Muhafazakar ve Laik Modernleşmeci Tarih Anlayışı

Muhafazakar ve Laik Modernleşmeci Tarih Anlayışı

Burada ilk olarak, gerçek bir değerlendirme yapmak için, onların zihinsel yapılarını, Türkiye tasavvurlarını ve bu ideali gerçekleştirmek için yaptıkları uygulamalarını bilmek gerekir.

Yusuf Yavuzyılmaz / Her Taraf

Cumhuriyeti kuran modernleşmeci elitlerinin ulusal tarih eksenli Türk tarihi oluşturma çabaları iki farklı tarih algısının ortaya çıkmasına neden oldu: Bunlardan ilki, resmi tarih, ikincisi ise gayri resmi tarih anlayışıdır.

Resmi tarih, devlet okullarında okutulan ve modern Cumhuriyete meşruiyet oluşturmayı temel alan bir tarih algısıdır. Buna karşı farklı okumalar gayri resmi tarihi oluşturur. Rıza Nur, Kazım Karabekir, Hüseyin Avni Ulaş, Ali Şükrü Bey, İdris Küçükömer, Fikret Başkaya, Kemal Tahir, Ahmet Yaşar Ocak, Mustafa Armağan, Kadir Mısıroğlu bu ekolün önde gelen simalarıdır.

Bürokratik merkez resmi tarihi tercih ederken halk katmanları arasında ikinci tür tarih algısı yaygındır. Her iki tarih anlayışı da duygusal bir temelden hareket eder ve eleştirel anlayıştan yoksundur. Öte yandan Türkiye’de hatırı sayılır bir alternatif tarih anlayışı da gelişmiştir.

Kuşku yok ki, her tarihi algının kahraman ve hainleri vardır; kahramanlar ve hainler kabul ettiğiniz tarih paradigmasına göre değişir. Örneğin Cumhuriyet tarihinin iki sembol ismi olan Topal Osman ve Ziya Hurşit’tir. Birini kahraman diğerini hain yapan bulundukları pozisyondur. Oysa ikisi de suikastçıdır. Biri dışlanırken (Ziya Hurşit), diğeri (Topal Osman) adına Üniversite kurulan bir Türk büyüğü olarak konumlandırılır.

Topal Osman, devlet adına çalışan ve muhalifleri susturmaya çalışan bir çetecidir. Nitekim Ali Şükrü Bey gibi bir siyaset dehasını katletmiştir. Hukuk devletinde Ziya Hurşit de, Topal Osman’da adil bir şekilde yargılanmalı idi.

Selçuklu, Osmanlı temalı filmler (Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman, Payitaht Abdülhamid, Uyanış: Büyük Selçuklu ve Barbaros) ve sanatsal çalışmalar, Muhafazakar dindar aklın; laik, seküler Kemalist siyasal akla karşı bir tarih arayışı ve inşası çabasıdır. Bu durum İslam ve Osmanlı’nın paranteze alınıp dışlandığı seküler tarih algısına karşı Selçuklu, İslami ve İslam merkezli bir tarih algısına işaret eder.

Muhafazakar dindarlığın tarih algısı devletin kutsallığını ve güvenliğini temel alır. Bu algının temeli Orta Asya otoriter mirasıyla, Emevi devrinde oluşan hilafet/saltanat anlayışının karışımına dayanır.

Muhafazakar tarih algısının devleti kutsayan ve güvenliğini hukukun önüne koyan anlayışının alternatifi seküler bir tarih algısı oluşturmayı amaçlayan Tek Parti faşizmi değildir. Devleti ve güvenliği her tür değerin önüne koyan bu tarih algısıyla ancak hukuk devleti ve insanı merkeze alan bir anlayışla mücadele edilebilir.

Öyle görülüyor ki, Türkiye, tarih algısı bakımından laik Kemalistler ile muhafazakar dindarlar arasında bölünmüştür. Bu iki tarih algısının temel parametreleri şöyledir:

1-Muhafazakar-dindar zihin için Türkiye’nin ruhu, İslam ile harmanlanmış, Osmanlı pratiğini temel alan, II. Abdülhamid’den Erdoğan’a siyasal önderleri olan bir düşünce ikliminden beslenir. Laik Kemalistler ise II. Mahmut- Mustafa Reşit Paşa- Atatürk-İnönü ve CHP çizgisini temel alır.

2- Muhafazakar dindarların şairi, Mehmet Akif, Laik Kemalistlerin Tevfik Fikret’tir.

3- Her iki kesim için Çanakkale Zaferi önemlidir. Ancak Çanakkale algıları farklıdır. Çanakkale tasarımı Muhafazakar dindarların Mehmet Akif’in anlattığı Çanakkale’dir. Orada Atatürk baskın bir aktör değildir. Laik-seküler Kemalist zihin içinse Atatürk merkezli bir Çanakkale okuması yapar.

4- Muhafazakar dindarların mekanları Fatih, Sultanahmet, Eyüpsultan gibi cami merkezli dini mekanlardır. Laik Seküler Kemalistlerin mekanları ise Anıtkabir, Bale ve tiyatro salonları gibi seküler mekanlardır.

5-Muhafazakarların kültürel merkezi İstanbul’dur. Laik Seküler Kemalistlerin ise Ankara.

6- Muhafazakar dindarlar için İstiklal Savaşı, küffara karşı yapılan bir savaştır ve bu savaşta dini motivasyon belirleyicidir. Laik Kemalistlere göre kurtuluş savaşı anti-emperyalist bir ulusal kurtuluş mücadelesidir. Laik-seküler-Kemalistler Kurtuluş Savaşında dini motivasyonu önemsemez bir tarih anlatışını önemserler. Bu tarih anlayışının en sıradan örneği Yılmaz Özdil ve Turgut Özakman’ın popüler ve büyük ölçüde içeriksiz propaganda kitaplarıdır.

7- Muhafazakar dindarların sahiplendiği Marş İstiklal Marşı’dır; Laik seküler Kemalistler ise Onuncu yıl ve İzmir Marşı’nı öne çıkarırlar.

8- Muhafazakar dindarlar Birinci Meclisi, Kemalistler İkinci Meclisi temel alırlar.

9- Muhafazakar dindarlar, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası-Serbest Cumhuriyet Fırkası- Demokrat Parti- Anavatan Partisi- Refah Partisi ve Ak Parti; Laik Seküler Kemalistler ise Cumhuriyet Halk Fırkası- Cumhuriyet Hak Partisinde ağırlıklı olarak temsil edilirler.

10- Muhafazakarların zihninde İslam olmazsa olmazdır; Laik Kemalistlerin zihnide ise olmazsa olmaz laiklik ve milliyetçiliktir.

11- Muhafazakar dindarlar Ali Şükrü Bey ve Hüseyin Avni Ulaş’ı severler ve öne çıkarırlar. Kemalistler ise bu isimlerden haz etmezler.

12- Kemalistlerin eğitim modeli Köy Enstitüleridir. Muhafazakarlara göre bu kurumlar İslam’ı kökten kazımak isteyen kurumlardır.

13- Muhafazakarlar Atatürk merkezli resmi tarih anlatısına mesafelidir. Kemalistler ise Atatürk merkezli bir tarih anlatışını temel alırlar.

14- Laik seküler Kemalistlerin aydınları, Ahmet Emin Yalman, Tevfik Fikret, Falih Rıfkı Atay, Nurullah Ataç, Nazım Hikmet, Yılmaz Özdil, Turgut Özakman, Erol Mütercimler vs. Muhafazakar dindarların ise Mehmet Akif, Said Nursi, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nurettin Topçu, Rasim Özdenören gibi isimlerdir.

15- Muhafazakar dindarların dini önderleri: Elmalılı Hamdi, Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Laik Kemalistlerin ise, Rıfat Börekçi, Yaşar Nuri Öztürk’tür.

Sonuç olarak iki farklı Türkiye tasarımı var. Aslında politik alandaki rekabetin temeli de bu iki farklı anlayış arasında şekilleniyor genel anlamda. Her iki tarih algısı da farklı parametrelerden hareket etse de, devletin varlığı ve güvenliğini hukukun önüne koyan bir anlayışa sahiptir.

Cumhuriyeti kuran kadronun amacı modern, seküler, laik, aydınlanmacı, bireyci, evrimci bir toplum ve buna uygun birey yetiştirmektir; Bir İslam cumhuriyeti kurmak, dini hurafelerden ayırıp Kur’an’a dönmek, İslamı asli kaynaklarına döndürmek gibi bir amacı yoktur.

Burada ilk olarak, gerçek bir değerlendirme yapmak için, onların zihinsel yapılarını, Türkiye tasavvurlarını ve bu ideali gerçekleştirmek için yaptıkları uygulamalarını bilmek gerekir. İkinci olarak Cumhuriyet tarihi ve Atatürk’ü iki döneme ayırarak düşünmek gerekir. 1924 yılına kadar bütün toplum kesimleriyle işbirliği yaptığı dönem, ikincisi 1924 yılından sonra yeni bir sistem oluşturmaya gittiği dönem.

Kuşkusuz gerçek Mustafa Kemal kafasındaki projeyi uygulamaya koyduğu 1924 sonrasında ortaya çıkmıştır. 1924 öncesi Kürtlere özerklik, Dindarlara hilafet söylemleri kuşkusuz konjonktüreldir.

Galiba asıl sorun gerçeği görmek yerine zihnimizde oluşturduğumuz tezi gerçek sayıp onu tarihe giydirmeye çalışıyoruz. Bu durumdan kurtulmanın yolu ideolojik tarih okumalarını aşmaktır.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *