Okumaya Nereden Başlamalı?

Okumaya Nereden Başlamalı?

Bir yerden başlamamız o kadar da zor değil ve bir işe bir yerden başlayıp gönlünü ve zihnini açarsa yaptığı işe insan, o emek büyüyecek ve büyütecektir yürekleri.

Latin Değer / Talas Ekspress

Okumaktan başka hak hakikat nedir bilmenin imkanı olmadığı konusunda çok da ihtilafımız yok elbet. Ama herkes nereden başlayacağını sorar.

Yapılacak işlerin kendine has doğası vardır ve aslında yapılmaya başlayınca nasıl yapılacağını da öğrenmeye başlar insan, yaparken kendisinin nasıl yaparsa başarabileceğini de fark eder.

O yüzden çok da kaygılanmaya gerek yok nereden başlamalı diye. Ama bir yerden başlamak için elini çabuk tutmalı insan.

En kolayına gelenden, en ulaşabilir olduğu yerden başlayabilir herkes.

Efendim, öyle de koca koca adamlar her gün başka bir medyada, başka bir mecrada bu işin ne kadar zor, ne kadar uzmanlık isteyen, ne kadar büyük birikim isteyen işler olduğunu hal ve kal ile anlatıp durmaktayken bu karmaşayı nasıl çözer ki bizim gibi faniler?

İnanın onlar da yukarıda demeye çalıştığımız yerlerin birinden başlayarak yola çıkmışlardır. Sadece vardıkları yerde geriye baktıklarında ne kadar yüksek bir noktaya varmış oldukları vehmine kapıldıkları için öyle söyleyip durmaktadırlar.

İnsanların hayatında kitabın, bilgilenmenin, ilmi faaliyetin çok yer tutmadığı veya buna çok imkan bulunmayan zamanların icadı olmalı mezar taşlarına, büyük tarihi yapıların giriş kapılarına, süslemelerine kazınan, yazılan hikmetler.

Mesela en aklımda kalan ayeti, belki de en akılda kalması gereken ayeti, onca kitap bilgi eğitim serüvenleri içinden, bir mühendislik bürosunun duvarındaki levhadan hatırlıyorum: “De ki: İbadetiniz (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?…” (Furkan Suresi 77’inci ayet, Diyanet Meali)

Elimizin altında onca eser, bir dolu sosyal iletişim ve medya aracı, radyo, televizyon, kitap, sesli kitap … varken mi neyi nereden öğreneceğimiz konusunda sıkıntı yaşayacağız?

Yeter ki hak hakikat nedir merak edelim… Şu günde beş vakit okuyup durduğumuz Fatiha, her kaygılandığımızda dilimize gelen Felak ve Nas, dilimizden düşürmediğimiz salavatlar, dualar, ya o kadarını ezberleyebilmiş olduğumuzdan veya günün onca meşgalesi içinde namazlarımızda anca o kadarını okumaya vakit bulduğumuz kısa sureler ne der, ne ister bizden?

Evet, belki de en pratiğinden bir giriş noktası bulmuş oluruz böylece Kur’an’ın benliğimizin, ailelerimizin, çevremizin giderek toplumumuzun ve tüm insanlık ailesinin arınma ve kurtuluşuna imkan ve ilham kaynağı olacak “anlamıyla” buluşmak için.

Elimizin altında onca seyirlik seçenekler sunan görsel kaynaklardan, özenle seçilmiş bazı ayetlere çekilmiş videoların sunduğu görsel şölen eşliğinde zihnimize nakşedemez miyiz bir temel düsturunu o Aydınlık Rehberi’nin?

Ya da işimize giderken veya evimize dönerken yolda geçen onca vakitlerimizden bir kısmını radyo şovlarının gevezelikleri yerine her biri birbirinden enfes bir şölenle okunan Kur’an ayetlerinin hem yürekleri ferahlatan sesine hem her biri bir noktada yolumuzu aydınlatacak anlamlarına kulak veremez miyiz?

Görülüyor ki bir yerden başlamamız o kadar da zor değil ve bir işe bir yerden başlayıp gönlünü ve zihnini açarsa yaptığı işe insan, o emek büyüyecek ve büyütecektir yürekleri.

Selam ve dua ile…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *