Erdoğan: Devletin dini adalettir!

Erdoğan: Devletin dini adalettir!

Yargıtay’ın yeni binasının açılışında konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletin dini adalettir. Eğer bir devlette adalet yoksa onun hangi sistemle yönetildiğinin, kim tarafından idare edildiğinin, vatandaşlarının hangi inanca veya milliyete sahip olduğunun bir önemi kalmaz, orada sadece zulüm hüküm sürer.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapımı tamamlanan Yargıtay Yeni Hizmet Binası ve 2021-2022 Adli Yıl Açılış Töreni’ne katıldı.

Erdoğan, toplamda 10 bloktan oluşan yeni Yargıtay binasının, dairelerin, üyelerin, tetkik hâkimlerin, çalışanların ve ilgili tüm kesimlerin ihtiyaçlarını karşılayacak kapasiteye, donanıma, teknolojiye sahip olduğunu söyledi. Ankara’da 6 ayrı binaya bölünmüş olan Yargıtay’ı tek çatı altında toplayarak, hâlen önünde 516 bin civarında derdest dosya bulunan bu kurumun işleyişindeki vakit ve kalite kaybının önüne geçtiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargıtay’ın yeni binasının Türkiye’ye, millete ve yargı camiasına hayırla olmasını diledi.

‘Devletin dini adalettir’

Bu projenin de hayırlı olmasını dileyen Erdoğan şöyle konuştu:  “Elbette sadece büyük binalarla, gelişmiş fiziki imkânlarla, güçlü teknolojik altyapılarla adalet sağlanamaz. Bunlar sadece adaletin daha hızlı, daha sağlıklı tesisine katkıda bulunur. Adaletin tesisinin garantisi, yargının bağımsız ve tarafsız bir anlayışla ortaya koyacağı duruşu, temsili ve sonuçta vereceği adil kararlardır. Kiminin Hazreti Ömer’e, kiminin Hazreti Ali’ye izafe ettiği bir sözle özetleyecek olursak, ‘Devletin dini adalettir.’ Eğer bir devlette adalet yoksa onun hangi sistemle yönetildiğinin, kim tarafından idare edildiğinin, vatandaşlarının hangi inanca veya milliyete sahip olduğunun bir önemi kalmaz, orada sadece zulüm hüküm sürer. Evet, adalet devletin varlığının sebebidir. Ecdadımız, yüreğinin ve bileğinin gücüyle ele geçirdiği coğrafyaları, asırlar boyunca adaleti sayesinde huzurla, güvenle yönetmeyi başarabilmiştir. Bunun için Kanuni Sultan Süleyman Han ‘Kılıcın yapamadığını adalet yapar’ diyor. Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miras da işte bu anlayış olacaktır.”

Adaletin aynı zamanda, toplumun huzur ve barışının, mutluluğunun ve refahının teminatı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Herhangi bir haksızlığa ‘dur’ diyecek, millet adına hakkı sahibine teslim edecek olan da yine adalettir, adaletin temsilcileridir. Dolayısıyla, adalet sistemini geliştirmek için atılan her adım, bizim için değerlidir, kıymetlidir, önemlidir” dedi.

Kadim kültürde yargı

İşte bunun için kadim kültürde yargı mensubunun hikmet, feraset ve basiret sahibi olmasının beklendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu açıdan bakıldığında adalet dağıtanların sorumluluğunun büyük, yükünün fazla, vebalinin ağır olduğunu vurguladı.

“Maalesef yakın tarihimizde bu mukaddes sorumluluğu ‘millet için ve millet adına’ taşımaktan bihaber, sözüm ona yargı mensuplarına rastladık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Asıl görevlerini bir kenara bırakıp vesayet güçlerine, darbecilere, cuntacılara selam duran adalet temsilcilerinin elinde yargının nasıl bir zulüm makinesine dönüşebileceğini hep birlikte gördük. Milletimiz, 27 Mayıs’ın ‘Yaslıada’ mahkemelerinde, darbecilerin kurdukları sözde mahkeme kürsülerini ve orada oturanları unutmadı. Yine ‘bir sağdan, bir soldan’ diyerek gençleri emirle darağacına gönderen 12 Eylül faşizminin pervasızlığı hâlâ hafızalarımızda tazedir. ‘Bin yıl sürecek’ dedikleri 28 Şubat zulmüne ortak olan, vesayetçilerden brifing alan sözde yargı mensuplarının sergiledikleri rezillik daha dün gibi gözlerimizin önündedir.”

Hukukun zulme alet edildiği bu kötü alışkanlığın son halkasını FETÖ’cü hainlerin sergilediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu alçak örgütün hâkim-savcı görünümlü mensupları, milletimizin adalet duygusunu en kirli, en rezil şekilde suiistimal etmeye kalktılar” dedi.

Merhum Aliya İzzetbegoviç’in “Biz savaşı öldüğümüzde değil, düşmanlarımıza benzediğimizde kaybederiz” sözünü asla unutmayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu nedenle haktan, hukuktan asla vazgeçmeyeceğiz. Amaca giden her yolu mubah gören anlayışı reddediyoruz. Doğru ve düzgün amaçlarımıza, doğru ve düzgün araçlarla ulaşmaya devam edeceğiz. Adaleti sadece adliye binalarına, duruşma salonlarına tahsisli bir kavram olarak görmeyeceğiz. Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi; ‘Adalet, hakkı yerine koymaktır ve sade mahkemelerde değil, hayat ve muamelelerin her şubesinde aranması gerekli başlıca şarttır.’ Evet, adalet hayatın her alanında, toplumun her kesiminde, devletin tüm görevlerinde aranmalı ve titizlikle yerine getirilmelidir.”

Demokrasilerde, hukukun ve hakkaniyetin sınırları

Adil davranma yükümlülüğünün her kurum ve fert için geçerli bir yükümlülük olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bununla birlikte, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı, kararlarının hiçbir koşulda eleştirilmeyeceği anlamına da gelmez. Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır. Sistemin bu şekilde işlemesi hukuk devletinin en basta gelen şartıdır ancak bir kararın bağlayıcılığı başkadır, eleştirilmesi başkadır. Demokrasilerde, hukukun ve hakkaniyetin sınırları içinde yargı kararları da eleştirilebilir, tartışılabilir, üzerinde farklı görüşler ifade edilebilir. Hayatın ve yapılan işin tabiatı gereği, yargının verdiği kararı beğenen kadar beğenmeyen de çıkabilir. Hatta yargı kararlarına getirilecek ilmi, hukuki, makul, mantıklı, yapıcı eleştiriler, yargıya engel değil, tam tersine yargının gelişmesine destek olur. Bunun için yargının, kamusal tartışmaya katkı sunan her türlü eleştiriye açık olması gerektiğine inanıyorum. Tabii bunu yaparken, hâkimin ve savcının yasaları uygulamakla vazifeli olduğunu asla hatırdan çıkarmamalıyız.”

Hükümetleri döneminde her alanda olduğu gibi adalet alanında da reform iradelerini sürekli canlı tuttuklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalette reform iradelerinin son halkalarının, 2019’da açıkladıkları Yargı Reformu Stratejisi Belgesi ile geçen mart ayında milletle paylaştıkları İnsan Hakları Eylem Planı olduğunu söyledi.

Reform stratejisi

“Reform stratejimizin temelinde özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye idealimiz bulunmaktadır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gücüne güç katacak yolun hukuktan, demokrasiden, kalkınmadan geçtiğini, bu doğrultuda gece gündüz çalıştıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hak, hukuk ve insan hakları gibi kavramları, bugüne kadar hiçbir gündelik ajandaya ya da ucuz politikaya teslim etmedik, etmeyeceğiz. Dünyanın dört bir yanında bu kavramların hangi hukuksuzluklara ambalaj yapıldığını, hangi insanlık dramlarının yaşandığını da hep birlikte izliyoruz. Biz, toplumların ve devletlerin ancak vicdanın ve adaletin hâkimiyetiyle ayakta kalabileceğine tüm samimiyetimizle inanıyoruz. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturuyla hazırladığımız İnsan Hakları Eylem Planı’yla, insan haklarına dayalı bir devlet anlayışının, hem idarenin iş ve işlemlerinde hem de yargı pratiğinde esas olmasını hedefliyoruz. Belgenin uygulama takvimini, her bir faaliyet için belirlediğimiz sürelere uygun şekilde takip ediyoruz. Adli tatilden hemen önce çıkan Dördüncü Yargı Paketi’mizle kadına yönelik şiddetle mücadeleyi ceza kanunu seviyesinde yaptığımız değişiklikle güçlendirdik.”

Yeni Anayasa süreci

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece bugüne kadar yaptıklarıyla yetinmediklerini, asıl bundan sonra yapılacaklara baktıklarını vurguladı.

“Yeni bir yargı paketi için hemen kolları sıvadık. Arkadaşlarımız en kısa zamanda bu yeni paketi Meclis’in gündemine getirecekler” bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Yeni Anayasa konusundaki süreci de yakından takip ediyoruz. Cumhur İttifakı’ndaki ortağımızla birlikte kendi hazırlığımızı yavaş yavaş şekillendiriyoruz. Gönlümüz arzu eder ki tüm siyasi partiler olarak, Anayasa hazırlığını birlikte gerçekleştirelim. Milletimizin kahir ekseriyeti tarafından benimsenecek, iç tutarlılığı olan, ülkemizin orta ve uzun vadedeki ihtiyaçlarını karşılayacak, makul bir metin ortaya çıkartacağımıza inanıyoruz. Diğer partilerin de Anayasa metinlerini önümüzdeki aylarda açıklamalarını bekliyoruz. Şayet hazırlanan bu taslakları müzakere etme ve ortak bir metin çıkarma imkânı ortaya çıkarsa Türkiye için büyük bir kazanç olacaktır. Ancak geçmişteki tecrübelerimiz ve hâlihazırda sergilenen üslup bize bu konuda çok da ümit vermiyor. Her ne şekilde olursa olsun, önümüzdeki yılın ilk aylarında kendi hazırlığımızı milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız. Neticeten, ülkemizde demokrasinin, hukuk devletinin, yasamanın, yürütmenin, yargının daha iyi işlemesini sağlayacak tüm reformların takipçisiyiz.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *