Katılım Bankacılığı Müdürlüğü üzerine görüşler

Katılım Bankacılığı Müdürlüğü üzerine görüşler

“Katılım bankalarının, ‘banka’ unvanına sahip oldukları ve bankacılık faaliyetleri yürüttükleri için diğer bankalar gibi Merkez Bankası ile çok sıkı ilişkileri bulunuyor.”

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) İdare Merkezi bünyesinde kurulan Katılım Bankacılığı Müdürlüğü, TCMB’nin katılım bankaları ile ilişkilerinde ve çalışmalarında etkinliği artırmayı hedefliyor.

AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, kamu katılım bankalarının katılım finansına dahil olduğunu hatırlatarak, katılım bankacılığının genel bankacılık sektöründeki payını giderek artırdığını ve sistemdeki varlığını daha kuvvetli hissettirdiğini söyledi.

‘Katılım bankaları da bankacılık faaliyeti yürütüyor’

Katılım bankacılığının, bankacılık sektörü içerisindeki payının uzun süredir yüzde 5 civarında iken son dönemde bu oranın yüzde 7’yi geçtiğini belirten Bulut, şöyle konuştu:

“Karar alıcılar daha sağlam, reel sektöre dayanan ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayan faizsiz bankacılık sektörü ile ilgili planlarında kısa vadede pazar payını yüzde 15’e çıkarmayı hedefliyor. Geleneksel bankacılık sektöründen ayrışan katılım bankalarının, ‘banka’ unvanına sahip oldukları ve bankacılık faaliyetleri yürüttükleri için diğer bankalar gibi Merkez Bankası ile de çok sıkı ilişkileri bulunuyor. Gerek sektörün potansiyeline ulaşma noktasındaki son dönemdeki büyümesi, gerekse de Türkiye’nin faizsiz finansın dünyadaki merkezlerinden biri olma hedefi ile karar alıcıların faizsiz finans sektörünün bölgemizde ve dünyada giderek öneminin artmasına bağlı olarak Merkez Bankası nezdinde Katılım Bankacılığı Müdürlüğü’nü kurma ihtiyacını doğmuş gibi görünüyor.”

‘Yeni ürünler geliştirmek mümkün olacak’

Müdürlüğün, Merkez Bankası ile katılım bankalarının ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacağını belirten Bulut, “Sektörün işleyişinin de Merkez Bankası nezdinde daha iyi anlaşılması sağlanacak. Bu sayede yeni ürünler geliştirilmesi mümkün olacak. Sektörün en önemli ihtiyaçlarından birisinin ürün geliştirilmesi ve bu ürünlerin yaygınlaştırılması olduğu düşünüldüğünde kurulan Müdürlüğün etkileri olumlu yönde değerlendirilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Mehmet Bulut, Türkiye’nin faizsiz finansın merkezi olma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirterek, dolayısıyla faizsiz finansın kurumsal altyapısının geliştirilmesinin dünyadaki faizsiz fonların Türkiye’de birikmesi ve kullanılması alanındaki payını artıracağına işaret etti.

‘İstanbul, hem finansın hem de faizsiz finansın merkezi olabilir’

İstanbul Finans Merkezi Projesi’ne değinen Bulut, atılacak doğru adımlar ve oluşturulacak sağlam kurumsal yapı ile İstanbul’un sadece bir finans merkezi değil aynı zamanda faizsiz finansın da merkezi olacağını söyledi.

Merkez Bankası bünyesinde kurulan Katılım Bankacılığı Müdürlüğü’nün de Türkiye’nin sektöre verdiği önemi gösterdiğini ve sektörün daha sağlam bir kurumsal altyapıya kavuşmasına katkı sağlayacağını dile getiren Bulut, tüm olumlu yönlerine ve ülkeye olan faydasına rağmen katılım bankacılığının henüz konvansiyonel finans sistemi içerisinde hak ettiği yerde bulunmadığını ifade etti.

Servet Bayındır: Son derece kayda değer bir adım

İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Servet Bayındır, TCMB bünyesinde Katılım Bankaları Müdürlüğü gibi bir birimin oluşturulmasının katılım finansı için son derece önemli olduğunu vurgulayarak, “Müdürlüğün kurulması, ilgili otoritenin kendisini faize mahkum görmediğini gösteriyor. Bu hamle, alternatif arayışların varlığına işaret etmesi bakımından son derece kayda değer bir adım olarak değerlendirilmelidir.” dedi.

Katılım finansın kurumsal altyapısının geliştirilmesi noktasında kamu otoritesinin atması gereken çok adımlar ve kat edilmesi gereken bir hayli mesafe bulunduğu değerlendirmesinde bulunan Bayındır, şunları anlattı:

“Mevcut durumda ideale oldukça uzağız. Katılım finans hala müstakil bir kanuna sahip olamadı. Faizli olarak kurgulanmış 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve buna dayalı olarak çıkarılan yönetmeliklere göre faaliyet gösterilmektedir. Ülkemiz siyasi ve askeri açıdan İslam dünyasının lideri pozisyonunda. Ancak bu liderlik, ekonomik teori ve kurumlarla desteklendiğinde etkinliği daha da artacak ve süreklilik kazanacaktır. Bu da dünyada uygulanmakta olan ve tüm insanlıkla birlikte İslam ümmetinin de kaynaklarının sömürülmesi üzerine dayalı faizli kapitalist finansal sisteme alternatif teori ve kurumsal yapıların oluşturulup insanlığın hizmetine sunulması ile mümkün olacaktır. Ülkemizin siyasi, ekonomik yapısı ile yetişkin insan potansiyeli buna müsaittir.

‘İslam ülkelerindeki sermaye ülkemize akacak’

Böyle bir adım atılması durumunda önce siyasi ve ekonomik çalkantılar yaşayan İslam ülkelerindeki sermaye ülkemize akacak, devamında risk ve menfaat paylaşımı temelli adil bir gelir bekleyen tüm insanlık sermayesini bu tarafa yönlendirecektir. Biz buna talip olmalı, buna uygun ekonomik ve finansal yapıyı bir an önce oluşturmalıyız.”

“Faizsiz finansı tümüyle kuşatıcı bir Faizsiz Finans Kanunu’nu bir an önce çıkarmalıyız.” ifadesini kullanan Bayındır, katılım finans kuruluşlarından sigorta şirketlerine, portföy yönetim şirketlerinden gayrimenkul yatırım ortaklıklarına, tasarrufa dayalı finans kuruluşlarından, girişim sermayesi şirketlerine kadar kendilerini faizsiz finansla ilişkilendiren tüm kurum ve kuruluşların bir çatı altında toplanması gerektiğini belirtti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *