Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Altılı Masanın Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kendi Twitter hesabından açıklama yaptı. Uysal şu ifadeleri kullandı:

“Biz, yeniden uçlara kaymış siyasetin merkeze geleceğiniz düşünüyoruz. ‘Ötekisi olmayan’ bir siyasi geleneğiz. Türkiye’de yoksulluk, maalesef kalıcı hale geliyor. Devletin büyüklüğü, etkinliği ile denktir. Binaların büyüklüğü ile değil. İnsanların kendi alın terinin karşılığını alabildiği bir iklimi oluşturmak gerekiyor.”

“Sadece fikir birlikteliği yapmak yetmez, duygudaşlık da gerekir. Adayın ‘Altılı Masa’ içinden çıkması gerektiği kanaatindeyiz. Yolsuzluk, MGK tarafından ülkemizin güvenliğini tehdit eden birinci unsur olarak tanınmalı. Birliğimizin ve beraberliğimizin temeli, eşit vatandaşlık hukukudur.

“Cumhur İttifakı’nın tek bir hedefi var; Sayın Erdoğan ve yakın çevresinin iktidarını devam ettirmek. Biz, ahbap-çavuş ilişkileri ile siyasetimizi belirlemeyiz. Yolunuz Beştepe’ye çıkıyorsa navigasyon kullanmanız yeter. Bu yol, Demokrat Parti’nin üzerinden geçmez.”

“Kayıt dışına çıkmış bir devlet mekanizması var. En basiti, Varlık Fonu aldı altında ne kime satıldı, kime verildi; bu konuda sağlıklı bilgiye sahip değiliz. Tahrip olmuş bir devlet yapısı var. ‘Kuvvetlerin uyumu’ diyerek bir kişi her şeyi kontrol ediyor; yürütmeyi de yasamayı da yargıyı da…”

Uysal’dan Cemal Enginyurt açıklaması

TELE1 televizyonunda Enver Aysever’in sunduğu Ayrıntılar programının konuğu olan Demokrat Parti lideri Uysal, Ordu Milletvekili Enginyurt’un gazeteci Latif Şimşek ile yaşadığı gerginliği değerlendirdi.

Yeniçağ gazetesinin aktardığına göre, yaşanan olayı ‘Amasız, fakatsız kabul edilemeyecek bir olay’ olarak değerlendiren Demokrat Parti lideri, “Biz demokrasi inancına sahip, söyleyecek sözü olan herkesin eşit olduğuna inanan bir fikriyatın içerisinden geliyoruz. Cemal Bey de üzgün. Hiçbir şekilde olumlayamayız, bilakis olumsuz düşüncelerimiz var. Parti olarak da değerlendirdik” dedi.

Uysal şöyle devam etti:

“Türkiye’nin can alıcı, can yakıcı bir gündemi var. Böyle bir gündem içerisinde çok açık tahrikler, kanınıza dokunacak anlamsız ithamlar, yüksek gerilim hattında seyreden Türkiye’nin bir iklimi var. Bilerek ve isteyerek söyleyecek sözü kalmamış bir iktidarın yedeğine aldığı bir takım propaganda makinalarıyla, bir takım akademik hüviyetleri olanlar, gazeteci hüviyetleri olanlar… Ama biliyoruz ki bu hüviyetleriyle, bu temsil ettikleri sıfatların sorumluluklarıyla değil, adeta bir propaganda makinasına dönüşmüş televizyon programları var. Bu da onların tercihidir.”