Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporu

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporu

Avrupa Parlamentosu (AP), Avrupa Birliği’nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini askıya alması çağrısında bulunan, aynı zamanda Ankara’nın “Ermeni soykırımını” kabul etmesi istenen raporu kabul etti.

Avrupa parlamentosunda yapılan oylamada 480 milletvekili rapor lehine oy kullanırken 64 milletvekili aleyhte oy verdi. 150 milletvekili ise çekimser kaldı.

Tükiye ile ilgili eleştiriler

İspanyol milletvekili Nacho Sanchez Amor tarafından hazırlanan raporun Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleriyle ilgili genel değerlendirmesinde Türkiye’nin, Avrupa Birliği (AB) değerlerinden uzaklaştığı iddia edildi.

Doğu Akdeniz’deki durumun Türkiye-AB ilişkilerini tarihin en düşük seviyesine getirdiği belirtilen raporda, diyaloğun yeniden tesis edilmesi ve mevcut sorunların temelinde yatan sebeplerin çözülmesi için tarafların ilişkileri derinlemesine değerlendirmesi gerektiği kaydedildi.

İlişkilerin gerilediği savunuldu

Raporda “hukukun üstünlüğü ve temel haklar, kurumsal reformlarda geriye gidiş ile özellikle AB üyelerine karşı izlenen dış politika” nedeniyle ilişkilerin gerilediği savunuldu.

AB’nin Türkiye ile diyalog ve pozitif gündem çabalarının onaylandığı raporda, durgun katılım sürecinin iki tarafta da “yorgunluğa” yol açtığı kaydedildi. Türkiye’nin ciddi reformlar yapmayı taahhüt ettiği dönemde AB Konseyi’nin yargı ve temel haklar ile adalet, özgürlük ve güvenlikle ilgili iki müzakere başlığının açılmasını engellediği, ancak engellemenin gerilemeye bahane edilmemesi gerektiği belirtildi.

İç ve Dış Kurumsal politikalarda değişim istendi

AP milletvekilleri, Türkiye’nin “iç, dış ve kurumsal politikalarında değişim olmaması halinde” AB Komisyonunun Türkiye ile katılım müzakerelerini resmen askıya almayı tavsiye etmesini istedi ve gerekirse gelecekteki ilişkiler için olası “yeni modeller” araştırılmasını ancak müzakerelerin sadece kültürel veya dini gerekçelerle bozulmaması gerektiğini vurguladı.

Raporda bölgenin istikrarı için Türkiye’nin stratejik öneme sahip bir partner ülke ve AB’nin NATO içinde de olmak üzere mümkün olan en iyi ilişkileri kurmak istediği bir müttefik olduğu belirtildi.

AB’nin işbirliğinde çıkarı var

AB’nin, Türkiye ile birçok alandaki stratejik uyumunda ve yapıcı iş birliğinde çıkarı bulunduğu ifade edilerek, olumlu ilişkiler için bu görünümü, Türkiye’nin mevcut politikalarının engellediği ileri sürüldü.

Türkiye’nin terörle mücadele yasasını uluslararası standartlarla uyumlu hale getirmesi gerektiğini savunan milletvekilleri, meşru güvenlik endişeleri bulunduğunu da belirterek terör örgütü PKK’nın saldırılarını kınadı.

‘Kürt meselesi’, ‘İstanbul Sözleşmesi’, ‘Paris Anlaşması’

Kürt meselesinin hak ettiğinden daha az dikkat çektiğini ifade eden milletvekilleri, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekilmesini kınadı, ayrıca Türkiye’ye iklim değişikliğiyle ilgili Paris Anlaşmasını onaylama çağrısında bulundu. AP’nin raporunda “başkanlık sisteminin otoriter yorumunun güçlenmesinden”, seçim reformu hakkındaki açıklamalardan, “ultra milliyetçi” söylem kullanımından ve siyasi kutuplaşmadan endişeli olunduğu belirtildi.

Sığınmacıların entegrasyonuna övgüler

Türkiye’nin yaklaşık 4 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaparak önemli bir rol oynadığı, sığınmacıların entegrasyonu için yürütülen çalışmaların övgüyle karşılandığı kaydedilen raporda, AB’nin sığınmacılara yardımlarının devam etmesi istendi.

Yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadelede Türkiye-AB ilişkisinin özellikle arz zinciri oluşturulmasında derinleşmesi istenen raporda, Gümrük Birliğinin modernizasyonunun tarafların çıkarına olacağı, vize serbestisi sürecine destek ifade edilerek vize serbestisinin toplumlar arasındaki temasa katkı sunacağı vurgulandı.

‘Egemen bir ülke ama AB’ye aday ise, AB’nin dış politikasına uyumu hedeflemeli’

Milletvekilleri, Türkiye’nin egemen bir ülke olarak kendi çıkarlarına uygun dış politika izleyebileceğini ancak AB’ye aday bir ülke olarak AB’nin dış politikasına uyumu hedeflemesi, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs gibi sorunların çözümünde diyalog ve diplomasinin kullanılması gerektiğini belirtti. Kıbrıs konusunda AB’ye ve üye ülkelere müzakereleri başarıyla sonuçlandırmak için daha aktif rol oynama çağrısı yapıldı. Türkiye’nin Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ politikaları da eleştirildi.

Tek taraflı adımları devam ederse yaptırım tehdidi

Türkiye’yi AB ile yapıcı diyaloğa davet eden milletvekilleri, AB’nin mümkün olan tüm diyalog durumlarını takip etmeyi sürdürmesini istedi. Bunun mümkün olmaması ve Türkiye’nin “tek taraflı adımları atmaya devam etmesi” durumunda AB’nin yaptırımlar dahil elindeki imkanları kullanması talep edildi.

Milletvekilleri, parlamentolar arası toplantıların yanı sıra Türkiye-AB liderler toplantısının düzenlenmesi çağrısında bulundu. Raporun sonunda ilişkileri genel anlamda düzeltmek için iki tarafın da saygılı bir dil kullanması, mevcut önyargılar ve yanlış anlamalarla mücadele etmek, kamuoyunda karşı tarafın imajının tarafsız algılanmasını sağlamak için çaba göstermesi gerektiği ifade edildi.

Ermeni soykırımını tanıma çağrısı

Milletvekillerinin verdiği değişiklik önergelerinin oylanmasıyla rapora 1915 olaylarının 100. yılında AP’de kabul edilen karar tasarısına atıf yapan bir madde eklendi ve Türkiye’ye sözde “Ermeni soykırımını” tanıma çağrısı yapıldı.

Türkiye’ye mali yardımlar devam etsin

Değişiklik önergeleri arasında bulunan Türkiye’nin üyelik müzakereleriyle Türkiye’ye mali yardımların tamamen sonlandırılmasını içeren maddeler ise reddedildi.

Türk Dışişleri Bakanlığından rapora tepki

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2019-2020 Yılı Türkiye Raporu’nda, “Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini yeniden canlandırmaya yönelik çaba harcanan bir dönemde, nesnellikten uzak tavsiye kararının kabul edilmesinin mümkün olmadığını” belirtti. Bakanlığın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:

“Avrupa Parlamentosu’nun (AP) tavsiye kararı niteliğinde olan 2019-2020 Yılı Türkiye Raporu, 19 Mayıs 2021 tarihinde AP Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.

Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin, AB’ye üyelik perspektifi temelinde olumlu bir gündem çerçevesinde yeniden canlandırılmasına yönelik çaba harcandığı bir dönemde, tek taraflı ve nesnellikten uzak olan sözkonusu tavsiye kararının kabul edilmesi mümkün değildir.

İnsan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü, yönetim yapımıza ve siyasi partilere ilişkin gerçek dışı iddialar içeren, ülkemizin etkin, çözüm odaklı, insani ve girişimci dış politikasını tehdit olarak gören, Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında tamamen haksız, yanlı Yunan ve Rum tezlerini yansıtan ve 1915 olaylarına ilişkin tek taraflı tutarsız Ermeni anlatılarına dayanan önyargılı bu yazımı reddediyoruz.

Raporda Türkiye’nin katılım müzakereleri sürecinin geleceğini tartışmaya açmaya yönelik ifadeleri vizyonsuzluk ve ahde vefa ilkesinden sapma çabası olarak görüyoruz. Ülkemizin katılım müzakereleri sürecinde yaşanan duraksamanın, Türkiye’nin reform iradesinin eksikliğinden veya AB müktesebatını üstlenme yetersizliğinden değil, bazı çevrelerin en başından bu yana, üyelik sürecini Türkiye aleyhinde siyasi istismar vesilesi olarak kullanmış olmasından kaynaklandığını en iyi AB kurumları ve AP üyeleri bilmektedir.

AB üyeliği, Türkiye için stratejik bir hedeftir ve tüm Avrupa ve ötesi için bir kazanç olacaktır. Ülkemiz bu hedef doğrultusunda çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir.

AB tarafı, taahhütlerimizi yerine getirdiğimiz 18 Mart Türkiye-AB Mutabakatı kapsamında, özellikle göç konusunda çabalarımızı söylemde takdir ederken, katılım sürecinden göç işbirliğine kadar 18 Mart Mutabakatındaki kendi taahhütlerini yerine getirme konusunda somut bir adım atamama kısır döngüsünden çıkmalıdır.

AB’ye aday ülke olarak, AP’den beklentimiz, Türkiye aleyhindeki temelsiz iddiaların ve körü körüne suçlamaların zemin bulduğu platform olmak yerine, Türkiye’yle ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği ile ülkemizin AB’yle bütünleşme sürecine ne şekilde katkı sağlanabileceğine yönelik yapıcı çalışmalar yürütmesidir.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *