İlkeler üzerinde sebat göstermenin önemi

İlkeler üzerinde sebat göstermenin önemi

Mustafa Kasadar: “Müslümanların hayallerini, ideallerini boşa çıkaranlar, onların emeklerini laiklere peşkeş çekenler, ümmetin işlerini üzerine alıp da rahatça uyku uyuyanlar yol kesici haydutlardan daha şeni birer canidirler.”

İlkeler Üzerinde Sebat Göstermenin Önemi

Mustafa Kasadar / Milli Gazete

Uhud Savaşı’nda Müslümanlar beklenmedik bir şekilde bozguna uğradılar. Müslüman safları arasında ana-baba günü yaşanmaya başladı. Sıkıntıların had safhaya ulaştığı bir noktada bir de herkesin arasında Peygamberin (s.a.v.) öldürüldüğü şayiası yayıldı. İşte tam bu esnada zaafa kapılan bir takım kimseler: «Keşke Abdullah b. Ubeyy’e bir elçimiz gitse de o da Ebu Süfyan›dan bize eman alsa» diyecek kadar işi ileri götürdüler.

Bu olay şunu gösteriyor ki sahabe de olsa insan unsuru olan her yerde zaman zaman zaaf olabiliyor. İslam saflarından az bir grup da olsa bir anda karşılaştıkları ölüm ve korku dehşetinden dolayı sağlıklı karar veremeyebilenler çıkabiliyor. Lidere ve davaya olan bağlılıklarında bir gevşeme olabilir. İşte tam bu anda, böyle bir yenilgi anında dirayet sahibi insanlara, zaafı bastıracak yürekli erlere ve ısrarla düşmanın üzerine yürüyecek kahramanlara ihtiyaç vardır. Böyle bir anda lider ve liderin etrafındaki birinci halka sabit duracak, zaaf göstermeyecek ki etrafındaki kahramanlar da hünerlerini göstersinler ve zaaftan sonra işi zafere çevirsinler. Tıpkı Enes bin Nadr radiyalluanh gibi.

Münafıklar İslam ordusunun bu ani yenilgisini tam bir zafere çevirmek için hemen harekete geçmişler, Hz. Peygamberin öldürüldüğü yalanını yaydıktan sonra kendilerince kesin zafer elde edecekleri ikinci bir hamle daha yaparak şu teklifi yapmışlardır: «Artık Muhammed öldürüldü, siz de haydi ilk dininize (yani şirke) dönün.»

Münafıkların bu küstahça tekliflerine karşılık Enes b. Malik’in amcası Enes bin Nadr yıkılmaz bir kale gibi karşılarına çıkarak şöyle demiştir: «Şayet Muhammed öldürüldüyse şüphesiz Muhammed’in Rabbi öldürülmedi.”

Sonra da Allah Resulünün vefat haberiyle yıkılıp, “Resûlullah öldürüldü, artık bundan sonra savaşıp da ne yapacağız” diyenlere dönerek şu tarihi hitapta bulundu:

“Siz, Resûlullahtan (s.a.v.) sonra yaşayıp da ne yapacaksınız? Kalkın ve o, ne için savaştıysa siz de onun için savaşın ve o ne için öldüyse siz de o uğurda ölün” dedi. Sonra da kılıcına sarıldı ve düşman saflarının arasına dalarak şehit edilinceye kadar savaştı.

İşte bu gayretli erlerin kahramanca mücadeleleri sonucu savaş tekrar dengelendi ve İslam ordusu kesin bir hezimetten kurtuldu. Düşmanlar da asıl elde etmek islediklerine yani Resûlullah (s.a.v.) Efendimizi öldürme hedefine ulaşamadan kuyruklarını kıstırıp geri döndüler.

Esasen ölümden kaçıp kurtulmanın çaresi yoktur. Nitekim daha önce gelen diğer peygamberlerin tümü de ecelleri gelince vefat etmişlerdirler. Hatta bunlardan bir kısmı da -Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya- Yahudiler tarafından öldürülmüşlerdir. Bununla birlikte onların getirdikleri din olduğu gibi kalmıştır. Onlara uyanlar peygamberlerinin vefatlarından sonra da dinlerine sıkı sıkıya bağlı olmaya devam etmişlerdir. Dolaysıyla günümüz Müslümanları da liderleri öldüğünde asla gevşememeli, daha büyük bir azimle davalarına sahip çıkmalıdırlar. Davaları liderlerle eş değer görmek bir nevi onlara tapınma anlamına gelir.

Bunun benzeri bir olay da Huneyn Savaşı’nda da yaşandı. O günün şartlarına göre onikibin kişilik muhteşem bir ordusu Huneyn geçidinde iki taraftan Havazin kabilesinin çok şiddetli ok yağmuru sonucu Resûlüllahı (s.a.v.) unutup kendi canlarını kurtarmanın peşine düşerek bir anda dağıldılar. Allah Resulünün yanında sadece 25-30 kişi sebat edip kaldı ve onu ok yağmurundan korumaya çalıştılar. Ama bu halde bile Allah Resulü asla zaaf göstermedi, üzerine bindiği katırını düşmanın üzerine sürmeye çabaladı ama Hz. Abbas (r.a.) ve onunla birlikte birkaç sahabe katırın yularından tutup geriye doğru asılarak ilerlemesine engel oldular.

Diğer taraftan Resûlullaha (s.a.v.) karşı kendi saflarından da isyan başlamış, Mekke’nin fethiyle mecburen Müslüman olmak zorunda kalmış olanlardan bazıları tekrar eski dinlerine dönmüş ve hatta Uhud’da öldürülen Kureyş’in sancaktarı Osman b.Ebi Talha›nın oğlu Şeybe, «Bugün Muhammed›den intikam alacağım» diye aleni bağırarak Resûlullahı (s.a.v.) öldürmenin yollarını aramaya başlamıştı.

Bütün bu iç ve dış baskılara rağmen Allah Resulü hedefinden asla sapmamış, yenilgi psikolojisine hiçbir zaman teslim olmamıştır. Tam aksine bu kriz ortamında ordunun sevk ve idaresini bizzat üzerine almış ve hiç panik yapmadan, sağa sola kaçışan Müslümanlara, «Nereye gidiyorsunuz ey insanlar! Ben Resûlullah’ım, Ben Muhammed b. Abdullah’ım” diye nida ederek bu bozgunu durdurmaya çalışmıştır. Ancak bu karmaşada Allah Resulünün sesi duyulmuyordu. Bunun üzerine yanında duran ve sesi oldukça yüksek çıkan amcası Hz. Abbas’tan Müslümanları uyarmasını istedi. Hz. Abbas gayet yüksek bir sesle: “Ey Akabe’de biat eden Ensar, gelin! Ey Rıdvan ağacı altında bey’at edip söz veren Muhacirler, dönün! Muhammed buradadır! Nereye gidiyorsunuz?” diye bağırmaya başladı.

Bu sesi duyan sahabeler “lebbeyk” diyerek koşup Resûlullahın çevresinde toplandılar ve muntazam bir birlik haline getirerek düşmana karşı saldırıya geçtiler ve çok parlak bir zafer elde etiler.

Bu olayda da şunu görüyoruz ki önce lider sağlam kalacak. Sonra, herkes gemiyi terk etse de liderin etrafı terk etmeyecek. İlkelere bağlılık görünürde kaybettiriyor olsa da sonuçta kazandıracağı inancını asla kaybetmeyecek. Davaya yapılacak saldırıları göğüsleyecek yüreği olmayanlar, üzerine aldıkları görevleri başarmak için bir planı olmayanlar, daha da ödemlisi ilkelerden taviz vermeden Müslümanların işini idare edemeyenler, her esen rüzgâra göre yelken açanlar bu görevlerde bir dakika bile durmasınlar.

Müslümanların hayallerini, ideallerini boşa çıkaranlar, onların emeklerini laiklere peşkeş çekenler, ümmetin işlerini üzerine alıp da rahatça uyku uyuyanlar yol kesici haydutlardan daha şeni birer canidirler.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *