Avrupa-Afrika zirvesi ne doğuracak?

Avrupa-Afrika zirvesi ne doğuracak?

Afrika’da etkinliğini hızla artıran Çin gibi ülkelere rakip olmak için bölgeyle yeni bir ortaklık kurmaya çalışan Avrupa Birliği’nin vaatleri ve taahhütleri Afrika ülkelerini tatmin etmiyor.

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, kanlı ve sömürgeci geçmişe sahip olduğu Afrika’da son yıllarda etkinliğini hızla artıran Çin gibi ülkelere rakip olmak için bölgeyle yeni bir ortaklık kurmayı ve yatırımlarını artırmayı planlıyor.

Brüksel’de geçen hafta düzenlenen Avrupa Birliği-Afrika Birliği Zirvesi programı kapsamında Avrupa Birliği üyesi 27 ülke ile yaklaşık 40 Afrika ülkesi lideri, 2 gün boyunca görüşmeler yaptı.

Afrika ile yakın ilişkileri olan Fransa’nın Avrupa Birliği dönem başkanı olduğu bir süreçte gerçekleştirilen program, ekonomik büyüme, enerji, iklim değişimi, sağlık, göç ve güvenlik gibi kritik alanlara yoğunlaştı. Ancak Avrupa Birliği’nin, Afrika’daki etkinliğini artırmak için bölge ülkeleriyle düzenlediği zirvede daha önceki programlarda olduğu gibi somut bir sonuç çıkmadı.

Avrupalıların içi boş vaatleri ve taahhütleri Afrika ülkelerini tatmin etmekte yetersiz kaldı.

Avrupa Birliği tarafı, zirveyi “Afrika ile ilişkilerin doğasını olumlu yönde değiştirecek bir fırsat” olarak değerlendiriyordu. Avrupa, zirve öncesinde Afrika’ya yönelik yeni yatırım planı ve aşı bağış kampanyası ile ilgili yoğun tanıtımlar yapmaya çabaladı.

Zirvede, Avrupa Birliği tarafı, Afrika’ya yönelik iddialı sözler verdi. Ancak Afrika ülkeleri, Avrupa Birliği’nin somut biçimde uygulanabilir olmayan söz konusu taahhütlerini inandırıcı bulmadı.

Programda, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Afrika’daki Kovid-19 aşılama eksikliğini kapatmak için bazı kıta ülkelerinde mRNA teknolojisiyle aşı üreten merkez kurulacağını duyurdu.

Aşı üretimi için teknolojik yardımları ilk alacak ülkelerin Mısır, Kenya, Nijerya, Senegal, Güney Afrika ve Tunus olduğu bildirildi.

Avrupa Birliği tarafı ayrıca Afrika ile aşı paylaşımına da hız verileceğini açıkladı. Ancak halihazırda sadece yüzde 12’si aşılı olan ve toplam nüfusu 1,3 milyarı bulan Afrika ülkelerinin farklı talepleri bulunuyordu.

Afrika ülkeleri, Batı ülkelerindeki firmaların sahip olduğu aşılardaki telif haklarından vazgeçilmesini talep ediyordu. Bu çerçevede Afrika ülkeleri, Dünya Ticaret Örgütü’nde (DTÖ) Kovid-19 salgınının tedavisi, teşhisi ve yayılmasının önlenmesi için fikri mülkiyet haklarını düzenleyen anlaşmanın (TRIPS) belli hükümlerinin askıya alınmasını talep eden öneride bulunmuştu. Bu teklife Avrupa Birliği ülkeleri zirvede de sıcak yaklaşmadı.

Avrupa Birliği, öncelikle aşıların ihraç edilmesi ve aşı üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik yatırım yapılması gerektiğini savunuyor.

Avrupa Birliği ülkeleri, bu yıl Afrika’ya daha fazla aşı gönderme taahhüdünde bulundu

Fikri mülkiyet hakkının kaldırılması, yoksul ve bazı gelişmekte olan ülkeler tarafından desteklenirken, Batılı ülkeler ve ilaç şirketleri plana karşı çıkıyor.

Avrupa Birliği ülkeleri, bu yıl Afrika’ya daha fazla aşı gönderme taahhüdünde bulundu. Afrika ülkeleri, şimdiye kadar kendilerine 150 milyon dozdan daha az aşı gönderen Avrupa Birliği’nin 425 milyon doz aşı taahhüdünü ve yeni aşı üretim tesislerine yatırımlarını yeterli karşılamadı.

Afrika ülkeleri, özellikle Omicron varyantının çıkmasının ardından Batı ülkelerinin kendilerine ikinci sınıf insan muamelesi yapmasından da rahatsızdı.

Omicron varyantının tespit edilmesinin ardından Avrupa ülkeleri hızla Güney Afrika, Lesoto, Botsvana, Zimbabve, Mozambik, Namibya ve Esvatini’den yapılan uçuşları askıya almıştı.

Söz konusu seyahat kısıtlamalarının başladığı günlerde Avrupa ülkelerinde de Omicron varyantı tespit edilmeye başlanmıştı. Ancak gelişmiş ülkeler arasında seyahatlerde kısıtlama olmamıştı. Afrika ülkeleri, Avrupalıların kendilerine seyahat yasakları getirme kararından ve uzun süre bu kararın kaldırılmamasından duydukları rahatsızlıkları ifade etti.

Afrika ülkeleri, özellikle Kovid-19 salgını ve küresel ticaretin kesintiye uğraması nedeniyle bazı ekonomik zorluklar yaşamaya başlamıştı.

Afrika ülkeleri bu konuda Uluslararası Para Fonu (IMF) bünyesindeki Özel Çekme Hakları’nın (SDR) yeniden tahsisi noktasında Avrupa’nın desteğini talep etti. IMF’nin 100 milyar dolar SDR daha tahsis etmesini isteyen Afrika ülkelerinin girişimlerine Avrupa Birliği üyesi bütün ülkeler somut katkı vermedi. Bu durum da Afrika ülkelerinde rahatsızlığa neden oldu.

Afrika’ya yatırım taahhüdü

Avrupa Birliği ve üye ülkeleri, Çin’in İpek Yolu girişimine alternatif olarak ortaya attığı Küresel Geçit programıyla Afrika ülkelerine yeni bir yatırım seçeneği sunmayı ve bölgedeki nüfuzunu yeniden artırmayı istiyor.

Zirvede, yeni ortaya atılan yatırım stratejisi Küresel Geçit kapsamındaki ilk bölgesel planın toplam 150 milyar avrodan fazla yatırımla Afrika’ya olacağı açıklandı. Söz konusu strateji, bölgede başta Çin olmak üzere diğer etkin ülkelerle rekabet etmeyi hedefliyor.

Avrupa Birliği, planla gelecek 7 yılda Afrika’da ulaşım, enerji, dijital altyapı ve eğitim gibi çeşitli alanlara yatırımları artırmayı öngörüyor. Özellikle çevre dostu, sosyal, sürdürülebilir ve şeffaf projeleri destekleyeceğini iddia eden Avrupa Birliği’nin projesini somutlaştırmaması da tepki çekti.

Avrupa Birliği stratejisinin 150 milyar avroluk bir rakama nasıl ulaştığı konusu da kafalarda soru işaretlerine neden oldu.

Afrika için 2027’ye kadar 37 milyar avroluk hibe öngören Avrupa Birliği, 150 milyar avroluk rakamı hesaplarken üye 27 ülkenin bütün kalkınma yardımlarını kendi hibeleri ile topluyor.

Ayrıca Avrupa Birliği, çeşitli projelere ve ülkelere vereceği kredi garantilerini de yatırım programı hesabının içine dahil ediyor. Bu kapsamda Avrupa Birliği ve üye ülkelerin Afrika’ya 7 yılda 53,5 milyar avroluk kredi garantisinin söz konusu olduğu taahhüt ediliyor.

Rakamın geriye kalan kısmının özel sektör yatırımlarından sağlanacağı iddia edilirken, Afrika’ya yapılacak somut yatırımlarla Avrupa Birliği’nin telaffuz ettiği rakam arasındaki fark dikkati çekiyor.

Afrika ülkeleri, kıtada 600 milyon civarında kişinin elektriksiz yaşadığını ve enerji yatırımlarının hızlanması için kolaylık sağlanması gerektiğini belirtiyor. Avrupa Birliği ise söz konusu konularda somut destek sağlamıyor.

Avrupa’nın karanlık geçmişi

Avrupa ülkelerinin Afrika’daki hedeflerinin önündeki en büyük engellerden bir tanesini de kıtadaki karanlık geçmişi olarak öne çıkıyor.

Avrupa’nın uzun yıllar sömürdüğü ve kanlı savaşlar yaşadığı Afrika ülkeleriyle yeni ve olumlu gündemli bir başlangıç hayata geçirmesi mümkün görünmüyor.

Afrika’yı çok uzun süre sömürmüş olan Avrupa’nın bugün kıtaya demokrasi ve insan hakları konularında ders verme çabası karşılık görmüyor.

(Ata Ufuk Şeker / AA)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *