Gaziantep Üniversitesinde ‘Güncelleme’ tartışıldı

Gaziantep Üniversitesinde ‘Güncelleme’ tartışıldı

Diyanet İşleri Başkanlığı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen panelde Diyanet İşleri eski başkanları Ali Bardakoğlu ve Mehmet Görmez ‘güncelleme’ meselesini değerlendirdiler.

Gaziantep Üniversitesi Mavera Kongre ve Sanat Merkezinde yapılan “Günümüz Türkiyesinde İslam ve Müslümanlık” başlığını taşıyan panel İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi Adil Öztekin tarafından Kur’an-ı Kerim Tilavetiyle başladı. Toplantının açılışında konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, dünyamızın bir buhran geçirdiğini, bu buhranlı dönemde en fazla acı çekenin de İslam coğrafyası olduğunu belirtti.

PROF.DR. ALİ GÜR: İŞİ EHLİNE BIRAKMALI

Rektör Gür konuşmasının devamında, “İslam coğrafyasının sorunları kendi içerisinden menkul değildir. Problemler, çoğu zaman oryantalist bakış açısının ortaya koyduğu sorunlar ekseninde tartışılmakta ve bu da meseleyi daha içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bir de bunun üzerine kendi özüne yabancılaşmış, bu Anadolu coğrafyasından çıkan insanların oryantal bakışı da eklenince sorunlar çözüm yerine tamamen çözümsüzlüğe doğru gidiyor. İşte bu yüzden birincisi ifrat ve tefritten tamamen uzak, vasat ümmet olma yolunda çaba harcayan bizler olmalıyız. İkincisi işi ehline bırakmalıyız. Her alanda, hele hele din alanında konuşmak herkesin haddi değil. O yüzden herkes kendi işini yapmalı ve asıl bu konuda konuşması gerekenler konuşmalı. Özellikle ilim ehli olan insanların konuşmaları gerekiyor. Bu konuşmaları anlamak, dinlemek ve özünden kopmadan bir tartışma kültürü geliştirmek lazım. Bu yüzden bugünkü toplantıyı çok önemsiyorum.”

PROF.DR. ŞEHMUS DEMİR: BİRBİRİMİZİ ÖTEKİLEŞTİRMEKLE MEŞGULÜZ

Rektör Ali Gür’ün ardından panelin moderatörü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şehmus Demir söz aldı. Günümüz Müslüman coğrafyasının neredeyse tamamının bir ölüm kalım mücadelesi içerisinde olduğunu ve emperyalist işgallerin her tarafı sardığını kaydeden Şehmus Demir, “Birlik ve beraberliği, dayanışmayı, müzakereyi, istişareyi ön plana çıkarmamız gerekirken İslam dünyasında Müslümanlar olarak birbirimizi ötekileştirmekle hatta bazen birbirimizi tekfir etmekle meşgulüz. Bu da ciddi anlamda bir sorun olarak karşımızda duruyor. Günümüz Türkiye’sinde ve İslam dünyasında din ve dini algıyla ilgili çok ciddi problemler var. Son 200 yıldır gündemimizi oluşturan bizler değiliz. Birileri gündemi oluşturuyor ve ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyor. Biz de saf saf bunları tartışıp, birbirimize düşüp, birbirimizi ötekileştirip, dışlamakla meşgul oluyoruz. Artık reaksiyonel yaklaşımlar yerine oturup teknik bir şekilde çalışıp, üzerimize düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirip bir çaba içerisinde olmamız gerekiyor. Aslında mesele çözüm üretmek değil, mesele bundan önce ve çok daha önemli olarak sorunu doğru bir şekilde tespit etmektir. Sorunu doğru teşhis etmediğimiz zaman önerdiğiniz çözümlerin veya çözüm önerilerinin de bir karşılığı olmayacaktır” şeklinde konuştu.

PROF.DR. ALİ BARDAKOĞLU: DİNİ BİLGİYE AİT YORUMLARDAN KÜLTÜREL UNSURLAR AYIKLANMALI

“21. Yüzyıl Müslümanlığını yeniden düşüneceksek Kur’an ve Sünneti bugünümüze getirmemiz gerekiyor” diyen Prof. Dr. Ali Bardakoğlu şöyle devam etti:

“Kur’an ve Sünnetin bize ne dediği üzerinde kafa yormamız gerekiyor. Dini bilgilerin içerisinde, dini bilgiye dair ürettiklerimiz, yaptığımız yorumlar içerisinde kültür çok önemli bir paya sahip. İslam aleminin, İslami Bilimlerin, İlahiyatların görevi de dinin ana mesajları ile o dini bilgiye dair üretilen yorumlar içerisindeki kültürel unsurları ayıklayıp suyun arı ve duru akmasını sağlamaktır. Su kapımızın önüne kirli gelmişse inanıyoruz ki kaynağında pırıl pırıldır, öyleyse kaynağındaki pırıl pırıl bu su nerede kirlenmişse o kirleri, tortuları İslami İlimler, ulema ayıklayacak. Bugün İslam ülkelerinde ulema İslam ümmetinin bir başka sorunu gibi görünüyor. 50 küsur İslam ülkesinde Afrika, güneyimiz, sağımız, solumuz ulemanın kendisi anlattığı İslam, yaptığı yorum taşıdığı dini bilgi açısından çözüm değil çoğu zaman sorun üretiyor ve insanların tahammülünü de zorluyor. İnsanlar da başında sarık olduğu için kılık, kıyafeti daha geleneksel tavra uygun olduğu için bir şey demeye çekiniyor ama içinden de ‘bu din acaba böyle mi, hocamız mı böyle anlatıyor?’ diyor. Biz bu soruyu soruyoruz ama artık torunlarımız bu soruyu sormayacaklar. Hiç temenni etmem ama torunlarımız o anlatılanlar karşısında bizim neslimiz kadar ihtiyatlı, saygılı olmayacaklar. Daha hoyrat, kestirmeden belki de bizi rahatsız edecek tercihler öne sürecekler. Bunun da sebebi biziz. Ortada bir yanlışlık varsa bu yanlışlık hiçbir zaman dine, Allah’ın kelamına veya Hz. Peygamber’in sünnetine atfedilemez. Onlar münezzehtir.”

PROF.DR. MEHMET GÖRMEZ: YABANCI İDEOLOJİLER GENÇLERİMİZİ KUŞATAMAZ

Prof. Dr. Mehmet Görmez de gençlere hitap ettiği konuşmasında, “Bu toprakların mayasını bilen bir kardeşiniz olarak bu yabancı ideolojilerin gençlerimizi kuşatacağına inanmıyorum. Hem dijital medyada hem kitaplarda hem vaazlarda, camilerde her yerde anlatılan dine bakıldığında temel sorunlardan birisi insanla dini karşı karşıya getiren bir söylem kullanıyoruz. Halbuki din de Allah’ın rahmeti insan da Allah’ın halifesi. İnsani olanla İslami olanı karşı karşıya getiren bir söylem kullanıyoruz, bu doğru değil. Din, kaynağı itibariyle elbette ilahidir fakat uygulanması itibariyle insanidir. Cenab-ı Hak dini insana göndermiştir. İnsanı yüceltmek için göndermiştir. İnsanı alçaltmak, aşağılamak için göndermemiştir. Bireyin bütün iradesini yok etmek için göndermemiştir. Kul ile Allah arasındaki ilişki bir hâkim-mahkûm, amir-memur, köle-efendi ilişkisi değildir. Kul ile Allah arasındaki ilişki bir emanet, aynı zamanda bir hilafet ilişkisidir” ifadelerinde bulundu.

GAÜN’de “Günümüz Türkiye’sinde İslam ve Müslümanlık” konulu İlmi Toplantı -  (1)

Panele konuşmacı olarak çağırılan TMSF Eski Başkanı Ahmet Ertürk de, “Müslümanlık anlayışımızla, insan anlayışımızla, onu uygulayışımızla, oradaki samimiyetimizle, dilimizle, davranışlarımızla çok ciddi sorunlar dünyası içerisinde yaşıyoruz” dedi. Tarihin geçmiş dönemlerinde de Müslümanlar arasında farklı konularda farklı fikirler beyan edildiğini, Müslümanların gündeminde olan o tartışma kalitesini, argümanları bugün göremediğini belirten Ertürk, “Sadece Osmanlı’da değil, Mısır’da, Hindistan’da, Kuzey Afrika’da, Balkanlar’da tartışmalar, büyük açılımlar yaşanmıştır. Hatta demokrasi meselesi gündeme geldiğinde Osmanlı aydınları tarafından bunlara cevap verilmeye çalışılmıştır. Bu cevap doğru olmayabilir, yanlış olabilir, eksik olabilir ama o günkü Müslüman düşünürler, İslami duyarlılık taşıyan insanlar kaygı taşımış ve bu kaygıyla önemli eserler vermiştir. Özellikle Tanzimat dönemi İslam klasiklerinin en fazla tercüme edildiği yıllardır” diye konuştu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *