İnternetin karanlık ve izbe köşesi: 8chan

İnternetin karanlık ve izbe köşesi: 8chan

kendisini “İnternetin erişebildiği en karanlık köşeler” olarak tanımlayan 8chan’in toplu silahlı katliamların duyurulduğu mecra haline gelmesi, internetteki özgürlük ortamının sınırlarını da tartışmaya açıyor.

Texas eyaletinin El Paso, Ohio eyaletininse Dayton kentlerinde 13 saat arayla düzenlenen toplu silahlı katliamlar, silah kontrolü tartışmalarının gündemden düşmediği Amerika’da kamuoyunu şok etti.

Ancak özellikle El Paso’daki saldırıyı düzenleyen saldırganın saldırıdan çok kısa süre önce imageboard sitesi 8chan’de ırkçı bir manifesto yayınlaması, üzerinde hiçbir denetim mekanizmasının bulunmadığı siteyi son günlerin en çok tartışılan meselelerinden biri haline getirdi. 15 Mart’ta Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde bir camiye düzenlediği silahlı saldırıda 49 kişiyi öldüren, 27 Nisan’daysa California eyaletinin Poway kasabasındaki sinagoga ateş açan saldırganlar da bu saldırıları düzenleyeceklerini 8chan üzerinden duyurmuştu.

Peki beyaz ırkçı manifestoların, alternatif sağın, çocuk pornosunun, kadın düşmanlığının, Yahudi karşıtlığının ve komplo teorilerinin yaygın olarak konuşulduğu 8chan, ne amaçla, nasıl kuruldu ve bugünkü tartışmalı konuma nasıl geldi?

8chan, 2013’te 25 yaşındaki Amerikalı yazılım tasarımcısı Fredrick Brennan tarafından kuruldu. Brennan, 8chan’i, 2003’te fikirlerin serbest paylaşımı amacıyla kurulan 4chan’in giderek daha fazla gözetim ve baskı altına girdiğini, internetinse genel olarak ifade özgürlüğünün kaybedildiği bir mecra haline geldiğini görmesi üzerine kurduğunu söylüyor. Tıp dilinde osteogenesis imperfecta yani cam kemik hastalığı olarak bilinen genetik bir rahatsızlığı olan ve tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak yaşayan Brennan, 8chan’i kurarken ifade özgürlüğünü temel aldığını, sitedeki tartışma ortamının ve paylaşımların moderatörler tarafından değil, içerik yaratan kullanıcılar tarafından işletilmesini amaçladığını kaydediyor.

2014’te siteyi işletmek için Filipinler’e taşınan Brennan, 2015’te 8chan’i Amerikan Ordusu’nun eski muhariplerinden Jim Watkins’e devretmiş. Kendisi de Filipinler’de yaşayan Watkins, siteyi oğluyla beraber işletmeye devam etmiş. 2018’de 8chan’le olan bağını koparan Fredrick Brennan, Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki cami saldırısından sonra Wall Street Journal gazetesine yaptığı açıklamada, imageboard dünyasıyla bir daha hiçbir bağı olmasını istemediğini, bu tür sitelerin felakete yol açtığını söylemişti. El Paso saldırısından sonraysa New York Times’a konuşan Brennan, sitenin hiçbir yararı olmadığını belirtti ve kapatılması çağrısında bulundu.

8chan, 2015’te çocuk pornosu, çocuk tecavüzü ve çocuk istismarı içerdiği için Google tarafından kara listeye alınmıştı. Yani Google araması yaptığınızda karşınıza 8chan sitesi çıkmıyor. Ancak Amazon’un sahibi olduğu web trafiği analizi firması Alexa’nın oluşturduğu internet sitesi sıralamalarına göre 8chan, dünyada en çok ziyaret edilen ilk 5 bin site arasında.

Japonya’da ortaya çıkan bir online forum tarzı olan imageboard formatını izleyen 8chan, kullanıcılarının anonim olarak, yani kimliklerini gizleyerek istedikleri her konuda fikir beyan etmesine, tartışma başlatmasına ve paylaşım yapmasına olanak tanıyor.  8chan’in her türlü denetimden uzak olması ise siteyi beyaz ırkçıların ve aşırılık yanlılarının toplanma noktası haline getirdi. Oysa Facebook ya da Twitter gibi anaakım sosyal medya platformları, kurallarına aykırı olan her türlü paylaşımı dolaşımdan kaldırıyor, hesaplara el koyuyor, müdahale ediyor.

Ancak kendisini “İnternetin erişebildiği en karanlık köşeler” olarak tanımlayan 8chan’in toplu silahlı katliamların duyurulduğu mecra haline gelmesi, internetteki özgürlük ortamının sınırlarını da tartışmaya açıyor. Teknoloji firmaları, aşırı öğeler içeren paylaşımlar konusundaki sorumluluklarını yeniden gözden geçiriyor, hatta düşüncelerini ve tavırlarını değiştiriyor. Bunun en açık örneği, 8chan’in faaliyetlerini sürdürmesini sağlayan internet güvenliği firması Cloudflare’in 8chan’e hizmet sunmayı durdurma kararı alması. Web sitelerini sanal saldırılardan koruyan Cloudflare’in CEO’su Matthew Prince, El Paso saldırısından sonra 8chan’e hizmet vermeye devam ettiklerini söylemiş, ancak Pazar günü aniden karar değiştirerek, ”Nefret yuvası bir lağım çukuru olduğunu defalarca kanıtladı” şeklinde atıfta bulunduğu firmaya hizmeti durdurmaya karar verdiklerini açıklamıştı. Prince, 8chan’den hizmeti kesme kararı konusunda ”Mantık çok basit: kanunsuz olduklarını kanıtladılar ve bu kanunsuzluk trajik ölümlerle sonuçlandı,” ifadelerini kullandı. 8chan, 12 milyon internet sitesine hizmet veren Cloudflare’in hizmeti kestiği ikinci internet sitesi. ”İçerik tarafsızlığı” ilkesi ışığında hizmet veren firma, 2017’de Virginia eyaletinin Charlottesville kentinde ırkçı beyazlarla karşıt göstericiler arasında patlak veren şiddet olaylarından sonra beyazların üstünlüğünü savunan internet sitesi The Daily Stormer’ı müşteri listesinden çıkarmıştı.

Şimdiyse internet sitelerinin faaliyetleri, ifade özgürlüğü ve internet sansürü konusundaki tartışmalar, sosyal medya platformlarının faaliyetlerinden nasıl sorumlu tutulacakları tartışmasına evriliyor. Örneğin porno içeriği filtreleme ve internete yüklenmesini engellemeye yarayan gelişmiş mekanizmalar sayesinde Facebook’ta bu tür içeriklere rastlamak hemen hemen mümkün değil. Ancak müşterisi olduğu Cloudflare’in güvenlik hizmetini kesmesi üzerine kısa süreliğine offline olan 8chan’in benzer hizmet alacağı bir başka firma bulması uzun sürmedi. Öyle görünüyor ki bundan böyle bu tartışmalar, internetin günümüzde aldığı şekille, ifade özgürlüğünün nerede başlayıp nerede bittiğiyle ilgili meselelere yanıt verebilecek yasal düzenlemelerin yapılmasını zorunlu hale getirecek. Yoksa Cloudflare’in CEO’su Matthew Prince’in de ifade ettiği gibi ”kanunsuzluk,” internet üzerinde yayılarak daha ciddi bir tehdit unsuru haline gelme yolunda hızla ilerleyebilir.

(VOA News)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *