Kanadı kırık bir diğer kuşun öyküsü

Kanadı kırık bir diğer kuşun öyküsü

Ne yazık ki bu sefer yardım etme imkanım yoktu, belki de yapmaya çalıştığım şey çaresizce ve beyhude bir çaba idi.

Hatırlayacaksınız dün sizinle sabah yürüyüşü sırasında ormanda önüme çıkıveren kanadı kırık bir martının en azından şimdilik güzel sonuçlanan öyküsünü paylaşmıştım.

Nereden bilirdim ertesi gün nöbet çıkışı yine sabah eve dönerken yeni bir kanadı kırık martıyla karşılaşacağımı. Şaşırdım, adeta “deja vu” oldum, ne yapacağımı kestiremedim, bir süre kararsızlık içinde bocalayıp durdum.

Yol kenarındaki demir parmaklıklı çitin arkasındaki bu martı da, dünküne benzer palazlanıp yeni uçmaya çalışan çalışan genç bir martı idi, tek kanadı kırıktı ve havada yine dönüp duran karga sürüsü vardı. Ne yazık ki bu sefer yardım etme imkanım yoktu, belki de yapmaya çalıştığım şey çaresizce ve beyhude bir çaba idi.

Süreyyapaşa alt göleti kuşlar (martı, balıkçıl, karabatak, karga, güvercin vs.) ve birçok canlı için bir yaşam alanı idi. Anladım ki bu kargaların işi idi, bu şekilde avlanıyorlardı. “Tabiat Kanunu”na ne kadar müdahale edilebilirdi, etmek ne dereceye kadar doğru idi. Biliyorum bu kez üzdüm, ama inanın ben de üzüldüm. Fakat nafile!

Gerçek hayatta da böyle öyküler var ve bu öyküler de her zaman nutlu sonla bitmiyor, değil mi?

Dr. İrfan Yalçınkaya

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *