FBI tarafından soruşturulan ABD başkanları

FBI tarafından soruşturulan ABD başkanları

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Florida’daki Mar-A-Lago malikanesine düzenlenen baskın, FBI tarafından eski bir ABD başkanının evine yapılan ilk baskın olsa da Trump FBI tarafından soruşturulan ilk ABD başkanı değil.

Trump, Florida’daki Mar-A-Lago malikanesine yapılan “habersiz baskını” “adalet sisteminin silah olarak kullanılması” ve “savcılık yetkisinin kötüye kullanılması” olarak nitelemiş ve “daha önce bir ABD başkanının başına böyle bir şey gelmediğini” söylemişti.

Baskına, Cumhuriyetçilerden sert tepki

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, Florida’da bulunan Mar-A-Lago malikanesinin dün Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanlarınca basılmasının yankıları devam ediyor. Özellikle Cumhuriyetçi partililer Trump’ın ikametgahının aranmasını siyasi amaçlarla “adalet sisteminin silah olarak kullanılması” şeklinde niteleyerek olaya sert şekilde tepki gösterdi.

Temsilciler Meclisi azınlık lideri Kevin McCarthy, Twitter hesabından FBI baskınıyla ilgili Adalet Bakanlığını suçlayarak, “Adalet Bakanlığı, siyasetin silah olarak kullanıldığı kabul edilemez bir duruma ulaştı.” ifadelerini kullandı.

McCarthy, ara seçimde Cumhuriyetçilerin Kongrede çoğunluğu elde ederek söz konusu baskınla ilgili soruşturma başlatma tehdidinde bulunarak, Adalet Bakanı Merrick Garland’a “Elindeki belgeleri sakla ve bunun için şimdiden zaman ayır.” diye seslendi.

New York’un Cumhuriyetçi milletvekili Elise Stefanik de “Muhtemelen 2024 ABD Başkanlık seçimleri adayı birine yönelik, Adalet Bakanlığının siyasi rakiplerine karşı silahlandırılması hakkında Joe Biden ve yönetimi hakkında acil bir soruşturma açılmalı ve hesap verebilirlik olmalı.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyetçi partinin kıdemli üyelerinden Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham da Trump’ın muhtemel bir 2024 Başkanlık seçimleri adayı olduğuna dikkat çekerek, “Seçimlere yakın bir dönemde eski başkana yönelik bu şekilde bir soruşturma açılması sorunun çok ötesinde.” yorumunda bulundu.

Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonunun en üst Cumhuriyetçi üyesi Ohia milletvekili Mike Turner ise FBI yönetiminden acil bir brifing talep ederek, “herhangi bir gerçek veya iddia edilen ulusal güvenlik tehdidi” içermeyen Trump’ın elindeki malzemelerle ilgili soruşturmaya yönelik teşkilatın eyleminin “benzeri görülmemiş” olduğunu kaydetti.

“Demokratik normlara ve hukuka eşi görülmemiş bir saldırı”

Trump’ın 2020 Başkanlık seçimlerinde sahtekarlık yapıldığı ile ilgili iddialarına ilk resmi desteği veren senatör olarak bilinen Josh Hawley, FBI baskınını “demokratik normlara ve hukuka eşi görülmemiş bir saldırı” olarak niteledi. Missouri senatörü, Adalet Bakanı Garland’ı istifa etmeye veya azledilme ile yüzleşmeye, FBI direktörü Christopher Wray’i de Kongreye ifade vermeye çağırdı.

Trump’ın sıkı destekçisi olduğu bilinen Georgia milletvekili Marjorie Taylor Greene de ara seçimlerden sonra Cumhuriyetçilerin Kongrede kontrolü sağlayarak devletin içindeki “düşmanı” ele alacaklarını belirtti ve FBI’nın mali kaynaklarının kesilmesi çağrısında bulundu.

Cumhuriyetçi Parti Ulusal Komitesi Başkanı Ronna McDaniel, Trump’ın evinin aranmasını “korkunç” olarak niteleyerek, sadece bunun bile kendi parti seçmenlerinin kasımda oy kullanması için bir neden olabileceğini söyledi.

Demokratlar: Hiç kimse hukukun üzerinde değildir

Ülkedeki siyasi yelpazenin diğer tarafında bulunan Demokratlar ise Trump’ın evine yönelik FBI baskınını, ‘hiç kimsenin hukukun üzerinde olmadığı’ şeklindeki yorumlarla değerlendirdi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, NBC Televizyonunda katıldığı programda, FBI’nın Trump’ın evinde arama yaptığını haberlerden öğrendiğini belirterek, “Hukuk düzenine inanıyoruz.” ifadesini kullandı.

Trump’ın belgeleri muhafaza etme biçimini araştıran Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesinin Başkanı Demokrat Carolyn Maloney, Adalet Bakanlığını eski başkanın bilgileri ele alışını “tamamen soruşturmaya” çağırdı. Maloney, “Başkanların ABD’nin ulusal güvenliğini korumak gibi ciddi bir görevi var ve eski Başkan Trump’ın gizli bilgileri yanlış ele alarak güvenliğimizi riske attığı iddiaları en üst düzeyde soruşturmayı gerektiriyor.” dedi.

Tartışmaların hedefindeki Adalet Bakanlığı ve FBI ise şu ana kadar Trump’ın evinde yapılan arama ile ilgili herhangi bir açıklama veya yorumda bulunmadı.

Cumhuriyetçi Kongre üyesi Perry’nin telefonuna el konuldu

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, Florida’daki Mar-A-Lago malikanesinin dün Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanlarınca basılmasının ardından Pensilvanya temsilcisi Cumhuriyetçi Kongre üyesi Scott Perry’nin telefonuna el konulduğu bildirildi.

CBS News kanalına açıklamalarda bulunan Perry, “Bu sabah ailemle yolculuk yaparken üç FBI ajanı cep telefonuma el koydu.” dedi.

FBI ajanlarının avukatıyla iletişime geçmek için teşebbüste bulunmadığını kaydeden Perry, telefonuna el konulmasına şaşırmadığını ancak öfkelendiğini söyledi.

Perry “Bu tür muz cumhuriyeti taktikleri her vatandaşı ilgilendirmeli.” ifadesini kullandı.

Trump anayasal hakkını kullanarak soruları yanıtlamadı

Trump, mülklerinin değerlerinin vergi beyannamelerinde yanlış gösterildiği gerekçesiyle devam eden soruşturma kapsamında ifade vermek için bu sabah New York Başsavcılığına gitti.

Trump, ifade vermek için başsavcılığa girdikten yaklaşık 1 saat sonra yaptığı yazılı açıklamada, “Danışmanımın tavsiyesi üzerine ve diğer tüm sebeplerden dolayı, ABD Anayasası’nın 5. Maddesi uyarınca her vatandaşa tanınan haklar ve ayrıcalıklar kapsamında, soruları yanıtlamayı reddettim.” ifadesini kullandı.

Bunun üzerine kendisine, “Eğer masumsan niye 5. maddeye başvuruyorsun?” diye sorulduğunu belirten Trump, şunları kaydetti:

“Bu sorunun cevabını biliyorum ama aileniz, şirketiniz ve etrafınızdaki tüm insanlar, avukatlar, savcılar ve sahte haber medyası tarafından desteklenen siyasi güdümlü asılsız bir cadı avının hedefi haline geldiğinde, başka seçeneğiniz yok.” dedi.

Trump, ülkedeki mevcut yönetimin ve birçok savcının tüm ahlaki ve etik sınırlarını yitirdiğini savunarak, anayasada bulunan “kendi aleyhine tanıklık etmeme hakkını” kullanmaktan başka çaresi olmadığını öne sürdü.

ABD Anayasası’nda 5. madde (Fifth Amendment) olarak bilinen hak, kişinin kendi aleyhine olabilecek durumlarda yetkililere ifade vermeyi reddederek susma hakkını ifade ediyor.

Hukuk uzmanları, Trump’ın ifade vermesi halinde olası hukuki ve cezai sorumluluğun kapısını açabileceğine ve söylediği her şeyin potansiyel bir cezai davada, aleyhine kullanabileceğine dikkati çekiyor.

Ancak diğer yandan, 5. maddeye dayanarak ifade vermemesinin de aynı şekilde açılabilecek bir cezai yargılama sırasında jürinin, soruları yanıtlamaktan kaçındığı için kendisine karşı “olumsuz çıkarım” yapma ve aleyhine karar verme riskini arttırdığı kaydediliyor.

Dava

New York Başsavcısı Letitia James, Trump Organization isimli şirkete ait gökdelenler ve golf sahaları gibi varlıkların değerinin 10 yıldan fazla süredir finansal tablolara yanlış yansıtılarak vergi kaçırıldığını iddia ettiği 3 yıldan fazla süren soruşturma kapsamında Trump ve çocuklarını ifade vermeye çağırmıştı.

Trump ve avukatları her seferinde karara itiraz etmiş, başsavcılığın istediği belgelerin kendilerinde bulunmadığını beyan etmişti.

Uzun bir sürecin ardından iki hafta önce, New York Eyalet Temyiz Mahkemesi soruşturmayla ilgili Trump’ın mahkemeye gelerek ifade vermesi gerektiği kararını onaylamıştı.

Bir gün sonra da federal bir yargıç, New York Başsavcılığının kendisi hakkında yürüttüğü soruşturmayı durdurmak için Trump’ın mahkeme kararı çıkartma girişimini olumsuz yanıtlamıştı.

Trump’ın çocukları Donald Jr. ve Ivanka Trump, ilgili soruşturma kapsamında daha önce ifade vermiş, Trump’ın da geçen ay ifade vermeyi planladığı ancak eski eşi Ivana Trump’ın ölümü nedeniyle bunun ertelendiği bildirilmişti.

“Truth Social” ismini verdiği sosyal medya uygulamasından dün gece açıklama yapan Trump, “Irkçı New York Başsavcısını göreceğim. ABD tarihindeki en büyük cadı avı sürüyor. Büyük şirketim ve ben her taraftan saldırıya uğruyoruz. Muz cumhuriyeti!” şeklinde ifadeler kullanmıştı.

Açıklama, Trump’ın Florida’daki Mar-A-Lago malikanesinin önceki gün, devlet arşivlerinde saklanması gereken gizli belgelerin dışarı çıkarılmasıyla ilgili yürütülen bir soruşturma kapsamında Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanlarınca basılarak yaklaşık 9 saat aranmasının ardından gelmişti.

FBI baskınına uğrayan ABD başkanları

Trump, FBI tarafından evine baskın düzenlenen ilk eski ABD Başkanı olsa da ülkeye başkanlık eden bazı isimler görevdeyken FBI soruşturmalarıyla karşı karşıya kaldı.

FBI soruşturmaları ile karşılaşan ABD başkanları şu şekilde:

Richard Nixon

37. ABD Başkanı Richard Nixon, 8 Ağustos 1974’te, Watergate skandalı sonrası görevden alınmamak için istifa etti.

ABD tarihindeki en büyük siyasi skandallardan biri olarak anılan Watergate, 17 Haziran 1972’de, 5 kişinin Washington DC’deki Watergate kompleksinde bulunan Demokratik Ulusal Komite ofislerine zorla girmeye çalıştığının fark edilmesiyle patlak verdi.

Nixon’ın basın sekreteri Ron Ziegler, olayı “üçüncü sınıf bir hırsızlık girişimi” olarak niteledi.

Washington Post, Ağustos 1972’de Nixon’ın seçim kampanyası için ayrılan 25 bin dolarlık fonun hırsızlardan birinin banka hesabına aktarıldığını bildirdi.

10 Ekim 1972’de FBI, Nixon’ın yardımcıları ve hırsızlar arasında bağlantılar bulunduğunu ortaya çıkardı.

8 Ocak 1973’te Nixon aleyhine Watergate davası açıldı ve 9 Mayıs 1974’te Nixon’ın görevden alınmasına ilişkin işlemler Meclis Yargı Komitesinde başladı.

Görevden alınma riski ile karşı karşıya olan Nixon, görevinden istifa eden tek ABD Başkanı oldu.

Ronald Reagan

1981-1989 yıllarında ABD’nin 40. Başkanı olarak görev yapan Ronald Reagan, Hizbullah tarafından Lübnan’da esir tutulan Amerikalıların serbest bırakılması karşılığında İran’a gizli silah satışını ortaya koyan İran-Kontra skandalı nedeniyle FBI soruşturması ile karşı karşıya kaldı.

İran’a silah satışları, 1979’da iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren Tahran’daki ABD Büyükelçiliğinin işgali ve ardından 52 çalışanın rehin alındığı bir dönemde büyük tepki ile karşılandı.

Soruşturma kapsamında, Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi Albay Oliver North da dahil olmak üzere çok sayıda Beyaz Saray yetkilisi suçlu bulundu. Reagan’ın satışa dahil olduğunu gösteren hiçbir kanıt bulunamadı.

Bill Clinton

1993-2001 yıllarında ABD’nin 42. Başkanı olarak görev yapan Bill Clinton ve eşi Hillary Clinton, 1993’te Arkansas eyaletindeki gayrimenkul yatırımlarına ilişkin Whitewater emlak skandalı kapsamında FBI soruşturması ile karşı karşıya kaldı.

Clinton, Arkansas Valisi olarak görev yaptığı dönemde yerel bir bankaya, James ve Susan McDougal ile ortak kurdukları şirkete, yasa dışı yollardan kredi sağlaması için baskı yapmakla suçlandı.

Clinton, Beyaz Saray stajyeri Monica Lewinsky ile ilişkisinin ve devlet görevlisi Paula Jones’a yönelik cinsel taciz suçlamalarının ardından, Temsilciler Meclisinin kararı ile azledildi.

1999’da Senato’da yapılan oylama ile söz konusu suçlardan aklanarak görevine devam etti.

George W. Bush

2001-2009 yıllarında 43. ABD Başkanı olarak görev yapan George W. Bush hakkında, CIA ajanı Valerie Plame’nin kimliğini gazeteci Robert Nova’ya deşifre ettiği iddiasıyla soruşturma açıldı.

Bush’un Irak politikasını eleştiren eski büyükelçi Josep Wilson’a misilleme olarak, eşi Valerie Plame’nin ismini basına sızdırdığı ileri sürüldü.

Başta eski Başkan Bush olmak üzere yönetimden çok sayıda yetkili 22 ay süren soruşturmayla karşı karşıya kaldı, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin yardımcısı Lewis Libby, federal ajanlara yalan söylemekten suçlu bulundu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *