ABD, Hizbullah’a silah bıraktırmaya çabalıyor

ABD, Hizbullah’a silah bıraktırmaya çabalıyor

Orta Doğu’da İsrail üzerinden bir dönüşüm başlatan ABD ve müttefikleri, bölgesel güvenlik ve istikrar iddiasıyla baskıyı sürdürüyor. Silahlı korumaları ile gezen ABD temsilcisi Barrack, 19 Haziran’da Lübnan Cumhurbaşkanı ile görüşmüştü, Netanyahu’nun Beyaz Saray’da bulunacağı Pazartesi günü (7 Temmuz) yine Lübnan’da olması bekleniyor.

Bu kapsamda Lübnan’da da “silahların yalnızca devletin kontrolüne verilmesi” meselesi yeniden gündeme geldi. Bu dosya egemenlik, siyaset, mezhepler arası dengeler ve güvenlik boyutlarıyla iç içe geçmiş karmaşık bir konu olarak öne çıkıyor.

Kasım 2024’te ABD desteğini arkasına alan İsrail’in Lübnan’a başlattığı saldırıların sona ermesinden bu yana Washington, Hizbullah’ın silahsızlandırılması yönünde baskı yapıyor.

Hizbullah ise İsrail işgali sürdüğü müddetçe silahlarından vazgeçmeyeceğini vurguluyor.

Lübnan, 19 Haziran’da Beyrut’u ziyaret eden ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın sunduğu teklife ilişkin taslak yanıtını göndermeye hazırlanıyor.

Washington, Hizbullah’ın silahlarının bölgesel istikrar için doğrudan tehdit oluşturduğunu öne sürerek Lübnan’dan silahların yalnızca resmi kurumların denetimine alınmasına yönelik somut adımlar atmasını talep ediyor.

“Lübnan devleti, ABD’nin bu talebini hayata geçirecek güce sahip mi?” sorusu akıllara gelirken Başbakan Nevvaf Selam, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile yaptığı görüşmelerde Taif Anlaşması, BM’nin 1701 sayılı kararı ve hükümet programı doğrultusunda bir tutum belirlemeye çalışıyor.

Bu tutumun ayrıca, Hizbullah ile doğrudan bir çatışmaya yol açmaması hedefleniyor.

Lübnan Cumhurbaşkanlığından geçen ay yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Avn ile ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Barrack arasında gerçekleşen görüşmede, silahların devletin kontrolüne alınmasına yönelik adımların ele alındığı aktarıldı.

Açıklamada, Avn’ın “silah teslimi konusunda Hizbullah ve Lübnan içindeki Filistinli gruplarla temasların sürdüğünü” ifade ettiği kaydedildi.

İsrail’in 8 Ekim 2023’te Lübnan’a başlattığı saldırı, 23 Eylül 2024’te geniş çaplı bir savaşa dönüştü. Bu süreçte 4 binden fazla kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 17 bin kişi yaralandı. Hizbullah ile İsrail arasında varılan ateşkes 27 Kasım 2024’te yürürlüğe girdi.

Ancak İsrail, söz konusu anlaşmayı 3 binden fazla kez ihlal etti ve yalnızca kısmi geri çekilme gerçekleştirerek Lübnan’ın güneyinde 5 tepeyi işgal etmeyi sürdürüyor.

Hizbullah silahlarını teslime yanaşmıyor

Hizbullah, silahlarını koruma konusundaki ısrarını defalarca dile getirerek bu silahları teslim etmeyi yalnızca “ulusal egemenlik” ilkeleriyle bağlantılı koşullar altında tartışabileceğini vurguluyor.

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, 2 Temmuz Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Lübnan’daki “silah” tartışmalarına İsrail’in müdahalesini reddettiklerini, “silahlarını İsrail’e teslim etmeyeceklerini” belirtti.

Lübnanlı bir yetkili, 19 Haziran’da Beyrut’u ziyaret eden ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Barrack’ın sunduğu önerinin üç ana başlığa odaklandığını belirtti.

Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, AA’ya yaptığı açıklamada, önerinin 5 sayfa olduğunu ve uygulanmasına dair bir takvim içermediğini söyledi.

Buna göre önerinin ilk maddesi, silahların toplanarak yalnızca Lübnan devletinin elinde olması ilkesini kapsıyor. İkinci maddede mali ve ekonomik reformların gerçekleştirilmesi, sınırların denetim altına alınması, kaçakçılığın önlenmesi, gümrük gelirlerinin artırılması ve sınır kapıları ile kamu tesislerinde denetimlerin sıkılaştırılması öngörülüyor.

Üçüncü madde ise Suriye ile güvenlik ve siyasi alanlarda ilişkilerin düzeltilmesi, sınırların kontrol altına alınması ve belirlenmesi, ticari ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi hedefini içeriyor.

Yetkili, Lübnan’ın silahların devletin kontrolünde olması ilkesine bağlı kaldığını ve bu kapsamda Lübnan yönetimi olarak ortak bir yanıt hazırlama çalışmalarının sürdüğünü kaydetti.

Ayrıca Lübnan’ın, İsrail’in saldırılarını doğrudan durdurması, işgal ettiği bölgelerden çekilmesi ve güneyde yeniden imar sürecinin başlatılması yönünde taleplerini de vurgulayacağını aktaran yetkili, “Hizbullah’ın bu öneriye nasıl yaklaşacağı henüz belli değil, önümüzdeki günlerde netleşmesini bekliyoruz.” ifadesini kullandı.

“Kritik bir dönemeç”

Siyasi analist George el-Akuri, AA muhabirine yaptığı açıklamada Lübnan’ın bölgedeki hızlı değişimler gölgesinde “kritik bir dönemeçten geçtiğini” söyledi.

Akuri, yasa dışı silah meselesinin çözümünde daha fazla gecikilmemesi gerektiğini belirterek “Zaman bizim lehimize değil, bu tartışmayı erteleme lüksümüz yok.” dedi.

“Silahların yalnızca devletin elinde toplanması, tamamen egemenlikle ilgili bir mesele ve müzakereye kapalı.” değerlendirmesinde bulunan Akuri, bu görüşünü Anayasa’ya, Taif Anlaşması’na (1975-1990 iç savaşını sona erdiren anlaşma), cumhurbaşkanlığı yeminine ve hükümetin güvenoyu aldığı programına dayandırarak, bu metinlerin devletin silah tekelini güvence altına aldığını vurguladı.

Akuri, ABD’nin gönderdiği mesaja verilecek ciddiyetsiz ve şekli bir yanıtın Lübnan’a olumsuz yansıyacağını ifade ederek “Çevremizde olup bitenlerden, İran’ın aldığı darbelerden ve diğer bölgesel gelişmelerden ders çıkarmalıyız.” diye konuştu.

Lübnanlı siyasi analist, “Hizbullah devlete karşı duran taraf olamaz, yasaları her şekilde uygulamak devletin görevidir. Meşru otoritenin dışında silah bulunduğu sürece Lübnan ayakta duramaz.” değerlendirmesinde bulundu.

Hizbullah’ın silah teslimi konusundaki kararı merak ediliyor

Siyasi analist Alan Sarkis de “Lübnan devletinin ABD’nin sunduğu teklife hızlıca yanıt vermesi gerektiğini” söyledi.

Başbakan Selam’ın, Cumhurbaşkanı Avn ve Meclis Başkanı Berri ile bu konudaki yanıtı ele almak için toplantılar yaptığını belirten Sarkis, “engelin Cumhurbaşkanı Avn’da ya da Başbakan Selam’da değil, Hizbullah’la müzakereleri yürüten ve adım karşılığı adım ilkesini, yani silahların teslim edilmesine karşılık İsrail’in çekilmesini reddeden Meclis Başkanı Nebih Berri’de olduğunu” savundu.

Sarkis, Hizbullah’ın İsrail’in taahhütlerine güvenmediğini, ayrıca yeniden imar sürecinin de müzakere sürecine dahil edilmesini şart koştuğunu ve bu nedenle resmi cevabın geciktiğini vurguladı.

Lübnanlı analist, sözlerine şöyle devam etti:

“Hizbullah, İran’daki gelişmeleri bekliyor. İran’dan henüz yeşil ışık almadan tek başına hareket etmesi mümkün değil. Cevabın gecikmesinin devam etmesi halinde ABD’nin savaşın yeniden başlayabileceği uyarıları dikkate alınırsa Lübnan çok zorlu senaryolarla yüzleşebilir. ABD’nin talepleri aslında dışarıdan dayatılan talepler değil, Lübnan’ın kendi iç talepleri niteliğinde. Özellikle silahın devletin tekeline verilmesi meselesi bir ulusal öncelik olmalıdır.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *