Tekirdağ İl Müftülüğünce “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” kapsamında ‘Cami, Hayatın Merkezi’ temalı program Namık Kemal Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Salonda Atatürk, Namık Kemal ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın afişleri yer aldı.
Program, Süleymanpaşa Orta Cami İmam Hatibi Mustafa Topçu tarafından Kur’an tilavetinin okunmasıyla başladı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan sinevizyon gösterisinin ardından İl Müftüsü İsmail İpek ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak birer konuşma yaptı.
Tekirdağ valisi: ‘Cami şehrin merkezini belirler’
İHA’nın aktardığına göre, programa katılarak bir konuşma yapan Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, “Asr-ı Saâdetten bugüne mescit ve camilerimiz hem Allah’a ibadet edilen hem de ilim ve hikmet öğrenilen şerefli mekânlardır. Allah katında en makbul yerler olan camiler, içinde Rabbimizin adını andığımız, kulluğumuzu, dualarımızı, niyazlarımızı O’na arz ettiğimiz mukaddes yerlerdir. Camilerimiz; dil, renk, ırk, makam, mevki farkı gözetmeden mümin gönülleri birleştirir, birliğimizi pekiştirir, imanımızı ve istiklalimizi simgeler. Minâreleri tevhîdin sembolü, ezanları şehâdetin temeli, mihrap, kürsü ve minberleri hak ve hakikatin sesi, safları huzur ve güvenin teminatıdır. İslam tarihi boyunca şehirler cami merkezli planlanmıştır. Dolayısıyla, cami şehrin merkezini belirler, şehir planının kurucu ögesidir ve şehir caminin etrafında şekillenir. Çevresinde yaşanan şehir hayatı, caminin bir devamı olarak gelişir. İstanbul’un o görkemli tarihine ruhunu veren Sultanahmet’ten, Edirne’yi Selimiye’den, Taşımış harcını gâzîleri, serdârıyle, Taşı yenmiş nice bin işçisi, mîmâriyle beyitlerinde yer alan Süleymaniye’yi de İstanbul’dan, Diyarbakır’ı Ulu Cami’den ayrı görmek mümkün müdür?
İslam düşüncesinde şehirlerin ruhu vardır ve şehir o ruh ile anlam kazanır. Yahya Kemal’den bahsetmişken; Tekirdağ’da derin izler bırakmış üç Kemal’den biri olan Yahya Kemal Beyatlı, bir bayram sabahı, sabah namazını kılmak için geldiği Süleymaniye’de şehrin, tarihin, caminin ruhunu yüreğinde hissetmiş ve hislerini Süleymaniye’de Bayram Sabahı adlı şiirinde şöyle ifade etmiştir. ‘Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum; Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum; Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine. Çok şükür Allah’a, gördüm, bu saatlerde yine yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı. Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı’ bizler, caminin değerleriyle kurulan bir medeniyetin varisleriyiz. Sadece ibadetlerimiz değil, tarihimiz, edebiyatımız, örf ve adetlerimiz camiyle iç içedir. Nitekim İstiklal mücadelemizin en önemli birleştirici merkezlerinden biri camilerimiz olmuştur. Aynı şekilde 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi’nde, minarelerinden yükselen selâlarıyla, camilerimizin ne kadar önemli olduğu açıkça görülmüştür.
‘Din görevlileri manevi rehberlerimizdir’
Bu güzide mekânları anlamlı kılan en önemli unsur ise peygamberlerin yürüdükleri yolu adım adım takip eden din görevlileridir. Din görevlileri; dinin fert ve toplum hayatına yansımasında, bireysel, toplumsal ve evrensel düzeyde, bugünü ve yarını hakikat, adalet ve merhamet ekseninde inşa eden ilim ve irfan donanımıyla, gayret ve hizmet şuuruyla, ahlak ve faziletiyle, yaşadıkları çağa rehberlik eden öncü şahsiyetlerdir.
Din görevlileri; mihrapta namazımızı kıldıran, minberde ve kürsüde öğütlerini dinlediğimiz, kendisinden Kur’an öğrendiğimiz, manevi rehberlerimizdir. Dinî değerlerin bilinmesi, erdemlerin yaşanması, güzelliklerin paylaşılması, bilgi ve ahlak merkezli bir dindarlığın benimsenmesi için çalışmayı hayatın gayesi edinen din görevlileri toplumumuzun manevi inşasında önemli bir görev üstlenerek toplumumuzda güzide bir yer edinmiştir. Bu önemli misyonu yerine getirirken gösterdiğiniz samimiyet ve gayretten dolayı teşekkür ediyor, bu gayret ve samimiyetinizin ruz-ı mahşerde karşılık bulacağını ümit ediyorum. Geçmişten günümüze camilerimizin maddi ve manevi îmârı için gayret gösteren din görevlilerinden ahirete irtihal edenlere Yüce Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum. Rabbim bizlere de hademe-i hayrat olmayı, insanlığa hayırlı hizmetler sunmayı nasip eylesin. Bu vesileyle başta Tekirdağ olmak üzere tüm Türk ve İslam coğrafyasında görev yapan din görevlilerimizin bu özel haftasını kutluyorum. Toplumsal dayanışmayı sağlamaları yönünde yaptıkları özverili çalışmalarda başarılar diliyorum” dedi.
Konuşmaların ardından Hayati İnanç tarafından ‘Cami ve Hayat’ konulu bir konferans gerçekleştirildi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *