“Futbolda şike” soruşturmasında kumpas kurdukları gerekçesiyle 88 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Hidayet Karaca 1406 yıla, Nazmi Ardıç da 1972 yıla mahkum edildi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi‘nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmada mahkeme heyeti başkanı kararı okudu.
Buna göre, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, 76 kez uygulanmak üzere “haberleşmenin gizliliğini ihlal”, 166 kez “resmi belgede sahtecilik” ve 91 kez “iftira” suçlarından 1406 yıl hapisle cezalandırıldı.
FETÖ‘nün “futbolda şike” soruşturma sürecini başlattığı iddiasıyla yargılanan eski polis memuru Lokman Yanık, “silahlı terör örgütüne yardım etmek”, 91 kez uygulanmak üzere “iftira” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplam 161 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, 74 kez “haberleşmenin gizliliğini ihlal”, 86 kez “iftira” ve 148 kez “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplam 1972 yıl 10 ay hapse mahkum edildi.
Davada, diğer sanıklara da çeşitli suçlardan hapis cezaları verilirken bazıları da beraat etti.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, “bir numaralı” sanık FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in 35 yıldan 85 yıla kadar, kapatılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın 35 yıldan 78 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında 35 yıldan 80 yıla kadar hapis cezası öngörülen iddianamede, eski milletvekili İlhan İşbilen ve iş adamı Muammer İhsan Kalkavan’ın 35 yıldan 85 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
İddianamede, dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu, İstanbul Organize Suçlar ile Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, kapatılan Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, Prof. Dr. Suat Yıldırım, avukat Orhan Erdemli, eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer ve avukat Cemalettin Mutlu ile diğer 95 sanık hakkında da çeşitli sürelerle hapis cezaları talep ediliyor.
5 sanıklı dosyada karar
Davanın açıldığı İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 3 Temmuz 2020 tarihli duruşmada, firari sanıklar ile haklarında yalnızca “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlaması bulunan bazı sanıkların dosyasını ayırmış, böylece sanık sayısı 88’ye düşmüştü.
Dosyası ayrılan 5 sanık yönünden görülen davanın 30 Aralık 2020 tarihli duruşmasında karar açıklanmıştı. Haklarında sadece “örgüt üyeliği” suçu bulunduğu gerekçesiyle dosyaları ayrılan 5 sanıktan Nazif Aktaş, “FETÖ’ye yardım etme” suçundan 3 yıl 9 ay, Orhan Erdemli ise aynı suçtan 3 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Sanık Erdemli’nin etkin pişmanlık hükümleri gerekçesiyle cezasını 1 yıl 10 ay 15 güne indiren heyet, bu kişinin cezasını açıklanması hükmünü de geri bırakmıştı.
Heyet, diğer sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Mehmet Baransu ve Ali Çelik hakkında, “FETÖ’ye üye olmak” suçundan açılan davayı ise mükerrer olması nedeniyle reddetmişti.
Ali Koç’tan açıklama
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumlarının karşısındaki binada yapılan duruşmaya, Ali Koç’un yanı sıra Fenerbahçe kulübünün yönetim kurulu üyeleri ile avukatları katıldı. Ali Koç, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Üzülerek söylüyorum. Fenerbahçe açısından tarihi bir gün, keşke bugünleri yaşamasaydık. Bir pazar sabahı başlayan ve Fenerbahçe’yi bugüne kadar maddi ve manevi çok büyük zarara uğratan bu davada çok önemli bir dönüm noktasına geldik. Hukuken süreç tamamlanmadı. Yargıtay’dan kararı bekliyoruz. İnşallah karar adli tatilden önce çıkar. Bir şey değişeceğini sanmıyorum.” ifadelerini kullandı.
“Fenerbahçe’ye yaşatılanlar hiçbir kelimeyle ve hukuki sonuçla ölçülemez.” diyen Başkan Koç, şöyle devam etti: “Maddi ve manevi zararlar, kolay karşılanabilecek konular değiller. Hukuken hakkımızı arama safhasındayız. Daha gidecek çok yol var. Bunun hesabını sormamız gerek, çok kurum ve kişiler var. Biz olalım ya da başkaları olsun. Aziz Başkan, zamanında mücadelesini verdi. Biz de şimdi mücadelesini veriyoruz. İstisnasız bu görevde kimler olursa olsun sonuna kadar mücadele vereceğiz. Mutlu değiliz. Zafer çığlıkları içinde değiliz. Çok kızgınız ve kırgınız. Bu kızgınlık ve kırgınlık, bu camia hakkını alana kadar devam edecektir.”
Örgütün en önemli ayağının medyası olduğunu öne süren Ali Koç, şunları söyledi: “Bu terör örgütünün en önemli ayağı medyasıydı. Bugün hiç utanmadan bu örgüte lanet okuyanlar, o süreçte isteyerek bunların maşası oldular. Bunlarla da hesaplaşmalıyız. Gücümüz milyonlarca taraftardan gelmektedir. Bunları yaptıklarına pişman edeceğiz. Kulübün zararlarını bir şekilde telafi etmemiz lazım. Bu, işin Fenerbahçe ayağı. Bizim kadar hatta bizden daha çok mağdur olmuş insanlar ve kurumlar var. Türkiye Cumhuriyeti, bunların en sonuncusunu temizleyene kadar bu bilinçle üstüne gitmelidir. Yeterince ders alınması lazım. Bu ders alındı mı, alınmadı mı emin değilim. Bunun ülkemizde hiçbir zaman yaşanmaması için yaşananlardan Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak derslerimizi almamız gerek. İnanın hiçbir şey bitmiş değil. Gözümüzü açık tutmalıyız. Bütün bunların temizlenmesi lazım. Temizlenmediği alanlar da var. Her alanda olabildiğince Türkiye Cumhuriyeti bunu yapabilecek muktedir bir devlettir. İçimizde buruk bir sevinç var. Keşke sizlerin önünde böyle bir konuşmayı yapıyor olmasaydım. Bunlar, Silivri’ye onlarca hapishane yapacaktı. Allah’tan bu emellerine ulaşamadılar.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *