetimi’nin yol gösterici ilkesini yeniden teyit etti: “Biz tek devletiz, tek hükümetiz, tek hukuk devletiyiz ve tek silahız.”

“Gazze de dahil olmak üzere Filistin’deki her türlü silah… yalnızca Filistin halkının tek meşru temsilcisi olan Filistin hükümetinde olmalıdır” dedi.

Avadallah, Hamas’ın bu ilkeyi kabul edeceğinden emin olduğunu ifade ederek, “Hamas’ın bu yönde ilerleyeceğini düşünüyoruz, ancak bu, İsrail’in Hamas ve Filistin halkı üzerindeki zaferini ilan etme şekli olarak algılanmamalı.” dedi.

Gazze’nin geleceğine ilişkin kapsamlı bir projenin parçası olarak silahsızlanmanın ele alınması gerektiğini, bunun içinde İsrail güçlerinin çekilmesi ve sivillerin korunmasının da yer aldığını söyledi.

“İsrail’in Gazze’yi bombalamaya devam ettiği yerde, Filistin halkını korumadan sadece silahsızlandırma söz konusu değil” dedi.

Savaş sonrası güvenlik

Savaş sonrası güvenlik konusunda Avadallah, Filistin Yönetimi’nin Gazze’ye uluslararası veya Arap istikrar misyonu gönderilmesini desteklediğini, ancak bunun yalnızca Filistin daveti ve BM yetkisi altında olduğunu söyledi.

“New York Bildirgesi’nde belirttiğimiz gibi kabul edilirse, evet, kabul ederiz,” dedi. “Filistin hükümetinin daveti üzerine uluslararası bir istikrar misyonu davet etmeye hazır olduğumuzu söyledik.”

Filistin güvenlik güçlerinin Mısır ve Ürdün’de eğitim aldığını da sözlerine ekleyen yetkili, “Gazze Şeridi’ndeki durumu devralmaya ve istikrara kavuşturmaya hazırlar” dedi. “Bu misyonun görevi Filistin varlığının yerini almamalı, onu desteklemeli ve denetlemelidir.”

Batı Şeria’nın bazı bölgelerinde İsrail saldırıları, yerleşim birimlerinin genişletilmesi ve yerleşimci şiddeti nedeniyle kaos yaşanırken, Avadallah Filistin Yönetimi’nin kontrolü sürdürme yönündeki baskısının arttığını kabul etti.

“Silahsızlanmadan bahsettiğimizde, Filistin toplumunu korumaktan bahsediyoruz,” dedi. “Bu yüzden uluslararası toplumdan Filistin halkını korumasını, Filistin’e bir barış gücü göndermesini istiyoruz.”

İsrail’in zalim uygulamaları

İsrail’i ablukalar, mali baskılar ve Filistin topraklarını bölerek “Filistin hükümetini baltalamaya” çalışmakla suçladı. “İsrail şimdi şehirlerimizi, köylerimizi ve topluluklarımızı 1.200 kontrol noktası, bariyerler ve demir kapılarla izole ediyor,” dedi.

İsrail, 42.000’den fazla Filistinliyi zorla yerinden ederek soykırımını Gazze’den Batı Şeria’ya yaymaya çalışıyor. Evleri çoktan yıkıldı. Doğu Kudüs’te de aynısını yapıyorlar.

BM Güvenlik Konseyi’ni harekete geçmeye çağıran Avadallah, “Uluslararası toplum bunu ciddiye almalı ve Filistin halkını korumanın bir yolunu bulmalı” dedi.

‘İsrail’le işbirliğimiz sadece idari düzeyde’

Filistin güvenlik güçlerinin muhalifleri bastırmak veya militanlarla mücadele etmek için İsrail ile birlikte çalıştığı iddialarını reddeden Avadallah, işbirliğinin yalnızca idari düzeyde olduğunu söyledi.

“Bizimle İsrail işgal güçleri arasında bir koordinasyon yok,” dedi. “Çalışma düzeyinde resmi bir koordinasyon var… çünkü köprüler ve sınır kapıları aracılığıyla ülke dışına çıkan Filistinliler var. İthalat ve ihracatımız var. Dolayısıyla tartışılması gereken birçok teknik konu var.”

Bu tür koordinasyonun “İsrail işgal güçleri ile Filistin güvenliği arasındaki ilişki” olmadığını, “Filistin halkının idari konulardaki hayatını kolaylaştırmanın bir aracı” olduğunu vurguladı.

5 ve 6 Ekim’de, Trump’ın bombardımana son verilmesi çağrılarından birkaç saat sonra, İsrail uçakları ve tankları Gazze’deki bölgeleri bombaladı. Gazze Şehri’nde ise İsrail güçleri saldırılarını sürdürdü ve ayrılan sakinleri geri dönmemeleri konusunda uyardı. Bu saldırılarda 50’den fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Trump’ın barış planı çok şey vaat ediyor. Ancak Gazze üzerinde hâlâ dumanlar yükselirken ve İsrail iki devletliliğin temel varsayımını reddederken, engeller hâlâ çok büyük.

Ancak Avadallah için hedef değişmedi. “Bölgeye barış, güvenlik ve istikrar getirmek, istikrarlı ve yaşayabilir bir Filistin devleti anlamına gelir.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *