ABD-Türkiye ilişkilerini yorumlayan ABD merkezli Hudson Enstitüsü uzmanlarından Michael Doran, ABD’nin, en yakın müttefikinin en nefret edilen düşmanını desteklediğini belirtirken, Afganistan’da Türkiye’nin ‘yeteneklerinden’ söz etti, ayrıca İsrail gazının Avrupa’ya iletiminde uygun rotanın Türkiye olduğunu vurguladı!
‘Afganistan’daki iş birliği, ilişkilere ‘çok olumlu’ katkı yapacak’
ABD merkezli Hudson Enstitüsünde kıdemli uzmanı Michael Doran, ABD ile Türkiye’nin Afganistan’da Kabil Hamid Karzai Havalimanı’nın güvenli bir şekilde işletilmesi konusunda iş birliği yapmasının, iki ülke arasındaki ilişkiler üzerinde çok olumlu bir etki yapacağını söyledi.
Doran, AA muhabirinin, Türk-Amerikan ilişkilerine ve Afganistan’daki son duruma ilişkin sorularını yanıtladı.
Türkiye ile ABD’nin Kabil Hamid Karzai Havalimanı konusunda iş birliği yapması konusuna ilişkin Doran, “Bunun daha geniş ilişkiler üzerinde son derece olumlu bir etkisi olacağını düşünüyorum ya da en azından ABD ve Türkiye arasındaki askeri ilişkiler üzerinde çok olumlu bir etkisi olacak ki bu da şu an için çok önemli.” dedi.
Doran, iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin tarihsel açıdan ilişkilerin temel taşı olduğunu belirterek “ABD, YPG’yi desteklemeye başladığından beri bu ilişki gerçekten kötüleşti ve güçlü askeri iş birliğine ne kadar hızlı dönebilirsek her iki ülke için de o kadar iyi olacağını düşünüyorum. Türk yönetimi ABD’nin (Afganistan’dan) geri çekildiğini ancak yine de orada çıkarları olduğunun farkında. ABD de Türkiye’nin yapabileceği, öne çıkarabileceği ve ittifaka büyük katkı sağlayacak bazı yeteneklere sahip olduğunun farkında. Dolayısıyla bunun, Türkiye ilişkilerinin geleceği için çok iyiye işaret olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
‘ABD, terör örgütü ile ilişkisini bitirmeli!’
Doran, ABD’nin YPG/PKK terör örgütü ile iş birliğini bitirmesi gerektiğine dikkati çekerek “Şahsen ben her zaman YPG ile ortaklığın son derece dar görüşlü ve açıkçası yanlış olduğunu düşündüm. Çünkü benim görüşüm YPG’nin PKK olduğu, Türkiye’nin yakın bir müttefik olduğu ve ABD’nin en yakın müttefikimizin en nefret edilen düşmanını desteklediği yönünde.” değerlendirmesinde bulundu.
Amerikan ordusunun YPG/PKK ile ortaklığının hiçbir anlamı olmadığını belirten Doran, “Sanırım ABD’de uzun zamandır bunun doğru olmadığına dair artan bir farkındalık var.” ifadesini kullandı.
Doran, ABD’nin kendi kendini bu konuma getirdiğini ifade ederek “Bana kalsa YPG ile olan ilişkiyi keser ve Suriye’de doğru sonuca ulaşmak için doğrudan Türklerle çalışırdım.” dedi.
Obama’nın İran siyaseti
Washington yönetiminin terör örgütü YPG/PKK’ya ihtiyaçları olduğunu ileri sürerek ilişki kurması ancak bu ilişkinin bir noktada, ele geçirilen toprakları yönetmeye kadar varan stratejik bir ortaklığa dönüşmeye başlaması konusunda ABD’yi bu noktaya getiren şeyi Michael Doran, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın İran siyaseti olarak yorumladı.
Doran “Bunu anlamanız için Obama yönetiminin stratejik zihniyetini anlamalısınız. Obama yönetimi, Amerikan halkına belli etmeden sinsi bir şekilde, ABD’yi Orta Doğu’da İran’la aynı çizgiye getiriyordu. (Beşşar) Esed’e karşı olan muhalefeti desteklemek istemedi çünkü Esed İran’ın en yakın müttefikiydi.” ifadelerine yer verdi.
Obama’nın ayrıca Amerikan kamuoyuna karşı DEAŞ ile mücadele etmek zorunda hissettiğini belirten Doran ancak bunu İran’la kurulan ilişkiyi zedelemeden nasıl yapacağı konusunda bir yol bulmaya çalıştığını kaydetti.
Doran, Obama yönetiminin YPG ile aynı çizgiye gelmesini şöyle açıkladı: “Bu örgütü (DEAŞ) bitirmek için Türklerle çalışsaydı, Esed’e muhalif olanları güçlendirecekti, bunu istemiyordu. Diğer taraftan, Ruslarla da iyi geçinmek istedi. Muhaliflerle çalışsaydı Rusların elini zayıflatmış olurdu ve bu da İran nükleer anlaşmasını imkansız kılardı. İranlılar da bunu kendilerine karşı atılmış bir adım olarak görürdü. Yani değişen dengeyi kendi aleyhine görürdü. Elde kalan yol, YPG ile çalışmaktı. Çünkü tarihsel olarak PKK’nın Ruslarla ilişkileri vardı. İran ile de arası kötü değildi. Esed ile de geçici bir anlaşması vardı. Esed, tüm güçlerini batıya kaydırmak zorunda olduğunu ve bunun ülkenin doğusunda bir güç boşluğu oluşturacağının farkındaydı. O boşluğu kim dolduracaktı? Türkiye. Türkiye’nin o boşluğu doldurmasını istemedi. Bu yüzden Esed Kürt ayrılıkçılarını (YPG/PKK) sevmediği halde Türklerin oraya girmesine karşı onlarla (YPG/PKKK) yola gitmeyi tercih etti. ABD de bu pozisyonu benimsedi. Bunu açıkça ifade etmediler ama yaptılar ve Washington’da halen birçok kişi bunu anlamıyor.”
‘İran’ın ABD ile anlaşma imzalaması hayal’
İran destekli güçlerin Irak ve Suriye’de ABD güçlerine saldırdığı halde Joe Biden yönetiminin İran ile nükleer anlaşmaya dönmeye çalıştığı konusundaki çelişkinin ortada olduğunu vurgulayan Doran, “Biden yönetiminin, Ortak Kapsamlı Eylem Planı (İran nükleer anlaşması) üzerinde İran’la bir mutabakata varmaya çalıştığı sırada, Amerikalılar, Devrim Muhafızları’nın kontrolü altındaki İran destekli güçler tarafından doğrudan saldırı altındalar. Açık olalım. Yani bu hiç mantıklı değil. Bu rejimin ABD ile bir anlaşma imzalayacağına inanmak hayal ürünü. Bu yüzden yapılacak doğru şey, müttefikimiz, dünyanın o bölgesini istikrara kavuşturmak için stratejik meselelerde yarım asırlık iş birliğine sahip olduğumuz Türkiye ile çalışmaktır.” dedi.
‘İsrail gazı için en iyi rota Türkiye’
Doran, ABD yönetimlerinin Doğu Akdeniz konusundaki tutumlarını da eleştirdi.
ABD’nin rolünün Akdeniz’de ara buluculuk olması gerektiğine işaret eden Doran, iki ülke arasında bir orta yolun bulunması gerektiğini belirtti.
Doran, İsrail ile Yunanistan’ın, Avrupa’ya gaz transferi için ortaklık yapmasını fantezi olarak yorumlayarak “İsrail gazının yani Doğu Akdeniz gazının Yunanistan üzerinden Avrupa’ya gitmesinin ticari olarak uygun bir yolu yok. Bu bir fantezi. Ticari olarak uygun rota Türkiye’den geçiyor.” dedi.
Doran, Doğu Akdeniz’deki gazı Türkiye, İsrail ve Yunanistan arasında paylaşmak konusunda bir anlaşma olmasının, bölgedeki herkesin yararına olacağını ifade etti.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *