Korona salgını ‘Büyük 4’ü’ güçlendirecek!

Korona salgını ‘Büyük 4’ü’ güçlendirecek!

“Büyük 4” de denen Google, Facebook, Amazon ve Apple son 10 yıl içinde on dokuzuncu yüzyılın sonunda petrol ve demiryolu tekellerinin elde ettiğine benzer pazar gücüne ulaştı.

Euronews’te yer alan bir makalede, salgın sonrası 4 büyük dijital tekelin gücünü daha da artıracağı öngörülürken, bunlarla mücadele için Türkiye’nin desteği, ‘doğal müttefiki’ olduğu savunulan ve yıllardır bu tekellerle mücadele eden Avrupa Birliği olduğu ileri sürüldü.

İşte o makale:

Korona salgını ‘Büyük 4’ü’ güçlendirecek, Türkiye’de atılacak dijital adımlar neler?

Ussal Şahbaz / Euronews

Dünyada internet pazarları gittikçe tekelleşiyor. Türkiye’de internet girişimciliği neden zayıftır diye yapılan tartışmalarda en az ele alınan konulardan biri maalesef internet üzerinde Amerikan şirketlerinin oluşturduğu tekellerin ağırlığı. “Büyük 4” de denen Google, Facebook, Amazon ve Apple son 10 yıl içinde on dokuzuncu yüzyılın sonunda petrol ve demiryolu tekellerinin elde ettiğine benzer pazar gücüne ulaştı. Petrol ve demiryolu şirketlerinin gücü büyük yatırımlara kaynak sağlayan sermayeydi, Büyük 4’ün gücü ise yapay zekaya dayalı iş modelleri ve bu modelleri geliştirmek için milyarlarca internet kullanıcısından topladıkları büyük veri. Bu şirketlerin merkezi olan ABD’deki başkanlık seçimi kampanyasının başlıca tartışmalarından biri bu internet şirketlerinin, aynı geçmişte petrol ve demiryolu şirketlerine yapıldığı gibi parçalara ayrılması. Türkiye’de ise bu tartışmaların uzağındayız.

Bu yazıda kolaylık olması açısından Google ve Facebook’a odaklanacağım. Eğer Türkiye’de internet üzerinden tüketicilere ulaşan bir iş kuran girişimciyseniz, bu şirketlere reklam vermek mecburiyetindesiniz. Ürününüzü duyurmanın başka bir yolu yok. Tüketiciye yönelik iş yapan ortalama bir girişim harcamalarının yaklaşık üçte birini Google ve Facebook’a yapıyor. Bu şirketler toplamda dijital reklam pazarının %60’tan fazlasını kontrol ediyor. Yirmi sene önce İnternet’in bilgiye erişimi kolaylaştıracağından söz ediyorduk. Kullanıcıların içeriğe yönelik harcayabileceği zaman ve dikkat sabit olduğuna göre, içeriğin artması bu içeriği ulaştırmanın kolaylaşması yerine, içeriğin dağıtımını kontrol eden Google ve Facebook’un zengin olmasına yol açtı.

Birçok internet girişimi güçlük çekecek

Korona salgını bu trendi daha da güçlendirecek. Çünkü birçok yeni internet girişimi büyüme sürecini fonlamakta güçlük çekecek ve kasasında nakdi bol olan yerleşik şirketler tarafından satın alınacak. Google ve Facebook yıllarca elde ettikleri tekel karları ile kasalarını nakitle doldurdular. Google’ın şu andaki nakit miktarı, dünyanın iki uçak üreticisi Airbus ve Boeing’in piyasa değer toplamından daha fazla. Bu nakitle satın alınabilecek küçük internet girişimi sayısını siz düşünün. Nitekim bu şirketler bugüne kadarki büyümelerini de kendilerine rakip olabilecek veya ürünlerini tamamlayacak girişimleri satın almak üzerine kurmuşlardı. Facebook’un Instagram ve Whatsapp’ı satın alması, Google’ın cep telefonu işletim sistemi Android ve harita uygulamasını üzerine kurduğu Waze’i satın alması akla ilk gelen örneklerden. Korona krizinde kasalarındaki nakit, Google ve Facebook’un tekel güçlerini daha da artırmasına yol açacak.

Bu satın almaların gelişmekte olan pazarlara yönelmesi de sürpriz değil. Zira Google ve Facebook’un gelişmiş pazarlardaki büyümesi doygunluğa ulaştı. Nitekim korona krizi patlar patlamaz Facebook, Hindistan’da en büyük telekom ve teknoloji işlerinden birine sahip olan Reliance Holding’in Jio platformunun %10’unu satın aldığını açıkladı. Facebook’un amacı Hindistan’da yüz milyonlarca Whatsapp kullanıcısını yerel ağlarla entegre ederek para kazanmak. Yakın zamanda Türkiye’de zor duruma düşen yerli teknoloji şirketlerinin ucuza satın alındığını görmek sürpriz olmaz.

Google ve Facebook kendilerini egemen devletlerin kurallarına tabi değil, onlara eş görüyor. Kendi kurallarını kendileri koyuyor ve bir bakıma “Dijital İsviçre” olarak konumlanıyor. Google’da ya da Facebook’ta hangi verinizin toplanacağı ve bu veriye bakarak çalışan yapay zekanın size hangi içeriği önde göstereceği tamamen bu şirketlerin koydukları kurallarla belirleniyor. Birçok sefer bu mecralara girdiğinizde “güncellenen” kuralların size “tebliğ edildiğini” görmüşsünüzdür.

Son olarak, geçen hafta Facebook içeriğe ilişkin kararlarını bağımsız bir uzmanlar kurulunun denetimine açtı. Kurul sadece içerik kaldırma uygulamalarına müdahale edebilecek, kaldırılmayan içeriklere veya algoritmaların işleyişi ile ilgili karar yetkisi olmayacak. Bu kurul oluşturulurken de demokratik standartlar yerine oligarşik bir uzmanlar kurulu oluşturmak yoluna gidilmiş. Nitekim kurulun 27 ülkeden üyesi arasında Türkiye’den üye yok.

Türkiye kendi internet girişimlerinin kurulmasını ve büyümesini önleyen tekelleşmeye karşı ne yapabilir? Dürüst olmak gerekirse elimizdeki araçlar sınırlı. Geçenlerde verilen bir kanun teklifinde önerildiği gibi, sosyal medya platformlarının vatandaşlık numarası ile kullanılması gibi uygulamalar pratikten uzak olduğu gibi, ağır regülasyonların küçük oyunculara karşı büyük yerleşik oyuncuları koruduğu da tecrübeyle sabit. Avrupa Birliği’nde geçen senelerde yürürlüğe giren kişisel verilerin korunmasına dair yeni regülasyon da esas niyet bu olmasa da uyum maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle kaynağı bol olan bu şirketleri güçlendirdi.

Google ve Facebook’a karşı kullanılabilecek en önemli politika aracı rekabet hukuku. Türkiye’de Google’a yönelik, çoğunluğu Avrupa Birliği’nde açılan soruşturmaların benzeri nitelikte soruşturmalar yapıldı. Facebook henüz hiç soruşturma geçirmedi. Ancak şirketlerin kullandığı algoritmaları ve doğurdukları sakıncaları anlamanın teknik açıdan güç olması ve soruşturmaların tabiatı gereği uzun sürmesi nedeniyle rekabet hukukunun etkin biçimde kullanıldığı söylemek güç. Bu sadece Türkiye için değil, dünyanın birçok yeri için geçerli. Facebook’un dünya çapında %36 kar marjı ile çalıştığını düşündüğümüzde, en üst sınır olan cironun %10’una kadar verilebilecek cezaların caydırıcı olmadığı da bir gerçek. Rekabet Kurumu bu ay dijital pazarlara yönelik özel bir inceleme başlattı. Bu incelemenin çıktıları önemli olacak.

Yine geçen ay Google ve Facebook’a yönelik olarak kar değil ciro üzerinden %7,5 oranında alınacak dijital hizmet vergisini yürürlüğe koyduk. Fransa ve başka bazı Avrupa ülkelerindeki trende paralel bir uygulama. Ancak Türkiye’de bu vergi Google ve Facebook’un dışında çoğu Türkiye’de kurulu ve buradan yönetilen e-ticaret platformlarına yönelik olarak da uygulanıyor. Verginin amacına ulaşması için uygulamanın Google ve Facebook’a odaklanması ve gerekirse oranın %15’e kadar artırılması faydalı olabilir. Tabii Google ve Facebook tekel güçleri ile bu vergiyi reklamverenlere yansıtma yoluna gidebilir. Bu durumda yine rekabet hukuku araçlarına görev düşecektir.

Kuşkusuz tüm bu öneriler Google ve Facebook’un tekel konumlarını bozmaya yetmez. Türk hukukunda tekel şirketlerin bölünmesi uygulaması yok. Olsa bile gücümüz Google ve Facebook’a yetmezdi. Bu noktada izlenebilecek en uygun stratejilerden biri gücü yeten bir ittifakın içinde hareket etmek. Türkiye’nin burada doğal müttefiki yıllardan beri bu şirketlerin tekel konumuna karşı dünyada en önde gelen mücadeleyi veren Avrupa Birliği’dir. Bugün tıkanan Avrupa Birliği sürecine baktığımızda, geleceğimizin anahtarlarından olan internet girişimciliğinin önünü açmak için Avrupa Tek Dijital Pazarı’nın parçası olmanın önemini de unutmamalıyız.

Ussal Şahbaz kimdir?

Kamu ilişkileri ve inovasyon üzerine çalışan yapan Ussal Danışmanlık şirketinin kurucusudur. Ussal Şahbaz 2018’e kadar Türkiye İnovasyon Direktörü olduğu GE (General Electric) şirketinin dünyada kurduğu sekiz inovasyondan merkezinden birini İstanbul’da hayata geçirmiştir. TOBB ve TEPAV – Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nda Türkiye’nin G20 dönem başkanlığı sırasında Business 20 ve Think 20 gruplarını yönetmiştir. Ussal Şahbaz kariyerinin ilk yıllarında Rekabet Kurumu uzmanı olarak çalışmış, ayrıca Vaşington’da Dünya Bankası’na danışmanlık yapmıştır. Şahbaz’ın Harvard Üniversitesi’nden uluslararası kalkınma alanında yüksek lisans, Bilkent Üniversitesi ve ODTÜ’den iktisat alanında yüksek lisans ve lisans dereceleri bulunmaktadır.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *