Kurtulmuş: ‘MGK vesayet kurumu olmaktan çıkarıldı’

Kurtulmuş: ‘MGK vesayet kurumu olmaktan çıkarıldı’

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, gençlere hitaben konuşmasında, “Devlet, kutsal bir varlık değildir, vatandaşların görevlendirdiği, demokrasilerde helal oylarıyla iktidara getirdiklerinin millet adına yönettiği, göz kulak olduğu, millete hizmet eden bir kurumdur.” ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Kariyer Kulübü tarafından KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde organize edilen “Türkiye’yi Yarınlara Taşımak” konulu söyleşinin açılış bölümünde konuşma yaptı. Atatürk ve Erdoğan’ın resimlerinin bulunduğu sahnede konuşmasını gerçekleştiren Kurtulmuş, Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde yaşanan bazı olayları katılımcılarla paylaştı.

Kurtulmuş, 1980 öncesi dönemde Türkiye’de gençlerin “sağcılar” ve “solcular” diye kamplara bölündüğüne işaret ederek, “Maalesef gençler sadece kavga eden, sadece karşısındakini yok etmeye çalışan ve gençlerin üzerinden verilen bu mücadele ile Türkiye’nin ileriye doğru gitmesinin önü kesilen bir ülke olması hedeflenmişti.” dedi. Kurtulmuş, Türkiye’nin önünün daha sonra 12 Eylül darbesi ile bu sefer başka birtakım vesait odakları vasıtasıyla kesilmeye gayret edildiğini anlatarak, bu dönemin ardından en zorlu süreçlerden birisinin de 28 Şubat süreci olduğunu anlattı.

‘MGK vesayet kurumu olmaktan çıkarıldı’

Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısı’nda Anayasa kitapçığını Başbakan Bülent Ecevit’in yüzüne doğru fırlattığı olayı ve ardından yaşananları da katılımcılara aktaran Kurtulmuş, MGK’nın artık Türkiye’de bir vesayet kurumu olmaktan çıkartıldığını, bugünkü noktaya çok kolay gelinmediğini, artık herkesin kendi işini yaptığını, Türkiye’nin demokratik standartları yüksek bir ülke olduğunu savundu.

Kuşak tartışması

“Kuşak meselesi çok yanlış tartışıldı Türkiye’de ve böyle bir siyasi tartışma haline döndü. Üniversite olduğu için siyaset yapmayacağım ama özellikle ana muhalefet partisinin birkaç sene önce olan yürüyüşü ile birlikte ‘hak’, ‘adalet’, ‘hukuk’ falan dendi ve eş zamanlı olarak bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Gençler iktidar partisinden, AK Parti’den uzaklaştırılıyor ve birden bu tartışmalarla iki algıyla birlikte eş zamanlı olarak bir ‘Z kuşağı’ tartışması geldi.”

‘İnsan hakları alanındaki gelişmelere fevkalade dikkat etmek lazım’

Bugünün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olduğunun anımsatılması üzerine Kurtulmuş, “Şu anda dünyanın birçok yerinde temel insan haklarının ihlal edildiği çok sayıda yer var, burayla ilgili konular gündeme gelsin ve mesela bunları bir dedikodu olarak gündeme getirmek değil, bunlar çözülsün ve insanlar daha yaşanabilir, daha özgür, daha saygın bir şekilde yer aldıkları bir dünyanın ferdi olarak yaşasınlar diye insan hakları alanındaki gelişmelere fevkalade ciddi dikkat etmemiz lazım.” dedi.

Kurtulmuş, Türkiye’de 2013 yılından itibaren MİT krizi ve Gezi olaylarının yaşandığını, ekonominin üzerinde oyunlar oynandığını, bunlarda başarılı olamayanların 15 Temmuz’da darbe teşebbüsünde bulunduklarını söyledi.

TÜİK’in rakamları gerçekçi mi sorusu

Kurtulmuş, “TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarını gerçekçi buluyor musunuz?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“TÜİK’le ilgili tartışmaya girmek istemiyorum. Dünyanın bütün modern devletlerinde devletin işlem yaptığı rakamları üreten bir kurum vardır. Efendim, enflasyon oranını nasıl belirleyeceğiz? Bunu bir değil, beş tane, on tane kurum yapmaya başlarsa o ülke yönetilemez bir hale gelir, aynı şekilde diğer istatistikler de. Adı üstünde Türkiye İstatistik Kurumu, Türkiye’nin istatistik bilgilerini Cumhuriyet tarihi boyunca toparlayan bir kurumdur, bunları değerlendirir. Kendi elinde başka birtakım bilgiler olanlar bunları kamuoyuyla paylaşabilir, hiçbir şey yok ama sonuçta resmi işlem yapmanız için elinizde resmi bir kurumun verisi olması lazım, Türkiye İstatistik Kurumu da bu kurumdur. Bunun üzerinden bir algı oluşturmaya çalışmak, ‘Efendim, kusura bakmayın, Türkiye İstatistik Kurumuna güvenmeyeceğiz.’ Kurumlara güvensizlik aslında siyasetçilerin hiç yapmaması gereken bir şeydir.

Merkez Bankasına güvenmeyeceksin, Türkiye İstatistik Kurumuna güvenmeyeceksin, Türk Silahlı Kuvvetlerine güvenmeyeceksin, Türkiye’nin filanca bakanlığına güvenmeyeceksin. Filanca bakanlığına güvenmeyeceksin de filanca masada oturup içki içerken fikir söyleyen adamlara mı güveneceksin?”

Muhalefetin makul ve meşru eleştirisine sonuna kadar açık olduklarını ileri süren Kurtulmuş, kim iktidarsa olursa olsun devlet yönetiminin kurumlar üzerinden ve ciddiyetle olması gerektiğini söyledi.

‘Türkiye için en büyük felaket’

Kurtulmuş, bunun tersi durumunda devletin yönetilemeyeceğini belirterek, “Türkiye için en büyük felaket budur. Muhalefet yapmak başka bir şeydir. Makul ve meşru muhalefeti Türkiye için çok değerli bulurum. Keşke ellerinde projeleri olan, ‘Siz şunu yanlış yapıyorsunuz ama doğrusu budur.’ diyen, ‘Türkiye’ye 2023-2053, vesaire bizim hedeflerimiz de şunlardır.’ diye ortaya çıkan, makul ve meşru talepleri kitleselleştirmek için mücadele eden ve bunun üzerinden hükümete bir şekilde ayar vermeye çalışan muhalefet olsun, vallahi bundan gurur duyarız ama her şeye ‘istemezük’ diyen, her söylenen sözü ‘yalan, yanlış’ olarak tarif eden, her yapılan, atılan adımı, ‘Bunun arkasında mutlaka başka bir iş vardır.’ diye söyleyen ve yeri geldiği zaman da yalan yanlış bilgileri art arda sıralamaktan hiç hicap etmeyen bir muhalefet anlayışını kabul edemeyiz.”

Kurtulmuş, “Ben çok kısa bir süre içerisinde bu kurlar üzerinden oluşan türbülanstan Türkiye’nin çıkacağına inanıyorum, biliyorum inşallah öyle olacak ama herkesin de doğru, yapıcı, yol gösterici, bir muhalefet anlayışı ile hareket etmesi lazım.” ifadesini kullanarak şöyle devam etti:

‘Ya devlet başa ya kuzgun leşe’

“Kurumların itibarı ortadan kalkarsa… Sel bir köprüyü yıkarsa yaparsınız, bir daha yıkar, bir daha yaparsınız ama toplumsal güven ve hele devlet kurumlarına olan güveni yıkarsanız bu, sadece marjinal grupların ekmeğine yağ sürmek olur. Devlet kurumları yanlış yapmaz mı? Yapar, eksik olmaz mı? Olur. Hatalı devlet memuru olmaz mı? Olur. Onları da alır, düzeltir, yolunuza devam edersiniz ama ‘Bu kurumun şu sunu beğenmedim, yık o kurumu.’ Geriye ne kalır? Devlet böyle bir şey değil, devlet yönetimi böyle bir şey değildir. Biz bu anlamda devlet kurumlarının yıkılmasının, bu tabii çok aşırı bir söz olacak söylediğim, ne manaya geldiğini Irak’ın işgalinden sonra gördük. Bizim Türkçenin güzel bir lafı var ‘Ya devlet başa ya kuzgun leşe.’ Devlet, kutsal bir varlık değildir, vatandaşların görevlendirdiği, demokrasilerde helal oylarıyla iktidara getirdiklerinin millet adına yönettiği, göz kulak olduğu, millete hizmet eden bir kurumdur ama devletin kurumları, bilmem nesi, bunlar yıkıldığı zaman neyin ne olduğu belli değil. Onun için buna dikkat etmek lazım.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *