“Tüm sektörler fedakârlık ederken faiz sektörü büyümemeli”

“Tüm sektörler fedakârlık ederken faiz sektörü büyümemeli”

Salgın çerçevesinde yaşanan gelişmeleri özetleyen ve Türkiye’nin de kendi hesabını yaptığını belirten Hasan Basri Yalçın, “O liberal ezberlerinizi unutun. Yeni bir döneme giriyoruz” diye yazdı.

Sabah gazetesi yazarlarından Hasan Basri Yalçın bugünkü yazısında, Türkiye ekonomisi salgın öncesi toparlanma sinyalleri verirken salgına yakalandığını, aynı performasın sürdürülmesi halinde sürecin en az hasarla atlatılacağını savundu. “Faiz sarmalına dikkat” başlıklı yazısında Yalçın, “Nasıl yapılır söylemesi çok kolay değil ama faiz cazip bir seçenek olmaktan çıkartılmalı” ifadesini kullanırken “Faizi dondurmanın bir yolu bulunmalı” diye ilave etti.

Yalçın şu değerlendirmede bulundu:

Virüs çerçevesinde alınan tedbirler her şeyden önce ekonomileri vuracak. Dünyada reel sektör ve uluslararası ticaret durma aşamasına geldi. Bu durumun ne kadar süreceğine dair en iyi tahminler bile hasarın büyük olacağına işaret ediyor. Hiçbir ülke bu süreci etkilenmeden geçiremez. Herkes en az hasarla atlatmanın peşinde olacaktır. Amerika için ortada dolaşan öngörülere bakacak olursanız durum vahim. Yüzde üç olan işsizlikoranlarının yüzde otuzlara kadar tırmanabileceğinden bahsediliyor. Amerika ve Avrupalı devletler devasa borçlanmalara başladı bile. Reel sektörün durduğu bir ortamda üretim olmadan bu tür tedbirlerin ne kadar sonuç alacağı da şüpheli.

Türkiye de kendine göre tedbirlerini almaya başladı. Her kafadan bir ses çıkıyor ama ortada derinlikli ve kapsamlı çalışmalara ben henüz rastlamadım. Devlet muhtemelen kendi hesabını yapıyor. Ve ağır bir krize sürüklenmemek için her türlü adımın atılacağına ben şahsen inanıyorum. Türkiye’nin son bir yıl içerisinde ekonomik toparlanma hikayesi oldukça başarılı oldu. Aynı performans sahnelenecek olursa bu süreci en az hasarla atlatmamız mümkündür.

Maalesef kötü bir zamanda yakalandık. Türk ekonomisinin en temel sorunlarından biri olan faiz politikalarıyla boğuşurken ve ülkedeki reel büyümeyi inşa etmeye çalışırken reel sektörün darbe yiyebileceği bir döneme girdik. Dünyanın birçok yerinde devletler çeşitli borçlanma yöntemleriyle sistemi çevirmeye çalışıyor. Ancak borçlanma demek bir yönüyle faizlerin artışı anlamına gelebilir. Faizlerin artışı bu işten sıyrılmanın en hızlı yolu gibi görünmesine rağmen aslında reel sektöre vereceği zararı hepimiz biliyoruz. Faizleri son zamanlarda arka arkaya düşürme becerisi gösteren Türkiye şimdi tekrar bu sarmala düşmemeli.

Bu tür dönemlerde para güvenli liman olarak faizi görecek olursa reel sektörde yaşanabilecek iflaslar ve işsizlik oranları çok daha mühim ekonomik ve sosyal sorunlara neden olabilir. Nasıl yapılır söylemesi çok kolay değil ama faiz cazip bir seçenek olmaktan çıkartılmalı. Olağanüstü dönemler olağanüstü tedbirleri gerektirir. Firmalardan ayakta kalmasını bekliyoruz. Ancak hem üretim ve ticaret durmuş hem de bu firmaların borçları üzerinde faizler işlemeye devam ediyor. Üreten ayakta kalmaya çalışırken faiz düzeni olduğu gibi karlı kalmaya devam etmemeli. Tüm sektörler fedakârlık ederken faiz sektörü büyümemeli. Aksi taktirde sonzamanlarda inşa etmeye çalıştığımız ekonomide başa döneriz.

Sert tedbirler almak gerekiyorsa da alınmalı. Devletin daha fazla müdahil olmasını toplumun anlayışla karşılayacağını düşünüyorum. O liberal ezberlerinizi unutun. Yeni bir döneme giriyoruz. Devletin kontrolünü güçlü tutmazsanız faizcilerin eline düşerseniz uzun vadede çok daha kötü sonuçları olur. Amerika bile bu tür korumacı tedbirlere başvuracak. Erken kalkan yol alır. Faizi dondurmanın bir yolu bulunmalı.

Bunlar bir ekonomistin görüşleri değil. Fakat stratejik anlamda büyük resmi görenler bu faiz sarmalına girmenin ne anlama gelebileceğini çok iyi bilir. Bir liberal ekonomist gibi düşünmekten çıkıp büyük stratejik hesaplamalar yapmalıyız. Yeni, yaratıcı ve cesur adımlara ihtiyaç var.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *