Özgün İrade’nin Haziran sayısı çıktı

Özgün İrade’nin Haziran sayısı çıktı

Derginin bu sayısında, koronavirüs sonrasını irdeleyen yazıların dosya konusu olarak verildiği “Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak mı?” spot cümlesiyle, var olan konuyu gündeme taşıdı.

Derginin Editör’den köşesinde şu yazıya yer verildi:

Selâmu’n-aleykûm…

“Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak mı?”

Tarihi boyunca, insan Dünya’ya sayısız kez müdahalede bulundu; onu yaktı, yıktı, altüst etti.

Her müdahale sonrası dünya, eskisinden farklı olarak kendini yeniledi, yenilemeye çalıştı, var olmayı sürdürdü. Buna bağlı olarak çoğu kez; hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığına şahit olundu.

Şuan bir musibet ve imtihanımız olan koronavirüs (Kovit-19) sebebiyle yaşadığımız ‘olağanüstü’ şartlara bakarak, çoğu insanın “artık bundan böyle ‘hiçbir şey eskisi gibi olamayacak’ ifadesinin, “ne’liği, nasıl’lığı; sebep ve sonuç ilişkisi” üzerine kafa yormak gerekirdi. Bu bir yanılgıya, ya da elde olan, ele gelen donelerde var olduğunu düşünebileceğimiz hikmete binaen doğruya mı tekabül edecekti? Yoksa, küllî bir yanılgıya mı?

Yukarıda da vurguladığımız üzere, “insanın, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, keza olmadığı tarih içerisinde şahit olunan bir gerçekse, bu, bu gün niye varit olmasındı?”diye düşünmemizi elzem kılıyordu…

Hiçbir şey eskisi gibi olmayabilirdi de, keza eskiden olduğu gibi hiçbir değişime uğramadan, farklılaşmadan eskisi gibi kalma durumu da söz konusuydu. Takdir edilir ki, bu ‘değişebilirlik’ anlamında farklılaşmanın, ya da aynı olarak kalmanın, kendi mantığı içerisinde düşünüldüğünde, anlaşılırlık bağlamında “olumlu ve olumsuz” tarafları, yönleri vardı. İnsanoğlu, bu yönlere dünde şahit olduğu gibi, bugünde şahit oluyor; belki yarınlarda da şahit olacaktı.

Bu, kaçınılmaz bir gerçek olarak Fussilet Suresi 46. âyette de vurgulandığı üzere, yapılıp edilen işlerin tümü (amel, eylem) açısından düşünüldüğünde, olgusal olarak sünnetullah konusuna tekabül edeceği apaçık bir şekilde kendisini ele verecekti; geçmişte de varit olduğu üzere…

Keza, iyilik ve kötülük birer fenomen olup; tekil ve çoğul anlamda, kendine, insanın var olan yaşamında yer bulacaktı…

Burada, iyilik ve kötülük hem şahsi olarak, hem toplumsal ve hatta küresel olarak; bir tek şahıstan, insanlığın tümünü kapsayacak oranda değişiklik gösterebilirdi…

Eskiden de, ekini ve nesli yok etmeye çalışan yöneticiler ve toplumsal gruplar vardı. Bunların yapıp ettikleri gerek Kur’an’da ve gerekse de kayda geçirilmiş tarihi belgeler ve vesikalar yoluyla bize kadar ulaşmıştı. Keza, gerek şahsi ve gerekse de toplumsal; birlikte yapılan iyiliklerde kayda geçmiş, bizlere kadar ulaşmıştı.

Ama, klasik dönemlerde ve gerekse de bugün yapılan iyilikleri, iyi işleri bir an istisna kılıp, dikkatimizi, dün ve bugün yapılan ‘şahsi’ ve çoğul kötülüklere yoğunlaştırdığımızda, bugün yapılan kötülüklerin hem mahiyet, hem de oluşturduğu etki alanı açısından, dünkünden daha büyük etkiye sahip olduğu görülmektedir.

Dün de ekini ve nesli. ifsat vardı; bugünde… Dün de, istila, işgal, baskı, sömürü vardı, keza bugünde. Ama gerek eski dönemin kendine özgü şartları ve gerekse de bugüne özgü şartlar açısından düşündüğümüzde, elbette, ‘zalimler açısından’ sonuç almada belirgin bir farklılık göze çarpmaktaydı. Bu böyle olduğu gibi, mazlumlar açısından da sonuç almada, eskisiyle kıyaslandığında, arada devasa bir fark olduğu görülmektedir.

Anlaşıldığı kadarıyla; iyilik ve kötülükte, şahsiden totale doğru bir çizgi takip etmekte, ama bu çizgi, düz bir çizgi olmayıp o da ‘insanın’ ortaya koyduğu eylemin mahiyetine istinaden zikzaklı bir seyir takip etmekte idi…

İşte ‘hiçbir şeyin’ “olumlu ya da olumsuz” anlamda eskisi gibi olup olmaması da, bizlerin yapıp ettiğiyle alakalı olacaktı. Bizde, Özgün İrade Dergisi olarak, 2020 Haziran sayımızda bu konuyu işleyelim dedik. Bu minvalde, düşüncesi, sözü ve ‘pratiği’ olan yazar kardeşlerimizin, konu ile ilgili yazılarına, bu sayımızda yer verdik. Bu yazıları ilgi ile okuyacağınızı umuyoruz…

Bu sayımızda “Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak mı?” ana başlıklı dosya konumuz dışında, birçok konuya dair, yine ‘işin ehli’ yazar kardeşlerimizin, ele aldıkları konunun hakkını vermeye çalıştıkları yazıları var…

Bunlar; günceli değerlendiren ve de bugünde, çeşitli açılardan güncelliğini koruyan (Mavi Marmara) yazılarla birlikte; yakın tarih, düşünce, hayat, medya ve hepsinden de önemli olan; İslam’ı içeren konulara dair yazılarda, bu sayımızda kendine yer buldu. Kovit-19 pandemisi inişe geçtiği halde, dünya ve ülkemiz ölçeğinde devam ediyor. Bu arada Kur’an ayı Ramazanı ve onun ilahi mükafatı olan bayramı geride bıraktık. Ama İslam’a olan aidiyetimiz devam edecektir inşaallah…

Sizleri, bu sayımızda yayımlanmış olan değerli ve önemli yazılarla baş başa bırakıyor ve Temmuz sayımızda buluşmak üzere Allah’a (c) emanet olun diyoruz..

ÖZGÜN İRADE DERGİSİ 2020 HAZİRAN (194.) SAYISI ÇIKTI

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *