‘Afrika kıtasında medyaya bir avuç medya patronu hükmediyor’

‘Afrika kıtasında medyaya bir avuç medya patronu hükmediyor’

Güney Afrikalı gazeteci ve fotomuhabiri Şefik Morton, Afrika kıtasında medyaya bir avuç medya patronunun hükmettiğini, birçok ülkede medyanın devlet kontrolünde olduğunu, yine de ‘Afrika’da basın özgürlüğünün’ Avrupa’daki birçok sözde demokrasiden daha iyi bir durumda olduğunu savundu. Türk medyasının etkinliğinin ise “Diriliş Ertuğrul” gibi Türk dizileri aracılığıyla görüldüğünü belirtti.

Afrika’da bağımsız ve yerli medyanın önemi

Şefik Morton / AA

Ekseriyeti Güney Afrika, Doğu Afrika ve Nijerya’dan olmak üzere Afrika kıtasında medyaya bir avuç medya patronu hükmediyor. Birçok Afrika ülkesinde medya devlet kontrolünde olduğundan ve gazeteciler baskı altında çalıştığından, kıtadaki basın özgürlüğü oldukça kırılgandır. Bu duruma rağmen Güney Afrika gibi kimi ülkelerde basın özgürlüğünün olduğundan bahsedilebilir. Zira Güney Afrika, Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 32’nci sıradadır. Listede İngiltere’den bir puan yukarıda, Namibya, Cabo Verde ve Gana’nın da altındadır. Dolayısıyla basın özgürlüğü konusunda Avrupa’daki birçok sözde demokrasiden daha iyi bir durumdadır.

Afrika medyasının yüzleri

Güney Afrikalı medya devi Naspers’ın patronu iş insanı Koos Bekker halihazırda, 22 milyar Amerikan doları değerinde olduğu söylenen yazılı ve dijital bir imparatorluğa sahip. Çin’de internet tabanlı bir şirket olan Tencent’in hisselerinin yüzde 29’una sahip olan Naspers’ın deniz aşırı ülkelerde hisseleri de bulunuyor.

Tanzanyalı merhum iş insanı ve hayırsever Reginald Mengi tarafından kurulan IPP Medya Grubu bünyesinde, dördü İngilizce yayın yapmak üzere üç televizyon istasyonu ve 9 gazete bulunuyor. Nijerya’nın tartışmalı Prensi Nduka Obaigbena ise ThisDay Medya Grubu ve Arise Haber Kanalı’nın kurucuları arasında yer alıyor.

1959’da Aga Khan, Doğu ve Orta Afrika’daki en büyük bağımsız medya kuruluşunu kurdu. Şu anda Linus Giathi tarafından yönetilen Nairobi merkezli Nation Medya Grubu basılı, görsel ve dijital alanlarda faaliyet gösteriyor ve yayınları Kenya, Uganda, Tanzanya ve Ruanda’da geniş kitleler tarafından takip ediliyor.

1,3 milyarlık nüfusa sahip kıtanın yalnızca yüzde 20’sinin internete erişimi olduğu düşünüldüğünde, Gana, Uganda, Tanzanya, Kenya, Nijerya ve Güney Afrika’daki medya varlığı bu ülkelerde kişi başına dijital medya tüketiminin oldukça yüksek olduğunun bir kanıtı.

Afrika’da dijitalleşme

Yenilikçi mobil cüzdan hizmetiyle Kenya yüzde 85, Nijerya yüzde 75, Güney Afrika yüzde 60 oranında dijital pazara sahip. Kenya modelinin başarısına bakarak gelişmekte olan Afrika ekonomilerinde dijital medya pazarı potansiyelinin oldukça yüksek olduğu söylenebilir.

Kıtada yazılı basın sektörü oldukça durgun ve televizyon izlenme oranı da yüzde 40 seviyelerinde. Sahraaltı Afrika’nın dünyanın en fakir ve en az gelişmiş bölgelerinden olması, uydu setleri ve çanaklarının maliyeti ve elektrik tedarikinin sınırlı olması, kıtada bu anlamda karşılaşılan zorluklar.

Radyo, Afrika’da hala en etkin iletişim araçlarından

UNESCO’ya göre Afrikalıların ekseriyeti haberleri radyodan takip ediyor. Örneğin, Tanzanya’da nüfusun yüzde 80’i haberler için radyo dinliyor. Teknolojik açıdan gelişmiş addedebileceğimiz Güney Afrika’da bile bu oran yüzde 90’dan fazla.

2002-2006 yılları arasında Afrika genelinde incelenen 11 ülkede, yerel ticari radyolar ortalama yüzde 360 oranında büyürken, topluluk radyoları yüzde bin 386 artış gösterdi. Bu durumun her geçen gün daha çok radyo dinleyen kıta gençliği üzerinde büyük etkisi oldu. Örneğin, geçen yıl Güney Afrika Yayın Araştırma Konseyi tarafından yapılan bir anket, 15-24 yaş arası gençlerin yüzde 95’inin radyo dinlediğini ortaya koydu. Bunların yüzde 92’si haftada birkaç kez, yüzde 70’i ise her gün radyo dinlediklerini belirtiyor. Araştırmaya göre gençler en çok haber ve tartışma programı içeriği tüketiyor.

Tüm bunlar Afrika medyasının radyo gibi geleneksel platformlar aracılığıyla “Dördüncü Sanayi Devrimi” (4IR) ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bizim toplumlarımızda bu, devlet müdahalesinden ziyade daha çok ilgili yerel medya faaliyetleri sayesinde gerçekleşiyor.

Türk medyasının Afrika’daki varlığı

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika kıtasına gerçekleştirdiği ziyaretler sayesinde Afrika’daki Türk yatırımları giderek artıyor. Afrika’da 40’tan fazla büyükelçiliğin açılması, 2005 Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi, Afrika Birliği 2008 zirvesine gözlemci statüsünde katılması, Türkiye’nin kıtada artan varlığının başlıca somut delilleri. Bu kapsamda Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde olduğu gibi barış, güvenlik, adalet, insan odaklı kalkınma ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi konularında verilen mesajların hayata geçirilmesi önem arz ediyor.

Afrika’da Türk medyasının etkinliğini “Diriliş Ertuğrul” gibi Türk dizileri aracılığıyla gözlemlemek mümkün. Öte yandan Afrika’daki Türk medyası, gelişmiş ülkelerin Afrikalıları “siyah barbarlar” olarak gören yabancı düşmanı ve ırkçı klişeleri yıkma zorluğuyla da karşı karşıya. Ne yazık ki Afrika ve Afrikalıların işe yaramaz olduğunu, zamanın büyük çoğunluğunu Hindistan cevizi ağaçlarının altında uyuyarak geçirdiğini düşünen zihniyet hala hakim.

Sonuç olarak Afrika kıtasının hala birçok zorlukla karşı karşıya olduğu inkar edilemez. Ancak artık Afrika’nın özgün sesi, ülkelerin can çekişen yerel siyasetinden ve artık güvenemediğimiz yaşlı politikacılardan daha çok duyulmayı hak ediyor. Genç, dinamik, yaratıcı, yenilikçi ve enerji dolu Afrika kamuoyunun sesi duyulmayı bekliyor.

Mütercim: Tuğçenur Akgün

[Şefik Morton Güney Afrika’da mukim fotomuhabiridir]

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *