Tahrif ve çelişkiler kıskacında Hristiyanlıktaki Tanrı inancı

Tahrif ve çelişkiler kıskacında Hristiyanlıktaki Tanrı inancı

İsa (a.s)’ın getirdiği din tahrif edilirken İsa (a.s) da yanlış bir konuma oturtularak ilahlık atfedilmiştir. Hıristiyanların kutsal kitabı Kitab-ı Mukaddes’ten yola çıkarak Hristiyanlıkta ‘Oğul Tanrı İsa’ inancına mantıklı bir yorum aramak mümkün müdür?

S. Koray Er / Hartford International University / Star-Açık Görüş

Hristiyanlıkta Tanrı inancı nedir? Hristiyanlar ile Müslümanlar aynı Tanrı’ya mı iman ederler? Bir Hristiyan’ın Tanrı algısı ile bir Müslümanınki aynı mıdır? Tanrı kelimesi iki din mensuplarınca aynı karşılığa mı sahiptir? Her şeyden önemlisi bir Hristiyan ile bir Müslüman aynı Tanrı’ya mı ibadet etmektedir?

Hristiyanlıkta Tanrı kavramı İngilizce “Godhead” olarak da tanımlanan bir`de üç olan üçlü bir yapı arz eder. Tanrılık makamında üç ayrı ama birbirinden kopmaz yapışık varlık (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh) hep birlikte Tanrılığı oluştururlar. Hristiyanların gizem olarak ifade ettiği bu yapı Teslis’dir.

Bu haftaki yazımızı Teslis’in iki rüknü olan Baba ve Oğul’a ayırıp, Kutsal Ruh`u da içine alan genel bir teslis inanç değerlendirmesini bir başka yazıda ele alacağımızı not düşmek isteriz.

Hristiyanlıkta Baba-Oğul kavramlarını ve aralarındaki ilişkiyi anlayabilmek için öncelikle Yahudilikte mesih ve mesihliğin Hristiyanlar açısından içerdiği manayı kısaca özetlemekte fayda olduğunu düşünmekteyim. Kitab-ı Mukaddes’e göre İsa bir Yahudi olduğundan ilk dönem Yahudi-Hristiyanlar dini görüşlerini ve akıl yürütmelerini Musevi öğretilerine göre şekillendirmekteydiler. En azından teviller ile Museviliğe ters düşmemeye gayret sarf ediyorlardı. Zira İsa’nın Matta 5:17-19`da “Şeriatı ve peygamberleri ortadan kaldırmaya geldiğimi sanmayınız” dediği iddia edilir. Dolayısıyla İsa’nın öğretisini yeni bir dinden ziyade Musevilik içinde (tıpkı daha önce Yahudilere gönderilen diğer peygamberler/uyarıcılar gibi) okumak uygun olacaktır. Matta 15:24 de İsa’nın Yahudilere gönderilmiş bir uyarıcı olduğu görüşünü desteklemektedir: “İsa, ‘Ben yalnız İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gönderildim’ diye yanıtladı.” İsrail halkının kaybolmuş koyunlarından kasıt ahlaki bozuklukla şeriattan uzaklaşan Yahudilerdir. Hristiyanlığın ayrı bir din olarak ortaya çıkması ise Pavlus (d. 5-ö. 64/67) döneminde olmuştur.

Marangoz mesih olur mu?

Kahraman, kurtarıcı gibi kavramlara aşina Yahudi toplumunda İsa İncil’e göre mesihlik iddiasında bulunmuş, gözle görülür şekilde herkesi hayrete düşürecek mucizeler sergilemiştir. Fakat az bir topluluk tarafından kabul görmüştür. Zamanın Yahudi din seçkinleri bir marangoza mesihliği yakıştıramamışlardır. Neticede İsa’yı dinlerini bozduğu gerekçesiyle Roma valisine şikâyet etmişler ve İncil’e göre çarmıhta yaşamının sonlandırılmasına sebep olmuşlardır (Matta 27. Bab). Burada önemli bir ayrıntıyı ekleyelim: Çarmıha gerilme cezası Roma kanunlarına göre en adi suçlulara verilen cezadır. İsa karşıtı Yahudi seçkin sınıfın çarmıh cezasında ısrar etmeleri İsa taraftarlarına ihtar niteliğindedir: İşte mesih gördüğünüz kişi! Bu sebeple ilk dönem Hristiyanları Yahudilerin alay etmelerine maruz kalmıştır.

Günahlara kefaret

Çarmıh nazariyesi (kuram) ve ilk günah inancı (İsa’nın değil, Pavluscu) mevcut Hristiyanlığın iki önemli özelliğini oluşturur. Yahudilikte de var olan ilk günah inancını İsa’nın çarmıhta gerilmesi ışığında yorumlayan Pavlus, bu iki dogmayı İsa’nın uluhiyetine delil olarak sunmuştur.

Ona göre Adem ile Havva’nın işlemiş olduğu meşhur günahtan bütün insanlık lanetlendiği ve günahkar olduğundan tek bir kurtuluş yolu vardır o da, ilah-insan İsa’dır. İsa’nın çarmıhta feda edilmesi bütün insanların günahlarına kefaret olur (Romalılara Mektup 5: 8-9; Titus 2:14; Yuhanna 3:16).

Halbuki gerek Yuhanna İncilinin adı bilinmeyen yazarı gerekse Pavlus, ilk günah inancına bu tarz bir yorum getirerek Eski Ahid ile çelişiyorlardı. Zira, Eski Ahid’ten Hezekiel 18:20`de açıkça belirtildiği gibi Yahudilikte ilk günah inancı olsa da herkes kendi işlediği günahtan sorumludur.

Özetle Pavlus ve taraftarları Eski Ahid`i İsa’nın sözlerine aykırı olarak terk ettiler. Ayrıca sünnet olma, domuz yememe gibi Musevi şeriatının belirgin emirlerini de (İsa’nın öğretilerine ters bir şekilde) Pavlus yok ve hükümsüz saydı (Romalılar 14:14, 1. Timoteos 4:4, Romalılar 2:25-29, Galatyalılar 6:11-16 vb.).

Pavlus ve taraftarlarının ilk günah inancı ve çarmıhta gerilme hadisesini kendi nazariyelerine uygun yorumlaması Eski Ahid`in öfkeli ve mesafeli Tanrısından Yeni Ahid`in merhametli Tanrısına geçişi sağlar. Yeni Ahid`in Tanrısı kulları ile daha yakın ilişki kurmak ve onları tam manasıyla anlamak adına insan suretinde vücut bulmalıdır. Onlardan birisi gibi yemeli, içlemeli ve acı çekmelidir. Ancak bu şekilde insanoğlu, Tanrı ile tam bir bütünlük sağlayabilecektir. İskenderiyeli Kiril (d.336-ö.444), Akinalı Tomas (d.1225-ö.1274) ve Aziz Augustinus (d.354-ö.430) gibi birçok Hristiyan ilahiyatçısı bu hususa vurgu yapar.

Eski Ahid öğretilerinde bulunmayan bu yeni Tanrı anlayışı (Kur’an Yahudilerde de Tanrı’nın oğlu inancı bulunduğu belirtir) Hristiyanları, Museviliğin dışına atar. Bu yeni inanç sisteminde Eski Ahid`in Tanrısı Yahweh`in yerine artık İsa merkezdedir. Bu önemli değişiklikle ilgili birkaç örnek: Romalılar 10:9: “İsa’nın Tanrı olduğunu ağzınla açıkça söyler…sen, kurtulacaksın.” Filipililer 2:10-11: “Öyle ki İsa’nın adı anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı’nın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Tanrı olduğunu açıkça söylesin.” Yunanca Yeni Ahid`te İsa’ya Kurios diye hitap edilir. Bu Tanrı`ya eş değer bir mana taşır. Ayrıca efendi, kral, öğretmen hatta 1.Petrus 3:6`da ifade edildiği gibi eş anlamlarında da kullanılır. (Türkçedeki çeviride Rab olarak kullanılan kelimeyi bu yüzden Tanrı olarak değiştirerek aktardım). Yunanca Kurios kelimesini baz almamın sebebi ise elimizdeki en eski İncillerin Yunanca olmasıdır. Daha eski İnciller varsa bile bunlar bugün elde değildirler.

Tanrılık iddiası

Görüldüğü üzere Pavluscu Hristiyanlık yeni geliştirdiği kuram ile İsa’ya Tanrılık atfetmiştir. Peki İsa Tanrılık iddiasında bulunmuş mudur? Şunu kesinlikle ifade edebiliriz ki İsa, İncil’in hiçbir yerine Tanrılık iddiasını dile getirmemiştir.

Hem İsa’nın Baba Tanrı nezdindeki konumunu göstermesi hem de Kitab-ı Mukaddes’te Baba-Oğul kavramlarının kullanılış şeklinden anlaşılacağı üzere Yeni ve Eski Ahid yazarlarına göre İsa’nın Baba olarak hitap ettiği bir Tanrı vardır ve oğulluk da sadece İsa için kullanılmamıştır. İlaveten açıdaş (synoptic) İncillerde (ilk üç İncil: Matta, Markos ve Luka) İsa için Tanrı’nın oğlu kelimesinin kullanılmadığını ancak Yuhanna İncilinde bu ifadenin geçtiği bilgisini paylaşmak isteriz. Yuhanna İncili ise açıdaş değildir; başka bir bakışa sahiptir.

Yeni Ahid’in Eski Ahid’in devamı olarak yorumlanması gerekir. Çünkü ilk dönem Hristiyanları hem Eski Ahid`i İsa merkezli okumuşlar hem de mesihliğine delil arama gayesiyle Eski Ahid`e müracaat etmişlerdir. Bu bakış açısı ile Hristiyanlara göre İsa öğretisi Eski Ahid`in hem devamıdır hem de onu tamamlayıcı niteliktedir. Zaten Matta 5:17-19 bu görüşü destekler. Yeni Ahid’te geçen Baba ve Oğul kelimelerini de bu bakış açısı içinde okumak gerekir. Bu okumayı yaptığımızda gördüğümüz bütün kulların yaratıcısına Baba dendiğidir. Oysa Pavlus geliştirdiği nazariyeyle Tanrı’yı sadece İsa’nın babası kabul ederek İsa’ya Tanrılık atfetmiştir (Romalılara Mektup 5:8). Tanrı’nın insan bedeninde vücut bulması mevcut ve bilinen Yahudi inancına dolayısıyla Eski Ahid’e terstir (Kuran Yahudilikte de bu inancın bulunduğunu söyler: Tevbe 30). Peki bu nasıl gerçekleşti? “Bakire doğum doktrinine” göre İsa – cinsel ilişki olmaksızın – Kutsal Ruh`un gücü/etkisi ile Meryem`in rahminde Tanrı olarak vücut buldu. Luka İncili 1:26-35`te geçen hikâyeye göre “Tanrı… Cebrail’i …Davut’un soyundan Yusuf adındaki adamla nişanlı kıza gönderdi. Kızın adı Meryem’di” ve melek ona: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesinin gücü sana gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek.” der. İncillerde “üzerine gelme” ve “gölge salmaktan” bahsedilse de Kutsal Ruh`un İsa’nın doğumuna etkisi/katkısı ayrıntılı anlatılmaz. Haliyle teviller yoluyla bu mucizevi doğum izah edilmeye çalışılır. Hâkim Hristiyan inanca göre erkek dölü bu doğum işleminde kullanılmadığından babası bizzat Tanrı kabul edilir ve onun özünden yaratılır.

Çelişkiyi kabul etmiyorlar

Son söz olarak şunu belirtmek isteriz ki burada bizim yaptığımız Kitab-ı Mukaddes’ten yola çıkarak mantıklı bir yorum aramaktır. Aslında bu mümkün değildir. Çünkü ilkin Hristiyan Batılı tarihçi ve/ya ilahiyatçıların da itiraf ettikleri gibi Kitab-ı Mukaddes fena halde tahrif edilmiştir. İkinci olarak Yeni Ahid ile Eski Ahid tek bir kitabın parçaları da olsalar aralarında korkunç oranda çelişkiler bulunur. Örnekler boldur, belki başka bir yazıda veririz. Lakin bu çelişkileri Kilise kabul etmemekte, teviller ile geçiştirmeye çalışmakta ve kilise mensupları bu çelişkileri tartışmaktan çekinmektedirler. Üçüncü olarak Pavlus hem kendi içinde hem de diğer İnciller ile çelişmektedir.

Bizce bu çelişkilerin cevabı Yeni Ahid`in oluşum sürecinde ve yazarlarının kimliğinde saklıdır ki bu konuyu başka bir yazıda ele alacağız.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *