ABD seçimlerinin arasında, mahalleleri karıştırmadan düşünebilmek

ABD seçimlerinin arasında, mahalleleri karıştırmadan düşünebilmek

Müslümanlar hangi muhitte oturduklarının farkındadırlar. Farkında olmayanlar var ise onlar da henüz taşınmasını tam olarak gerçekleştiremeyenlerdir. Umulur ki kalbî ve zihnî olarak bu mahallede bir an önce yerlerini alırlar.

Yakın zamanda ABD seçimleri yapıldı. Türkiye’de ve hatta dünyada ilgiyle takip edildi. Trump mı, Biden mi kazanacak diye adeta kimi gruplar ikiye bölündü. AKP kanadı daha çok Trump’ın kazanmasını arzu ettiler, muhalefet yanlıları ise Biden’in kazanmasını arzu ettiler. Ne hikmetse Trump bir anda Türkiye dostu oluverdi. Oysa Trump’ın Türkiye ile ilgili geçmişteki karnesi oldukça kötüydü. Rahip Brunson olayından tutun da diplomatik dilin de daha aşağısında seviyesiz bir şekilde ve açıkça tehdit içerikli bir dil kullanarak Türkiye’yi aşağıladığı günler geride kaldı.

Türkiye’de iktidar kanadının Trump’ı desteklemesinin (tabii ki kalbi olarak) sebebi ellerindeki iktidarın kaybolacağı korkusundan başkası değildir. Zira Biden, Amerikan başkanı seçilirse Türkiye’de muhalefeti destekleyeceğini ve Erdoğan hükümetini devireceğini alenen söyledi. Tabi bu söylevini biraz diplomatik toyluğuna ya da ABD’nin kendini ilah konumunda görmesinden kaynaklı kibrine verebiliriz. Biliriz ki ABD hem kundakçılık yapar hem de ardından itfaiyeci rolünde açığa çıkar. Dememiz o ki ABD dünyadaki elinin ulaştığı her ülkede siyaseti belirlemek için çaba sarf eder. Bunu bazen “Turuncu Devrimlerle”, bazen “askeri darbelerle”, bazen “muhalifleri finanse ederek” yapar. Bu üç darbe çeşidine de dünyada verilebilecek birçok örnek mevcuttur.

ABD seçimlerinin Müslümanlar açısından değeri nedir sorusuna dikkatli bir şekilde cevap vermemiz gerekecektir. Müslümanlar mevcut seküler siyasete karşı hep mesafeli olagelmişlerdir. Çünkü seküler siyaset içinde ilah olarak Allah’ı değil insanın hazlarını merkeze koyar. Allah’sız bir siyaset ve ekonomi yönetimi, müslümanlar açısından desteklenmeyi bırakın karşısında durulması gereken bir siyasettir. Doğal olarak müslümanlar seküler zihniyetin inşa ettiği bir siyasetin bir tarafında olacaklarsa mutlak surette karşı tarafında kendilerine özgü siyasetin yanında yer alacaklardır. Bu siyesetin özü de ekonomiden, politikaya; eğitimden, toplumsal dizayna ve askeriyeden, teknolojiye kadar daha bir çok şeyi Allah’ın razı olacağı biçimde yapılandıracak bir siyasettir.

Öyleyse ABD seçimlerinde ve bunun benzeri tüm seçimlerde müslümanlar ayrı bir mahalledir seküler zihniyeti temsil eden ve bu zihniyetin inşasında görev alan parti, STK, cemaat ayrı bir mahalledir. Mahalleleri karıştırmadan düşünmek lazım. Biz Müslümanlar biliriz ki karşı mahalleden kim seçilirse seçilsin, Müslümanlar üzerinde oyun oynamak ve İslami düşünceyi yok etmek üzere bir siyaset üreteceklerdir. Hangi parti ya da grup seçilirse seçilsin Müslümanlara dost olmayacaktır. Doğal olarak seçileceklerden herhangi birine bizim mahallemizdenmiş gibi meyletmek kendi durduğumuz mahallenin kadrini ve kıymetini bilemediğimiz gibi, bedeni bu mahallede ama zihni henüz bu mahalleye yerleşmemiş yersiz yurtsuz bir adam olduğumuzu da bize gösterir. Bu mahalle elini herhangi bir iktidarın zulmüyle kirletmemiş kimselerden oluşur. Her türlü zulme ses çıkarmış ve sizin Allah’sız siyasetinizi, ekonominizi, eğitiminizi tanımıyoruz diyenlerden oluşur. Bu mahalle seküler zihniyetin inşa ettiği iktidarlara yaranmak için çanak yalayıcılığı yapmamış, onları övmemiş ve seçimlerde onların vaadlerine kanarak onların yanında yer almamış kimselerden oluşur. Doğal olarak Müslümanlar hangi muhitte oturduklarının farkındadırlar. Farkında olmayanlar var ise onlar da henüz taşınmasını tam olarak gerçekleştiremeyenlerdir. Umulur ki kalbî ve zihnî olarak bu mahallede bir an önce yerlerini alırlar.

Dünyada bir Müslümanlar vardır bir de ötekiler. Müslümanlar kendi siyasetlerini üreterek yollarına devam ederler tıpkı ötekiler gibi. Bizi onlardan ayıran en önemli şey ise içinde Allah’ın olduğu bir siyaset ve ekonomi modeli takip ediyor oluşumuzdur. Yani ne bizi yaftaladıkları İŞİD, ne bir tasavvuf ekolü, ne seküler zihniyetle kol kola girmiş bir cemaat, ne de İslamcı bir sosa bürünmüş bir partiyle ilişkilendirilemeyiz. Her ötekini düşman bilmeyen yalnızca Allah’a hasımlıkta ileri gideni yani insanlara zulmeden, onları baskı altında tutarak iktidarını pekiştiren herkese karşı düşmanlık eden bir mahallenin meskunlarıyız. Mazlum her kim olursa olsun ona merhamet eden ve zalim kim olursa olsun, ne kadar güçlü olursa olsun onun karşısında duran bir mahallenin meskunlarıyız. Doğal olarak Müslümanların mahallesi içinde bir hane yaşasa bile kıyamete kadar güzellikle anılan bir mahalle olacağı gibi küfrün kalbinde bir yara olarak da yaşayacaktır. Çünkü küfrün yok etmek istedikçe var olacağı ve kendi habis gücüne karşı sesini yiğitçe yükseltecek tek mahalle dünyada bu mahalle olacaktır.

(Venhar)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *