Mustafa Çelik: “Kurumsallaşmış cehalet başa belâdır”

Mustafa Çelik: “Kurumsallaşmış cehalet başa belâdır”

“Kurumsallaşmış cehalet başa belâdır. İlim, irfan ve iz’an ile önüne geçilmezse sonu kerbelâdır. Atalar ocağında köz de var, kül de var. Köz alanlarla kül alanlar hiçbir olur mu?”

Kurumsallaşmış cehaletle mücadele

Mustafa Çelik / Yeni Akit

Ayasofya’nın yeniden ibadete açılışının ardından başlatılan tartışmalardan anlıyoruz ki; Türkiye’de dinsizlik zirve yapmıştır. İlkel cahiliyyeden ilkeli cahiliyeye geçiş sağlanmıştır. Artık cehalet kurumsallaşmıştır. Dine ve dini değerlere din adına cehaletle saldıranlar çoğalmıştır. Bu cehalet silahını kullanan dinsizlik dalgası durdurulmazsa, memleket enformatik cehalete kurban gidecektir.

Okuma yazma bilirdi Ebu Cehil. İman yoksa kişiyi kurtaramaz ilim. Kişinin işi, icraatları zulüm, sadece konuşması kibar; imanı bozulmamış, vicdanı delinmemiş irfan ve iz’an sahibi kim buna eder itibar?

Batılılaşmak uğruna devirdiler din binasını taş taş. Dini ile idare olunmaz hale geldi dindaş. Serbest bir şekilde dolaşıyor İslâm’ın harem-gâhında nâ-mahrem… Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!

Hak hukuk karışmıyor işlenen işe. Şeytanın bile aklı ermiyor bu gidişe. Erkek züppe, kadın fahişe. Gel de inan kurtuluş adına asılan afişe!

Genelde İslâm coğrafyasında, özelde ise ülkemizde hürriyet ve zürriyet emniyeti hususunda hâlâ bir arpa boyu ilerleyemedik. Bizim için hazırlanan esaret prangalarını cilalayanların feryadlarının özeti; “Dini bitiremedik, hâlâ muradımıza eremedik.” Ama şu gerçek var ki; Müslümanın yürüyüşüne engel olamaz Lâ dinilerden gelen velvele. Müslüman imanından kaynaklanan umutla akar müstakbele. Dinin ile idare olunmak hakk-ı hayatındır ey Müslüman! Senin bu hakkına keyfî, küfrî ve cebrî olanlar engel olamaz uyan artık gaflet uykusundan!

Allah yolunda Müslümana asla ve kat’a yakışmaz meskenet. Müslümanın kendi toprağında gâvurun sözleşmeleriyle, kanunlarıyla idare olunması başlı başına bir mel’anet! Cihad ibadetini ihya etmek üzere “Bismillah” dese Âlem-i İslâm, bir bir kırılacak zihinlerde ve meydanlarda dikili duran bütün esnâm!

Reva mıdır memleketi feda etmek beş-on zır cahilin fantezilerine, ilhâdına kurban. Dine ve dini değerlere saldıranlara karşı sessiz ve tepkisiz seyretmeye müsaade eder mi kalpteki iman. Memleket sahtı ihanete uğrayan dini değerlerin matemiyle çağlar. Gâvurun kültürüyle büyüyor Müslüman anne ve babalardan doğma çocuklar!

Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etmeye başladığımız günden bu yana kendi öz yurdumuzda parya muamelesine tabi tutulduk. Allah yolunda Allah için terk-i cihad eylediğimiz gün, din kardeşlerimize saldıranları alkışladığımız gün kalbimizden vurulduk. Allah düşmanlarına, Peygamber düşmanlarına selama durduk. Rabbimiz Peygamber Efendimiz (sav)’in üzerinden bizleri uyarıyor:

“Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun.” (En’am Sûresi/ 52)

Cehaletin kurumsallaşması neticesinde vakıfları işgal ve istilâ etme, gayr-i meşru alanlarda kullanma alışkanlığından vaz geçemeyenlerin çoğaldıkları bir ülkenin sakinleri olduk. Vaktaki durduruldu dinimiz ile idare olunma çarkımız, haram yeme, haramla geçinme hususunda gâvurundan kalmadı farkımız!

Şehirler fethettik kiliseleri cami yapıp ezan okuduk. Ama hayat kanunlarımızı dinimizden almayınca Avrupa’ya köle olduk. Kendi dinimizi, tarihimizi unuttuk, gâvurların kanunlarına uyduk. Galip olan cehalet yüzünden Hak ile Batılı birbirinden ayırıp seçemedik. Yunan’a karşı olduk ama Yunanlı filozofların Demokrasisinden vaz geçemedik. Cehalete razı olmaz, Allah’a imanı olan hiçbir kul. Ebu Cehil nesline cehalet olsa da okul!

Kurumsallaşmış cehalet başa belâdır. İlim, irfan ve iz’an ile önüne geçilmezse sonu kerbelâdır. Atalar ocağında köz de var, kül de var. Köz alanlarla kül alanlar hiçbir olur mu? Allahû Teâla’nın va’di, Peygamber Efendimiz (sav)’in müjdesi olan hilafete kin kusmak, kurumsallaşmış cehalete yenik düşmenin bir sonucudur. Vakıfların işgal edilmesini, istilâya uğramasını, talan edilmesini Müslümanlık adına, dindarlık adına, insanlık adına savunmak, kurumsallaşmış cehaletin avukatlığını yapmaktır.

Kurumsallaşmış cehalet, insanı mankurtlaştırır. Mankurtlaşmış insanın cehaletine kurumsallaşmış cehalet diyebilirsiniz. Türkiye’de bu cehalet tahsil ile elde ediliyor. Şair ne güzel ifade ediyor: 

“Kesb ile ta o kadar cehl olmaz/ Cehlin ol mertebesi sehl olmaz.” 

Yani ‘Bu kadar câhillik çalışmakla olmaz; cehâletin bu derecesi, kolaylıkla/yanlışlıkla elde edilemez..’ İslâm hakkında özel bir tahsil ile elde edilmiş cehaletesahib olanlar, yeminli İslâm düşmanları olurlar. Hilafetin ilgasından bu yana kurumsallaşmış cehalet yeminli düşmanları yetiştirmektedir.

Kurumsallaşmış cehalete boyun eğmeye gerek yok, Müslümanların tarihi ilim dolu. İslâm’ın kendisi yegâne ilim yolu. Cehaletin canileri, ilmin banileri olur. Cehalet yıkar, ilim yapar. İlme karşı cehaletle direnen Allah’a değil puta tapar. 

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *