RAMAZAN VAR Kİ HAYAT VAR

RAMAZAN VAR Kİ HAYAT VAR

Ramazan yani Kur’an… Kitabımız böyle algılamamızı istiyor biliyorsunuz. Her şeye rağmen Ramazan ayı bir uyanış, silkinme, tevbe ayı oluyor. Kapıldığımız rüzgarlara karşı iki yakamızı toparlamak için bir fırsat sunuyor.

Ramazan’dan geriye bakınca acziyetlerimizi, doymayan iştihalarımızı, kör cehaletlerimizi fark edebiliyoruz. Kısacası Allah’ı hatırlatıyor Ramazan, bize ve küresel azgınlığa. Biz Müslümanlara bir ayna tutuyor Ramazan ve bak diyor kendine, iyice bak! Seyret pek beğendiğin cemalini! İşte bu yüzle çıkacaksın Allah’ın huzuruna! Haz ve hıza kaptırdığın benliğinin karekodu bu yüzdedir işte.

Değerli kardeşlerimiz!

Ramazan adeta bir nur iklimi getirmekte bize, içinde yıkanalım diye. Oruç ayı huşû getiriyor, takvayı daha bir erişilir kılıyor, tefekkürü canlandırıyor, duygularımızı inceltiyor. Daha çok şeyler katıyor bize. Belki kimilerimiz kendini Allah’a daha yakın hissediyor. Kimilerimiz gizli gizli üç beş damla göz yaşı akıtıyor, düşündükçe hali pürmelalini. Bütün bu muhasebelerimizi istersek çoğaltabiliriz. Terk edemediğimiz kötü alışkanlıklarımızı, ayıkamadığımız gafletlerimizi ebediyen bırakabiliriz, Allah’ın rızasına doğru. Hiçbir kötü alışkanlık, Allah’ın rızasından daha hatırlı değildir, biliriz.

“Ramazan, yani Kur’an” diyor dedik, Kitabımız. Kitap deyince de Rasulullah diyor dilimiz/gönlümüz. Çünkü öyle. Allah Rasulü, yanındaki bir avuç müminle Bedir yollarına düşmüştü bir Ramazan gününde. Bir başka Ramazan gününde ise Mekke’nin yolunu tutmuştu. Oruçtular yani. Fetih gününe ev sahipliği yapmıştı Ramazan ayı. Uhud ve Hendek savaşları Şevval ayında olmuştu, yani bayram yerine geçmişti müminler için. İşte Kur’an, işte Rasûl (sav).

Demek ki Ramazan, Kur’an, Allah yolunda cihad, Rasûl ve mümin gibi kelimeler mükemmel uyumlu bir sahne oluşturuyorlar. Ramazan bize de cihadı hatırlatmalı değil mi? Hatırlatmıyorsa, demek ki yine bir sorunla karşı karşıyayız. İsterseniz şöyle düşünelim: Bizim cihad için ilk adımımız, Kur’an’ı bir de bu gözle okumak olabilir. Belki ilk fark edeceğimiz şey, Bedir ve Fetih’ten önce nefislerimizi cihada hazır hale getirmek gerektiği olacaktır.

Velayetten bahsediyor Kitabımız. Kafirlerin kendi aralarında bir velayetleri var, velayeti siz gerçekleştirmezseniz, kafirlerin velayetinden yeryüzüne ne düşecek biliyor musunuz: Fitne ve ifsat. Nitekim bu akıbeti şu anda yeryüzünde iliklerine kadar hissetmeyen bir tek kul yoktur. İşte bu fitne ve ifsadın def’i, biz müminlerin velayetimizle olabilecektir. Ramazanımız bize bunları düşündürecek sanırız.

İslam ümmeti olarak büyük zafiyetler yaşadık. Büyük yitiklerimiz oldu. Bu büyük yitiklerimizi bulmak, onları kaybetmekten daha kolay aslında. Ramazan ayımız bu iş için bir besmele olur inşaallah.

Tüm bu duygu ve düşüncelerimizle Ramazanınızı tebrik ediyoruz. Hep birlikte, yeniden büyük İslam ailesini kurabileceğimiz, büyük İslam ailesi olarak oruç tutup, büyük İslam ailesi olarak bayram edeceğimiz günlerimizin olmasını Rabbimizden niyaz ediyoruz. O’nun yardımının her an hâzır ve nâzır olduğunu biliyoruz. Bütün mesele bizim cehdimizde.

İKTİBAS

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *