ABD ve İran yeniden nükleer anlaşmaya varabilecek mi?

ABD ve İran yeniden nükleer anlaşmaya varabilecek mi?

ABD’nin Trump döneminde tek taraflı çekildiği nükleer anlaşmayı yenilemeye çalışan Joe Biden yönetimi, İran’ın “anlaşmadan çekilmeme güvencesi” talebiyle zorluk yaşıyor.

ABD’de Joe Biden yönetimi, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaş ve Çin’in Tayvan’la yaşadığı gerilim başta olmak üzere birçok konuyla meşgulken, Viyana’daki nükleer anlaşma görüşmeleriyle İran’la uzlaşı yolunu arıyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin İran ile imzalanan anlaşmadan 2018’de tek taraflı çekilmesiyle güven kaybı yaşayan İran, ABD’nin anlaşmadan tekrar ayrılmayacağına dair güvence istiyor.

Avusturya’nın başkenti Viyana’da geçen yılın nisan ayından bu yana ABD ve İran arasında Avrupa Birliği’nin (AB) arabuluculuğunda aralıklarla devam eden müzakereler, son olarak 5 aylık bir aranın ardından 4 Ağustos’ta yeniden başladı.

Müzakerelerin ardından 8 Ağustos’ta AB’nin taraflara sunduğu “nihai metin” Washington ve Tahran yönetimlerinden onay bekliyor.

Trump’ın İran’a yaptırımları ve güven kaybı

Eski ABD Başkanı Trump, 2018’in mayıs ayında ülkesinin İran ile yaptığı nükleer anlaşmadan tek taraflı çekildiğini açıklarken, İran’a yönelik çok sayıda yaptırımı da yürürlüğe koydu.

Geçerliliğini koruyan bu yaptırımlar İran’da ekonomik yönden ciddi sıkıntıya neden olurken, Biden yönetimi yaptırımların kaldırılması şartını nükleer anlaşma müzakerelerinde koz olarak kullanıyor.

ABD, İran’a yönelik ekonomi ve finans alanında yoğunlaşan 700’den fazla yaptırım uyguluyor. İran’ın Merkez Bankası, Ulusal Petrol Şirketi ve lojistik şirketleri başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşa yönelik yaptırım kararları İran ekonomisini hedef alıyor.

Yaptırımlar, ülkede işsizliğin artmasına, yaşam koşullarının kötüleşmesine ve ekonomik sıkıntılara neden olurken, İran’ın Orta Doğu’daki müttefik güçleri yoluyla “bölgeyi istikrarsızlaştırmasını” da engelliyor.

İran’da yaklaşık bir yıl önce seçimleri kazanan Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi yönetimi ise uranyum zenginleştirme faaliyetlerini silah üretecek kapasiteye kadar artıracağı yönünde sinyaller vererek ABD’ye bu konuda baskı yapmaya çalışıyor.

Biden yönetimiyle yeniden başlayan müzakereler

Viyana’da İran ve ABD arasındaki nükleer görüşmelere arabuluculuk yapan AB, bu yılın mart ayında taraflar arasında çıkmaza giren müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulundu.

Böylece ilk sekiz turdan sonuç alınamayan müzakerelerin dokuzuncu turuna girilirken, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 8 Ağustos’ta ABD ve İran’a “nihai metin” önerisinde bulunduklarını duyurdu.

AB’nin müzakerelere dönülmesi amacıyla 20 Temmuz’da taraflara gönderdiği metinde çok fazla değişiklik yapılmadan taraflara “nihai metin” olarak sunulduğu açıklandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, AB’nin sunduğu “nihai metin” temel alınarak bir uzlaşı sağlanmasının İran ile yeniden nükleer anlaşma yapabilmek için tek çare olduğu kanaatini taşıyor.

İran tarafı ise temkinli davranıyor. İran resmi ajansı IRNA’nın haberine göre, Tahran, müzakerelerde nihai yol haritası olarak kabul edilen anlaşma taslağına ilişkin görüşlerini dün AB’ye iletti.

Haberde, yanıtın içeriği hakkında detay verilmedi ancak AB tarafından sunulan nihai metne ABD’nin yanıtının “gerçekçi ve esnek” olması halinde bir anlaşmaya varılacağı belirtildi.

İran’ın müzakerelerde çözülemeyen üç konuda ABD’den esneklik göstermesini, bunların anlaşma metninde yer almasını ve anlaşmanın devamının garanti altına alınmasını sağlayacak güvenceler beklediği ifade edildi.

İran’ın ABD’yi zora sokan “şartları”

AB’den bir yetkilinin medyaya yansıyan açıklamalarına göre; İran, Devrim Muhafızlarını ABD’nin terör listesinden çıkarılması talebini askıya alma karşılığında “ABD’nin anlaşmadan çekilmemesi” yönünde güvence istiyor.

İran’ın bu talebi Biden yönetimini hukuki ve siyasi manada zorluyor. ABD’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında özellikle son yıllarda keskinleşen görüş farklılığı ise anlaşmanın geçerliliği konusunda belirsizlikler içeriyor.

ABD’de Demokratların 2024’teki seçimleri kazanması konusunu hesaba katan İran, diğer taraftan anlaşma sağlanması durumunda banka hesaplarındaki engellerin kaldırılmasıyla milyarlarca dolara ulaşarak ekonomisini canlandırmayı ve Devrim Muhafızlarının bölgedeki faaliyetlerini finanse etmeyi planlıyor.

Batılı kaynaklara göre, Tahran yönetiminin nükleer anlaşma yapması ve 2025’e kadar yaptırımların kaldırılması durumunda İran’ın 100 milyardan fazla mal varlığı serbest kalacak.

İran ile nükleer müzakereler

İran ile 2015’te imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden tam anlamıyla uygulanmasını sağlama ve ABD’nin anlaşmaya dönüşünün ele alındığı nükleer görüşmeler, Nisan 2021’den bu yana aralıklarla Viyana’da yapılıyor.

Viyana’da Rusya, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere ve İran’dan üst düzey temsilcilerin katılımıyla yapılan müzakerelere eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde 2018’de anlaşmadan tek taraflı çekilen Washington, AB aracılığıyla dolaylı katılım sağlıyor.

Washington, Tahran’ın anlaşmadaki taahhütlerine geri dönmesini isterken, İran nükleer anlaşmadan ayrılan taraf olarak öncelikle ABD’nin anlaşmaya dönerek tüm yaptırımları kaldırmasını ve anlaşmadan tekrar ayrılmayacağına dair güvence vermesini talep ediyor.

Taraflar son olarak Mart 2022’de toplanmış, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “dış etkenler” nedeniyle görüşmelere ara verildiğini duyurmuştu.

Borrell’in 25 Haziran’daki Tahran ziyaretinde, ABD ile İran arasında AB aracılığıyla yapılan dolaylı görüşmelerin Doha’da sürdürülmesine karar verilmişti. 29 Haziran’da yapılan görüşmelerde de ilerleme sağlanamadığı açıklanmıştı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell, 20 Temmuz’da İran ile ABD arasındaki anlaşmazlığı çözmek için taraflara yeni bir taslak metin sunduğunu duyurmuştu. Tahran ve Washington yönetimleri de AB’nin sunduğu yeni çözüm önerilerini olumlu karşıladıklarını açıklamıştı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *