Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Mevlid Haftasının resmi açılışı TBMM Başkanı Şentop ile Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın katılımı ile yapıldı. Erbaş, Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu düzenleyeceklerini de bildirdi.
2021 Yılı Mevlid-i Nebi Haftası’nın resmi açılış programı, Meclis Başkanı Mustafa Şentop ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımıyla İstanbul’da yapıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl, Mevlid Kandilini içine alan haftayı Mevlid-i Nebi Haftası olarak kutluyor. Her yıl bir tema çerçevesinde kutlanan haftanın bu yılki teması ise “Peygamberimiz ve Vefa Toplumu” olarak seçildi.
Şentop: Bizi Müslüman yapan değerler ağır bir saldırı altında
Büyük Çamlıca Camii Konferans Salonu’nda, Şeyhül Kurra Ramazan Pakdil’in Kur’an tilavetiyle başlayan açılış programında konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, dünyada zamanların da mekanların da kıymetlerinin farklı olduğuna, diğerlerinden kıymetli günler, saatler, anlar olduğunu anlattı. Şentop, Hz. Peygamber’in çokça hatırlandığı, isminin çokça zikredildiği, kendisine çokça salat ve selamların gönderildiği Mevlid Kandili’nin kıymetinin ve bereketinin yüksek olacağını öne sürdü.
Süleyman Çelebi’nin, Hz. Peygamber’in doğduğu geceyi anlattığı Mevlid-i Şerif şiirinden bir kesit okuyan Şentop, Mevlid Kandili’nin manevi bir uyanışa, yeni bir dirilişe kapı aralaması temennisinde bulundu.
Ahzab Suresi 6. ayette bugün çokça hatırlanması gereken bir hakikatin beyan edildiğini aktaran Şentop, şöyle devam etti: ”Peygamber, müminlere kendilerinden daha yakındır. Aziz Peygamberimiz ile müminler arasındaki ilişkinin mahiyetini tam olarak burada görüyoruz. O, müminlere kendilerinin birbirlerine olan yakınlığından hatta kendi nefislerinden daha yakındır. Efendimiz, bu yakınlığın ne olduğunu açıklamışlardır: ‘Hiçbir mümin yoktur ki ben ona dünyada ve ahirette insanların en yakını olmayayım. İsterseniz Peygamber müminlere kendilerinden daha yakındır ayetini okuyunuz.’ demiş ve buyurmuşlardır. ‘Hayatım yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki ben bir kimseye kendinden, servetinden ve çocuğundan daha sevgili olmadığım sürece o gerçek manada iman etmiş olamaz.’ Müslümanlar için aziz Peygamberimizin ifade ettiği bu kıymeti, bu yüce değeri, kendi nefislerinden çok daha güçlü olan peygamber sevdasını bilmeyenler, anlamayanlar var. Peygamberimize dil uzatanlar, Müslümanların canlarından aziz bildikleri Peygamberleri ile istihza etmeye cüret edenler ne yaptıklarının, ateşle oynadıklarının farkında olmalıdırlar.”
“Müslümanlar olarak zor ve karanlık günlerin içinden geçiyoruz”
Milletin, İslam’la müşerref olduğundan beri Hz. Peygamber’in aşkıyla yoğrulduğunu, yüzyıllardır gök kubbeyi kuşatan ezanların istiklalin sembolü olduğunu belirten Şentop, İstanbul’da Çamlıca’da okunan ezanın Diyarbakır’da da aynı ruhla, aynı coşkuyla okunduğunu söyledi.
Dualarla buluşup kardeş olduklarını dile getiren Şentop, şunları anlattı: “Binlerce kilometre uzaklardaki insanların acısıyla, derdiyle bizi üzen, dertlendiren ortak payda İslam’dır, beraber ümmet olma şuurudur. Üzerinden 14 asır geçse de veda hutbesindeki şu mübarek tavsiye hepimizin rehberidir, ‘Müminler sözümü iyi dinleyiniz, iyi belleyiniz. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Böylece bütün Müslümanlar kardeştir.’ Müslümanlar olarak zor ve karanlık günlerin içinden geçiyoruz. Mezhepçilik fitnesinin, kabilecilik taassubunun zihinlerimizi esir aldığı bir dönemden geçiyoruz. Bizi Müslüman yapan değerler tarihte belki hiç olmadığı kadar ağır bir saldırı altındadır. Bitip tükenmek bilmeyen ihtirasların, toplumsal hastalıkların, adaletsizliklerin, baskı ve şiddetin bütün insanlığın üzerine çöktüğü bir dönemden geçiyoruz. Yüzyıllardır barış ve esenlik yurdu olan İslam coğrafyasında bugün yetimlerin, kadınların, yüreği yangın yerine dönmüş anaların feryatları yükseliyor. İslam ülkelerinde beslenen uluslararası terör örgütleri mensupları camide namaz kılan müminleri, pazarda alışveriş yapan masumları vicdansızca katlediyor. Umut ışıklarını aradığımız, zulümlerin sona ermesini beklediğimiz, sulh ve barışı özlediğimiz bu günlerde bize çare olacak kurtuluş yolu aslında önümüzde durmaktadır, bu yol Allah’ın kitabı Kur’an ve onun alemlere rahmet olarak gönderdiği Resulünün rehberliğidir. O’nun getirdiği din adalet dinidir, rahmet dinidir, merhamet dinidir. O’nun getirdiği din selam dinidir, kardeşlik dinidir.”
Ali Erbaş: Ahlaki değerleri, ahde vefayı ve sadakati anlatacağız
Açılışta konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da konuşmasında hafta boyunca yapılacak etkinliklerle, sempozyum ve diğer programlarla Hazreti Peygamberin şahsında temayüz eden ahlaki değerleri, bilhassa ahde vefayı ve sadakati anlatacaklarını söyledi.
Erbaş, “Yeryüzünü nurlu bir kandil gibi aydınlatan bu müstesna doğuşun bir sene-i devriyesine daha bizleri ulaştırdığı için Rabbimize hamd ediyorum. Yarın, Pazar’ı Pazartesi’ye bağlayan gece idrak edeceğimiz Leyle-i Mevlid’in hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak niyaz ediyorum.” temennisinde bulundu.
Bu sene Mevlid-i Nebi Haftası’nda “Peygamberimiz ve Vefa Toplumu” konusunu ele alacaklarını belirten Başkan Erbaş, “İçinde yaşadığımız çağda unutulmaya yüz tutan vefa konusunu, Peygamber Efendimizin örnekliğinde yeniden hatırlayacağız, tefekkür edeceğiz.” dedi.
Peygamber sevgisinin Müslümanların inançlarının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Başkan Erbaş, “Cenab-ı Hak, kendi sevgisine nail olmanın yolunun Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselamı sevmekten, onun yoluna gönül vermekten geçtiğini haber vermiştir. Bu yüzden bizler millet olarak, Rasul-i Ekrem Efendimizi her şeyden fazla sever, ona herkesten fazla hürmet ederiz. İslam’la müşerref olduğu günden beri aziz milletimizin kalbinde, güzel ahlak timsali Peygamberimizin daima müstesna bir yeri olmuştur. O Kutlu Nebi’nin adı anıldığında gönüllerimizde bir rikkat oluşur. Kalplerimiz onun muhabbetiyle çarpar.” diye konuştu.
‘Onun yolunda yürümek, en güçlü arzumuzdur’
Erbaş, Müslümanların hayat kılavuzu olduğuna vurgu yaparak, “Allah’a kulluğumuzu ve ibadetlerimizi onun rehberliğinde ve örnekliğinde ifa ederiz. Allah’a hamd ile başladığımız sözümüze, duamıza ona salat ve selam ile devam ederiz. Ona duyduğumuz derin muhabbet, kültürümüzde, sanatımızda, edebiyatımızda belirgin bir şekilde kendisini gösterir. Bireysel hayatımızdan beşeri ilişkilerimize, evlerimizden mabetlerimize kadar hayatımızın her safhasına onun nübüvvet ışığı yansır. Onun yolunda yürümek, en güçlü arzumuzdur. Onun sünnetini yaşamak, en büyük idealimizdir.” ifadelerini kullandı.
“Rasul-ü Zîşan Efendimizi sevmek ve ona hürmet etmek, millet olarak bizim en bariz karakterimizdir.” diyen Başkan Erbaş, şöyle devam etti: “Asırlardır gök kubbemizde yankılanan ezan-ı Muhammedi, ona olan sadakatimizin sembolüdür. Şehadetleriyle dinimizin temeli olan bu ezanlar, tarihimizin mukaddes emaneti ve hürriyetimizin müseccel alametidir.
Ali Erbaş, insanı varlık aleminde üstün kılan yönünün, bir değerler sistemine sahip olması olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Bu değerlerin en önemlilerinden biri de “vefa”dır. Vefa, her şeyden önce Yüce Allah’a gönülden bağlılık, sadakat ve itaattir. İman ve güzel ahlakla bütünleşen bir haslettir. Vefa, imanın bir gereği olarak istikamet üzere olmaktır. Vefa, her hak sahibine hakkını vermektir. Şükrederek nimetin kadrini bilmektir. İnsanın, Rabbine, kalbine, ailesine, çevresine, değerlerine, varlık âlemine karşı vefa borcu vardır. Vefa, toplumları bir arada tutan en temel insani değerdir. Vefanın olmadığı yerde güven duygusu sarsılır. İnsanî ilişkiler zedelenir, dayanışma ve yardımlaşma ruhu kaybolur, neticede toplumsal huzur yok olur. Değerlerini kaybeden insan, yolunu kaybeder. Değerlerini kaybeden toplum ayakta duramaz.”
‘Peygamberimiz, Allah’ın dinine gösterdiği sadakatle vefanın en büyük örneği’
Ali Erbaş, vefanın en büyük örneğinin, “Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyuran ve alemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Peygamber olduğunu hatırlatarak, “Sevgili Peygamberimiz, Allah’ın dinine gösterdiği sadakatle vefanın en büyük örneğidir. Ailesine gösterdiği bağlılıkla vefanın en güzel örneğidir. Varlığa gösterdiği şefkatle vefanın en yüce örneğidir. “Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı dikin!” beyanıyla çevreye karşı vefanın en zirve örneğidir. “Akan bir nehirden dahi abdest alsanız, suyu israf etmeyiniz.” fermanıyla nimete karşı vefanın en muhteşem örneğidir.” diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığının tüm mensuplarının bir vefa borcu olarak inanç, millet ve medeniyet değerlerini tanıtmaya ve yaşatmaya gayret ettiğini dile getiren Başkan Erbaş, “Bu bağlamda bilhassa çocuklarımıza ve gençlerimize yönelik hizmetlerimize özel bir önem bir vermekteyiz. Her bir hocamız hademe-i hayrat yolculuğunda, insana ve insanlığa hizmet seferberliğinde canla başla hizmet etmeye devam edecektir. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her bir mensubu, bu hizmetleri önce Rabbimize, sonra da Mevlid-i Nebi haftasıyla yüce ahlakını yeniden idrak ettiğimiz sevgili Peygamberimize ve aziz milletimize karşı bir vefa borcu olarak görmektedir.” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, Mevlid-i Nebi Haftası dolayısıyla çeşitli programlar düzenleyeceklerini belirterek şöyle devam etti: “Salgın tedbirlerine riayet ederek başta camilerimiz ve Kur’an kurslarımız olmak üzere pek çok yerde programlarımız devam edecek. Özellikle okullarımızda bu hafta vesilesiyle etkinlikler yapmayı çok önemsiyoruz. Öğretmenlerimizin rehberliğinde okullarımızda gençlerimiz, çocuklarımız Peygamberimizi daha iyi anlatma ve anlama noktasında büyük bir kazanım elde edeceklerdir. 17 Ekim Pazar günü yani yarın akşam, yakın zaman önce büyük bir sel felaketine maruz kalan Kastamonu ilimizin Nasrullah Camii’nde, Diyanet Televizyonumuzdan ve TRT 1 kanalımızdan canlı yayınlanacak olan Mevlid-i Şerif Programını icra edeceğiz. Yerel ve ulusal televizyon, radyo kanalları, sosyal medya araçları ve diğer dijital platformlarda etkinlikler yapacağız. 29-30-31 Ekim 2021 tarihlerinde dijital platformlar üzerinden Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumunu gerçekleştireceğiz.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *