“Popüler kültür endüstrisinin yeni ve görünmez silahı alnımıza dayanmış durumda” diyen Yeni Akit yazarı Ali Osman Aydın “durumun vahametini kavramaktan çok uzağız” diye yazdı.
Ali Osman Aydın, “Eşcinsel ordular geliyor!” başlıklı yazısında, “önlem almanın mümkün olmadığı” iddiasıyla, yaklaşmakta olan tehlikeye böyle dikkat çekti:
Değerli okurlarım, sizlere çok tehlikeli, çok sinsi ama doğrudan önlem almanızın da mümkün olmadığı bir problemden söz etmek istiyorum.
Bu problemden ilk kez ortaokul müdürü bir arkadaşım söz ettiğinde haberdar oldum. Dini eğitim de veren bir okulun müdürüydü arkadaşım. “Bu okuldaki kızların büyük kısmı onlara aşık” demişti…
Şaşırmıştım.
Kastettiği BTS adıyla anılan Güney Kore’li müzik grubuydu ve sözünü ettiği kızlar 13 yaşlarındaydı…
İnanılır gibi değildi.
Yedi üyesi vardı grubun ve Kpop diye tanımladıkları sıradan bir müzik yapıyorlardı.
Tüm dünyada büyük bir fanatik dinleyici kitlesine sahiplerdi. İnternette grubun isminin basılı olduğu tişörtler, aksesuarlar yüksek rakamlardan alıcı bulabiliyordu.
Müzikleri her yerde çalınıyor, danslarıyla süsledikleri klipleri herkes tarafından konuşuluyordu. Ülkemizin meşhur eşcinsel sosyal medya fenomenine nasıl iyi aile çocuğu imajı veriliyorsa, BTS için de sadece eğlenceli bir grup değil, aynı zamanda insanlara ve hayvanlara iyilik yapan şefkatli müzisyenler imajı da oluşturulmaya çalışılıyordu. BM’de konuşma yaptırılarak ciddi işler yapan, ciddiye alınan insanlar intibaı oluşturuluyordu.
Fakat grubu bu kadar tehlikeli yapan, bütün bu göz alıcı ambalajın altında, küresel anlamda organize edilen “cinsiyetsiz toplum” projesinin bir parçası olmasıydı.
Bu yüzden giyindikleri kıyafetlerden verdikleri demeçlere, şarkı sözlerindeki imalardan sosyal medya paylaşımlarına, efendi hallerine ve renk renk saçlarına kadar özel olarak tasarlanmış bir ürün gibiydiler.
Şu meşhur deyişi bilirsiniz: Söyleyecek ciddi bir şeyin varsa onu gülerek söyle…
Topluma vermek istediğiniz önemli bir mesajınız varsa onu eğlence yoluyla iletin. Mesajınız normalde ne kadar rahatsız edici olursa olsun, kabul görmesi ve benimsenmesi bu yolla inanılmaz kolaylaşır.
****
BTS’yi göz alıcı bir otomobil gibi tasarlayıp piyasaya sürenler de böyle yapmışlar. Eşcinselliği meşru, olağan bir hale getirmek için müziğin, sosyal medyanın, modanın ve pazarlamanın gücünü kullanmışlar.
Eşcinselliği ve eşcinselliğin efemine tarzını, gökkuşağı renkleri gibi sembollerini, 18 yaş altı çocuklar arasında sevilen, onaylanan popüler değerler haline getirmeyi BTS ile başarmış görünüyorlar. BTS’ nin dinlendiği her yerde eşcinselliğe duyulan sempati artış gösteriyor. Böylelikle daha çocuk yaşta eşcinsel kimliğin temelleri atılıyor belleklere. Hayranlık üzerinden eşcinselliğe kapı aralanıyor.
Grubun arkasındaki canavar şirket, gençler arasında seçmeler yaparak ve yetenekli olanları yetiştirerek grubun devamlılığını sağlamayı amaçlıyor. Hedef daha fazla kültüre daha uzun süre nüfuz ederek eşcinsel değerleri savunan hayran orduları yetiştirmek…
Eşcinsellerden oluşan bu grubun yaptığı propaganda nedeniyle Güney Kore’de kadın gibi makyaj yapan erkek çocukların sayısında büyük artış gözlenmiş. Gökkuşağı renklerinin kullanıldığı aksesuarların sayısındaki çoğalma gözle görülür hale gelmiş. Benzer bir etkinin, grubun ulaştığı diğer ülkelerde de görülmesi, grupla pazarlanan giyim kuşamın yaygınlaşması an meselesi. Yani kadın gibi giyinen ve kadın gibi makyaj yapan genç erkeklerden bahsediyoruz… Güney Kore’den binlerce kilometre uzakta yaşayan bizim kızlarımızdan bir kısmı ise bu grubun üyeleriyle platonik aşk yaşıyorlar. Aşk diyorum çünkü bağlılıkları hayranlığın sınırları rahatça aşacak boyutta. Erkek hayranlar bile, grup üyelerinin eşcinsel kimliklerini yadırgamadıkları gibi onlara karşı büyük bir sempati besliyorlar.
****
Popüler kültür endüstrisinin bu yeni ve görünmez silahı alnımıza dayanmış durumda. Fakat ebeveynler olarak siyasetle yatıp kalktığımız, kısır tartışmalar içinde boğulduğumuz, popüler kültürün etkisini hafif aldığımız ve gençlerin dünyasından bihaber olduğumuz için durumun vahametini kavramaktan çok uzağız. Devlet olarak bir kültür politikamız da yok maalesef. Yani gençlik çayıra salınmış durumda… Burada “kültür” bahsini her açtığımızda bazıları entel dantel, gereksiz meseleler hakkında konuştuğumuzu sanarak yüzünü ekşitiyor. Halbuki kültür meselesi BTS konusunda olduğu gibi çok yakın, çok acımasız bir tehditlerle ilgili ve buna karşı hiçbir savunma aracımız yok! Kuru hamaseti bırakıp, kültürel anlamda doğru alternatifler üretmekten başka…
1 Comment
Ali Bal
29 Ocak 2019, 19:32İkinci başlık altında yazdığı şeyler birinci başlıkta yazdığının sorumlusu.Yazdığı şeylerin vehametinden kendinin de haberi yok.Ne diyelim.
REPLY