‘Önemli olan Müslümanlar olarak kendi durumumuzun doğru analizi ve doğru reçetedir’

‘Önemli olan Müslümanlar olarak kendi durumumuzun doğru analizi ve doğru reçetedir’

Milli Gazete yazarlarından Muhammed Maruf, “Entelektüel Yoksunluk” başlıklı bugünkü yazısında, “bütün dünyevi bağlardan, sınırlardan arınmış, mevcut düzene itirazı olan ve bu düzenin alternatifini ortaya koyabilecek derinliğe sahip olan aksiyoner entelektüellere ihtiyacı vardır” vurgusunda bulundu.

Muhammed Maruf, yazısının ilgili bölümünde şu değerlendirmeyi yapıyor:

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Kâğıthane teşkilatlarından bir abimiz arayarak, “İnsanlığın saadetini temin edecek bir nizam ancak bizim inandığımız değerler çerçevesinde kurulabilecekse, biz neden bütün dünyaya insanlığın özlediği medeniyeti tesis edecek esaslara ilişkin bir manifesto sunamadık hocam?” diye bir soru yöneltti. Bu soru özelde İslam dünyasında, genelde dünyada yaşanan entelektüel yoksunluk üzerine düşünmeme neden oldu. Her şeyden önce şunu ifade etmeliyim ki en altından en üstüne kadar tüm insanlığın saadeti için düşünen, sorgulayan, arayış içerisinde olan bir camianın parçası olmak büyük bir nimettir ve şükür vesilesidir. Sorunun cevabına ilişkin düşüncelerime gelince kanaatime göre İslam dünyasında son üç yüz yıldır yaşanan kriz başlangıç olarak bir medeniyet veya değerler krizi değil bilgi kriziydi. Batı İslam kaynaklarından aldığı bilgiyi geliştirdi, kendi manadan uzak maddi bakış açısı çerçevesinde ilerleme sağlayarak bilgi üretmeye devam etti. Ancak bugün bilimsel gelişmenin merkezi olarak görülen Batı’nın bilgisi her daim ifade ettiğimiz gibi hikmetten yoksun olduğu için ve Batı insan fıtratına aykırı bir şekilde sadece madde odaklı olarak tek kanatlı olarak yürüdüğü için gelinen bilgi birikimine rağmen insanlığın saadetine vesile olması mümkün değildir. Ayrıca Batı’nın bilgisi ahlâki değerlerden yoksundur ve bilgi ahlâktan ayrıldığında insanlığın faydasına kullanılmasını sağlayacak değerlerden mahrum kalır.

Bu noktada önemli olan Müslümanlar olarak kendi durumumuzun doğru analiz edilmesi ve doğru reçetenin üretilmesidir. Müslümanlar olarak bizler yaşadığımız bilgi krizinden sonra kurtuluşu Batı’nın ürettiği bilgiyi tedris etmek ve ezberlemekte bulduk. Bu durum bilgiyi ve kavramları kendi değerlerimiz ve ideallerimiz doğrultusunda anlamlandırma probleminin ortaya çıkmasına neden oldu. Tasavvur ve tahayyül sınırları başkaları tarafından çizilen bilginin bizim arayışlarımıza cevap vermesi, ihtiyaç duyduğumuz çıkış yolunu sunması elbette mümkün olmamaktadır. Tabi ki İslam dünyasında bu kısır döngüden kurtularak, var olan bilgi birikimini kendi özgün kavram ve değer yargılarımız çerçevesinde değerlendirerek yeni ufuklara taşımayı hedefleyen kıymetli bilim adamları ve değerli çalışmalar mevcuttur. Ancak bu çalışmalar teorik çerçevede kalmakta, sorunlarımıza derman olacak, pratik fayda sağlayacak zemine inememektedir. Oysa ilk dönem İslam âlimleri Mısır ve Yunan medeniyetinin oluşturduğu bilgi birikimini alarak daha ileri noktalara taşımış ve insanlık için faydalı pratik çıktılara dönüştürmüştür. Bundan dolayıdır ki içinde bulunduğumuz entelektüel kısırlığın ortadan kaldırılması için İslam ilk dönem münevverlerini tanımak, miraslarını sahiplenmek ve onların ilme bakış açılarını, ilimlerin temelini oluşturan katkılarını bugünkü bilgi birikimi ile birleştirerek bugüne ve yarına ilişkin somut çıktılara dönüştürmekle mümkün olabilir. Bugün İslam dünyasının her şeyden çok bilimsel çalışmalara bu idrakle yaklaşan, “La ilahe İllallah” lafzının “La”sının kendisine sağladığı özgürlükle bütün dünyevi bağlardan, sınırlardan arınmış, mevcut düzene itirazı olan ve bu düzenin alternatifini ortaya koyabilecek derinliğe sahip olan aksiyoner entelektüellere ihtiyacı vardır. Ancak böyle bir entelektüel birikim dünyaya yeni bir sistem alternatifi ortaya koyma imkânı sunacaktır. Küresel egemenlerin insanlığa yeni bir başlangıç olarak sunduğu “The Great Reset” hedefinin karşısına “Yeni Bir Dünya” idealini koymanın yolu kanaatimce budur.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *