Atasoy Müftüoğlu 15 Temmuz için ne demişti?

Atasoy Müftüoğlu 15 Temmuz için ne demişti?

Değerli yazar mütefekkir Atasoy Müftüoğlu’nun bir konuşmasından seçilen 30 saniyelik bölüm kullanılarak, sosyal medya üzerinden saldırı kampanyası başlatıldı. 15 Temmuz için “Tarihin en aşağılık darbe girişimi” sözleriyle tel’in eden Müftüoğlu bunun nedeninin ise “zihinsel sömürü” olduğunu vurguluyordu.

Medya lincine tabi kılınmak istenen mütefekkir Atasoy Müftüoğlu geçen yıl Sakarya’da düzenlenen bir programda verdiği konferansta “15 Temmuz’a kapı aralayan bizim zihinsel taşralaşma sürecimizdir” sözlerini sarf etmişti. Müftüoğlu, 15 Temmuz’un sağcı-milliyetçilik anlayışını doğurduğunu da dikkat çekmiş ve “Olumlu etkileri bir yana, 15 Temmuz sonrası maalesef nur topu gibi bir sağcı milliyetçiliğimiz oldu” görüşünü dile getirmişti. Müftüoğlu’nun o konuşmasını İslami Analiz haberleştirmişti.

İşte o haber:

Bilinç üretemiyoruz

Atasoy Müftüoğlu, Sakarya’da İkra İlim ve Kültür Merkezi tarafından düzenlenen “Tarihin Öznesi Olmak” konulu konferansta FETÖ ve 15 Temmuz hakkında görüşlerini anlatmıştı. Yoğun katılımın olduğu konferansta Müftüoğlu, içinde bulunduğumuz zaman diliminde bilinç üretmediğimizi, sadece sayılarla kendimizi tatmin etmeyi tercih ettiğimizi belirtti.

Batılı kolonyal güçlerin İslam coğrafyasını işgal için geldiklerinde, kendi uyuşturucularına maruz kalmaya uygun bünyeler bulduğunu söyleyen Müftüoğlu “Siyaset, ekonomi, kültür vb. kuramlar oluşturmuyoruz. Kur’an çok sık okuyoruz, ama Kur’an bu çağa ne söylüyor; Kur’an’ın mesajı bu çağa nasıl taşınabilir soruları üzerine kafa yormuyoruz. Camiler inşa etmek için döktüğümüz paraları fikirler inşa etmek için dökmüyoruz. Medinetul Fazıla’dan beri bir siyaset felsefesi oluşturamadık, İslam toplumları olarak ontolojik ve epistemolojik düzlemde tarih sahnesinden çekildik ” dedi.

Aşağılık darbe girişimi

15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Müftüoğlu, “15 Temmuz’da tarihin en aşağılık darbe girişimine maruz kalmamızın nedeni zihinsel sömürüdür. Zihinsel sömürü de iki yolla yapılmaktadır; birincisi dini popülizm, ikincisi politik popülizm. 30 yıldır insanlara Neo-Nurculuğu anlatmaya çalıştım, Siyonizmden daha tehlikeli olduklarını söyledim. Bu hususları siyaset kurumuna da ilettim. Ancak dikkate alınmadı. Türkiye’de dini hayat, kliniklerde tedavi görmesi gereken din manyakları tarafından ele geçirilmiştir. İnsanlara peygamberin misyonundan değil, sümüğünden bahsedilirken hiçbirimiz rencide olmuyorsak burada gerçek bir zihinsel taşralaşma var demektir” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz sonrası bu zihinsel taşralaşmanın etkilerinin halen sürdüğüne ve ders alınmadığına dikkat çeken Müftüoğlu, “Malum zatın kişiliği üzerinden değerlendirme yapılırken, onun referansları üzerine değerlendirme yapılmıyor. Burada kaçırdığımız nokta tam da budur” diye konuştu.

15 Temmuz’un sağcı-milliyetçilik anlayışını doğurduğunu dile getiren Müftüoğlu, “Olumlu etkileri bir yana, 15 Temmuz sonrası maalesef nur topu gibi bir sağcı milliyetçiliğimiz oldu” görüşünü dile getirdi.

‘Değerli yalnızlık’ diye bir şey yok

İslam toplumlarının ulus devletler temelinde bölünerek birbiriyle ayrıştırıldığını ifade eden Müftüoğlu, “Türkiye dış politikasında son dönemde Türk vizyonu, Osmanlı vizyonu gibi mottolar öne atıldı. Arap halkları ve entelektüelleri bu mottolardan son derece rencide oldular, Batılı işgaller dönemine geri döndükleri vehmine kapıldılar. Sonrasında ulus-devlet tezinin bir parçası olan bu mottolar tutmayınca, dış politikadaki arkadaşlar “değerli yalnızlık” kavramını diplomasiye armağan ettiler. Bu mottonun yanlışlığı bir tarafa, ihraç edebilecek bir vizyonumuz, medeniyet tasavvurumuz var mı diye sorgulama bile yapılmadı.

Müftüoğlu, dinin hiçbir rüknunun ülkemizde geçerli olmadığını kaydettiği konuşmasında şu hususları sözlerine ekledi: “Ülkemizde İslam’ın hiçbir rüknu geçerli değil, biraz niteliği konuşuyor olsaydık bu gerçeği fark edecektik. Ancak ülkemizde dinin hiçbir rüknunun geçerli olmamasına karşın, bizler mezhepsel tartışmalar yapıyoruz. Dini; siyasi hayata, sosyal hayata, ekonomik hayata nasıl nüfuz ettirebiliriz üzerine kafa yormak yerine, mezhep yarıştırıyoruz, bu hangi mezhep olursa olsun yanlıştır.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

2 Comments

  • arif kaya
    4 Aralık 2018, 14:26

    Mütefekkir Atasoy Müftüoğlu’na yapılan korkutma, yıldırma, sindirme ve susturma girişimi, zamanlaması ve şekli itibariyle bilinçli ve planlıdır. Bu medyatik linç girişimini ve hakaret, tahkir ve tezyif taşeronluğunu iktidar yanlısı A haber spikeri erkan tan üstlenmiş ve murat kapkıner isimli bir kişi de savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. Bu Atasoy beyin son zamanlarda altını ısrarla çizdiği "muhafazakar faşizm" kavramıyla tam da örtüşmektedir. Kendileri gibi düşünmeyen ve muhalif olan herkes sırayla sistemli bir şekilde ve değişik yollarla susturulup pasifize edilecektir. Bu menfur saldırıya karşı, herkes Atasoy beye elinden gelen kamuoyu desteğini vermelidir. Onların yaptığı yanına kar kalmamalıdır. Onların bir hesabı varsa; Allah’ın da bir hesabı vardır.

    REPLY
  • mbozac
    4 Aralık 2018, 09:57

    üstad yeniden bir linç girişimi altına alınmaya ve dolayısıyla da kitleye bir baskı kurulmaya çalışılıyor. bizden dediklerimiz tarafından daha yakın zamanlarda suriye olayları konusunda ona hakaretler edilmiş, yaftalar takılmış, ithamlarda bulunulmuştu! o şimdi de çok öncelerden yaptığı uyarılar yokmuş gibi kumpasa alınmak isteniyor. yeni moda ‘ulusalcılık, devletçilik, sağcılık, muhafazakarlık’ soslu ve renksiz jakobenlikle… nerede düşünce, nerede fikir…

    REPLY