Arap halkının ve yönetimlerinin gözünden Rusya-Ukrayna savaşı

Arap halkının ve yönetimlerinin gözünden Rusya-Ukrayna savaşı

Arap ülkelerinin çoğunun, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı karşısındaki resmi tutumu, savaşın taraflarına eşit mesafeli bir duruşu yansıtırken Arap sokağının ise bu konuda ikiye bölündüğü görülüyor.

Arap başkentlerinden yapılan açıklamalarda uluslararası topluma ve ilgili taraflara “sağduyu, gerginliği azaltma, barışçıl yollarla uzlaşıya varma, diyalog ve müzakerelerle bölgede güvenlik ve istikrarı yeniden sağlama, devletlerin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne riayet etme” çağrısı ön plana çıktı.

Ancak Arap coğrafyasındaki hükümetlerin bu söylem birliğinin aksine Arap sokakları Ukrayna-Rusya savaşında ikiye bölündü. Çoğunluk Ukrayna’nın egemenliğini ve bağımsızlığını savunmaktan yana bir tutum izlerken az da olsa sosyal medya platformlarında Rusya’nın söz konusu askeri müdahalesini destekleyenler de söz konusu.

Atılan bombalar, yanan evler, korku ve panikle ölümden kaçmaya çalışan insanların görüntüleri Irak ve Lübnan’daki dış istilalarda Libya, Yemen ve Suriye’deki iç savaşlarda benzer sahnelere tanık olan Arap halklarını derinden etkiledi.

Batılı ülkelerin ve Rusya’nın müttefiklerine yaklaşımı

ABD ve NATO’nun Ukrayna’yı yalnız bıraktığına ilişkin söylemler ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin “Rus ordusunun 24 Şubat’ta başlattığı saldırılarla mücadelede ülkesinin tek başına bırakıldığı” yönündeki açıklamaları Arap sokağında geniş yankı buldu.

Batı’nın Ukrayna konusunda sergilediği bu tutum, Arap halklarında “devletlerin kendi yeteneklerini inşa etmesi, bağımsızlığını güvence altına alması ve dış saldırılardan korunmak için yabancı güçlere güvenmemesi gerektiği” noktasında güçlü bir görüş oluşturdu.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına ister destek versin ister karşı çıksın Arap dünyası “Batı ve ABD’nin, Rusya gibi güçlü bir devletin saldırısına uğrayan bir müttefik ülkeyi yalnız bıraktığı” noktasında hemfikir.

Buna karşın Rusya, Batı’nın tüm eleştirilerine rağmen Suriye’deki Esed rejimine verdiği gibi müttefiklerine desteğini sürdürüyor.

Suriye’ye 2015 yılında askeri müdahalede bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladamir Putin, silahlı muhalif gruplara karşı yürüttüğü 4 yıllık savaşın ardından düşüşü an meselesi iken Esed rejiminin devrilmesini engelleme noktasında önemli bir rol oynadı.

Putin’in 21 Şubat’ta Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçı Donbas ile Lugansk’taki sözde yönetimleri tanıdığını açıklamasının ardından da Esed, Rus liderin kararını desteğini ifade ederek Donbas ile Lugansk’ı tanıdığını duyurdu.

Arap ülkelerinin önde gelen isimlerinin Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin sosyal medyada yaptıkları açıklamalarda Rusya’nın Suriye’deki rolünü hatırlatmaları dikkati çekiyor. Söz konusu paylaşımlarda, Rusya’nın Suriye’de oynadığı rolün çatışmaların uzamasına, sivillerin ölümüne ve yerlerinden edilmesine ve şehirlerin yıkılmasına neden olduğu ifade ediliyor.

Arap seçkinleri ayrıca Rusya’nın Libya’da da başkent Trablus’u ele geçirme girişimlerinde kendisine yardım etmesi için “Wagner” paralı askerlerini devreye sokarak ülkenin doğusundaki silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’in yanında yer aldığını; 2011’den bu yana devam eden çatışmaları sona erdirecek siyasi çözüm sürecini aksattığını hatırlatıyor.

Lübnan yönetiminde Ukrayna-Rusya çatlağı

Bazı Arap ülkelerinde ise yönetim içinde Ukrayna-Rusya savaşı konusunda farklı sesler yükseldi.

Lübnan’da Dışişleri Bakanlığı “Rusya’nın Ukrayna topraklarına saldırısını kınayıp askeri operasyonun ivedilikle sonlandırılması, askeri güçlerin geri çekilmesi ve diyaloğa geri dönülmesi” çağrısında bulunurken, Hizbullah ise daha çekimser bir tutum sergiledi.

Hizbullah milletvekili İbrahim el-Musevi, sert üslubu nedeniyle Dışişleri Bakanlığının tutumunu eleştirdi. Musevi, sosyal medyada tartışmalara ve bölünmelere yol açan bu tür durumların Lübnan’ın çıkarına olmadığını savundu.

Lübnan’da Hizbullah’ın müttefiki Özgür Yurtsever Hareketi Partisi Başkanı Cibran Basil de Lübnan Dışişleri Bakanlığının açıklamasının partilerinin tutumunu yansıtmadığını belirtti.

Çıkarlara dayalı pozisyon

Genel olarak Arap ülkelerinde sosyal medyadaki paylaşımlara ve ileri gelen isimlerin tutumlarına bakıldığında Arapların Ukrayna-Rusya savaşında çıkar dengelerine dayalı pozisyon belirlenmesine yönelik bir tutum benimsedikleri söylenebilir.

ABD’nin tutumunun ardından, Washington’un müttefiki bazı Arap ülkelerine ait bir dizi uydu kanalı, Ukrayna’daki savaşın sonuçları noktasında Rusya’yı suçlayıcı, sivil kayıplara odaklanan ve Rus askeri operasyonuna karşı görüşler belirten yayınlar yapma çabasına girdi.

Arap sokağının tutumu

Arap sokağında ABD’nin, müttefiki olan ülkeleri savunmayacağı ve dış tehlikelere veya uluslararası güçlerin saldırılarına maruz kalması durumunda güvenlik şemsiyesi olmayacağı görüşü hakim.

Arap halklarının ekseriyeti mevcut duruma ülkelerin herhangi bir dış saldırı karşısında egemenliğini ve bağımsızlığını savunması açısından bakıyor ve Rus ordusuyla karşı karşıya gelen Ukrayna ve halkının yanında yer alıyor.

Buna karşın özellikle Esed rejimi destekçileri ve “Direniş Ekseni” başta olmak üzere Rusya’ya açık desteklerini beyan eden bir eğilim de söz konusu. Bu kesim; Suriye şehirlerinde büyük yıkımlara, savaşın tarafı olmayan on binlerce sivilin hayatını kaybetmesine, Rus bombardımanı nedeniyle milyonlarca insanın yerinden olmasına yol açan Putin’e Esed rejiminin yanında durduğu için “borçlu” olduklarını ifade ediyor.

Arap sokağında en az etkili üçüncü eğilime gelince; ABD’nin müttefiki olan Ukrayna ordusunun yüzbinlerce Iraklının ölümüne yol açan 2003’teki işgale katıldığı hatırlatılarak mevcut savaşta Kiev ya da Moskova’nın yanında yer alınmaması gerektiği şeklinde. Bu grup, aynı zamanda Rus güçlerinin, Suriye’de rejim güçlerinin kontrolünde olmayan bölgelerde sivilleri hedef almaya devam ettiğine dikkati çekiyor.

Savaşın, enerji ve gıda fiyatları üzerindeki yansımaları

Arap ülkeleri ve halklarının, Ukrayna-Rusya savaşının küresel piyasalarda enerji ve gıda fiyatları üzerindeki yansımalarından da etkilenmesi bekleniyor.

Çatışma bölgesinden coğrafi olarak uzak olmalarına rağmen bazı Arap ülkelerinde, Rus saldırısının gıda güvenliğine olan yansımaları, krizlerden muzdarip bu ülkelerde hükümet ve halklar için bir endişe kaynağı. Savaşın ilerlemesiyle enerji ve tahıl arzı üzerindeki bu etki daha karmaşık hale gelebilir.

Arap ülkelerinin çoğunun, savaşın aktif tarafları Rusya ve ABD ile bazen ortaklığa veya ittifaka yakın iyi ilişkilere sahip olması, hükümetleri, pozisyonlarını belirlemede taraf olmak ya da Washington ve Moskova ile dengeli ilişkileri korumak konusunda daha temkinli hale getiriyor.

(İhsan el Fakih/AA)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *