Altılı masanın cumhurbaşkanı adayı, seçmenin karşısına 30 Ocak’ta açıklanacak 9 ana başlık ve 73 alt başlıktan oluşan hedef ve projelerle çıkacak. Bunların aynı zamanda cumhurbaşkanı adayının seçim beyannamesi olacağı belirtiliyor.
CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin yer aldığı altılı masanın “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme” geçiş süreci kapsamında hazırladığı temel politikalar alanında 9 ana başlık 73 alt başlıktan oluşan çalışmasında, birçok maddeden oluşan hedef, proje ve politika yer alıyor.
Altılı masa tarafından 30 Ocak’ta kamuoyuyla paylaşılacağı açıklanan ve cumhurbaşkanı adayının seçim beyannamesi olacağı belirtilen çalışmada, işsizlikle mücadele, istihdam, tarım ve sosyal politikalar alanında hayata geçirilecek proje ve hedefler geniş yer tutuyor.
Aynı zamanda hükümet programının iskeletini de oluşturacak çalışmada, ilkokullarda çocuklara süt ve yemek verilmesinden tarımda yapılacak çalışmalara, Merkez Bankasının bağımsızlığından KOBİ’lere verilecek kredilere kadar atılacak adımlar bulunuyor.
Altılı masanın 30 Ocak’ta açıklayacağı hedef ve politikalar
Anadolu Ajansı’nın yaptığı incelemeye göre “Hukuk, adalet ve yargı”, “kamu yönetimi”, “yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim”, “ekonomi, finans ve istihdam”, “bilim, Ar-Ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm”, “sektörel politikalar”, “eğitim ve öğretim”, “sosyal politikalar” ile “dış politika, savunma, güvenlik ve göç” ana başlıklarından oluşan çalışmada, bazı hedef, proje ve politikalar şöyle:
– İşsizlik Sigortası Fonu’na yüzde 2’lik işveren katkısının yarısı, “Yarına Hazırlık Fonu”na aktarılacak. Bu fon aracılığıyla işsiz kalma riski yüksek çalışanlara yönelik beceri kazandırma ve özellikle KOBİ’lerin çalışanlarına beceri geliştirme yatırımlarına finansman sağlanacak.
– İş bulma ümidini kaybetmiş veya uzun süre işsiz olan bireylerin, yeni beceriler ve yetenekler kazandırılarak istihdama geçmelerini sağlamayı amaçlayan “İkinci Şans Okulları” kurulacak.
– Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) “part-time” çalışma sözleşmesi kabul edilecek.
– Asgari ücret tespitine ilişkin ILO’nun sözleşmesi onaylanacak.
– Sivil toplumun destek ve katkılarıyla yolsuzlukla mücadele strateji ve eylem planı hazırlanacak. TBMM’de yolsuzlukları araştırma komisyonu kurulacak.
– Enflasyon 2 yıl içerisinde tek haneye indirilecek.
– 5 yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelir iki katına çıkarılacak.
– Cumhurbaşkanına bağlı liyakatlı ve deneyimli denetim personeli ve uzmanlardan oluşan “Durum ve Hasar Tespit Komitesi” oluşturulacak.
– Türkiye Varlık Fonu kapatılacak.
– Çok boyutlu beyin göçüyle mücadele eylem planı hazırlanacak.
“Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı”
Tarım ve Orman Bakanlığının adının “Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı” olarak değiştirilmesi planlanan çalışmada, savunma sanayisine ilişkin de bazı hedefler şöyle:
– Milli Muharip Uçak, jet eğitim uçağı, Altay tankı, TF 2000 fırkateyni, 4G ve 5G baz istasyonu ve ağ altyapısı, askeri gözetleme ve iletişim uyduları ve benzeri projelerin gerçekçi şekilde hayata geçirilmesi ve tamamen yerlileştirilmesi için ayrı ve özel bir bütçe oluşturulacak.
– Altay tankında motor tedarik süreci tamamlanacak. Bununla paralel yerli motor çalışmaları başlatılacak. Yüzde 100 yerli tank çalışmaları büyük bir seferberlikle sürdürülecek ve başarıya ulaştırılacak.
5 Ocak’ta yapılan toplantı
Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde ‘altılı masa’ etrafında 5 Ocak’ta bir araya gelen muhalefet liderleri 10. toplantıları sonrası ortak yazılı bir açıklama yapmıştı. Liderler, 6 Nisan sonrasına sarkacak bir erken seçimi desteklemeyeceklerini vurgulamışlardı.
Yapılan ortak açıklamada “Geçen sene bir siyasi mühendislik çabası olarak devreye sokulan seçim sistemi ile yapılacak hiçbir erken seçime destek vermeyeceğiz. 2018 seçimlerinde geçerli olan sistemle gerçekleşecek -yani 6 Nisan’dan önce yapılacak- bir erken seçime ise destek vermeye hazırız,” ifadeleri yer almıştı. Ortak aday tespiti konusunda istişarelere başlanmasına karar verildiğini duyuran liderler, Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili altılı masa olarak tam uzlaşı içinde hareket edileceğini kaydetmişti.
Açıklamanın tam metni:
“Aziz Milletimiz,
Altı siyasi partinin Genel Başkanları olarak Cumhuriyetimizin 100. Yılına girdiğimiz bu hafta içinde 5 Ocak 2023’te Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde bir araya geldik. 2023 yılının ve Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ülkemize ve milletimize mutluluk, adalet ve refah getirmesini diliyoruz.
Bu yılın ilk toplantısı ile Altılı Masa olarak başlattığımız iş birliği sürecinin ilk yılını da tamamlamış olduk. Bu bağlamda toplantımıza bir yılın genel değerlendirmesi ile başladık. Üstlendiğimiz tarihi sorumluluğumuzun bilincinde olarak işbirliğimizi 12 Şubat 2022’deki ilk zirvemizde kamuoyuna duyurduğumuz ilke ve hedefler doğrultusunda sürdürme kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.
İki yüz yıllık modernleşme, 150 yıllık Meclis, 100 yıllık Cumhuriyet ve 75 yıllık demokrasi tarihimizdeki bütün ana akımların temsil edildiği bu iş birliği süreci siyasi tarihimizde bir ilk niteliği taşımaktadır. Bütün bu tecrübe birikimimizden hareketle temel amacımız bir taraftan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin devlet ve kamu hayatında yol açtığı tahribatı gidermek diğer taraftan Cumhuriyetimizi gerçek ve kâmil bir demokratik düzen ile taçlandıracak bir dönemi başlatmaktır.
Bu bağlamda, son bir yıl içinde kat ettiğimiz mesafeyi, elde ettiğimiz kazanımları ve karşı karşıya olduğumuz meydan okumaları son derece samimi bir ortamda ve yapıcı bir şekilde değerlendirdik. Her şeyden önce memnuniyetle ifade etmek isteriz ki bu iş birliği süreci ülkemizin siyasi ikliminde psikolojik bir dönüşüme öncülük etmektedir. İktidarın kendisinden farklı düşünen kesimleri düşmanlaştırma ve kutuplaştırma üzerinden tahakkümünü sürdürme çabasına karşı farklı düşünceleri ve yaklaşımları bir masa etrafında bir araya getirerek yeni bir siyasi iklim oluşturduk.
Oluşturduğumuz bu yeni siyasi iklim temelinde önümüzdeki kritik süreçlerde rehber olacak referans metinler ortaya koyduk. Uzun mesailer sonucunda üretilen Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni, Temel İlkeler ve Hedefler, Seçim Güvenliği, Kurumsal Reform veGüçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisimetinleri siyasi tarihimizde altı siyasi partinin ortak bir zemin inşası için ortaya koyduğu ve demokratik olgunluk seviyemizi gösteren birer başarı örneği olmuşlardır.
Otoriter yolsuzluk düzenini sürdürmek isteyen iktidardemokratik özgürlüklerin kısıtlanması, kutuplaştırma, yargının siyasallaşması ve medya tekeli üzerinden siyasi mühendislik peşindeyken bizler uzlaşıya, ortak akla, siyasi nezakete ve kapsayıcı demokrasiye dayalı yeni bir siyaset mimarisi inşa etme çabası içine girdik ve bu alanda önemli bir mesafekatettik.
30 Ocak’ta ortak tanıtım toplantısı olacak
Değerli vatandaşlarımız,
Bu çerçevede, bugün işbirliği sürecimizin somut adımlar bağlamında son derece önemli iki ortak metnini daha tamamlama aşamasına getirdik. Ayrıca bundan sonraki adımlarımızı ve çalışma takvimimizi de oluşturduk.
Bugün tamamlama aşamasına getirdiğimiz Geçiş Süreci Yol Haritasını ve Ortak Politikalar Metnini 30 Ocak’ta yapacağımız ortak bir tanıtım toplantısı ile kamuoyunun bilgilerine sunacağız.
Bu iki metin ile birlikte partilerimizin siyasi işbirliği mimarisi önemli ölçüde tamamlanmış olacaktır.
– Temel İlkeler ve Hedefler metni ile işbirliğimizin dayandığı zemini,
– Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni ile işbirliğimizin siyasi iskeletini,
– Seçim Güvenliği metni ile siyasi sigortasını,
– Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi ile hukuki sütunlarını,
– Kurumsal Reform metni ile kurumsal altyapısını,
açıkladıktan sonra şimdi de Yol Haritamız ile süreç yönetim mekanizmalarını, Ortak Politikalar Metni ile her alandaki ortak somut adımlarımızı tanımlamış olacağız.
“Ortak aday tespiti ile ilgili istişarelerin başlatılmasına karar verdik”
Değerli vatandaşlarımız,
Çetin siyasi şartlar altında bir yıllık yoğun bir çaba ile ortaya koyduğumuz bu vizyonun hayata geçirilmesinin iki gerekli şarta bağlı olduğunun da bilincindeyiz: Ortak Adayımızın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve TBMM’de Anayasa reformu için gerekli çoğunluğun elde edilmesi.
Bu temel şartların sağlanabilmesi için,
– Seçim güvenliği için oluşturulan komisyonun aralıksız çalışarak sandıkların tamamındaki her oyun korunmasını temin edecek tedbirlere yoğunlaşmasına,
– Ortak bir komisyon tarafından genel başkanların kararlarına baz teşkil etmek üzere TBMM’de anayasal çoğunluğu elde edebilmek için milletvekili seçimlerinde uygulanabilecek alternatiflerin çalışılmasına ve nihai kararı vermek üzere genel başkanlara sunulmasına,
– Genel Başkanlar arasında ortak Cumhurbaşkanı adayının tespiti ile ilgili istişarelerin başlatılmasına, karar verdik.
Cumhurbaşkanı adayı ve Milletvekili seçimleri konusunda tam bir uzlaşı kültürüyle hareket edecek ve seçimlerden sonra hem yürütmede hem yasamada yeni bir dönemi başlatacağız.
Bu çalışmaların kısa sürede tamamlanabilmesi amacıyla liderler arası toplantıların daha sık aralıklarla yapılmasına karar verdik. Bu bağlamda, bir sonraki toplantımız İYİ Parti’nin ev sahipliğinde 26 Ocak tarihinde yapılacaktır.
Bu vesile ile ayrıca vurgulamak isteriz ki son günlerde gündeme gelen erken seçim tartışmaları bağlamında da ortak tutumumuz açıktır: Geçen sene bir siyasi mühendislik çabası olarak devreye sokulan seçim sistemi ile yapılacak hiçbir erken seçime destek vermeyeceğiz. 2018 seçimlerinde geçerli olan sistemle gerçekleşecek -yani 6 Nisan’dan önce yapılacak- bir erken seçime ise destek vermeye hazırız.
Değerli vatandaşlarımız,
Toplantımızda ayrıca gündemdeki siyasi ve ekonomik konuları da ele aldık.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında verilen ve siyaset yasağını da içeren ceza hükmü, yargının siyasallaşmasının son çarpıcı örneği olmuştur. Yargının siyasallaşması karşısındaki tutumumuzu Saraçhane’de sergilediğimiz dayanışmayla bir kez daha göstermiş olduk. Sayın Erdoğan’ın kendi yaşadığı mağduriyeti başkalarına da yaşatacak adımlar atması güç yozlaşmasının en hazin örneklerinden birini teşkil etmektedir. Seçim sürecini etkilemek üzere yargıya müdahale niteliği taşıyacak benzer siyaset mühendisliği çabalarına karşı da bu dayanışmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.
Son aylarda gündemde yer alan başörtüsü konusunu da son derece samimi bir istişare ortamı içinde ele aldık. 12 Eylül’ün darbeci ve 28 Şubat’ın vesayetçi zihniyetinin eseri olan ve milyonlarca kadının hayatını karartan bu çağdışı yasağın bir daha gündeme gelmesini engelleyecek hukuki bir teminatın sağlanması konusunda tam bir mutabakata sahibiz.
Ancak, insan hakları ve inanç özgürlüğü ile ilgili bir konuyu ve başörtüsü gibi bir sembolü “gollük pas” olarak gören zihniyete de esastan karşıyız. Başörtüsü yasağı dolayısıyla ağır mağduriyetler yaşayan kadınlar için hakaret niteliği taşıyan bu tanımlama Sayın Erdoğan’ın bu meseleyi bir seçim malzemesi olarak gördüğünü açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İktidar samimi ise, bu düzenlemeler konusunda muhalefetten gelecek önerilere önyargısız şekilde yaklaşarak metinlerin uzlaşı ile çıkmasını desteklemelidir.
Toplantımızda ekonomideki son gelişmeleri de ele aldık. Akıl, bilim ve rasyonalite ile tüm bağlarını koparan, Merkez Bankası bağımsızlığını yok sayan iktidar ülkemize dünyada 7. Avrupa’da 1. en yüksek enflasyona sahip olma utancını yaşatmıştır. TÜİK’in enflasyon hesaplamalarının gerçek hayat ve bağımsız hesaplamalarla hiçbir tutarlılığı kalmamıştır. Ücret ve maaş artışlarında TÜİK’in verilerinin esas alınması milletimize karşı ağır bir hak gaspıdır. İktidarın daha işçinin eline geçmeden bu ay sonunda açlık sınırının altında kalacak olan yeni asgari ücreti bir övünç kaynağı olarak görmesi en hafif tabiriyle hazindir.
Seçimleri kaybedeceğini anlayan hükümet, panik içinde henüz mürekkebi dahi kurumamış olan 2023 bütçesinde yer vermediği ve 24 saat geçmeden değişen adımlar atarak devlet ve bütçe yönetimindeki ciddiyetsizliğini ve umursamazlığını ortaya koymaktadır. Öte yandan hükümet çalışanların zaten hakkı olan EYT düzenlemesini ve alım gücündeki erime karşısında hiçbir anlam ifade etmeyen maaş artışlarını bir müjde gibi sunmaktadır. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte ortaya çıkan keyfiliğin, kuralsızlığın ve kamu yönetimindeki çöküşün en somut örneğidir.
Toplantımızda ayrıca, geçtiğimiz hafta içinde Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da güpegündüz sokak ortasında katledilmesi ile daha da aşikâr bir şekilde ortaya çıkan kamu düzenindeki bozulma konusunu da kapsamlı bir şekilde ele aldık. Her şeyden önce Sinan Ateş’in ailesine ve sevenlerine taziyelerimizi sunuyoruz. Bu vahşeti daha da vahim kılan husus ise, cinayet sonrasında başta Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve MHP Genel Başkanı olmak üzere ilgili yetkililerin derin bir sessizlik içine girmeleridir. Daha önce siyasilere, akademisyenlere ve gazetecilere yönelik saldırıların faillerinin hiçbir ceza almadan serbest kalmalarının da verdiği cüretle kendileri gibi düşünmeyen herkese saldıran çetelerin elini kolunu sallayarak gezdiği, mafyatik yapıların karşılıklı infazlar gerçekleştirdiği bir ülkede kamu düzeninden ve demokratik hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir.
Bu cürümleri işleyenlerin ve onların arkasındaki güçlerin hak ettikleri cezaları almasının takipçisi olacağız. Kimse ülkemizi her kesimden gençlerin feda edildiği yetmişli yılların karanlıklarına da, seksenli yılların darbeci 12 Eylül şartlarına da, doksanlı yılların faili meçhullerine de geri götüremeyecektir.
Bizi bir araya getiren en önemli saik olan özgürlükçü kamu düzeni ve hukuk devleti ilkeleri ülkemizde egemen oluncaya kadar ortak bir mücadele vermeye kararlıyız. Bu bağlamda, otoriter düzeni sürdürmek için seçimlere olağanüstü şartlarda gitme senaryolarına karşı adil ve objektif seçim şartlarının korunması yönündeki çabalarımızı da yoğunlaştıracağız.
Bu gelişmeleri kaygı ile izleyen Aziz Milletimiz,
Asla ümitsizliğe kapılmayınız.
Siyaseti bir rant ve güç paylaşımı olarak değil, hak ve adalet temelli bir alan olarak gören bizler bu kara bulutları dağıtmaya kararlıyız.
Kimsenin Cumhuriyetimizin 100. Yılını yolsuzluklarla, yasaklarla, baskılarla ve yoksullukla karartmasına izin vermeyeceğiz.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı toplumsal barışın, insan hak ve özgürlüklerinin, adaletin, demokratik hukuk devletinin, temiz siyasetin ve refah toplumunun gerçekleşmesi yönünde yeni bir başlangıcın yılı olacaktır.”
HDP’nin kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkarması seçimi ve Altılı Masa’yı nasıl etkiler?
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 7 Ocak’ta Kars’ta yaptığı konuşmada partisinin cumhurbaşkanlığı seçimine kendi adayıyla gireceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı adayının çok yakın zamanda açıklanacağını ifade eden Buldan, Cumhur İttifakı ya da Millet İttifakı ile ortaklıkları olmasa bile müzakerelere açık olduğunu da sözlerine ekledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin son adımı aslında bir süredir partililer tarafından dillendiriliyordu. HDP’nin bu adımı bazı çevreler için beklenmedik olsa da euronews daha önce HDP kulislerine dayandırarak paylaştığı haberlerde HDP’nin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için özel bir komisyon oluşturulduğunu yazmıştı.
Peki üçüncü bir yolun mümkün olduğunu sıklıkla dile getiren HDP’nin bu çizgiye gelmesindeki faktörler neler, seçim ikinci tura kalırsa HDP hangi ittifakı destekler?
Sencar: HDP, Millet İttifakı’nın seçimlerde şansını küçük görüyor
Metropoll Araştırma Şirketi’nin kurucusu Özer Sencar, HDP’nin iki sebepten dolayı bu kararı aldığını söylüyor. Sencar’a göre bu kararın sebeplerinden biri HDP’nin Altılı Masa’nın seçim işini götüremediği düşüncesi, diğeri ise HDP’nin banka hesaplarının dondurulmasına muhalefetten tepki gelmemesi. “Gerçek sebebini bilmiyoruz” diyen Sencar, “Fakat daha önceki açıklamalarında Ekrem İmamoğlu veya Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa, biz aday çıkarmayız demişlerdi.” diyor.
Sencar, HDP’nin bu adımıyla ilgili şu yorumda bulunuyor:
“Meral Hanım ve Mansur Yavaş için aynı destek söz konusu değildi, adaylarını çıkaracaklarını ifade etmişlerdi. Şimdi de toptan bir dahil söz konusu. Her ne kadar gerçek sebebini bilmesek de bana göre birincisi HDP, Altılı Masa’nın seçim işini götüremediğini düşünüyor. Aday belirleyememeleri, kampanya yapamamaları bir sebep. Altılı Masa’nın bir adayı yok, Meral Hanım da Kemal Kılıçdaroğlu için direniyor. Eğer direnmeseydi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı altı ay önce açıklanırdı. İkincisi ise hukuki ve doğru olmayan bir kararla HDP’nin parasını dondurdular. Ve muhalefetten bir ses çıkmadı, tepki vermediler. En azından Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu konuda tepki vermesi gerekiyordu. HDP aynı zamanda Millet İttifakı’nın seçimlerde şansını küçük görüyor, çünkü kendi aralarında ittifak yapamıyorlar. ”
Özer Sencar’ın bir başka tezi ise HDP, Altılı Masa’yı desteklemekten veya Altılı Masa ile görünmekten vazgeçti. Erdoğan’ın HDP’ye “para cezası ile bir mesaj verdiğini” dile getiren Sencar, ”Erdoğan HDP’nin muhalefeti desteklemesini istemiyor” diyor:
“HDP de bu mesajı aldı ve Altılı Masa’yı desteklemekten veya Altılı Masa ile görünmekten vazgeçti. Bu da Erdoğan’a yönelik bir mesaj olabilir, çünkü Erdoğan HDP’nin muhalefet ile yakınlaşmasını engelleme çabasında. Yani bir çok faktör bir arada, hem muhalefet partilerinin HDP ile müzakere etmemesi, hem de Erdoğan’dan gelen tehdit onları böyle bir cevap vermeye zorlamış olabilir.”
Aday kararının, HDP oylarının muhalefet tarafından garanti gibi görülmesinin bir tepkisi olarak alındığını düşünen Özer Sencar, seçimin ikinci tura kaldığını ve Kürt seçmenin de kazanacak adaydan yana tavrını koyacağını dile getiriyor:
‘’HDP ile konuşmaktan korkuyorlar ama oyunu istiyorlar. Hatta Altılı Masa sempatizanları HDP’nin oylarını Kılıçdaroğlu açısından ceplerinde görüyorlar. Buna bir tepkide olabilir HDP’nin aday çıkarması. Eğer aday çıkarırlarsa seçim ikinci tura kaldı demektir. Erdoğan’ın birinci turda kazanacak oyu yok, Kılıçdaroğlu’nun da birinci turda kazanacak oyu yok ama onlar HDP oylarına güveniyorlardı. Şimdi o da gitti. Dolayısıyla seçim ikinci tura kaldı. Ve ne olacağının bir çok bilinmeyeni var. Sahneden çekilmiş bir İmamoğlu yok, aday olursa İYİ Parti de destekler, HDP de… İkinci tura HDP’nin kalması söz konusu değil ve çıkacak adaya göre tavır alacak. Ama Kürt seçmenle ilgili şu bir gerçek, seçilmeyecek adayın arkasında durmazlar. Seçilecek adaya oynarlar. Eğer muhalefet seçilme şansı olan bir aday çıkarırsa Kürtler destekler.’’
HDP’nin kendi adayıyla seçime girmesini değerlendiren Sencar, muhalefetin oyunu istedikleri partiye gerekli nezaketi gösteremediğinden, HDP’nin kendileri açısından doğru bir hamlede bulunduğu görüşünde. ‘’Eğer demokratik bir düşünce ya da HDP’li olarak olaya bakarsanız yapılması gereken tam da buydu.” diyen Sencar, muhalefetin HDP’nin oyunu cebinde gördüğünü ve HDP’ye kıymet vermeden oylarını istediğini belirtiyor.
Muhalefetin HDP’ye yönelik bu tavrını “saygısız” olarak niteleyen Sencar, “HDP’liler buna bir şekilde cevap vermiş oldular. Kendileri açısından doğru bir hareket. Ama muhalefet birisinden oy istiyorsa, onunla kamuoyu önünde itibar kazandıracak şekilde görüşmek zorunda. Bunu göremediler maalesef… Oyunu istedikleri partiye gerekli nezaket ve saygıyı gösterdikleri kanaatinde değilim.’’ yorumunda bulundu.
Kılıç: HDP’nin aday kararı net bir tavır
Kürt meselesi üzerine çalışmalar yürüten Gazeteci-Yazar Dr. Ecevit Kılıç ise, HDP’nin aday kararını net bir tavır olarak okuyor. Bu karardan dönüşü ise Millet İttifakı’nın doğrudan HDP’yi ortak aday görüşmelerine dahil etmesi ve aday üzerinde de bir anlaşmanın sağlanmasıyla mümkün olabileceği görüşünde.
”Öncelikli olarak Pervin Buldan’ın açıklamasını ilk gördüğümde nihai bir kararmış gibi algılamadım. Millet İttifakı’nın kendilerine yönelik tavrına bir rest gibi okudum. Ancak sözlerin çıktısını alıp tamamına bakınca net bir karar olduğu anlaşılıyor. Ya da Pervin Buldan’ın bu kadar sert algılanabileceğini hesaba katmadığı söylenebilir. Ama öyle olmadığı da açık. O nedenle bu kadar net bir kararın dönüşü olur mu sorusu burada öncelikli hale geliyor… Mümkün elbette. Millet İttifakı’nın doğrudan HDP’yi ortak aday görüşmelerine dahil etmesiyle mümkün. O da yetmiyor adayın üzerinde de anlaşma lazım. Tabii, bütün bunlar Millet İttifakı’nın adayını HDP’den önce açıklaması durumunda geçerli. HDP daha önce adayını açıklarsa zaten bu tartışma boşa çıkmış oluyor.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *