Mustafa Armağan: Faik Öztrak’ın dedesi de Lozan’a red oyu vermiş

Mustafa Armağan: Faik Öztrak’ın dedesi de Lozan’a red oyu vermiş

Tarihçi Mustafa Armağan, CHP sözcüsü Faik Öztrak’ın dedesi olan 1882 doğumlu Faik Öztrak’ın mecliste Lozan’a neden muhalefet ettiğini ve red oyu verdiğini bugünkü yazısında anlattı.

24 Temmuz’da Lozan’ın yıldönümü nedeniyle anlaşma bir haftadır gündemdeki yerini koruken, Akit yazarı Mustafa Armağan da, Lozan’a desteği ile bilinen CHP’nin sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın dedesinin bu anlaşmaya muhalefetini konu etti.

Dede Öztrak’ın Lozan’a karşı olmasının nedeni, Müslüman mezarlıklarının teslim edilmesi olmuş.

Mustafa Armağan, “Lozan’da “ebediyen” verilen mezarlıkları Faik Öztrak’ın dedesi bile eleştirmiş” başlığını taşıyan yazısında, konunun detaylarını ise şöyle anlatıyor:

Öztrak ailesi üç nesildir Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin demirbaşıdır: Sırasıyla dede Faik Öztrak, oğlu Orhan Öztrak ve torun Faik Öztrak milletvekillikleri yanında Bakan da oldular, Hazine Müsteşarı da. Değişmeyen özellikleri Tekirdağ milletvekillikleri ve CHP’lilikleri.

Yalnız 1882 doğumlu dede Faik Öztrak’ın 21 Ağustos 1923 tarihinde TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmadaki sert Lozan reddiyesi pek bilinmez. Oysa Batı Trakya Türklerinin Yunanın kucağına bırakılması ve birazdan ele alacağımız Gelibolu yarımadasında mezarlık ve benzeri toprakları İngilizler ve Fransızlara terk edilmesini tenkidi, dahası Lozan Antlaşması’na red oyu vermiş olması son derece çarpıdır.

Şimdi olayın arka planına hızla bakalım:

Çanakkale’de yüzbinlerce askerinin ölüsünü bırakan İngilizler ve Fransızların ölüleri daha işgal girişimleri sırasında mezarlıklara gömülmüştü. Sonra 1916 Ocağında gittiler ve 1918 Kasımında geri döndüler. Bu defa tek kurşun atmadan ve yemeden döndüler, çünkü Mondros Mütarekesi gereği dönmüşlerdi. 

Tabii ilk işlerinden biri de Gelibolu’yu işgal ederek mezarlıklarını düzenleyip bugün de gördüğümüz –maalesef- çeşitli abideler diktirmek oldu. Gün geldi, Lozan görüşmelerinde, daha önce kendilerinin de onaylamadığı, dolayısıyla yürürlüğe sokamadıkları Sevr Anlaşması’nda dayattıkları Gelibolu mezarlıkları ve abidelerini mülkiyetlerine geçirme atağını (bkz. Sevr’in 218-225. maddeleri) bu defa Lozan’a taşıdılar ve baştan egemenlik hakkımıza halel getireceği gerekçesiyle karşı çıksak da bize zorla kabul ettirdiler. Verdikleri teklifi Romanya ile ilgili bir maddesindeki ayrıntıya itirazımız hariç aynen kabul etti İsmet Paşa ve ekibi.

Böylece Lozan’ın 124-136. maddelerinde karşımıza çıkan 13 maddelik tablo, kendi topraklarımız üzerinde başka devletlerin toprakları olduğunu tanıma kararının göstergesi olmuştur. Her ne kadar bir maddenin kuyruğuna “Yukarıdaki hükümler, terk olunan arazide Türk veyahut hale göre Yunan egemenliğini zedelemez” ibaresi takılmışsa da, yol yaparken İtilaf devletleri komisyonuna başvuracağımız, bekçisini bile bizim atayamadığımız, suyunu temin etmekle yükümlü olduğumuz gibi maddeler göz önünde bulundurulursa egemenlik hakkımızın nasıl kısıtlandığı anlaşılır. Hele İnönü’nün kendisine ilk teklif edildiğinde bir hile sezip kesinlikle karşı çıkmış olması da gösteriyor ki, masumane bir talep değildi bu. Kendi topraklarımızın bir kısmını yabancı devletlere, yalnız mezarlığı da değil, İngilizlerin hatırası olduğu için Arıburnu, yani “Anzac” adlı mıntıkayı da onlara “ebediyen” terk etmişizdir.

Dede Öztrak Lozan’a red oyu vermiş

Lozan’daki tavizlere öfkelenen dede Faik Öztrak bakın neler saydırmış Mecliste: 

 “Lozan Antlaşması’nda Gelibolu yarımadasının “mezarlık” denilen bir kısmının yabancı devletlere terkedildiğini görüyoruz. Maalesef bu terk etme, çok kuvvetli hukukî teminat ile karşı tarafa bırakılmıştır. (…) Neticede mezarların mülkiyetini, tasarrufunu elde ettiler.”

Dede Faik Öztrak Gelibolu’daki mezarlıklar ve Arıburnu’ndaki 10 kilometrekareden fazla arsanın İngiltere’ye verilmesine yaylım ateşi açmış:

“Efendiler! Bugün orada 35 tane İngiliz ve 2 tane de Fransız mezarlığı vardır. Yarın bilmem kaç tane olacaktır. Burada duvar denir yapılır, yol denir yapılır, hülasa türlü şeyler meydana çıkar. Onun için ben bu kaydın altında çok zehirli tehlike görüyorum.”

Derken meselenin can damarına basar:

“Onların ölülerinin mevcut olduğu bu yerlerde bizim de yüz binlerce şehidimizin kanları ve kefenleri mevcuttur. Biz bu mücadele topraklarında karşımızdakilere karşı vatanımızı istilaya gelmiş olanlara karşı bu ayrıcalığı vererek şehitlerin aziz hatırasını nasıl rencide edebiliriz?”

Sözünü Niğde milletvekili Hazım Bey tamamlayacaktır:

“Evet, maksatları başkadır. Bir gün bu memleketi ölülerle bile istilayı düşüneceklerdir.” 

Faik Öztrak konuşmasını şöyle bitirmiş:

“Milletin yaptığı fedakârlıklarla orantılı olmayan bu antlaşmaya verilecek benden kırmızıdan (red oyundan) başka hiçbir şey yoktur.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *