Danimarka’da Kur’an’a yönelik saldırılar devam ediyor

Danimarka’da Kur’an’a yönelik saldırılar devam ediyor

İsveç’in ardından Danimarka’ya sıçrayan ve artarak devam eden Kur’an’a yönelik saldırılar, dün 5 ayrı devletin Kopenhag büyükelçilikleri önünde devam etti. Eylemler Danimarka polisinin himayesinde gerçekleştirildi. Siyaset bilimci Prof. Richard Falk, bu tür eylemlerin İngiltere ve Almanya’daki gibi, nefret söylemi kapsamına alınabileceğini söyledi.

Ülkede İslam karşıtı ve ırkçı “Danske Patrioter (Danimarkalı Vatanseverler)” isimli grubun üyeleri, Türkiye, Pakistan, Cezayir, Endonezya ve İran’ın Kopenhag Büyükelçilikleri önünde Kur’an-ı Kerim yaktı.

Grup, daha sonra Aalborg şehrinde Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırı düzenledi, İslam karşıtı sloganlar attı.

Provokasyonlarını polis eşliğinde gerçekleştiren grup üyeleri, burada Müslüman bir kadının tepkisiyle karşılaştı.

Yaşanan sözlü tartışmanın ardından polis, kadını olay yerinden uzaklaştırdı.

Grup, bu anları sosyal medya hesaplarından canlı paylaştı. Facebook, grubun bazı videolarına kısıtlama getirmişti.

siyaset bilimci Prof. Richard Falk:

ABD’deki Princeton Üniversitesinde Uluslararası Hukuk Uzmanı ve Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları eski raportörü siyaset bilimci Prof. Richard Falk, son dönemde İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yönelik yapılan saldırıların, “siyasi olarak oldukça güçlü hale gelmiş göçmen ve Avrupalı olmayan karşıtı sağcı bir önyargının bildirisi” olduğunu belirtti.

Falk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, herhangi bir kutsal kitabın yakılmasına izin vermenin meşru bir amacının olmayacağını belirterek, bu tür eylemlerin yapıcı bir amaca da hizmet etmediğini söyledi.

Falk, bu tür girişimlerin yasaklanması için güçlü gerekçelerin olduğunu da ifade etti.

Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıların olası nedenlerine ilişkin soru üzerine Falk, bu tür girişimlerin, İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması karşılığında AB’nin Türkiye’ye birtakım vaatlerde bulunmuş olma ihtimaline yönelik endişelerle ilintili olabileceğini kaydetti.

Bu durumun Avrupa’da daha fazla Müslüman varlığı anlamına gelebileceği yönünde birtakım kaygılar olabileceğini belirten Falk, “Bu saldırılar muhtemelen, AB’nin bu yönde gitmesi halinde toplumsal ve siyasi sorunların çıkacağını dile getirmenin bir yolu olabilir.” dedi.

Falk, “Bu saldırılar, İsveç ve Danimarka da dahil olmak üzere siyasi olarak oldukça güçlü hale gelen göçmen ve Avrupalı olmayan karşıtı geniş kapsamlı sağcı bir önyargının bildirisi.” değerlendirmesini yaptı.

Saldırılar nefret söylemi olarak ele alınabilir mi?

İfade özgürlüğü ile dini inançlara saldırı sayılabilecek eylemler arasındaki ayrım hakkında ise Falk, bu tür girişimlerin, “ifade özgürlüğü” şemsiyesi altına girebileceğini ancak bazı durumlarda “şiddet içeren davranış oluşumu” ile irtibatlandırılabileceğini de söyledi.

İfade özgürlüğünün güvenliği tehdit ettiği durumlarda sınırlandırılma getirilip getirilemeyeceği sorusuna ise Falk, “Güvenliğe yönelik bir tehdit olduğu ileri sürülebiliyorsa, belirli bağlamlarda sınırlandırılabilir.” yanıtını verdi.

Bu tür eylemlerin, İngiltere ve Almanya örneğinde görüldüğü gibi, geniş nefret söylemi yasağı kapsamına alınabildiğini de anlatan Falk, İskandinav yasalarına göre aynı durumun söz konusu olmayabileceğini de vurguladı.

Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıların “nefret söylemi olduğunun iddia edilebileceğini” aktaran Falk, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘takdir marjı’ dediği bir şey var, bu da ulusal yasal yetki ne olursa olsun ona belirli bir saygı gösterilmesi anlamına geliyor.” dedi.

Saldırıların gerçekleştiği ülkelerin kutsal kitaplara yönelik saldırıları önlemek için yasalar çıkarabileceklerini belirten Falk, bu noktada önemli bir uluslararası desteğe sahip olacaklarını vurguladı.

Richard Falk, “Çünkü yakın tarihli bir BM kararı var ki yakmanın ya da başka bir şekilde yok etmenin uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylüyor.” diye konuştu.

Falk, bununla birlikte, Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar da dahil olmak üzere dini nefret eylemlerini kınayan yakın tarihli bir BM İnsan Hakları Konseyi kararına ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın da arasında bulunduğu 12 ülkenin karşı çıktığına da işaret etti.

Falk, bu konuda demokratik toplumlara önemli görev düştüğünü öne sürdü. Holokost’la sonuçlanan Nazi eylemlerinden biri olan kutsal kitap yakmalarıyla ilgili olarak Falk, demokratik toplumların bu tür “soykırımcı davranışların” tekrarlanmasına karşı uyanık olması gerektiğini savundu.

İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yönelik provokasyonlar

İsveç ve Danimarka’da son dönemde Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar yoğunlaşırken, bu provokasyonlara izin verilmesi tepkiyle karşılanıyor.

Danimarkalı aşırı sağcı politikacı ve Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan, 2022’de Paskalya tatili boyunca İsveç’in Malmö, Norköpin, Jönköping kentleri ile başkent Stockholm’de Kur’an-ı Kerim yakma provokasyonlarını sürdürmüştü.

Paludan, 21 Ocak’ta Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği ve 27 Ocak’ta Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakmıştı.

Stockholm’de Irak asıllı Salwan Momika da Kurban Bayramı’nın birinci gününe denk gelen 28 Haziran’da, Stockholm Camisi önünde polis koruması altında Kur’an-ı Kerim yakmıştı.

Momika, 20 Temmuz’da da Irak’ın Stockholm Büyükelçiliği önünde polis koruması altında Kur’an-ı Kerim’i ve Irak bayrağını ayaklar altına almıştı.

Danimarka’daki İslam düşmanı ve aşırı milliyetçi bir grup, nisan itibarıyla Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Türk bayrağına ve Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırı düzenlemeye başlamıştı.

İslam karşıtı pankart açan ve İslam’a hakaret içeren sloganlar atan grup üyeleri, 21 Temmuz’da Irak’ın, 24 Temmuz’da İran ve Irak’ın, 25 Temmuz’da da Mısır ve Türkiye’nin Kopenhag büyükelçilikleri önünde Kur’an-ı Kerim yakmıştı.

Grup, 28 Temmuz’da Kopenhag’daki bir caminin önünde, 1 Ağustos’ta Türkiye, Irak, Mısır ve Suudi Arabistan’ın Kopenhag büyükelçilikleri önünde, 3 Ağustos’ta ise Türkiye, Irak, Mısır, Suudi Arabistan ve İran’ın büyükelçilikleri önünde Kur’an-ı Kerim’i ateşe vermişti.

Grup, 4 Ağustos’ta Türkiye, Irak, Mısır, Suudi Arabistan ve İran’ın Kopenhag büyükelçilikleri önünde Kur’an-ı Kerim yakarak, İslam karşı pankart açmış ve slogan atmıştı.

Gruptakiler, yazarı Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Lökke Rasmussen olan bir kitabı da yakmıştı.

Öte yandan İran asılı Danimarkalı sanatçı Firoozeh Bazrafkan da 5 Ağustos’ta Kopenhag’da Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırı gerçekleştirmişti.

Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıları ele almak amacıyla 31 Temmuz’da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 18. Olağanüstü Dışişleri Bakanları toplantısıyla eş zamanlı olarak Danimarka ve İsveç’te yine Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar düzenlenmişti.

Bu eylemlerin, polis koruması eşliğinde ve yetkili makamlardan izin alınarak yapılmasına, Türkiye başta olmak üzere birçok ülke tepki göstermişti.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 25 Temmuz’da, kutsal kitaplara yönelik şiddeti uluslararası hukukun ihlali olarak tanıyan ve bu tür eylemleri şiddetle kınayan karar tasarısı kabul edilmişti.

İsveç, İslam ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek istiyor!

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *