Dünya gazetesi yazarlarından Güventürk Görgülü, kapitalist dünyanın geçtiği yeni aşamanın ‘Blockchain’ olduğunu ve bunun dijital altyapısının neler sağladığını anlattı.
Görgülü, bu sistemin ticaretten siyasete pek çok alanda nasıl kullanılabildiğini ve neler sağlayacağını teker teker böyle anlattı:
Blok zincirinin sanal dünyayla gerçek dünyayı entegre etmeye aday en önemli teknoloji olduğunu söylemiştik. Bu entegrasyon iddiası boş değil. Çünkü blockchain, gerçekten de yalnızca fiziksel dünyada yapabileceğimiz şeyleri artık sanal dünyada da yapabilmemizi sağlıyor. Bunlardan en önemlisi gerçek dünyadaki gibi sanal dünyada da bir şeyin eksilebilmesini, artabilmesini, kopya olarak değil orijinal olarak el değiştirebilmesini sağlamak.
İnternet; yazıları, resimleri, yazılımları, tabloları, veritabanlarını birbirimize göndermemizi veya birbirimizle paylaşmamızı sağlayan bir sistem. Biz bilgisaylarımızda ürettiğimiz herhangi bir dosyayı seyyar diskimize veya buluta kopya olarak aktarabiliriz. Veya bir arkadaşımıza mail aracılığıyla gönderebiliriz. Bir internet sitesine koyup kullanıcıların o dosyayı sonsuz sayıda indirmesini sağlayabiliriz. Bunun tam tersi ise pek mümkün değildir. Yani sanal ortamdaki bir dosyadan sayılı üretemeyiz, sayılı ürettiğimize kimseyi de inandıramayız.
İşte blockchain teknolojisi esas olarak bunu yapıyor hem de en düşük maliyet ve en yüksek güvenlikle. Blockchain’le üretilen Bitcoin veya benzer kripto paralar aslında şifrelenmiş dijital dosyalar. Ancak bu şifreli dosyaların günlük hayatta sürekli kullandığımız dosyalardan önemli bir farkı var. Bu dosyaların her hareketi, “dağıtılmış” veya “dağıtık” diyebileceğimiz, birbirinden tamamen farklı yerlerde çalışan çok sayıda farklı bilgisayar tarafından izleniyor, kaydediliyor ve onaylanıyor. Bu kayıt ve onay işlemi çok yüksek düzeyde bir şifrelemeyle yapılıyor ve her bilgisayarın ürettiği bu şifreler birbirine bağlanarak, değiştirilmesi mümkün olmayan bir zincir oluşturuyor. Bu nedenle de sisteme Blockchain veya Blok zinciri adı veriliyor. Diyelim ki Bilcoin veya benzeri bir kripto para birimi satın aldınız. Bu paranın miktarı ve size ait olduğu yüzbinlerce bilgisayarın oluşturduğu bir hesap defterine kaydedilerek şifreleniyor ve blok zinciriyle değiştirilemez hale getiriliyor. Parayı harcadığınızda da aynı işlem yine blok zinciri tarafından onaylanıyor ve hesabınızdaki para eksilmiş oluyor.
Blok zincirinin en önemli avantajı; bütün bu işlemleri banka veya benzeri merkezi bir aracı kuruma ihtiyaç duymadan, noktadan noktaya veri akışıyla, çok kısa süre içinde ve son derece düşük bir maliyetle gerçekleştirebilmesi. Bankaların ve büyük ödeme sistemlerinin merkezi sunucularda topladığı büyük verilerin kırılma, çalınma, değiştirilme riskine karşılık blok zinciri; birlerce, onbinlerce, yüzbinler hatta milyonlarca bilgisayarın birbirine bağlanmasıyla meydana gelen dağıtık bir sistem olduğu için şifrelemenin kırılması mümkün olmuyor. Üstelik bu büyük veri, bir merkezde, bir şirketin elinde depolanmadığı için kişisel verileriniz de riske girmiyor.
Sanal dünyada bir varlığın eksilmesi, artması veya el değiştirmesi dediğimizde bunu yalnızca para olarak düşünmemek gerekiyor.. Örneğin dijital ortamda çalışan bir ressam, tıpkı yağlıboya bir tablo gibi, yaptığı resmin orijinalini blockchain kullanarak satabilir ve resim artık onda olmaz. Veya yine fiziksel dünyadaki gibi bir kitabın sınırlı sayıda dijital baskısı yapılabilir ve satıldıkça baskı adedinden düşebilir. Haber, müzik ve başka pek çok şey dijital ortamda bu yöntemle hızlı, güvenli ve düşük maliyetle satılabilir. Yani Blockchain, dijital ortamda her bir bireyin varlık veya değer tesis etmesini mümkün hale getiriyor.
Blockchain’in şimdilik en popüler kullanım alanı elbette Bilcoin gibi kripto paralar. Bir de Ethereum gibi ödeme sistemi yanında akıllı dijital sözleşmeler yapılabilmesine olanak veren blok zinciri sistemleri bulunuyor. Kripto paralar halihazırda doğrudan doğruya alışveriş veya yatırım için kullanılabiliyor. Ancak kripto para sisteminin asıl heyecan verici özelliği, devletlerden ve merkez bankalarından bağımsız bir işlem aracı haline gelebilecek olması.
Günün birinde Uzakdoğu’nun bir köşesindeki bir çiftçi ürününü başka bir ülkedeki alıcıya bir kripto para karşılığı satabilir ve ihtiyacı olan herhangi bir şeyi de kazandığı kripto parayla satın alabilir. Bu gelişme, bir ülkede, değişik şehirlerde veya dünyanın değişik köşelerinde yaşayan insanların ulusal paralardan, dolardan eurodan ve başkalarından bağımsız olarak kendi aralarında, büyük şirketlere ihtiyaç duymadan ve fazladan hiç bir maliyete katlanmadan alışveriş yapabilmeleri anlamına geliyor. Kripto paralar sayesinde devletlerden bağımsız topluluklar ve ağlar oluşturmak mümkün olabileceği gibi, kripto paraların değerinin de bugünkü gibi dolara, euroya karşı ne olduğu değil birbirlerine karşı ne olduğu önem kazanabilir ki böyle bir gelişme küresel ticari faaliyetin tamamen yeniden yapılanması anlamına gelir.
Tabii bir de blockchain ile oy kullanma meselesi var. Evet, bu sistem tıpkı gerçek dünyadaki gibi bir oyunuzun olduğunu ve onu kullandığınızı teyit edebiliyor. Bu durumda 4-5 yılda bir yapılan seçimlerin, meclislerin, siyasi partilerin, güçlü liderlerin, vekillerin, kısaca “Temsili demokrasi”nin ne kadar anlamı kalır bir düşünün…
Yazının ilk bölümü: ‘Dağıtık’ kapitalizmin ikinci dalgasının ilk safhalarını yaşıyoruz!
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *