İbrahim Kalın: İsrail ile normalleşmeyi önemli görüyoruz

İbrahim Kalın: İsrail ile normalleşmeyi önemli görüyoruz

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı canlı yayında kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Rusya’nın Türk bankaları üzerinden yaptırımları deldiği iddiasını “Bu iddiaların bir aslı yok” sözleriyle yanıtlayan Kalın, İsrail’e iadei ziyaret yapılıp yapılmayacağı sorusuna ise, gündemleri çok yoğun olduğu için yakın vadede böyle bir ziyaretin olmayacağı yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NTV’deki canlı yayında soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kalın, Semerkand ve New York temaslarının, Türk dış politikasında artık alışılagelen yoğun ve dinamik diplomatik girişimlerin bir halkası olduğunu söyledi.

Türkiye, Şangay’a üye olur mu sorusuna Kalın şu yanıtı verdi: “Bizim bu yaklaşımımız 2019’da açıkladığımız “Yeniden Asya” açılımının bir parçası olarak da görülebilir. Daha önce 2005 yılında bir Afrika açılımı yapmıştık ve o çerçevede Afrika ile ilişkilerimizi son 15-16 yıl içerisinde çok farklı bir noktaya getirmiştik. Asya ile ilişkilerimizde de benzer paradigmatik bir değişim var. Özellikle dünyanın özellikle ekonomik ekseninin Batı’dan Doğu’ya kaydığının söylendiği, Asya perspektifinin yeniden dünya sahasında ele alındığı bir dönemde bizim Asya’daki oluşumlara ilgisiz kalmamız tabiki mümkün değil. Şangay İşbirliği Örgütü’ne üye olan ülkelerin toplam ekonomik hacmi 20 trilyon dolar civarında ve nüfusunun yüzde 40’ı müslüman. Hem tarihi ve kültürel anlamda hem de coğrafi ve ekonomik anlamda çok ciddi ilişkilerimizin olduğu bir teşkilattan bahsediyoruz. Biz bir anlamda da Batı’daki Asyalı, Doğu’daki Avrupalı bir ülke olarak da kendimizi burada Afro-Avrasya ülkesi olarak konumlandırmak suretiyle de hem Avrupa’yla hem Asya’yla hem de Afrika’yla kesişme noktasındaki bir ülke olarak bu coğrafya ile bu yapılarla ilişkilerimizi güçlendiriyoruz.

Mesajımız aslında Avrupa’ya verilşmiş bir mesaj. Türkiye AB’ye üyelik için üzerine düşen önemli yükümlülükleri yerine getirmişken, AB’nin fasılları açmaması, engellemesi bir uzaklaştırma yaratıyor. Biz, AB üyelik sürecinin devam etmesini istiyoruz. Türkiye AB üyesi olmasa bile Avrupa ülkeleriyle ticaretini zaten sürdürüyor ve sürdürecek. AB tarafının yapıcı bir konumda olması gerekiyor. Biz bir tercih noktasında ikilemde kalmak istemiyoruz. AB üyeliği Türkiye’nin stratejik tercihidir.”

Ukrayna’nın doğusunda düzenlenen referandum

Rusya’nın Ukrayna’nın bazı bölgelerinde yapmak istediği referanduma değinen Kalın, tek taraflı bu tür girişimleri doğru bulmadıklarını belirterek, “Daha önce Kırım konusunda tavrımız neyse Donetsk ve Luhansk’taki tavrımız da aynı. Tek taraflı bu tür girişimleri doğru bulmuyoruz. Rusya, pazarlık yapmak, taşları yeniden dizmek istiyor. Ukrayna’nın egemenliğini, toprak bütünlüğünü desteklemeye devam ediyoruz. Savaşın sona ermesi için çaba gösteren tek ülke Türkiye. Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için uluslararası hukuk temelinde bir diplomatik müzakere sürecinin başlaması gerekiyor. Savaş başladığında da bizim öngörümüz savaşın uzun süreceği yönündeydi. Şu andaki görüntü de savaşın uzayacağı yönünde.” ifadelerini kullandı.

Kalın, Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için uluslararası hukuk temelinde bir diplomatik müzakere sürecinin başlaması gerektiğini, bunu samimiyetle ve ciddi bir şekilde yapan tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin arabuluculuğundaki süreçle ilgili MİT’in takas sürecinde çok önemli bir rol oynadığını aktaran Kalın, şu bilgileri paylaştı:

“Aslında bu süreç yaklaşık 3,5 aydır devam eden müzakere süreciydi. İsimler, listeler, kimlerin bırakılacağı, nereye gideceği konusunda çok fazla detay var. Biz mesele neticelenene kadar kamuoyuna çok açıklama yapmadık ama Cumhurbaşkanımız bu konuyu, lider diplomasi düzeyinde çok sıcak tuttu. Sayın Putin ve Sayın Zelensky ile çokça görüşmeleri oldu. 200 isim vardı ama 15 isimde anlaşılamıyordu. İhtilaf oldu. Sonra o liste daraldı, Lviv’e yetişmedi. O zaman biz dedik ki biraz daha müzakereye devam edelim. O zaman da 5 isme kadar düştü. O 5 isim de Türkiye’ye geldi ve savaş bitene kadar bizim güvencemizde olacaklar.”

Tahıl koridorunda Rusya’nın kendi gemilerine el koyulur endişesi olduğunu belirten Kalın, Rusların sevkiyatında kısmi bir azalma olduğunu söyledi.

Rusya’nın yaptırımları deldiği iddiası

Rusya’nın Türk bankaları üzerinden yaptırımları deldiği iddiası sorulan Kalın, “Bu iddiaların bir aslı yok. Mir kartı dediğimiz şey, Rus turistlerin Türkiye’ye geldikleri zaman günlük harcamaları için sınırlı olan bir karttır. Rus turistlerin ülkemize gelmesini yasaklayacak halimiz yok. Buraya gelen turist nasıl başka kartları kullanıyorsa diğer kartları da kullanabilir.” dedi.

Semerkand’da Rus heyetiyle selamlaşırken, Putin’in şaşırması videosu sorulan Kalın, görüntüleri sonradan izlediğini söyledi. Kalın, “Biz salona girdiğimiz zaman, Rus heyeti karşıdaydı. Orada benim iki tane mevkidaşım onlar merhaba der gibi el ettiler. Vaktimiz de vardı. Bir konu da vardı açıkçası, toplantı başlamadan konuşmamız gereken. Öyle yarım omuzla selamlaşma durumu oldu, benim mevkidaşım yapınca ben de karşılık verdim, diğeri de yaptı. O sırada Sayın Putin arkadan ‘Ne yapıyor bunlar?’ der gibi, bizim Hakan Fidan Bey’e söylüyor.” diye konuştu.

Suriye ile temaslar: İstihbarat gerektiği kadar görüşür

“Şam ile siyasi temas ne zaman ve ne ölçüde olur?” sorusunu yanıtlayan Kalın, şu anda öyle bir plan olmadığını belirterek, “Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi istihbarat birimlerimiz gerektiği zaman, gerektiği kadar ilgili yerlerle görüşmelerini yaparlar.” ifadelerini kullandı.

Güney Kıbrıs’ın silah ambargosu

ABD’nin Güney Kıbrıs Rum yönetimine (GKRY) yönelik silah ambargosunu kaldırma kararını değerlendiren Kalın, “Bu konudaki rahatsızlığımızı ilgili mercilere ilettik. ABD’nin Rum tarafını ödüllendirircesine ambargoyu kaldırması kabul edilebilir değil. Bunun bölge barışına, Doğu Akdeniz’de barış ve istikrara katkı sağlaması mümkün değil. Kıbrıs barış sürecine katkı sağlaması da söz konusu değil.” diye konuştu.

İsrail ile normalleşme

Kalın, İsrail’e iadei ziyaret yapılıp yapılmayacağı sorusuna, gündemleri çok yoğun olduğu için yakın vadede böyle bir ziyaretin olmayacağını, İsrail’de de seçimlerin olacağını hatırlattı. Kalın, sözlerine şöyle devam etti:

“İsrail ile normalleşmeyi hem ikili ilişkilerimiz hem Filistin meselesi hem de bölge açısından önemli görüyoruz. Daha önce de ifade ettik, ikili ilişkilerimiz bütün sıkıntılara rağmen, ticari ve insani boyutta iyi bir şekilde devam etti ama bunun kadar önemli olan bir diğer konu da Filistin meselesinde adil ve kalıcı bir çözümün bulunabilmesi ve iki devletli çözümün hayata geçirilebilmesi, Türkiye’nin bu sürecin içinde olması büyük öneme haiz.”

“Filistin konusunda değişen bir tavrımız yok. İki devletli çözümden yanayız. Hem Filistin devletinin kurulması hem de İsrail’in güvenliğinin korunması konusunda tavrımız devam ediyor. 15 yıl sonra bir İsrail Başbakanının iki devletli çözüm açıklamasını önemli buluyoruz. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini düzeltmesini en çok kendilerinin istediğini söyledi.”

Enerji iş birliği konusunda sadece İsrail-Türkiye arasında değil, Avrupa tarafında da ciddi bir isteklilik olduğunu kaydeden Kalın, “Ukrayna-Rusya savaşından sonra Avrupa tekrar bir enerji kriziyle karşı karşıya. İki alternatif var. Birisi TANAP’ın güçlendirilmesi. Azerbaycan gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmesi. İkinci alternatif de Doğu Akdeniz’den elde edilecek gazın İsrail, Lübnan, Mısır olur, Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmesi. İki durumda da Avrupa’nın enerji güvenliği Türkiye’ye bağlı” diye konuştu.

İran ve Azerbaycan-Ermenistan olayları

Kalın, İran’da genç bir kadının gözaltında ölmesiyle ilgili büyük üzüntü duyduğunu, toplumsal barış ve huzuru önceleyen yaklaşımın hakim olmasının temel arzuları olduğunu dile getirdi.

Azerbaycan-Ermenistan arasında barış anlaşmasının müzakere edildiğini belirten Kalın, şu değerlendirmede bulundu: “Aslında biraz nesnel şartlara baktığımız zaman da bundan sonrasının artık tekrar müzakereler yoluyla ilerleyeceğine dair kuvvetli bir irade var. Burada tabii temel sorun bildiğiniz gibi yani geçen sene yaşanan o 44 günlük Karabağ Savaşı’ndan sonra bir ateşkes anlaşması yapıldı ama henüz bir barış anlaşması yapılmadı. Şu anda barış anlaşması müzakere ediliyor. Ermenistan ve Azerbaycan arasında. Bu tabii çok kapsamlı bir anlaşma. Yani artık iki devletin normalleşmeye gidecek süreçte atacağı adımları, sınırları, sınır güvenliğini, koridoru, Azerbaycan toprakları içerisinde kalan Ermeni vatandaşların durumunu, hepsini belirleyecek çok önemli bir anlaşma. Bu anlaşmanın doğru yapılması, Kafkaslar’da barış ve istikrarın belirlenmesinde çok kritik bir rol oynayacak.

Türkiye’nin rolü aşikar, bu süreçte biz her zaman Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceğiz. Ermenistan Başbakanı Paşinyan şu ana kadar yapıcı bir tutum sergiledi. İçerdeki baskıları göğüsleyerek buraya getirdi. Seçim kazandı. Aliyev’le yürüttüğü süreç olumlu gidiyor. Barış ve istikrar durumunun devam etmesini arzuluyoruz. New York’ta bakanlar bir araya geldi. Biz Azerbaycan’ın yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Ermenistan’la da temasımız devam ediyor. Sonuca götürecek adımları hızla atalım istiyoruz. Cumhurbaşkanımız Paşinyan’la Prag’da görüşebilir. Cumhurbaşkanımızın yapacağı görüşmenin katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Biz Ermeni diasporasının barış sürecine katkı vereceğine inanıyoruz.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *