Gazze’nin Müslüman halkına karşı 41 gündür devam eden Siyonist barbarlığa, Türkiye’nin birçok şehrinde bugün de tepki eylemleri vardı.
Ankara
Melike Hatun Camisi önünde cuma namazı öncesinde Emekli Memur-Sen öncülüğünde toplanan grup işgalci İsrail güçlerinin 7 Ekim’de başlattığı Gazze saldırılarını protesto etti.
Filistin bayrakları ile işgalci aleyhine sloganlar atan grup adına basın açıklaması yapan Emekli Memur-Sen Başkanı Ali Küçükkösen, “40 gündür artık insanlık için her yer Filistin, her yer Gazze, her yer Kudüs’tür.” ifadelerini kullandı. Ali Küçükkösen, Gazze Sağlık Bakanlığı’nın son açıklamasına göre, şehid ve yaralıların sayılamayacak kadar çok olduğunu belirtti.
İşgal ordusunun Gazze’ye yönelik saldırılarının ilk gününden bu yana binlerce kişinin halen kayıp olduğunu vurgulayan Ali Küçükkösen, bugüne kadar Gazze’ye atılan bombaların yıkım gücünün İkinci Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan bombaların iki katı büyüklüğünde olduğunu kaydetti.
Ali Küçükkösen, işgal ordusunun Gazze’yi cami, okul, hastane demeden bombalayarak sivilleri hedef aldığını belirterek, “200 binden fazla bina yerle bir oldu, gazetecileri, doktorları, sağlık çalışanlarını, acil kurtarma ekiplerini, sivil insanları katlediyorlar.” değerlendirmesini yaptı.
Yaşanan katliamlara yönelik Birleşmiş Milletler’in sessiz kaldığını, Gazze ordusunun İsrail dışında Amerika, İngiltere, Fransa, Hindistan, İtalya ve Almanya’ya da direndiğini savunan Ali Küçükkösen, dünyanın bütün sömürgeci ülkelerinin de siyonist İsrail ile ittifak halinde olduğunu dile getirdi.
Gazze’ye uygulananlar için “Yüzyılın soykırımı” tanımlamasını yapan Ali Küçükkösen, şöyle devam etti:
“Gazze, dünyanın körleşmiş vicdanını, küllenmiş erdemini, bütün bir insanlığı diriltiyor. 40 gündür artık insanlık için her yer Filistin, her yer Gazze, her yer Kudüs’tür. Bugüne kadar insanlığın, mazlumların vicdanının sesi olmuş bizler, bu büyük uyanışı, bu kutlu direnişi selamlıyoruz. Biz, Memur-Sen’e bağlı Emekli Memur-Sen olarak soykırıma karşı Gazze halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. Zulme karşı mazlumların safında mücadeleye devam edeceğiz, gerçekleri haykırmaya, mazlumlara ses olmaya, vicdanın sesi olmaya, Gazze direnişinin yanında durmaya devam edeceğiz.”
Kocaeli’de sağlık çalışanları eylemde
Aralarında tıp fakültesi öğrencileri, doktorlar, hemşireler, tekniker, teknisyenler ve vatandaşların bulunduğu grup, ellerinde Filistin bayrakları ve işgalci İsrail’in saldırılarını kınayan dövizlerle Kocaeli Üniversitesi Hastanesi önünde toplandı.
Gruptakiler adına basın açıklaması yapan Perihan Erdoğan, işgalci İsrail’in abluka altında tuttuğu Gazze’yi adeta açık hava hapishanesine çevirdiğini belirterek, Gazze halkının, en temel insani haklarından mahrum bırakıldığını ve sivillerin hedef alındığı askeri harekatlarla katliama tabi tutulduğunu söyledi.
Yüzlerce hasta ve yaralının olduğu, binlerce yerinden edilmiş sivilin sığındığı hastanelerin bombalandığını anımsatan Perihan Erdoğan, daha sonra İsrail askerleri tarafından buraların işgale uğradığına dikkati çekti.
Perihan Erdoğan, hastanelere, hasta ve sağlık çalışanlarına yönelik işlenen suçların, tüm insanlık adına büyük üzüntü ve utanç sebebi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Bugün 17 Kasım Dünya Prematüre Bebek Günü. Bugünlerde İsrail’in uyguladığı insanlık dışı ambargosu sebebiyle Gazze’ye yakıt ve elektrik tedariki kesilmiş, hastaneler hizmet veremez duruma gelmiştir. Bu durumdan en çok etkilenenlerin başında prematüre bebekler gelmektedir. Elektrik kesintisi sebebiyle yenidoğan yoğun bakım servisindeki bebekler kuvözlerden çıkarılmak zorunda kalınmış ve en son aktarılan bilgiye göre 6 bebek bu sebepten hayatını kaybetmiştir. Şu an 130 prematüre bebek aynı sebepten ölüm riskiyle karşı karşıyadır.”
Zor şartlara rağmen Gazze’deki meslektaşlarının bir hayatı daha kurtarabilmek için bombalar altında tüm gücüyle çalışmaya devam etiğini vurgulayan Perihan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bizler hekim ve hekim adayları, hemşire, ebe ve sağlık çalışanları olarak işgalci İsrail’in, Gazze’de hastaneleri, hastaları, bebekleri, çocukları, yaralıları, sağlık çalışanlarını ve tüm sivilleri hedef alan barbar saldırılarını lanetliyoruz. Yaşanan bu soykırım karşısında sessiz ve duyarsız kalan yığınlardan da beri olduğumuzu ilan ediyoruz. Başta meslektaşlarımız olmak üzere vicdan sahibi tüm insanlara, bu soykırıma karşı eliyle, diliyle ve kalbiyle karşı olmaya yönelik çağrıda bulunuyoruz. Bugün Gazze’de kuvözler bebeklere mezar oluyor, Gazze’de sadece bebekler değil insanlık ölüyor.”
Perihan Erdoğan, hekim ve sağlık çalışanları olarak, Gazze’deki meslektaşlarını ve kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla çocuğuyla direnişe devam eden onurlu Gazze halkının mücadelesini selamladıklarını sözlerine ekledi.
Adana
Ulu Cami önünde düzenlen etkinlikte cuma namazı sonrasında bir araya gelen katılımcılar, ellerinde Filistin bayrakları, döviz ve pankartlar taşıdı.
Adana Sivil İnisiyatif Meclisi Başkanı Mahmut Eraslan, burada yaptığı açıklamada, mazlumlar ile katiller arasında bir tavır almak ve durdukları yeri netleştirmek için bir kez daha toplandıklarını söyledi.
İşgalci İsrail’in Filistinlileri hedef gözetmeksizin katlettiğini vurgulayan Eraslan, “Gazze’de göğüs göğse çarpışmalarda büyük kayıplar veren korkak işgal ordusu, kullanılması yasaklanmış bombalarla hastaneleri vuruluyor. Gazze’de elektrik yok, su yok, internet yok. Yoğun bakımdaki bebekler ölüme mahkum edilmiş durumda. İnsan sağlığına hizmet eden kurumlara, hastanelere saldırı yapılması insanlık dışıdır, insanlık suçudur.” dedi.
Mahmut Eraslan, Gazze’de 21. yüzyılın en büyük soykırımlarından birinin gerçekleştirildiğini belirterek şunları kaydetti:
“Savaşlar dahil her dönemde hastaneler, saldırılmayan, en korunaklı alanlar olarak kabul görmüştür. Filistin Sağlık Bakanı kan revan içindeki cesetlerin ortasında basın açıklaması yaptı. İnsanı yaşatmak için çaba gösteren sağlık çalışanının canına kastetmek, insanlığı öldürmektir, vicdanlara savaş açmaktır. İnsan sağlığına hizmet eden kurumların hangi şartlarda, hangi gerekçe ile olursa olsun saldırıya maruz kalması kabul edilemez.
Her şey gelip geçer, geriye sadece tavrımız kalır. Tavrımız bellidir. Bizler Kudüs’ün özgürlüğünden yanayız. Bizler Mescid-i Aksa’nın bir barış yurdu olarak kalmasından yanayız. Bizler nehirden denize kadar bağımsız bir Filistin devletinden yanayız. Filistin’i işgal eden, on binlerce kişiyi katleden, milyonlarca kişiyi sürgün eden, Mescid-i Aksa’ya defalarca alçakça saldırılar düzenleyenler bilmeli ki Filistin halkının, işgal güçlerinin katliam ve soykırımlarına karşı kendilerini savunma hakkı meşrudur ve sorgulanamaz.”
Diyarbakır
Diyarbakır’ın merkez Yenişehir ilçesindeki bir iş merkezi önünde Peygamber Sevdalıları Vakfı öncülüğünde bir araya gelen gruptakiler, işgalci İsrail aleyhine slogan attı. Hüda Par İl Başkan Yardımcısı Yahya Oğraş, yaptığı açıklamada, Mescid-i Aksa’nın Müslümanların ilk kıblesi olduğunu belirterek, bundan dolayı Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmanın önemli olduğunu söyledi.
Filistin’de yaşanan katliamın yeni olmadığını, yıllardır devam ettiğini ifade eden Yahya Oğraş, Filistin’e yönelik yardımların sürdürülmesi, İsrail menşeli ürünlerin boykot edilmesi gerektiğini belirtti. Yahya Oğraş, “Filistin’e sınırı olan ülkeler de Gazze’ye yardım ulaştırmak için tüm yolları denemeli.” dedi.
Daha sonra Gazze’de hayatını kaybedenler için dua edildi.
Batman
Batman’da sivil toplum kuruluşları tarafından işgalci İsrail’in saldırıları sonucu Gazze’de hayatını kaybedenler için İbrahim Halil Camisi’nde program düzenlendi. Programda cuma namazı sonrası işgalcinin saldırılarında şehid olanlar için gıyabi cenaze namazı kılındı, dua edildi.
Erzurum
Atatürk Üniversitesi yerleşkesindeki Darul Fünün Camisi’nde cuma namazından sonra toplanan akademisyen, öğrenci ve vatandaşlar, işgal rejimi aleyhine slogan atarak, Gazze’ye yönelik saldırılara tepki gösterdi. Ellerinde Türk ve Filistin bayrakları taşıyan kalabalık grup, cami önünden üniversite çıkış kapısına kadar yürüdü.
Grup adına açıklama yapan Atatürk Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Muhammed Lüftü Kındığılı, terör rejimi İsrail’in Gazze’deki soykırımlarına karşı seslerini duyurmak ve savaş suçu işleyen sorumlulardan hesap sorulmasını talep etmek üzere bir araya geldiklerini söyledi.
İşgalcinin, Gazze’de yaklaşık 75 yıldır ve 7 Ekim 2023’ten bu yana acımasızca, vicdansızca ve hukuk tanımaz şekilde binlerce insanı öldürmesinin ve yaralamasının önüne geçilmesi konusunda akademisyenler olarak tüm insanlığa seslendiklerini belirten Muhammed Lüftü Kındığılı şöyle devam etti:
“Uluslararası hukuk, savaş hukuku ve uluslararası ceza hukuk kuralları ve hepsinden önemli olmak üzere insanlık vicdanı ve ahlakına göre, terör devleti İsrail tarafından Gazze’de bebeklerin, çocukların, kadınların, silahsız sivillerin öldürülmesi, gazetecilerin öldürülmesi savaş suçudur. İsrail tarafından Gazze’de hastanelerin, okulların, sivil konutların, cami ve kiliselerin, mülteci kamplarının, yaralıları taşıyan ambulansların bombalanması savaş suçudur.”
İşgalcinin Gazze’de kültürel mirası da yok ettiğini ifade eden Kındığılı, işgalcinin fosfor bombası kullanması, esirlere kötü muamelede bulunması ve Gazze’de 1,5 milyon Müslümanı göçe zorlanması ve soykırıma uğramasının insanlık suçu olduğunu vurguladı.
ABD’nin siyonist rejime koşulsuz askeri ve siyasi destek sağlamasının insanlık suçu olduğuna dikkati çeken Muhammed Lüftü Kındığılı, şunları kaydetti:
“Gazzelilerin yaşam hakkı başta olmak üzere tüm hak ve özgürlükler, İsrail tarafından ihlal edilirken insan hak ve hürriyetlerinin beşiği olduğunu savunan Avrupa Birliği’ndeki bazı idarecilerin savaşı teşvik eden beyanatları insanlık suçudur. İnsanlığın, bu sorumluluğun gereği için acil harekete geçmesini talep ediyoruz. Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünya akademisyenlerini, esaslı ve soylu bir öfkeyle bu soykırıma sessiz kalmamaya davet ediyoruz.”
Açıklamanın ardından gruptakiler dağıldı.
Yürüyüşe, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Fevzi Polat, Aşkale Belediye Başkanı Ahmet Yaptırmış, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Atilla Keskin, Prof. Dr. Ayşe Bayrakçeken Yurtcan, Prof. Dr. Hüseyin Özer ve Prof. Dr. Mustafa Sözbilir, Prof. Dr. Turgut Göğebakan, Kurumsal İletişim Direktörü Prof. Dr. Besim Yıldırım ve çeşitli birimlerin yöneticileri katıldı.
İstanbul
Kendilerine “Slices of Resistance Topluluğu” ismini veren grup, Üsküdar Şemsi Ahmet Paşa Camisi önünde, ellerinde Türk ve Filistin bayraklarıyla bir araya geldi.
İşgalci İsrail’i protesto eden ifadelerin olduğu çeşitli dövizler taşıyan grup üyeleri, Gazze’de hayatını kaybedenlerin isimlerinin bulunduğu pankartı sahildeki demir parmaklıklara astı. Ardından kırmızı kurdeleleri sahil boyunca korkuluklara bağladı.
Cami önünde başlayan eyleme Yetim Vakfı da destek verirken çok sayıda kişi de Filistin bayrakları ve kefiyeleri ile eyleme katılım sağladı. Gruptakiler adına basın açıklaması yapan Zeynep Dinler, 75 yıldır devam eden, 7 Ekim’den sonra ise yoğunlaşan ve aralıksız süren işgalci İsrail’in katliamları neticesinde birçok masum Müslümanın hayatını kaybettiğini söyledi.
Zeynep Dinler, “Hastaneler, ibadethaneler bombalanarak, kullanılamaz hale getirilerek ikinci Nekbe yaşatılmaktadır. Şu anda kayıtlara geçen verilere göre en az 11 bin 500 sivil hayatını kaybetmiştir. Bunun 4 bin 600’ü çocuklardan oluşmaktadır.” dedi.
Topluluk olarak birçok STK’nin desteğiyle işgalci İsrail’in soykırımına karşı Gazze şehitlerini anmak ve farkındalık oluşturmak için toplandıklarını belirten Zeynep Dinler, “Şehitlerimizin ismini anıyor ve kurdele bağlıyoruz. Aynı eylem eş zamanlı olarak Sarajevo ve Oxford’da yapılmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Doktorların eylemi
İstanbul’da görev yapan bir grup doktor, “Dünya Prematüre Günü” dolayısıyla yaptıkları açıklamada işgalci İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarındaki çocuk ölümlerine dikkati çekti. “Dünya Prematüre Günü” dolayısıyla Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi’nin poliklinik girişinde bir araya gelen doktorlar, “Çocuklar uyurken sessiz olunur, ölürken değil”, “Gazze’de her 15 dakikada 1 çocuk katlediliyor” yazılı dövizler taşıdı.
Grup adına basın açıklamasını okuyan doktor Huzeyfe Keleş, Filistin halkının yıllardır canlarını, mallarını, evlatlarını ve vatanlarını korumak için direndiklerini ve katledildiklerini söyledi.
İşgalci İsrail’in Filistin’e karşı düzenlediği saldırılarda binlerce sivil Müslümanı şehid ettiğini belirten Huzeyfe Keleş, “Gazze’de 39 prematüre çocuk kuvöze oksijen sağlanamadığı için öldü. 7 Ekim’den 2023 yılının sonuna kadar Gazze’de 15 bin bebeğin doğması bekleniyor. 17 Kasım Prematüre Günü’nde Gazze’nin doğmadan ölüm riskiyle karşı karşıya kalan, doğduğunda bombardımana maruz kalan ve beslenme, sağlık gibi temel haklardan dahi yoksun bırakılan Gazzeli bebeklerin sesi olmak için buradayız.” diye konuştu.
Çocuk doktoru Muhsin Kefçi de Gazze’deki hastanelerde elektrik ve oksijenin kesilmesiyle prematüre bebeklerin kuvözlerinden çıkarıldığını, oksijensizlikten ölüme terk edildiklerini söyledi.
Hastanenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Fahri Ovalı da dünyada prematüre bebeklerin yaşatılma oranının arttığını söyledi.
Prematüre bebeklerin yaşatılmasından ziyade hayat kalitelerinin düzeltilmesi ve sakat kalmamasının sağlamasının önemine işaret eden Hüsnü Ovalı, “Yakın zamanda özellikle Gazze’de prematüre bebeklere yönelik ciddi bir soykırım uygulanmaktadır. Şöyle ki bu bebekler oksijensiz, elektriksiz kalmaktadır. Dolayısıyla elektrikli çalışan bütün aletlerin fonksiyonları yok olmakta, bu nedenle erken doğan bebekler ciddi risk altında bulunmaktadır. Önemli olan bu bebeklerin yaşatılması değil sağlıklı kalmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Muş
Cuma namazının ardından belediye önünde bir araya gelen sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar, slogan atarak işgalci İsrail’in saldırılarına tepki gösterdi, Selahaddin Eyyubi’nin maskelerini taktı.
Yürüyüşe katılan Filistinli Alimler Birliği Başkanı Nevaf Tekruri’nin Arapça yaptığı konuşma, Muş Alparslan Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Abdulkadir Şen tarafından tercüme edildi. Güçlerini bir araya getirerek birlik olmaları gerektiğini belirten Nevaf Tekruri, şöyle konuştu:
“Mescid-i Aksa ümmetin cihadıdır. Mescid-i Aksa tufanını başlatan yiğitlerimiz, Peygamber Efendimizin izinde yürüyorlar. Bu savaşı mücahitler başlatmadı, ülkemizi işgal edenler başlattı. Savaşı başlatanlar her gün Mescid-i Aksa’ya hakaret edenlerdir. Her gün bu aşağılık siyonistler kirli ayakkabılarıyla mescidimize giriyorlar. Her gün Yahudiler kamplara, evlere saldırıyor. Oraları Müslümanların başına yıkıyorlar. Çocuklarımızı kadınlarımızı ve yaşlılarımızı katlediyorlar.”
Katılımcılar daha sonra İmamı Şafi Camisi’ne kadar yürüyerek, terör rejimi İsrail aleyhine sloganlar attı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *