Afganistan barış müzakerelerde son durum nedir?

Afganistan barış müzakerelerde son durum nedir?

Afganistan müzakere heyeti üyesi Resul Talib “İki taraf henüz birbirini anlamaktan çok uzak bir noktada” açıklamasında bulundu.

Rahimullah Farzem / AA

Uzun bir bekleyişin ardından, 12 Eylül 2020’de “Afganlar Arası Barış Görüşmeleri” birçok yabancı ülke ve uluslararası örgüt temsilcisinin katılımıyla gerçekleştirilen bir etkinlikle, Katar’ın başkenti Doha’da resmen başladı. ABD’nin öncülüğünde 2001 sonrası oluşturulan siyasal düzeni temsil eden mevcut Afganistan hükümetiyle bu sisteme başkaldıran Taliban’ın, ülkede barışın tesis edilebilmesi için ilk kez aynı çatı altında toplandığı bu etkinliğin hemen ardından, müzakere usulü ve ajandasının belirlenmesi için, her iki tarafın eşit olarak temsil edildiği 10 kişilik “temas grubu” oluşturuldu. Aradan geçen 15 günlük sürede temas grupları arasında gerçekleştirilen birçok toplantıya rağmen müzakere usulüne ilişkin bir uzlaşmaya varılamaması nedeniyle, esasa ilişkin genel müzakere aşamasına geçilemedi.

Anlaşmazlık noktaları neler?

Açılış etkinliğini takip eden ilk hafta, taraflarca belirlenen temas grupları arasında, müzakere usulünün belirlenmesi amacıyla dört tur görüşme gerçekleştirildi. Bu görüşmelerde son 20 yılda Afganistan’da cereyan eden savaşın isimlendirilmesi, müzakerelerin hukuki temeli ve geçtiğimiz Şubat ayında Taliban ile ABD arasında imzalanan Doha Anlaşması’nın statüsü, anlaşmazlık noktaları olarak öne çıktı. Taliban heyeti son 20 yılda merkezi hükümete karşı yürüttükleri savaşın cihat olarak anılması, Sünni Hanefi fıkhının müzakere sürecinde tek hukuki dayanak olarak esas alınması ve ABD-Taliban barış anlaşmasının Afganlar arası barış görüşmeleri için “ana anlaşma” olarak kabul edilmesi ve görüşmelerin bu çerçevede yürütülmesini talep etmekteydi. Temas grupları arasında ikinci hafta devam eden zorlu görüşmelerin ardından, ilk iki madde konusunda uzlaşma sağlandığı bilgisi basına yansıdı. Taliban’ın 20 yıllık mücadelesinin şimdilik gündem dışında tutulması konusunda uzlaşmaya varılırken, müzakerelerin hukuki temeline ilişkin görüş ayrılığı da, tarafların tutumlarından karşılıklı taviz vermeleriyle aşılmış oldu. Buna göre müzakere süresince karşılaşılan ihtilaflar Hanefi fıkhı ve içtihadına göre çözülecek; fakat bunun dışındaki konularda Şiilerin ve diğer dini azınlıkların Afganistan anayasasında da tanınan Ahval-i Şahsiye hukukuna (doğum, ölüm, ehliyet, velâyet, vesâyet, evlenme, boşanma ve mirasla ilgili hallerde kendi hukuklarına göre ve cemaat mahkemelerinde yargılanmaları) riayet edilecektir. Taliban’ın Doha Anlaşması’nın Afganlar arası müzakerelerde temel alınması yönündeki talebiyle ilgili temas grubu arasında yürütülen müzakerelerden ise henüz sonuç alınamadı. Taliban’ın Doha Anlaşması’nın “ana anlaşma” olarak kabul edilmesi yönündeki talebinin Afganistan heyeti tarafından reddedilmesiyle süreç tıkanma noktasına gelmiş bulunuyor.

ABD-Taliban anlaşması neden önemli?

Hatırlanacağı üzere, ABD ile Taliban delegasyonu arasında 18 ay süren bir dizi görüşmenin ardından, 28 Şubat 2020’de Katar’ın başkenti Doha’da barış anlaşması imzalanmıştı. Doha Anlaşması Taliban ile ABD arasında imzalanmasına rağmen, mevcut Afganistan hükümeti için de bazı yükümlükler getirmekteydi. Bu anlaşmada Afganistan hükümeti ile Taliban arasında karşılıklı mahkûm takası yapılması ve ardından da 10 Mart itibarıyla tarafların müzakere masasına oturması öngörülmüştü. Dolayısıyla bu kapsamda, Afganistan hapishanelerinde tutulan 5 bin Taliban savaşçısına karşılık, Taliban nezdinde tutuklu bulunan bin Afgan güvenlik gücü serbest bırakıldı. Aynı şekilde halihazırda Doha’da devam eden Afganlar arası müzakereler, yine Doha Anlaşması’nda Taliban’ın üstlendiği yükümlüklerden biri olarak gerçekleştiriliyor. Hal böyle olunca, Taliban, Afganlar arası müzakerelerin Doha Anlaşması çerçevesinde başladığını, dolayısıyla ABD ile imzaladıkları bu anlaşmanın “ana bir anlaşma” olarak kabul edilmesi gerektiğini söylüyor ve müzakerelerin de bu anlaşma çerçevesinde yürütülmesini talep ediyor. Fakat Taliban’ın bu talebi, Afganlar arası müzakerelerin ayrı bir süreç olduğu gerekçesiyle, Afganistan heyeti tarafından reddediliyor. Zira Afganistan heyeti Taliban’ın bu tutumunun altında, müzakerelerin asıl tarafının ABD olduğu, Afganistan delegasyonun karar alma yetkisine sahip olmadığı mesajının yattığına inanıyor. Taliban’ın yıllardır Afganistan hükümetini ABD’nin “maşası” olduğu gerekçesiyle muhatap almama tutumu biliniyor. Taliban mevcut Kabil yönetimini “işgale uğramış bir ülkenin sömürge yönetimi” olarak görüyor. Afganistan heyeti üyesi Abdul Hafiz Mansur’a göre, Taliban’ın Doha Anlaşması’nın temel alınmasında ısrar etmesi, mevcut Afganistan hükümetinin meşruiyetini tartışmaya açma amacı taşıyor. Uzmanlara göre, Taliban’ın Doha Anlaşması’nın temel alınmasında ısrar etmesi ise örgütün sadece bu anlaşmanın hükümlerini önemsediğini gösteriyor. Daha somut ifade etmek gerekirse, Taliban’ın öncelikli hedefi, Doha Anlaşması çerçevesinde ABD güçlerinin Afganistan’ı terk edeceğinden emin olmak. Bu anlamda, Taliban’ın Afganistan hükümetiyle yürüttüğü barış görüşmeleri, “takvime oynamaktan” başka bir şey değil.

Müzakerelerin geleceği

Büyük ümitlerle başlayan Afganlar arası müzakerelerde iki haftadan uzun bir süre geride bırakılmasına rağmen, somut bir ilerleme elde etmek bir yana, hâlâ esasa ilişkin müzakere safhasına bile geçilememiş olması, sürecin beklenenden zorlu geçeceğini gösteriyor. Müzakere heyetlerinin açıklamalarına bakılırsa, taraflar arasında ciddi fikir ayrılıkları bulunuyor. Afganistan müzakere heyeti üyesi Resul Talib “İki taraf henüz birbirini anlamaktan çok uzak bir noktada” açıklamasında bulundu. Görüş ayrılıklarının basına sızmasının ardından konuyla ilgili ilk kez beyanat veren Taliban heyeti üyeleri, Doha Anlaşması’nın “ana anlaşma” olarak kabul edilmesi yönündeki taleplerinden geri adım atmayacaklarının altına çizdiler. Taliban heyeti üyesi Molla Hayrullah Hayirha “Eğer Doha Anlaşması müzakerelerin esası olarak kabul edilmezse, görüşmeleri devam ettirmenin bir anlamı yok” değerlendirmesinde bulundu. Öte yandan, bir taraftan müzakereler sürerken diğer taraftan ülkede şiddet olayları da hız kesmeden devam ediyor. Afganistan İçişleri Bakanlığı’na göre, son bir haftada Taliban ülkenin farklı noktalarında 350’den fazla saldırı gerçekleştirdi. ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad’a göre, Taliban şiddeti bir müzakere aracı olarak kullanıyor.

Sonuç olarak, taraflar arasındaki ciddi fikir ayrılıkları ve karşılıklı güven eksikliği, müzakere sürecindeki önemli açmazlardan biri olmaya devam ediyor. İlk etapta ülke genelinde acil bir ateşkes sağlama beklentisi içerisinde masaya oturan tarafların müzakere tekniği gibi basit konularda bile hâlâ uzlaşma sağlayamamaları, sürecin geleceğiyle ilgili ümitsizliğe sebep oluyor.

[İran ve Orta Doğu’da devlet dışı aktörler üzerine çalışmalarını sürdüren Rahimullah Farzem İRAM Dış Politika Koordinatörlüğü’nde görev yapmaktadır]

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *