Özgün İrade’nin yeni sayısı çıktı

Özgün İrade’nin yeni sayısı çıktı

Özgün İrade Dergisi, 2019 yılı Haziran ayı 182. sayısı ile raflardaki yerini aldı. Derginin, Editör’den başlıklı yazısını sunuyoruz…

Editörden…

Sömürgeci, emperyalist, ırkçı, ötekileştirici açgözlü ve birbirine tahammülü olmayan zihniyetin hâkim olduğu bir dünya sisteminde yaşıyoruz. Maalesef insanoğlu geleceğinden emin değil; toplumlar rahatsız, kuşkulu ve tedirginler… Ayrıştırma ve yıkım planları hazır. Muhatabı, rakibi ya da düşmanı alt etmek için olmadık senaryolar, toplumsal veya çevresel hassasiyetleri kullanma acımasızlığı ve istismar gırla gidiyor… Bir yerlerde çok ince planlar yapılıyor, gelecek on yılların A, B, C planları hazırlanıyor. Yaşadıklarımız öyle spontane ve sıradan gelişmeler değil.

Sarsıcı olaylar dünyanın birçok ülkesinde yaşansa da ekseriyet, Müslüman dünyanın içinde yer aldığı ve Ortadoğu olarak bilinen coğrafyada tüm sıcaklığıyla yaşanıyor. Coğrafyamızda yakılan ateş ve yükselen alevler bütün dünyayı ısıtıyor.

Dün kirli elleriyle, cetvel marifetiyle sınırlarımızı belirleyenler, bizi bölenler ve düşmanlık tohumları ekenler, bugün de aynı yerleri ateş sarmalına dönüştürdüler. Sadece şu son birkaç yılda yaşananlar, yerle bir edilen ülkeler, katliamlar, yurdundan, evinden-barkından edinen insanlar…

Adı konulmamış bilmem kaçıncı dünya savaşı yaşanıyor sanki… Bugün Afganistan ne halde; -öncesi bir yana- kırk yıldır ülke insanı acıdan başka ne gördü?  Yemen, Libya, Suriye, Irak, Mısır; geleceğe dair umut var mı? İran üzerine yapılan hesaplar… Filistin´de hiç bitmeyen acılar…

Emperyalist planlar, ince hesaplar ötekiler için, bizim için (İslam coğrafyaları) yapılmakta bugün.

Yıkımlara, katliamlara, bu devasa göç dalgalarına bir gün bir gece de gelinmedi bugün.

İnsanlığın ve Müslüman dünyanın yaşadığı süreç sanki şu hadiste ifade edildiği gibi gelişiyor: ‘´İnsan bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. O günahı tekrar işleyip günaha devam ettikçe o siyah nokta gittikçe büyür, kalbi istila eder.´´

Gittikçe büyüyen -kartopu misali- yanlışlarımız, hatalarımız başımıza büyük belalar açıyor. Yaşananlar kritik bir noktaya geliyor zamanla.

Yalanlarımız, yanlışlarımız, manipülasyonlar, algı operasyonları, küçük hesaplar, ötekileştirmeler, kullandığımız dil ve üslup, ittifaklarımız ve benzeri tutum ve davranışlarımız toplumsal yaşamı, birlikte paylaşımı, huzuru, istikrarı bombalıyor. Belki bunlarla biz, bizim için tasarlanan senaryonun kilometre taşlarını döşüyoruz, sonuca katkıda bulunuyoruz.

Farkında mıyız?..

Bunların son derece tehlikeli şeyler olduğunu unutuyoruz. Sağımızda solumuzda bu yanlışları yapan ülkelerin hangi bedelleri ödediklerini görmezden geliyoruz…

Birlikte yaşamın, paylaşmanın -komşuluk ilişkilerinde olduğu gibi, kaldıysa tabi- hesabını yapmalıyız her zaman. Yok sayarak, görmezden gelerek ve bu bakış açısıyla bir dil bir söylem geliştirerek acaba kime hizmet etmiş oluyoruz? Oysa, görüyoruz ki, bilerek veya bilmeyerek yapılan yanlışların hesabını günahı olan, olmayan herkes ödemekte…

Bir tarafta neleri nasıl yaptıklarına şahit olduğumuz insanlıktan nasibini almamış güçlü devletler ve onların planları, öte tarafta -belki daha da önemlisi- bizim durumumuz; İslam coğrafyasında yer alan Müslüman halkların, yönetimlerin, Müslümanlar arası ilişkilerin seviyesi…

Ülkemiz özelinde ise önceleri umutlandığımız gidişatın son yıllarda ters-yüz olması, geleceğe yönelik beklentilerde umutların yitirilmesi…

İnsan sormadan edemiyor; geçmişin ve şimdiki zaman diliminde dünyanın şurasında-burasında yaşananlar bize ne zaman tecrübe olacak diye. Daha ne kadar kişisel ihtiraslarımız için-mesela Esed gibi- yüz binlerce insan sersefil olacak?

Henüz ‘zararın neresinden dönülse kârdır´ noktasında bile değiliz. Yıllarca biriktirdiğimiz hatalar ve yanlışlarımız gün gelir tolere edilemez noktalara gelir de iş işten geçmiş olur ki, o gün ne yapılsa artık geçtir, çok geç…

O halde çare nedir, çözüm nedir, sözün bittiği yere gelmeden neler yapmak, neler söylemek gerekir?.. İstiyoruz ki, toplumsal bütünlük adına acı veren, ders veren sonuçları yaşamadan sözler kâr etsin. O halde geleceği yenilemek, geleceğimizi yenilemek adına yazmaya, konuşmaya, uyarıya, mücadeleye devam…

Özgün İrade

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *