Ulusal ve uluslararası sermayenin temsilcileri ‘Sosyal Demokrat’ mı oldular!

Ulusal ve uluslararası sermayenin temsilcileri ‘Sosyal Demokrat’ mı oldular!

“Krize yönelik sorunlar küresel, yapılması gereken özveri ise ulusal boyuttadır. Bugüne kadar küreselleşmenin getirdiği fırsatları gördük, bundan sonrasında ise küreselleşmenin yol açtığı sorunları göreceğiz.”

Dünya gazetesi yazarı Ömer Faruk Çolak’tan önemli tesbitler… Çolak, “Küreselleşmenin krizi” ile baş etmeye yönelik olarak sermaye sahiplerinin tavırlarını bugünkü yazısında konu ediyor. Tüsiad Başkanı’nın konuşmasında sarfettiği itiraflar ve yaptığı öneriler, ardından Dünya Ekonomik Forumunda ortaya konan gerçekler ve son olarak da IMF Başkanı’nın ‘sosyal’ temelli tavsiyeleri. Çolak, “Zenginlerin başına taş mı düştü?” diye soruyor ve şöyle devam ediyor:

Çünkü ulusal ve uluslararası sermaye sınıfının temsilcileri son söylemleriyle sanki sosyal demokrat oldular (evrensel anlamda sosyal demokratları kast ediyorum, ülkemizde sosyal demokrat geçinenleri değil).

Başlayalım. Geçen hafta önce Liberal TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan “Liberal demokrasi, hukuk devleti ve piyasa ekonomisinin tüm dünyaya barış ve refah getireceği beklentisinin boş çıktığını itiraf etmek durumundayız” dedi. Özilhan, bununla da kalmadı “değişime Türkiye’nin de ayak uydurması gerektiğini” söyledi (yani korkarak da olsa mevcut politikalara eleştiri getirdi. Özilhan şöyle konuştu:

“Eğer uzun dönem eğilimleri açısından bakıyorsak ki, sadece kendi çıkarımızı değil çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini düşündüğümüzde mutlaka uzun dönemli bakmamız gerekiyor. Çoğulcu, özgürlükçü, demokratik rejimler dünyada refah ve barışı sağlamakta açık ara öndeler”. Bu sözleri bir akademisyen ya da gazeteci söylese başı belaya girerdi, TÜSİAD Başkanı olunca kaba tabir ile “yırttı”.

Küreselleşmenin krizi

Dünya Ekonomik Forumu Kurucusu ve Başkanı Klaus Schwab ise, bu yıl ki, Forumu açarken şunları söyledi: “Krize yönelik sorunların küresel, yapılması gereken özverinin ise ulusal boyuttadır. Bugüne kadar küreselleşmenin getirdiği fırsatları gördük, bundan sonrasında ise küreselleşmenin yol açtığı sorunları göreceğiz.”

Forum’da en ilginç vurgulardan birisini de Fransa Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy yaptı. Sarkozy’nin kurduğu tümce şöyle: “Bu kriz, sadece bir küresel kriz değil, küreselleşme sürecinde yaşanan herhangi bir kriz de değil. Bu bir küreselleşme krizi.”

Küreselleşme rüyasının sonuçları

Nihayet son atak IMF Başkanı Christine Lagarde’dan geldi. Lagarde, 24 Ocak’ta “Bir Rüyanın Ertelenmesi Nesiller Boyunca AB’de Eşitsizlik ve Yoksulluk” başlıklı bir yazı kaleme aldı (https://blogs.imf. org/2018/01/24/a-dream-deferred- inequality-and-poverty- across-generations- in-europe/).

Aslında yazı, IMF’in kalabalık bir uzmanlar topluluğunca yayımlanan bir makalenin özeti idi*. Lagarde’nin makalesinde yaptığı ana vurgular şunlar:

AB’de işsizlik oranı gençlerde (18-24 yaş) %18, yetişkinlerde (25-64) %7 dolayında, bu tablo AB’nin gençler için düşük gelir- ücret-yüksek yoksulluk haline gelmesine neden olmakta. Nitekim AB’de gençlerde yoksulluk oranı %23’e ulaşmış durumda. Bu oran 25 yaş ve üstündeki yaşlarda ortalama olarak %14 düzeyinde. IMF Başkanı makalesinde bu çarpık tablonun nedenleri arasında “gig economy’nin” abartılmasından kaynaklandığını açık açık ifade etmekte. Yabancısı olanlar için gig economy nedir sorusuna da yanıt verelim. Gig Economy, şirketlerin çalışanlarla belirsiz süreli sözleşme yapmak yerine geçici ve kısa dönemli kontratlar yaptığı çalışma biçimi olarak tanımlanabilir.

IMF’den 3 çözüm önerisi

Lagarde’nin sorunun çözümü için 3 önerisi var:

■ Yeni iş yaratmak için sosyal güvenlik katkı payları ve düşük ücretlerden alınan gelir vergisi azaltılsın. Devlet eğitim düzeyini ve mesleki beceri programlarını artırsın, gençlerin beceri açığının (skills gap) kapanmasını sağlasın.

■ Kamu harcamalarında sosyal koruma etkin hale getirilmeli. Gençler işsiz kaldıklarında korunmalı.

■ Servet vergisi 1970’li yıllara göre günümüzde daha düşük düzeyde. Servet vergileri artırılarak sosyal programlar finanse edilmelidir.

Değerli okuyucular bu önerileri Almanya’da Sosyal Demokrat Parti ya da İngiltere’de İşçi Partisi yapmıyor, IMF Başkanı yapıyor.

Türkiye açısından ilginç olan, iktidar partisi devlet kapitalizmi temelli liberal politikalar uygularken, ana muhalefet partisinin bu konuda iktidardan çok farklı düşünmüyor olmasıdır. Bu konuda daha fazla yazmak isterdim, ancak sözcük sınırımı geçtim. Belki daha sonra.

_________________

*Tingyun Chen; Jean-Jacques Hallaert; Alexander Pitt; Haonan Qu; Maximilien Queyranne; Alaina Rhee; Anna Shabunina; Jérôme Vandenbussche; Irene Yackovlev, “Inequality and Poverty across Generations in the European Union” IMF, Staff Discussion Notes No. 18/01, January 24, 2018.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *